Lale KEMAL
Dünyanın en çalkantılı bölgelerinden olmakla birlikte yine dünyanın petrol ve kısmen de doğalgaz ihtiyacının önemli bölümünü karşılamasından dolayı Ortadoğu, başta ABD Batı’nın, çıkarları adına dikkatlerini sürekli üzerine çevirdiği bir bölge.
Türkiye’nin önemi, bu bölgeye sınırdaş olmasından kaynaklanır. Diyelim Türkiye, petrol, doğalgaz gibi zenginliği olmayan Afrika coğrafyasında bir yerde konumlanmış olsa idi Batı, “Ne hali varsa görsün, içeride birbirlerini yesinler” boşvermişliğine kapılabilirdi ama coğrafî konumu bu ilgisizliğe izin vermiyor. Hele hele de Suriye’deki iç savaşın başaktörü haline gelen IŞİD örgütünün, devşirdiği yabancı savaşçıların çoğunluğunun Batılı ülkelerin vatandaşları olmaları ve neredeyse yüzde 90’nının Türkiye üzerinden geçiyor olmaları Batı’nın Ankara ile işbirliğini dikte ettiriyor. Bu örgütün Türkiye’ye birincil tehdit olması da ayrı bir konu.
Ticaretinin önemli bir bölümünü yapıyor olması da birliğin Ankara’yı kolayına boşveremeyeceğinin bir diğer önemli nedeni.
Türkiye’de zaten zayıf olan hukuk devleti ilkelerinden daha da uzaklaşılıyor olması, ifade ve medya özgürlüğü üzerine yapılan ciddi baskılar, muhalif kesimin görülmemiş boyutlarda çoğunlukla polisiye ve yine iktidarın kontrolündeki yargı marifetiyle sindiriliyor olmasına karşı ABD ve AB’den sert tepkiler geliyor, hepimiz okuyoruz. Bu tepkileri, iktidarın, mazlum rolü oynamak için kullandığını ve tabanında prim yaptığını da biliyoruz.
Hatta AB’nin merkezi Brüksel’de, hükümetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sistemini getirme projesi için yeterli çoğunluğu haziran seçimlerinde alması durumunda Birliğe tam üyeliği artık iyice önemsemeyeceği yorumları da sıkça dile getirilir oldu.
Daha önce de yazdım, Türkiye’de muhaliflere yönelik baskıya karşı en etkin mücadelenin içeriden verilmesi gerekiyor. Ama gerek Washington gerekse Brüksel, Ankara nezdinde daha caydırıcı politikalar izlenmesi ve bu yolla muhalefete destek verilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Bu caydırıcı rolün, Ankara ile ilişkileri kesme gibi yaptırımlarla olmayacağı ve tam tersine iktidar ile temasın sürekli tutulmasının muhalifler üzerindeki baskıyı azaltıcı etkisi olacağı düşünülüyor.
Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin ciddi şekilde ihlal ediliyor olmasının ve yolsuzlukların örtbas edilmesinin sert bir dille eleştirileceğini öğrendiğim ABD’nin insan hakları raporu, büyük ihtimalle nisan ayında yayımlanacak. İktidar üzerinde ne ölçüde caydırıcı etkisi olur bilinmez.
Ama bilinen şu ki, tıpkı 1950’li yıllarda Amerikalı Senatör McCarthy’nin, komünistler diye yaftalayıp, ürettiği “iç düşmana” yönelik sistematik zulmün ya da “cadı avının,” benzerinin, bugün Türkiye’de iktidar tarafından muhalefete karşı yürütüldüğü Washington’da artık tescillenmiş bulunuyor.
Peki, cadı avının odağında olan gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve diğer meslek gruplarındaki eğitimli kesimleri yıldırma ve sindirme operasyonu artarak devam eder ve bu kategorideki insan sayısı çığ gibi büyürse ne olur?
Türkiye’den Avrupa’ya, bu kez eğitimli ve laik kesimden oluşan üçüncü bir göç dalgası başlayabilir. Bir Batılı diplomat, Brüksel’in, böyle bir göç dalgasına izin verecek şekilde hazırlık yapması gerektiğini söylüyor.
NOT: 22 Ocak tarihli yazımda, IŞİD’e AKP tabanında sempati olduğu iddiasını dile getirirken buna örnek olarak, bu parti Milletvekili Emrullah İşler’in, gelen sert tepkiler üzerine sonradan silmek zorunda kaldığı, “Kafası taşla öldürülen (PKK yaptı iddiası) gencin suçu neydi? Bunu yapanların eline IŞİD su dökemez. IŞİD öldürüyor ama işkence bari yapmıyor” ifadelerini kullandığı tweet mesajına gönderme yapmıştım. İşler, görüşmemizde, benim ifademle, insanları hunharca katleden, ağır işkencelere maruz bırakan, IŞİD ya da diğer terör örgütlerine sempati beslemesinin mümkün olmadığını ve bu örgütü de sert bir dille kınadığını vurgulamamı istedi.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016