Mahmut ÖVÜR
Ortadoğu'yu sarsan, Tunus'ta başlayıp Mısır'la devam eden halk hareketlerinin son durağı Suriye. Suriye'de neler olup bittiği ne yazık ki, özellikle Türkiye'de pek görülmek istenmiyor. Bunda son dönemde yoğunlaşan iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin etkisi var ama medyanın tutumu da gerçeği gölgeliyor.
Bu yüzden orada neler olup bittiğine objektif bakılamıyor. Suriye halkının yıllardır bir azınlık diktatörlüğü altında nasıl bir cendere içine alındığı bilindiği halde, görmezden geliniyor. Birkaç yıl önce Şam'a gittiğimde Suriye'nin dünyadaki küresel değişimin dışında kalamayacağını, halkın köklü bir değişim istediğini açıkça görmüştüm.
Sonra MÜSİAD'ın Suriye raporu üzerine 30 Ocak 2010'da bu değişimin gerekliliğini yazdım:
"Irak'taki Baasçı rejimin yıkılması, bedeli ağır da olsa Ortadoğu'da statükoyu sarstı. Birbirini besleyen statükocu devletler değişmeye başladı. Suriye, bu statükocu devletlerin başında geliyor. Şimdi asıl merak edilen ise içeride bir değişim olup olmayacağı."
Ne yazık ki bu beklenti gerçekleşmedi. Gerçekleşmeyeceği de belliydi.
Çünkü bir diktatörlüğün kendiliğinden demokratik rejime dönüşme ihtimali yoktu.
Hele Suriye'deki rejimin hiç yoktu.
Şam'da konuştuğum insanların anlattığı şu çarpıcı gerçek hiç aklımdan çıkmadı:
"Suriye'de cezaevine girmek demek ölüm demektir. Giren bir daha çıkmadı..."
İşte Suriye'de halk günlerdir bu nedenle sokaklarda... Hafta başında da Suriye'nin muhalif kesimleri İstanbul'da bir araya geldi. O toplantıya bir dış gezi nedeniyle katılamadım ama Suriyeli muhaliflerin nasıl bir siyasal öngörüye sahip olduklarını yakından izledim.
İstanbul Platformu tarafından Şişli Cevahir Otel'de düzenlenen "Suriye için İstanbul Buluşması Sempozyumu"nda konuşan Suriyeli Kürt, Arap, Sünni, Alevi ve Türkmen muhalifler kırk yıldır yaşadıkları zulmü anlattılar. Tüm Arap ve Batı medyası sempozyuma büyük ilgi gösterirken, Türkiye'deki medyanın ilgisizliği dikkat çekiciydi.
Belki de bu yüzden Türkiye medyası Ortadoğu halklarının diktatörlere nasıl başkaldırabildiğini, ne istediğini doğru dürüst görüp, anlatamıyor.
"Ayaklandılar da ne olacak?" sorusunun nedeni de bu...
İstanbul Buluşması'nın sonuç bildirgesinde Suriyeli muhalifler, açık açık dış müdahale, bölünme ve silahlanmaya karşı olduklarını açıkladılar.
Ancak Ortadoğu'daki zalim diktatörlerin zulmüyle baş etmekte de çaresizler. Sivil direnişi kanla bastıran diktatörlerle mücadele için dünya kamuoyunun vicdanına seslenmekten başka ne yapabilirler?
Tıpkı Libya halkının yaptığı gibi... Libya halkı direnirken her türlü yardım çağrısını da yaptı. Ama ne yazık ki, başlarına "Müslüman Kaddafi"nin bombaları yağdı.
Balkanlar'a yaşananlara benzeyen bu durumu, bölgeyi yakından izleyen İHH Yönetim kurulu üyesi Osman Atalay değerlendirdi:
"Bizler daha dün Saraybosna, daha fazla bombalanmasın, Kosova'da daha fazla çocuk ölmesin demedik mi? Gazze'de İsmail Haniye'nin 'Yok mu Allah aşkına bize yardım edecek?' çığlıkları karşısında, Batı'dan vicdan sahibi kurumlara muhtaç kalmamızı kabul etmedik mi? Şimdi Libya'da tepelerine Müslüman Kaddafi'nin bombaları düşerken önce Arap Birliği'ne, sonra İKÖ ve BM'ye 'durdurun şu zalimi' diye yakaran Libya halkına neredeyse sövme noktasına gelmemiz çok acı verici bir durum değil mi?"
Dış güçlerin gelecek korkutması, Suriye'de sivil halkın üzerine kurşun yağdıran diktatörlüğe destek olmaktan öte bir anlam taşımıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İnce’nin şansı var mı?
6.08.2020 - En hakiki sahte siyasetçiler çağı
28.05.2019 - Yattaki sır isim: Abdullah Gül
6.05.2019 - Beşiktaş Kulübü’nde İmamoğlu kavgası
3.05.2019 - İmamoğlu’na o locayı kim ayarladı?
2.05.2019 - “AB’de HDP’ye siyaset hakkı vermezler”
28.04.2019 - Gel de şüphelenme
21.04.2019 - YSK İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verirse
19.04.2019 - Kurul başkanları o kadar insanı nasıl buldu?
18.04.2019 - CHP yönetimi neden susuyor?
13.04.2019
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Erdoğan Şenel
PKK ve terör gerçeği konusunda sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için, öncelikle PKK nın 80 öncesi serüveni, MC hükümetleri tarafından batıda ülkücülerin olduğu gibi; Doğu ve Güneydoğuda bütün sol hareketlere karşı kullanılışı, 80 faşist cunta döneminde yalnız PKK ve Öcalanın neden kayrıldığı ve en önemlisi 80 sonrası Beka vadisinde PKK nın yeniden yapılanma süreci ve bu sırada Öcalanın kısmen 86 yıllarında Biranta verdiği röportajdaki ilişkiler sorgulanmadan çok güçtür.