Mehmet Ocaktan
Türkiye ilk kez Kürt sorununun çözümü konusunda pozitif bir noktada bulunuyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Terörsüz Türkiye” projesi, PKK’nın kendini feshederek silah bırakması, hukuk ve demokratikleşme konusunda Türkiye’nin önüne çok önemli bir fırsat penceresi açtı.
Meclis’te bütün partilerin katılımıyla kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” çalışmalarını sürdürüyor. Tam da Türkiye’de derin bir demokrasi krizi yaşanırken komisyonun çalışmalara başlaması çok önemli bir şans ama aynı zamanda tuzaklarla dolu bir süreç.
Evet Bahçeli’nin kararlı tutumuyla başlayan bu süreç hepimizin geleceği açısından çok kıymetli bir adım. Ama öyle bir talihsiz dönemi yaşıyoruz ki; herkesin “Terörsüz Türkiye” umuduna şans tanıdığı bir ortamda iktidar, demokrasiye karşı adeta bir kuşatma harekatı yürütüyor.
Düşünün ki Meclis Komisyonu, bir taraftan kardeşlik ve dayanışma arayışıyla demokrasinin önünü açmaya yönelik çalışmalar yaparken, iktidar da öbür taraftan Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’yi taşerona teslim ederek siyasetin üzerine ‘vesayet’ perdesi örtmeye çalışıyor.
İyi güzel de belediye başkanlarını konvoylar halinde hapse gönderirken, yargı marifetiyle CHP’yi kayyıma teslim etme hamleleri yaparken, yani demokrasiden uzaklaşırken bu ülkede barışı nasıl sağlayacağız?
Sadece silah bırakmakla iş bitmiyor ki… Önümüzdeki günlerde komisyonun çizeceği çerçeve istikametinde Meclis’te birtakım yasal düzenlemeler yapılarak dağdakiler için alternatifler üretilmesi, cezaevindeki DEM’liler ve PKK’lılar için de bazı adımların atılması gerekiyor. Dahası, Öcalan’a vadedilen ‘umut hakkı yasası’nın çıkarılması da şart.
Barış ve kardeşlik adımları sadece PKK’lılar için atılmayacak herhalde. Unutmayalım; içeriyi tahkim etmeden, toplumun bütün kesimleriyle kucaklaşmadan, özellikle de şehit anneleriyle helalleşmeden atılacak her adım eksik kalacaktır. Kısacası bütün bir toplumu ikna etmek, herkesin demokratik haklardan ve özgürlüklerden eşit şekilde yararlanmasıyla mümkün olabilir ancak. Aksi takdirde ‘çözüm’ sadece bir fanteziden ibaret kalır ki bu, Türkiye’nin yüzyılda bir yakaladığı fırsatı göz göre göre heba etmek olur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı ve Barış İçin Toplumsal Girişim Platformu’nun üyelerinden olan Rıza Türmen, Meclis’te kurulan komisyonla ilgili kaygılarını dile getirdiği değerlendirmede, meselenin çok net bir özetini veriyor: "Komisyonun adı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu. Ama ortada ne demokrasi var ne kardeşlik var ne de milli dayanışma var. Yani komisyonun adı bir temenniyi; bir ideal durumu söylüyor. Bugünkü gerçek durumu yansıtmıyor. Bir büyük demokrasi krizi var Türkiye’de. Türkiye’de görülmeyen bir noktaya ulaşmış durumda demokrasi krizi. Hiçbir delil olmadan insanlar tutuklanıyor, seçilmiş belediye başkanları cezaevinde. En son Avrupa Konseyi’nde Türkiye’deki durumu anlattı diye Enes tutuklandı uçaktan iner inmez. Murat Çalık’a, Ayşe Barım’a yapılanlar ortada. Bunlar olurken komisyonda barış görüşülüyor. Dolayısıyla komisyonun başarısı, bu çelişkinin giderilmesine bağlı. Bu çelişki olduğu sürece komisyondan fazla bir şey beklemek güç gözüküyor.” Bu tablo, beklentilerimizin çıtasını yükselterek imkansız hayallere kapılmamamız için bizi uyarıyor aslında. Zira bilmemiz gerekiyor ki; demokrasiden uzaklaşırken barışı sağlamak mümkün değil. Eğer gerçekten terörü ebediyen Türkiye’nin gündeminden çıkarmak gibi bir niyetimiz varsa, öncelikle herkesin kendini güvende hissedeceği ‘hukuk devleti’ni inşa etmek zorundayız.
Artık bir gerçeği görmek zorundayız. Barışı sağlamak üzere yola çıkıp bir taraftan çözüm adımları atarken, öbür taraftan demokrasiyi kuşatma harekatına tam gaz devam edersek ancak otoriter bir rejim inşa edebiliriz. Bilelim ki, bu otoriter rejim barışı da kardeşliği de zehirleyen bir özelliğe sahiptir.
“Terörsüz Türkiye”yi inşa etmenin yolu bellidir; çoğulcu ve katılımcı demokrasi…Bu çürümüşlüğün içinden çıkmak ve karanlık gidişi durdurabilmek için insan hakları temeline dayalı bir ‘hukuk devleti’nden başka bir çıkış yolumuz asla bulunmamaktadır.
Boş hayaller kurmayalım ama umut ışığını da kaybetmeyelim. Eğer Meclis komisyonu demokratikleşme yolunda sahici adımlar atabilirse, işte o zaman herkes için anayasal güvencenin sağlandığı başka bir Türkiye’de yaşama imkanını bulabiliriz.
Maalesef iktidar millet nezdinde kendini bitiren, hukuku yoran bu akıl dışı yoldan dönecek gibi gözükmüyor. Ama yine de her şeye rağmen, umudu canlı tutmakta yarar var.
Yazarlar
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanToparlanın Avrupa Birliği’ne girmiyoruz... 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTekstilde 17 bin kişi daha işten atıldı 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Avrupa 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUArada hadise/ler var; MHP ile AK Parti bağı kopar mı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYemenici’nin uyarısı ne kadar haklı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBriceno Barrios ve diğerleri… 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASAYIN ABDULLAH ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ, DEMOKRATİK CUMHURİYET, DEMOKRATİK TOPLUM VE DEMOKRATİK SİYASET.. 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRCasuslukla suçlanan isim anlattı: AKP’li bakanlarla Londra’da toplantı organize etmiş 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhuriyete ikinci yüzyılında yeni kalıp arayışı 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİbrahim Kalın'la Heidegger'in Kulübesi'ne Yolculuk 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025