Hakan AKSAY
Yine Moskova’dayım. Yine Nâzım Hikmet’i anma etkinlikleri için. Ama bu kez farklı.
Bu kez 2-3 Haziran 2019 Nâzım etkinliklerini haberleriyle, yazılarıyla, videolarıyla, canlı yayınlarıyla aktarmak üzere T24 ekibi olarak davet edildik Moskova’ya. Candan Yıldız veBerk Özdemir’le birlikte üç kişilik bir ekip olarak buradayız.
Türkiye’den çok sayıda ünlü konuk geldi. Zülfü Livaneli, Edip Akbayram (bu yılki iki Nâzım ödülünden birini o aldı, diğerini ise Prof. Dmitriy Vasilyev), Cahit Berkay-Moğollar ve Burhan Şeşen burada. Zeynep Oral, Zeynep Altıok, Rıdvan Akar, Deniz Zeyrek ve Melih Güneş de burada. Ayrıca Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker ve TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ile arkadaşları da Moskova’da.
* * *
Büyük şairin ölümünün 56. yıl dönümünde, Rus-Türk İşadamları Birliği (RTİB) tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında önce (pazar gecesi) bir konser yapıldı. Moğollar’ın ve Edip Akbayram’ın şarkıları, Nâzım ödül töreni, karikatür sergisi Moskova’daki yüzlerce Nâzım hayranını mutlu etti.
Ertesi sabah da Nâzım, bir kez daha Novodeviçye Kabristanı’ndaki mezarı başında anıldı. Konuşmalar, şiirler, şarkılar ve bizim için bol miktarda söyleşi ve canlı yayın vardı dün.
On yıldan beri bu etkinliklerin düzenlenmesine öncülük eden Nâzım Hikmet Anma Komitesi Başkanı Ali Galip Savaşır, dün sabah erkenden bana mezar başında konuşma yapmak isteyip istemediğimi sordu. Memnuniyetle kabul ettim.
Neredeyse son çeyrek yüzyıl içinde 3 haziranlarda Nâzım’ın mezarı başında en çok konuşan kişiydim. Belki bu kez büyük ozandan bir şiir okusam daha iyi olurdu ama şiire hazırlanamadım veya cesaretim yetmedi. Onun yerine konuşmamın başında, Novodeviçye’ye gelen yüzlerce coşkulu insana, sözlerimi “şiir gibi bir cümle” ile bitirmeyi vaat ettim.
Hem bu etkinlikleri 20 yıl kadar önce başlatan ve yıllarca organizatörlük yapmış biri, hem de T24’ü temsil eden bir gazeteci olarak onlara aklımda ve yüreğimde canlanan dört fotoğraf karesini anlatmayı denedim.
* * *
İlki sarı, daha doğrusu sararmış bir fotoğraftı. İçinde 80’li yılların başında Sovyetler’e gitmiş bir delikanlının (evet, delikanlı, üstelik saçlıydı ve sakallarında da hiçbir ağarma belirtisi yoktu) bu mezarla tanışmasında yaşadığı heyecan vardı...
90’lı yıllarda defalarca geldiğim bu mezarlıkta Nâzım’la sessiz konuşmalar yaptım.
1998’de RTİB’in ilk Başkanı Ali İhsan Akıskalıoğlu ile devrimci geçmişimizi yad eden duygusal bir akşam yemeğinde, 3 Haziran Nâzım’ı anma etkinliklerini kitlesel olarak düzenleme kararı aldık.
Ve sonrası geldi:
1999’dan itibaren 3 haziranlar, konserler, buraya davet ettiğimiz yüzlerce konuk...
Türk ve Rus aydınlarıyla birlikte kurduğumuz Rusya-Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin (RUTAM) organize ettiği anmalar...
Moskova Türk Kadınlar Organizasyonu’nun 2009 etkinliği...
Ardından tekrar RTİB ve Ali Galip Savaşır organizasyonları...
Nihayet büyük ozanın mezarı başındaki törenlere gelenler... Bazılarını sadece 3 haziranlarda gördüğüm nice dostlar, tanıdıklar... Bu törenlerde yaşlandığını gördüğüm insanlar... Aramızdan ayrılanlar...
