Hakan AKSAY
Şu Türkiye ne garip bir ülke değil mi, Sayın Abdullah Gül?
Bir hafta önce adınız yeri göğü sarsıyordu. İktidarın beti benzi solmuştu. Saray’a mesafeli duran milyonlarca insan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sizin Erdoğan’ı yenebileceğiniz düşüncesiyle heyecanlanmıştı.
Yıldızınızın bir kez daha (burada durup düşündüm, acaba son kez mi, diye ama kim bilir...) parladığı günler yaşamaya başlamıştınız.
Çok kısa sürdü.
Dün yaptığınız açıklama sonrasında – sözlerinizde önemli fikirler bulan az sayıda insanın dışında – hemen herkes (ve AKP’li eski yol arkadaşlarınızdan sol muhaliflere kadar birçok siyasi) size ateş püskürüyor.
Ne İsa’ya yaranabildiniz, ne Musa’ya!..
Adaylığınız konusundaki iddialara son noktayı koyarak aynı anda hem iktidarın derin bir nefes almasını sağladınız, hem de size umut bağlayan kesimleri hayal kırıklığına uğrattınız.
Aldığınız şiddetli eleştiriler sadece hayal kırıklığı yaşayanlardan değildi, onlardan daha çok derin nefes alanlardandı.

* * *
Dün Erdoğan’ın karşısına rakip aday olarak çıkmayacağınızı bildirdiğiniz açıklamanız sonrasında iktidar açısından daha uzak, daha güvenilmez, neredeyse daha muhalif bir konuma geldiniz.
Sizi ürkeklikle, çekingenlikle, hatta korkaklıkla suçlayanların (ki açık söyleyeyim, ben de sizinle ilgili benzer düşüncelere sahibim) çoğunun iddiasından ve gördüğünden farklı olarak siz kendinizi, hayatınızı eskisinden daha ciddi bir tehlikenin kucağına attınız.
Bence artık affedilmeniz çok zor.
Siz dün Davutoğlu, hatta Arınç gibi Erdoğan’ın liderliğini selamlayarak, ona bağlılık bildirerek adaylıktan çekilmediniz.
“Çok geniş bir mutabakat söz konusu olursa o zaman üstümüze düşeni arkadaşlarımla birlikte yapmaktan kaçınmayacağımı da söylemişimdir” türü sözler ederek istediğiniz desteğin ortaya çıkmamasından dolayı aday olmadığınızı vurguladınız.
İktidardan, iç ve dış politikadan memnun olmadığınızı (bir kez daha) ortaya koydunuz. “Türkiye yakın tarihinin en zor dönemlerinden biri içerisinde. İç ve dış şartlarda büyük zorluklarla karşı karşıyayız” diyerek Reis’e karşı çıkmış oldunuz. Dahası sesinizin en duygusal tınıları sizi eleştiren AKP’lilere cevap verirken duyuldu: “AK Parti’den bazı arkadaşlarımın benimle ilgili ileri geri konuşmaları...”.
Zaten geçen yıllar sizi Erdoğan’dan iyice ayırmıştı. Dün ona karşı rakip olmayacağınızı ilan ederken bu ayrılık daha da derinleşti.

* * *
Açıklamanızda kararınıza gerekçe olarak gösterdiğiniz konuların her birinin sizin açınızdan ne derece etkili olduğunu bilemem.
AKP’nin trol tayfasından epeyce tepelere kadar size yönelik “ileri geri konuşmalar”ın dışında, bizim bilmediğimiz (ya da içeriğini öğrenemediğimiz) bazı konuşmaların sizi nasıl etkilediğini de bilemem. Örneğin, Genelkurmay Başkanı Akar ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Kalın helikopterle ziyaretinize geldiğinde size ne mesajlar verdiler acaba?
Sizin korkutulduğunuzu, dolaylı da olsa tehdit edildiğinizi düşünenler haklı mı, Sayın Gül?
Biliyorsunuz, bir süre önce siyasi kulislerde Erdoğan’ın sizi “kelepçeyle görmek istediğini söylediği” söylentileri çıktı. Hatta bunu yazan gazeteciler oldu.
Acaba seçimlerle ilgili gelişmelere bağlı olarak bu tür iddia ve isteklerin zemin bulacağı bir ortamın doğabileceğinden çekiniyor musunuz?

* * *
Bütün bunlara karşın bence dün seçim sahnesinden diz çökmeden ayrılarak cesur bir davranış sergilediniz.
Sizin aldığınız eğitim, kazandığınız karakter ve alışkanlıklar, yaşadığınız deneyimler çerçevesinden bakınca “Erdoğan’a biat etmeden” geri adım atmanızın bir tür direniş olduğu bile düşünülebilir.
Dün (izninizle iki cümlenizin yerini değiştireyim) “Benimle ilgili çeşitli görüşleri olan bazılarının ’risk alamaz’ bazılarının ’hep geride durur’ gibi seviyeli seviyesiz bir çok eleştirileri karşısında bir şey söylemek istemiyorum. Tarih önünde vicdanen müsterihim” derken sanırım biraz da bunu anlatmaya çalışıyordunuz.
Ama...
Sayın Gül, hayat ve siyaset; sizin eğitiminizden, karakterinizden, alışkanlıklarınızdan, deneyimlerinizden çok daha geniş ufuklar içinde seyrediyor.

