En mantıklı biri bile mesele Reis olduğunda birden matematiğin 4 işlemi bile rafa kalkıyor. Akıl-mantık hepsi bir anda silinip gidiyor. Reiscilik işte.

Mesela 1,5 milyar dolarlık Osmangazi Köprüsüne verilen 15 milyar dolarlık Hazine garantisini bile savunabiliyorlar.

Dün adeta bir grafik şelalesi paylaştım. Erdoğan’ın 11 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde ülke nereden nereye gelmiş… Bunu gördük.

En başında şu var: Ülke mutluluğunu kaybetmiş; hele de üst eğitim grubunda mutluluk adeta çökmüş. Sadece mutluluk kaybolmamış; umutlarımız da sönmüş. Hem anı yaşayamıyoruz hem de geleceğimiz karardı diyoruz.

Peki, bu kadar kararan hayatımıza rağmen neden Reiscilik oynamaya devam ediyoruz? İki seçeneği var:

1- Muhalefet hala sorun çözümünde ışık vermiyor

2- Ya da artık siyasi tercihlerimizi vatan-millet; din-iman gibi duygularla belirliyoruz.

Her iki seçeneğin de etkili olma durumu var tabii. Mesela ‘muhalefet yeterince umut vermiyor’ yüzde 30 etkilerken ‘rasyonel dışı düşünceler’ yüzde 70 etkiliyor olabilir. Oran küsuratlı da olabilir; çok farklı da olabilir. Sadece örnek verdim.

Ama mutluluğu yüzde 60’lardan yüzde 40’lara düşen bir ülkede; umut düzeyi yüzde 42’lerden yüzde 20’lere düşen bir ülkede normal rasyonel akılla hiç kimse iktidarını sürdüremezdi…

Peki ya dün verdiğim diğer rakamlar ne ifade ediyor?

Mesela Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde tek kazanan kesim en zengin yüzde 5 olmuş. Evet, sadece en zengin yüzde 5’lik kesim servetlerine servet katmışlar. Gerisi öylece film gibi seyretmiş…

Bir toplumda sadece ve sadece en zenginler kazanıyorsa fakirler nasıl bu kadar oy veriyor? Din-iman edebiyatı mı, ya da vatan-millet sömürüsü mü kandırdı toplumu?

Hani masanın altında HDP var; bunlar gelirse PKK ile anlaşacaklar söylemleri mi? İyi ama bugün iktidar 2023 seçimlerinde muhalefeti suçladıkları tüm konularda fersah fersah öne geçmiş durumda. Teröristbaşına bile “Kurucu Önder” diyorlar. Tüm işlemler Öcalan üzerinden yürütülüyor. Hatta PKK’nın silahlı eyleme başladığı günü Mardin’de havai fişekle kutlayan bile bizzat örgüt taraftarları.

Acaba 2023’de iktidarın vatan-millet edebiyatına kanarak oy verenler şimdi ne düşünüyorlar? Vazgeçtiklerini mi sanıyorsunuz? Aldatıldık mı diyecekler…

Hiç boşuna beklemeyin. Onlar her türlü kıvırma sahnesini çok iyi oynayabilecek yetenek düzeyine geldiler. Aynı oy tercihleri ile yine koşar Reislerine sarılırlar. Benim pek umudum yok… Belki küçük bir kısmı uyanmış olabilir.

Gelelim diğer verilere.

Son 10 yılda ülkemizde 7 milyon 712 bin yeni hane kurulmuş. Bu kurulan yeni hanelerin yüzde 50,3’ü kiracı.

Evlenip ev alma imkanı bittiği için yeni hanelerin yarısı kiracı durumuna düşmüş. Zaten evlenme sayısı hızla düşerken boşanma sayısı da hızla artıyor. Böyle bir karamsarlık ortamında sonuç aile yapısının çökmesidir.

2,11 olan doğurganlık hızı Erdoğan’ın 11 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde 1,48’e geriledi. Avrupa birincisi iken o derece hızlı çöktük ki, AB ortalamasına indik.

Çocuk yapamıyoruz ama doğan çocukların parlak zekalı olanları da ülkeyi terk edip gidiyor.

Türkiye Erdoğan liderliğinde KAÇILAN ÜLKE oldu.

Evlatlarımız ülkeden kaçıyor.

Evladı ülkeyi terk eden baba veya dede ise koşa koşa Reis diyor. Tam tezat burası.

Okuyan kaçıyor; okumayan Reis’e sarılıyor. Tam bir bilgi çatışması…

Beyin göçü olan yerde ot bitmez örneğini verebiliriz. Buna rağmen Erdoğan “giderlerse gitsinler” diyebilmiştir.

Onlar için iktidarda kalmak ülkenin ayakta kalmasından daha önem taşıyor. Fiiliyat bunu gösteriyor.

Toplumsal yapımız, nüfus yapımız tam bir çöküş içerisinde. Ama oylar sabit…

Belki de toplumsal yıkılışın ana nedeni tam da bu olamaz mı? Ülkesini savunduğunu zannedenlerin adeta ülkesine en büyük zarar vermeleri.

Daha bekleyebiliriz… Ülkesini seven tam da bu cehaletle mücadele etmek zorunda. Bir başka kurtuluş mücadelesi verilmek zorunda. Adım adım yıkımı yaşadığımızı dün tabloların her biri o kadar net gösteriyor ki. Ne bekliyoruz?