Mehmet Acet
Vahşi doğada aslanlar canları sıkıldıkça bir tavşanı çevirip “Senin neden şapkan yok” diye dayak atıyorlarmış.
Bir süre böyle gittikten sonra aslanlar sıkılmış.
“Hep şapka yüzünden mi döveceğiz bu tavşanı, artık başka bir bahane bulmamız lazım” diye oturup müzakere etmeye başlamışlar.
Aslanlardan birinin aklına parlak bir fikir gelmiş:
“Tavşanı çağırıp sigara almaya gönderelim. Uzun paket getirirse “Neden kısa getirmedin, kısa paket getirirse neden uzun getirmedin” deyip yine döveriz.”
Bu fikir anne aslanın kafasına yatmış.
Tavşanı çağırıp “Git bana bir sigara al gel” demiş.
Tavşan kısa bir süre düşündükten sonra “Uzun mu olsun, kısa mı” diye sorunca aslanların planı suya düşmüş.
Anne aslan, az durduktan sonra tavşana tokatı patlatıp gürlemiş:
“Ulan senin niye şapkan yok!”
Teşbihte hata olmasın, ABD’nin S-400 füzeleriyle ilgili Türkiye’ye karşı aldığı tutum bana bu fıkrayı hatırlattı.
Hafta başında ABD Kongresi’nden 3 kişilik bir heyet tek gündemle, yani S-400 işinden vazgeçin talebiyle Ankara’ya gelmişti.
Sızan bilgilere göre Kongre üyeleri, Türkiye’nin alıcı değil, ortağı olduğu F-35 savaş uçaklarının teslimi için yine aynı şartı masaya sürmüşler, bir de şöyle bir gerekçe sunmuşlardı:
“S-400 füzeleri F-35’lerin gizli bilgilerini elde edebilir”
Peki, bu kaygı gerçeği yansıtıyor mu?
Hemen söyleyelim, hayır, yansıtmıyor.
Türkiye’nin, Rusya ile S-400 hava savunma füzesi anlaşmasını yaparken pazardan domates alır gibi hareket etmediğini ifade ederek başlayalım.
Bir defa bu fikir ilk defa siyasi bir pozisyon alma biçiminde değil, TSK’dan gelen “Acil ihtiyacımız var. Dünya’nın en iyisi de bu, bu füzeleri alalım” talebiyle gündeme geldi.
Bunu, bu talebi bizzat en tepeye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ileten bir kuvvet komutanının ağzından duyduğum için bu kesinlikte yazabiliyorum.
Ayrıca, S-400 meselesinin hikayesi, Amerika’nın kalesine bir gol atma düşüncesi öncelenerek değil, Türkiye’nin hava savunma alanındaki ‘Çıplak’ hali tespit edildikten sonra başlamış oldu.
Lafın kısası Türkiye’nin hava savunma sistemini güçlendirmek için acilen harekete geçmesi gerekiyordu.
S-400 anlaşmasının hızlı bir şekilde yapılmasının, ilk bataryanın teslim tarihinin Temmuz 2019’a çekilmesinin temel gerekçesi de bu.
Peki, Amerikan Kongre üyelerinin dile getirdiği gibi bu füzelerin NATO sistemi ya da F-35’lerin sırlarını deşifre etme gibi özelliği var mı?
Varsa bile, Türkiye füzeleri aldıktan sonra IFF (Idendification Friend or Foe) denilen dost düşman tanıma sistemini NATO’ya göre uyarlayacağını taahhüt etmiş durumda.
Zaten dönem dönem NATO yetkililerinden gelen “Türkiye bu uyarlamayı yaparsa sorun yok, S-400’leri alabilir” açıklamasının dayanağı da burası.
Bu durumda “NATO itiraz etmediğine göre ABD neden mütemadiyen bu işe karşı çıkıyor” sorusuna bir yanıt aramamız gerekecek.
ABD, S-400 füzelerinin alımına karşı çıktığı gibi, Türkiye’nin Patriot sistemini satın almasına da rıza göstermiyor.
O halde buradan hangi sonuç çıkıyor?
ABD, Türkiye’nin hava savunmasının ‘çıplak’ halde kalmasını istiyor sonucu çıkıyor.
Sorular bitmedi.
Aynı iz üzerinden gittiğimizde bu defa “ABD, Türkiye’nin hava savunmasının ‘çıplak’ halde kalmasını neden istiyor?” Sorusu karşımıza çıkıyor.
Bu sorunun bir tane yanıtı var:
Amerika, Türkiye’nin kendi sınırlarını ve hava sahasını koruma kabiliyetine sahip, egemen bir ülke olmasını arzu etmiyor, o yüzden böyle davranıyor.
Temel neden bu olduğu için, şimdiki ABD yönetiminin ana karakterini temsil eden ‘kas gücüyle’, şantajla, tehditle Türkiye’ye boyun eğdirmek istiyorlar.
Şimdi bir de işin içinde Rahip Brunson krizi olduğu için, artı bu krizin Türkiye’nin ekonomisini olumsuz yönde etkilediğini gördükleri için, bu ortamı Türkiye’yi S-400’lerden vazgeçirmek için bir fırsat olarak değerlendirmek istiyorlar.
Olan bu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu konuyla ilgili artık ezbere bildiğimiz Ankara’nın duruşunu en sade haliyle dün bir kere daha tekrarladı:
“Benim hava savunma sistemine acil ihtiyacım var. ABD bize hava savunma sistemi Patriotları satacak mı? Herkeste füze var. Kendi ülkemi savunacak sistemi almak zorundayım. F- 35’in ortağıyız biz. Biz bunun ortağıyız. Burada uluslararası hukuk var. Kovboy filminde olduğu gibi ‘ben her istediğimi yaparım’ derse bunun bir karşılığı olur.”
Şöyle bir cümle ile toparlayalım:
Amerika, Türkiye’ye, anlaşmaları imzalanmış, peşinatı ödenmiş S-400 füzelerinden vazgeçmemesi halinde, aynı şekilde ortağı olduğu için parasını ödediği F-35 savaş uçağını vermemekle tehdit ediyor.
İnanılır gibi değil ama durum tam olarak bu şekilde.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020