Hasan Bülent KAHRAMAN
Kapısından içeri giriyorum büyük otelin. Yer gök insan kaynıyor. Herkes birbirinin üstünde, sırtında. Dışarıda akıl almaz bir fırtına var. Güneydoğusunu ülkenin vuran kasırganın ta kendisi değil, Amerikanca tabiriyle, gözünde değiliz kasırganın ama serpintilerini hissediyoruz. Palmiyeler uzun birer harem ağası gibi eğilip ikiye katlanıyor. Şehir kıyıdan kalkan büyük kum fırtınasıyla kapandı. Sabahleyin sahilde oturmak gafletine düştüm ve bir süre sonra tepeden tırnağa kuma bulandığımı gördüm. Gene de güneş var ve insanlar kıyıda yaşamanın inandıkları yoldan tadını çıkarıyor.
Bir eğlence şehri burası ama öyle çarpık çurpuk, derme çatma yapılardan oluşmuş bir yer değil, tersine, Amerikan kapitalizminin bir kaynağı kullanmak, ondan değer üretmek anlayışı burada da kendini gösteriyor, turizm ekonomisi kenti kuşatmış. Uzaktan görünen finans bölgesinin devasa yapıları nasıl bir ekonomiye bu şehrin hitap ettiğinin kanıtı. Muhteşem yapıları birbiri ardınca aşıyor araba. Sonra kültür merkezleri, sonra müzeler. Dünyanın en büyük sanat fuarlarından biri gerçekleştiriliyor bu şehirde. Dünyanın hiç tartışmasız en şık, en paralı, en yaratıcı insanları kenti basmış durumda. O kadar pahalı otellerde yer yok. Lokantalar gece 12'ye randevu veriyor. Kıyıdakiler nispeten çulsuz insanlar, orta sınıf. Varsıllar kendilerini işte bu otellerde, bu kurumlarda ağırlatıyorlar.
Otelin duvarlarındaki resimlere bakıyorum, fiyatlarını geçiriyorum usumdan, toplamı, Türkiye'de epey ölçekli bir fabrika demek. Etrafın kalabalığından biraz uzaktaki adamı gözüm bir yerden ısırıyor. Sonradan Michael Douglas olduğunu çıkarıyorum. Yaşlı başlı bir adam. Tiril tiril giysilerine, pırıl pırıl saçlarına rağmen yaşlı bir insan. Az sonra ayağa kalkıyor, neredeyse iki büklüm yürüyor. Etrafı "gorillerle" çevrili. Heyecan içinde bir adam. Babasının oynadığı Spartacus filmini Kars'ın bir sinemasında 5-6 yaşımda izlediğimi anımsıyorum, film sahne sahne gözümün önünde. Hayat bu kadar garip ve karmaşık bir şey, kim derdi o günlerde, 55 yaşıma geldiğimde 64 yaşındaki oğluyla karşılaşacağımı?
Ama burası Amerika. her şey mümkün. Sonra yemeğe geçiyoruz. Yan tarafta birisi var, gözüm ısırıyor. Düşünüyorum, tanıdığım bu suratı, çıkarmam olanaksız, garsona soruyorum, "o" diyor, "kim" diyorum, "Paris Hilton" diyor. Hilton da kendi hayatını yaşıyor. Yanındaki kadının ondan bin kere daha güzel olduğuna kuşku yok ama bu kadın "o" kadın işte. Birisi başkalarının hayallerini kurcalamayı öğrenmiş, onlara hayal satmayı iş edinmiş, öteki sadece kendi hayalleriyle yaşıyor. Amerika'da şöhret olmanın, "bir şey" olmanın sırrı bu: başkalarının hayallerini örgütleme, satın alma, işleme; başkasına hayal kurmak.
Havaalanındayım. Ülkenin kuzey doğusuna uçacağım. Sınırsız açıklıklar geçiyoruz, bir terminalden ötekine, trenlerle ve yürüyen yollarla. Nispeten sessiz, ıssız bir köşedeyim. Bir adam dikilip benim de taburesinde oturduğum barın asılı mönüsüne bakıyor uzaktan. Allah Allah, yoksa o mu?
Tam bir gariban, üstünden dökülen pantolonu, berbat ayakkabıları, sırtında heybeden farksız çantası, göbeği, bakımsız, biçimsiz, dudağının üstünde unutulmuş bıyığıyla, hiçbir şeyi umursamaz halleriyle. Belki o değildir diyorum ama birileri yaklaşıyor yanına, bir kadınla fotoğraf çektiriyor, emin oluyorum, Bill Murray bu çağdaş Amerikan kovboyu. Michael Douglas'a hiç şaşırmıyorum ama aynı şeyi şimdi, karşımdaki Murray için nasıl söylerim? Tam manasıyla "lost in translation" bir hali var: yitik. Mekânda yitik, ama her yitiriş önce insanın kendinde başlıyor. Zaten bu ülkede herkes biraz "çeviride yitmiş" bir durumda.
Uçağa girerken bir kadın çarpıyor gözüme. Simsiyah, incecik, bir karganın gagası gibi. Oturuyorum. Yanımdaki kadın çırpınıyor, nihayet izin koparıyor, gidip bir fotoğraf çektiriyor, Lady Gaga'yla. Öyle, tek başına bir kadın işte. Derken Miami uçağı havalanıyor. Geniş, masmavi okyanus tırmanıyor uçağın pencerelerine. Hayaller şehri geride kalıyor. Etrafa bakıyorum herkes hayal içinde yüzüyor...
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024