Hasan CEMAL
Erdoğan'ın Londra'da dolar, faiz, enflasyon konularındaki açıklamalarına dönük dış finans çevrelerinin tepkilerini okuyorum.
Gerçekten eğlenceli.
Aslında yalnız eğlenceli değil, aynı zamanda hazin.
Eğlenceli, çünkü faizleri düşürerek enflasyonla nasıl mücadele edileceği alay konusu yapılıyor.
Hazin, çünkü Erdoğan’ın yedi düvele pala sallayan Zaloğlu Rüstem’liği, Türkiye'yi siyasal ve ekonomik istikrarsızlık çukuruna doğru çekiyor.
Erdoğan'ın açıklamalarıyla ilgili olarak Reuters haber ajansında yayımlanan bir makalede şu satırlar var:
Erdoğan ve beraberindeki heyet ile görüşen yatırım fonu yöneticileri, Erdoğan'ın bir yandan artan enflasyonu aşağı çekmeyi, TL'deki değer kaybının önüne geçmeyi ve bir yandan da faizleri düşürmeyi nasıl başarmayı planladığı konusunda şaşkınlık içinde kaldıklarını belirttiler.
Bazı yatırımcılar Erdoğan'ın yurt içindeki hasımlarını etkisizleştirmiş olmasına rağmen, uluslararası finans piyasalarına ekonomide alışılagelmiş kurallara ters düşen politikalarla meydan okumada çok zorlanacağını belirttiler.
Türkiye'de 2000'li yıllar öncesinde yüksek seviyelerde bulunan, ancak sonrasında tek basamaklara inen enflasyon geçen yıl itibariyle tekrar çift hanelere çıktı.
Kendisini yüksek faizin düşmanı olarak tanımlayan Erdoğan, enflasyonda artışını dizginlemek için borçlanma maliyetlerini yükselten alışılagelmiş para politikalarına da meydan okuyor.
Yatırımcılar, Erdoğan'ın yaklaşımından ve böylesine kırılgan bir dönemde piyasalarla savaşa girmeye hazır olmasından şaşkına döndüklerini ifade ettiler.
Bir fon yöneticisi Erdoğan'ın düşmanlardan oluşan uzun bir liste tuttuğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Herkes ile savaşıyor...
Muhalefetle savaşıyor. Gülen ile savaşıyor. Radikallerle, başarısız darbe girişimiyle savaşıyor. Şimdi de piyasalarla savaşıyor ve bu tehlikeli olur."
Bir fon yöneticisi de şöyle dedi:
"Piyasanın bir avuç spekülatörden oluştuğunu düşünüyor ve hedef kitlesi de onlar değil. Hedef kitlesi Türkiye'deki sıradan insanlar ve onların da düşük faizlere ihtiyacı var. Peki, Erdoğan o zaman neden Londra'ya gelip de, kurumsal yatırımcılara tam da duymak istemedikleri bu mesajı neden veriyor?”
Erdoğan'ın Londra'da, enflasyonla mücadelede düşük faiz politikasının ince bir alay ve de hayretle karşılanmasına dair satırları okurken yıllar öncesine gittim
1994'ün Ocak ayı.
Türkiye'de enflasyon patlıyor.
Dolar fren tutmuyor.
Türk Lirası tepe taklak.
Türkiye "1994 krizi"ne gidiyor.
Demirel cumhurbaşkanı.
Başbakanlık koltuğunda Çiller oturuyor.
Dolar bir günde 17 binden 20 bin liraya çıkıyor. Başbakan Çiller konuşuyor:
Her şey kontrol altında, dengelerini buluyor. Kimsenin ürkeceği bir şey yok, korkacağı bir şey yok. Merkez Bankası iş başında.
Cumhurbaşkanı Demirel konuşuyor:
Paniğe gerek yok.
Türkiye'de para, kur meseleleri önümüzdeki zaman içinde yatışır.
Başbakan Çiller ortalığı yatıştırmaya çalışıyor:
Bir iki günlük değişmelere kanıp Türk Lirası'ndan kaçanlar yanlış hesap yapıp yanılırlar.
1994'ün Ocak ayının sonuna doğru Cumhurbaşkanı Demirel'le Davos'a, Dünya Ekonomik Forumu toplantısına gidiyorum.
O tarihte Sabah'ta köşe yazarıyım.
Davos kulisinde adım başı şu söz kulağıma çalınıyor:
Faizleri düşürerek enflasyonla mücadele etmeye çalışan bir başbakanınız varmış...
Bu bir şaka mı?..
Yoksa gerçek mi?..
Davos'un bazı panellerinde de, bu soru alayla karışık bir dille Türk muhataplara soruluyordu 1994 yılı Ocak ayında.
Sonunda çanak çömlek patladı Türkiye'de. Kriz kapımızı çalınca, Türk Lirası’nın değeri fena halde düşürüldü ve milletin anasını ağlatan acı reçete uygulaması başladı.
Ama ekonomi yine dikiş tutmadı.
Çünkü temel reformlar yapılmadı.
Ekonomik istikrarsızlıkla birlikte zayıf koalisyon hükümetleri siyasal istikrarsızlığı besledi.
Türkiye sorun biriktirdi.
Büyük 2001 ekonomik krizine doğru yol alırken, Türkiye'de siyasal merkez tam anlamıyla çöktü.
Merkez sağ da, merkez sol da çöktü.
Siyasette merkezin çöküşüyle doğan boşluğu, 2002 yılı sonunda seçimleri tek başına kazanan Erdoğan ve partisi AKP doldurmaya başladı.
1994'den 2018'e...
Çeyrek yüzyıl önce düşük faizle enflasyonu yenmeye çalışan bir başbakan, Çiller nasıl alay konusu olduysa, bugün de Erdoğan aynı durumda.
Ve Türkiye yine sorun biriktiriyor.
Siyasette yeniden bir büyük boşluk oluşuyor.
Erdoğan'ın çöküşünden kaynaklanan bir boşluk bu.
Soruyorum:
Yeni bir merkez sağ, yeni bir merkez sol, bu boşluğu doldurabilecek mi?..
Bu sayede Türkiye yeniden normalleşme ve demokratikleşmeyoluna girebilecek mi?..
Yoksa...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024