Hepsi bu sararmış fotoğrafın içinde...
* * *
İkincisi pembe bir fotoğraf. Ama küçük mutluluk düşlerindeki “pembe panjurların” renginde değil; aşkların, heyecanların, tutkuların pembesi bu.
Nâzım yalnızca memleketine, adalet arayışına, mücadele azmine değil, kadınlara da coşkuyla bağlı bir şairdi. Bu birikimle onca mükemmel eseri yarattı. Ona bu duyguları veren kadınların bir kısmını beğenip onaylamak diğerlerine karşı çıkmak gibi densizliklerden farklı olarak Münevver’i, Piraye’yi, buradaki mezarda onunla yatan Vera’yı ve diğer kadınlarını, şiirin sihrine dönüşen yürek çarpıntılarını, hatta ozanın eserlerine renk katan zaaflarını bile içeren bir pembe fotoğraf...
* * *
Üçüncüsü en karanlık olanı. Kara bir fotoğraf. Sadece bazı yerlerinde açıklı koyulu gri izler var. Devletin, iktidarların görüntüsü bu...
Nâzım’ın defalarca yakalanması, sorgulanması, durmadan kendini gizlemek zorunda kalması, takma isimler kullanması, kitaplarının yasaklanması, şairin hapislere düşüp yıllarca yatması, sonrasında memleketini terk etmek zorunda kalması, dahası hızını alamayanların onu vatandaşlık hakkından mahrum etme girişimi, hep bunlar bu karanlık fotoğrafta...
Bazen devlet ve politika insanlarının içten veya yapmacık tarzda Nâzım şiirlerini okuması da, onun vatandaşlık hakkını elinden alan kararı iptal etmeleri de bu karenin içinde...
Bu mezarlığa bizimle birlikte gelerek Nâzım’a sahip çıkan, maalesef kısa süre önce kaybettiğimiz Büyükelçi Nabi Şensoy da, Halil Akıncı ve diğer bazı büyükelçiler de bu fotoğrafta...
Bu sefer devlet, büyükelçi ve elçilik çalışanları bu kitlesel Nâzım törenlerine katılmıyor (Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar sabahtan gelip şairin mezarına çelenk bırakmış). Tavır Ankara’da saptanmış olsa gerek. Oysa katılsalar iyi olurdu. Devlet katılımının Nâzım etkinlikleri açısından çok önemli olduğunu düşündüğümden değil, tersine, Nâzım etkinliklerinin devlet açısından çok önemli olduğunu düşündüğümden böyle diyorum.
* * *
Ve nihayet dördüncüsü rengârenk bir fotoğraf. Hayat gibi. İçinde olumlu ve olumsuz gelişmeler var. Grevler, direnişler, Cumartesi Anneleri, Gezi Parkı ve daha pek çok şey...
Bu fotoğraftan birçok iktidar, kendini eşsiz benzersiz sayan nice liderler geçip gitti. Daha önce de böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak...
Biz Moskova’da şairi anma etkinliklerine başladığımızda memlekette başka bir iktidar vardı. Nâzım’ı anma geleneği devam ediyor, edecek. Ve başka siyasiler de sahneden çıkacaklar. Bu işin kuralı bu: Siyasetçiler gelip geçiyor, ama gerçek sanat, büyük şairler ölümsüzleşiyor.
Yıllar boyunca birçok Nâzım etkinliği düzenlendi burada. Ve bazen tartışıldı: Acaba sadece şairi ve şiirlerini anlatmakta mı yoğunlaşmalı? Yoksa Türkiye’den esen rüzgârların buraya taşıdığı sorunlar, heyecanlar ve yürek kıpırtıları da Moskova’ya, anma etkinliklerine yansımalı mı?
Benim bu soruya verdiğim cevap dünkü konuşmamın son cümlesiydi. Hani konuşmaya başlarken vaat ettiğim “şiir gibi bir cümle”...
Şu sıralarda Türkiye’nin en etkili, en güçlü, en heyecan verici cümlesi...
Birilerini ürkütüyor; benzerlerini, sahtelerini üretmeye zorluyor...
Ama milyonlarca insana sıcak bir umut, iyimser bir coşku veriyor.
Her şey çok güzel olacak!..
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025