* * *
Türkiye – sizin de dediğiniz gibi – iç ve dış politikada ciddi sorunlar yaşıyor. Dahası – sizin demediğiniz kadar – büyük tehlikelerle karşı karşıya.
İktidar sert, çok sert.
Muhalefet demokrasiyi hakkıyla savunabilecek güce ve birikime sahip değil.
Halk çaresiz.
Kendisi de bin türlü sıkıntı yaşayan iktidar, muhalefetin bu durumunu da kullanarak dayattığı “baskın seçim” ile ortalığı iyice karıştırdı.
İkisine de bir adım kadar yakınız: Tek adam yönetiminin koşulsuz uygulanmasına da, demokrasinin bu tehlikeyi bertaraf etmesine de.
Seçimler her iki sonucu da verebilir.
Erdoğan tarafından yıllarca paramparça edilmiş muhalifler (dindarlar, milliyetçiler, merkezciler, Atatürkçüler, solcular, Aleviler ve Kürtler) bu çaresizliği geride bırakmak için yöntem arayışına girdi.
Birçok kişiye göre kurtuluş sizin adaylığınızdan geçebilirdi.
Geçmişinizde bu muhaliflerin önemli bölümünün haklı eleştirilerine hedef olan çok sayıda tavrınız olmasına karşın, yine de böyle bir ihtimal vardı.
Ve bu, sadece Türkiye için değil, sizin için de bir (son desem mi acaba, diye bir kez daha düşündüm burada) fırsat olabilirdi.
* * *
Günlerce adaylığınızın siyasi piyasa değerinin ne kadar olacağını izleyip hesaplamakla uğraşmasaydınız, en geç iki-üç gün içinde ortaya çıkıp “Ben 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül” olarak değil de, “demokrasiye, parlamenter rejime dönüş için şu şu amaçlar çevresinde herkesi birleşmeye çağırıyorum” diye (adınızı bir başka “tek adam” olarak ortaya sürmeden, bir program çerçevesinde ileri çıkararak) bir açıklama yapsaydınız...
Sizin, sizi destekleyenlerin (ve belki Türkiye’nin de) şansı artardı. Böylelikle size kuşkulu yaklaşanların bir bölümüne güven vermek için bir adım atmış olurdunuz.
Beklemek değil, mücadele yolunu seçmiş olurdunuz.
Sizin adaylığınızdan korkan iktidar, sizin önce sessiz kalmanızla, sonra da üzerinizde anlaşılamadığının ortaya çıkmasının ardından durumu değiştirecek son bir hamle yapmayacağınızı bildirmenizle rahatladı.
Muhalefet, seçim sürecinin ilk aşamasında, kısa bir şahlanışın ardından eski durduğu yere döndü.
Siz riske girseydiniz (evet, sevmediğiniz kelimeyle söylemek zorundayım, “riske girseydiniz”, “bakalım yeterli çoğunluk birleşip de beni başına getirecek mi” diye beklemeseydiniz, büyük bir alkış tufanı olmadan adım ata ata alkışları ve desteği büyütme yolunu seçseydiniz) durum belki de çok farklı olabilirdi.
Elbette bütün günahlar sizin hanenizde değil. Bazı muhalefet liderlerinden militan partililere, milletvekillerinden köşe yazarlarına kadar her kafadan bir ses çıktığı, egoların vicdanlardan ve akıllardan iri olduğu ortada.
Ancak güçlü liderler bu tür engelleri aşabilir.
* * *
Siz ise Sayın Gül, neredeyse hayatınız boyunca “güçlü lider adayı”olarak kalıyorsunuz.
Dün “Bir faninin ulaşabileceği bütün makamlara, mevkilere ben ulaştım ve bütün bunlar benim gerimde kalmış şeyler” dediniz gerçi, sizi anlıyorum ama aslında kastettiğiniz hiçbir mevki sizi “bir numara” yapmadı ki...
Sizin siyaseti benden çok daha iyi bildiğinizden şüphem yok.
Özellikle yapılacak hamle için “uygun zamanı beklemek”konusunda kendinizi aşırı derecede iyi yetiştirmişsiniz.
Ama “uygun zamanı beklemek”tense cesur ve vicdanlı davranmak daha önemli değil midir, Sayın Gül?
Şu an ülkenin içinde bulunduğu şartlar, ciddi risk içermeyen hiçbir yöntemle değişecek gibi değil.
“Risk”, evet, yine sizin sevmediğiniz aynı tatsız kelimeyi kullandım, bağışlayın.
Ve risk derken, başarı gibi başarısızlığın da ihtimal olduğu bir gerçektir.
Başarısızlık durumunda en kötüsü ne olabilir ki?
En fazlası nedir?
Hangi köydür en uzaktaki?..
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025