Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Ankara kulisleri
5.11.2013
3623

 Aslında itiraf etmeliyim ki böyle bir başlığı atabileceğim pek aklıma gelmezdi.

Fakat dün okuduğunuz, Ankara’da gerçekleştirdiğim Kemal Kılıçdaroğlu söyleşisinden sonra gazetenin sayfasına sığmayan bazı notları iletmek için bu başlık cuk oturdu diyebilirim.

Kılıçdaroğlu ile karşılaşmamızda ilk hissettiğim, samimi ve mütevazı tavrı oldu.

Keskin sorulara verdiği cevaplarda öncelikle parti içinden ve CHP tabanından gelebilecek tepkileri ölçerek davrandığını hissettim.

Partide yaşanan ulusalcı- yenilikçi kavgasında yenilikçiler tarafında yer aldığı çok net.

Fakat genelde siyasetin getirdiği otokontrol mekanizmasını kaybetmemek için tedbirli davranıyor.

Başbakan hariç siyasi rakipleri hakkında konuşurken hep olumlu yönden bakıyor.


Sırrı Süreyya Önder
 için sorduğum soruyu hiç düşünmeden “Sırrı Süreyya iyi bir entelektüel. Benim de zevkle izlediğim bir isim. Kıvrak bir zekâsı var. Bizi de zaman zaman eleştiriyor. Ama bizi eleştiriyor diye, ona negatif bakmak gibi bir davranışımız sözkonusu değil. İyi bir sanatçı aynı zamanda. Bu tür birikimli insanların siyasete girmeleri hem siyasette rekabetin güçlenmesi hem de eleştiri düzeyinin yüksek olması açsından önemlidir” diye cevapladı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Erdoğan’ın karşısına aday olarak çıkmayacağını belirtti.

CHP’de başörtülü bir vekil veya belediye başkanı olabilmesinin önünü açan cevapları sanırım partide çok tartışılacak.

Aslında öncelikle kendi rakibi olan Sarıgül’ü partiye davet ederken “Herkesin gönlünde bir aslan yatar, kongre burada” demesi CHP tarihinde çok rastlanmayacak bir jest.

Başbakan Kadıköy’de kadınları dikizliyor” meselesinde ise geri adım atmıyor: “Ben sadece kahvede oturan vatandaşın günlük diliyle bu olayı gündeme getirdim. Bunun ad dikizlemektir.

CHP Genel Merkezi’nde karşılaştığım bir diğer siyasetçi ise milletvekili ve CHP Ankara Belediye Başkan aday adayı Aylin Nazlıaka.

Daha önce kürtaj ve üç çocuk tartışmalarında “Başbakan’ın kadının bedeni üzerinden siyaset yapmayı bırakması gerekiyor, özetle diyorum ki Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın” diyerek çıkış yapan ve Bülent Arınç’ın “Bir evli, bir bayan, çocuğu olan milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle açıkça konuşabilir” diye cevap verdiği CHP’nin cesur vekili.


Melih Gökçek
’in korkunç üslubu karşısında onu hizaya çekebilecek ve sosyal projeleriyle dikkat çeken iyi bir aday.

AKP kulislerinde ise “süreç bitiyor mu” sorusuna çok net bir cevap var: “Bu sürecin bittiğini ilan edebilecek sadece iki kişi var. Gerisi boş.

***


Güvercin tedirginliği

Birçok derneklerimiz özgürlük yok diyorlar ya... Milleti arkadan hançerleme, iftira etme özgürlüğü var. Özerk kuruluşları da göreve davet ediyoruz. Hükümet olarak yetkimiz olsaydı, gereğini yapardık...


Bu millete küfretme, bu milletin nüfus cüzdanını taşıyanların aleyhte propaganda yapma, ihanet etme dönemini artık kapatmak lazım.
” (Cemil Çiçek’ten Hrant Dink’e ithafen- 2005)

Kimsenin ‘güvercin tedirginliğinde’ yaşamadığı, herkesin bu ülkenin onurlu bir ferdi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak başı dik yaşadığı bir ülkeyi kurmaya çalışıyoruz. Barış ve dayanışmanın en büyük değer olduğu bir anlayış için çaba veriyoruz. Buna ihtiyacımız olduğu açıktır. İç barışımız için, daha çağdaş ve gelişmiş bir ülke olabilmemiz için bu anlayışa ihtiyacımız vardır. Etnik kökeni ne olursa olsun her vatandaşımız bu ülkenin onurlu ve değerli bir ferdidir. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızın birarada yaşaması temel arzumuzdur.” (Cemil Çiçek,Akşam, 04.10.2013)


Hrant Dink
’in “Güvercin tedirginliği” tanımlaması hepimizin vicdanlarında hapsoldu.

Fakat herkesin bu ifadeyi konuşmalarında kullanmaya hakkı var mı emin olamadım.


Cemil Çiçek
’in ise hiç hakkı yok, buna eminim...


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar