Hasan Bülent KAHRAMAN
Bilmiyoruz o kadar derinlere inilecek mi, ama ne 28 Şubat şimdi tartıştığımız kadar yüzeyseldir ne de 12 Eylül. Aynı şekilde 12 Mart da sadece iç politika açısından bakıp yorumladığımız bir alt üst oluş dönemi sayılamaz.
Bunları ben söylemiyorum. 28 Şubat'ın baş mimarı, sonuç almak için kaynatmadığı kazan kalmayan Demirel söylüyor.
12 Mart dönemini tartışırken Demirel henüz gençti. İş yapan bir insanın müspet hırsına sahipti. "Siyasete köylüyü devletle barıştırmak için girdim" demişti bana bir defasında. "İmar inşa idi bizim siyaset hırsımız" diye de eklemişti. O hırsla 1965-71 arasında sürekli olarak yılda % 7'nin üstünde büyüme hızı sağlamıştı. Enflasyonu % 10'un altında tutmuştu. Benim 1980'lerde bir iktisat asistanı olarak ucundan da olsa yakaladığım o büyüme ve kalkınma ekonomilerinin şehveti içindeydi. Halk da 1969 seçimlerinde 65 seçimlerinden daha büyük oy vererek desteklemişti onu.
Sonra bir öğlen vakti darbe!
O ketum, sabır taşı yutmuş Demirel bile sonunda çatladı ve "12 Mart'ın arkasında Amerika vardır" dedi. Yetmedi. Değişmez Dışişleri BakanıÇağlayangil "Amerika benim altımı oymuş" dedi. Demirel, Nazlı Ilıcak'a konuştu, Çağlayangil İsmail Cem'e. Kayıtlar, kitaplar ortada. Ayrıntılarına, Soğuk Savaş şartlarına, Demirel'in ekonomiyi Ruslara açtığına, bağımsız sanayileşme arayışına, Türkiye'yi tarım ülkesi yapmak istemeyişine falan girmeyelim.
Sadece Amerika!
Sonra Mehmet Ali Birand yazdı. Washington'un kulislerinde 12 Eylül haberi yankılanınca birileri ötekilere "your boys have done it" demiş: "senin oğlanlar işi bitirdi" -demek bunun doğru Türkçesi-. Kim inanırdı zaten 12 Eylül'le o "masum" tarihinde pençe pençe boğuşan Demirel'in de sorduğu gibi, onca sıkıyönetime, olağanüstü hale, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne, ordunun önünde selama geçen sivillere rağmen beş yılda beş bin kişinin "kontrolsüz" biçimde öldüğüne ve 12 Eylül günü, darbeden bir iki saat sonra her şeyin süt liman oluşunun "sahipsizliğine"?..
Haydi, Attilâ İlhan'ın yaza yaza kaleminde mürekkep bırakmadığı, 1960'ın arkasında yer alan ve "sanayileşme meselelerini aklına takmış Menderes ateşle oynuyor" diye işmar eden New York Times sahibi, editörü Cyrus Sulzberger ihtarlarına falan hiç girmiyorum.
Anlamadığım şu: 1960'ta, 71'de, 80'de bu "gerçekleri" gören Türkiye nasıl oluyor da 1997'deki gerçeği görmüyor. Nasıl oluyor da irdelemiyor, belgelemiyor, izleyen dönemde ekonominin nereden nereye geldiğini, banka sistemindeki değişimi, silah sanayisindeki dönüşümü, kaynak transferlerini, halkın dirhem dirhem soyuluşunu? Bu ekonomiyle siyaset yani darbe arasındaki ilişkinin doğrudanlığı nasıl oluyor da kimseyi ilgilendirmiyor?
Her darbenin görünür bir nedeni var. Ama onlara değil bu gerekçelere bakmak zorunluluğu da var. 28 Şubat da bu bağlamda gerçekleşti. İrtica vs zahiri iddiaydı. Asıl mesele şu anlattıklarımdır, henüz yeterince bilmediklerimizdir. ABD'nin, İsrail'in, sermayenin bu işin içindeki etkisidir. Mahkemeler değil ama siyaset, ama basın bunları sorgulayabilir, ortaya çıkarabilir.
Değmez mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024