Mehmet Ocaktan
Türkiye günlerdir mülteci meselesini konuşuyor, öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki dönemde bu meseleyi daha çok konuşacağız. Hemen belirtelim ülkesindeki savaştan, zulümden kaçan insanlara kucak açmak insani bir görev. Bu bağlamda Türkiye’nin Suriye’deki savaştan ve Esad’ın zulmünden kaçan insanları kabul ederek onlara yardım eli uzatmasını bir insanlık görevi olarak görmek gerekiyor.
Ancak bu insanlık durumu asla kontrolsüz bir göç olarak görülmemeli. Maalesef hiçbir konuya odaklanıp sağlıklı projeler üretemeyen Türkiye, Suriyeli mülteciler konusunu da sosyal ve ekonomik boyutuyla ele alıp belli bir plan dahilinde çözümler üretemediği için mesele toplumun hemen bütün kesimlerinde derin bir probleme dönüşmek üzeredir.
Eğer mülteciler meselesiyle ilgili ayakları yere basan sosyal politikalar oluşturamazsanız, ülkenin her yerinde kontrolsüz bir şekilde dolaşan göçmenler üzerinden toplumda giderek büyüyen “mülteci düşmanlığı”nın fitilini ateşlemiş olursunuz.
Unutmayalım Türkiye derin bir ekonomik kriz yaşıyor, 10 milyona yakın işsizimiz var ve insanlar evlerine ekmek götürmekte zorlanıyorlar. Her ne kadar iktidar ekonomide “uçan Türkiye” hayalleri pazarlamaya çalışıyorsa da, dar gelirli insanların yaşadığı acı gerçekler bu “uçuş” hayalleriyle örtüşmüyor.
Denecektir ki iktidar köprüler, tüneller, hava alanları, otoyollar ve şehir hastaneleri yaptı, halen de büyük ihaleler yapmaya devam ediyor. Ülkeye kazandırılan değerlere kimsenin itiraz etmesi düşünülemez elbette. Ama unutmayalım ki sözü edilen yatırımlar sayıları 5-10’nu geçmeyen imtiyazlı müteahhitlere bedellerinin çok üzerinde garantiler verilerek gerçekleştirilmiştir.
Dahası bu ülkede dükkanının kirasını ödeyemeyen esnaflar, iş bulamayan insanlar intihar ederken bürokratlar, siyasetçiler üç-dört yerden maaşlar almaya devam ediyor. Ziraat Bankası, aldığı 50-100 bin liralık krediyi ödeyemediği için çiftçinin tarlasını, traktörünü haczederken aynı bankadan gazete satın almak için 750 milyon dolar kredi alan ve halen ödemeyen Demirören grubu için en küçük bir açıklama yapma gereği bile duymamaktadır.
Kabul edelim ki vicdanları yaralayan haksızlıkların, adaletsizliklerin yapıldığı böyle bir Türkiye atmosferinde, kontrolsüz bir şekilde ortalarda dolaşan mültecilerle ilgili belli bir süre sonra toplumda ciddi tepkilerin oluşması kaçınılmaz hale gelebilir. Çünkü işsizlikten ve ekonomik krizden canı yanan insanlar doğal olarak “Bunlar geliyorlar ve işlerimizi elimizden alıyorlar” şeklinde düşünmeye başlayacaklardır.
Şimdi bir başka problem de Afgan göçmenleri meselesidir. Ne yazık ki bu konudaki açıklamalar, iddialar toplumda mülteci düşmanlığını tetikleyecek bir nitelik taşımaktadır. Avrupalıların “Suriyeli mülteciler için para veriyoruz, Afganlılar için de verelim Türkiye barındırsın” açıklamaları onur kırıcıdır. Aynı şekilde ABD’nin, kendi adlarına savaşan Afganlıların tahliyesi için komşu ülkelerle görüştüklerini ve İran üzerinden Türkiye’ye gidebileceklerini açıklaması da fevkalade kafa karıştırıcıdır. Kamuoyunda Afganlılar için ABD’den para alındığı iddiaları dolaşıyor, eğer bu doğruysa gerçekten üzüntü verici. Çünkü bu durum mültecilerin ticari bir meta olarak görülmesi demektir ki düşüncesi bile utanç verici…
İşte tam da bu yüzden siyasetçiler mülteciler meselesine hassasiyetle yaklaşmak durumundadırlar. Çünkü bu konuda yapılacak bir hata hem mültecileri rencide edebilir, hem de toplumda mülteci düşmanlığını tetikleyebilir.
Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma namazı çıkışında mültecilerle ilgili yaptığı şu değerlendirmeler fevkalade dikkat çekicidir: “Göçmenleri koruması altına alan Türkiye herhalde zayıf bir ülke değil. Güçlü olduğu için bu insanları koruması altına alıyor. Bundan sonra da yine finansı iyi yönetmek suretiyle bu tür adımları atacağız ve bundan da hiçbir çekincemiz yok. Çünkü biz güçlü Türkiyeyiz, biz darda kalana elini uzatan, koşan bir Türkiyeyiz.”
Evet mülteciler misafirlerimizdir onları incitmeyelim, ama Türkiye toplumunu rahatsız edecek hamasete dayalı mülteci söylemlerinden de uzak duralım.
Özellikle iktidarın unutmaması gerekir ki ekonomik çöküntünün bedelini en ağır şekilde ödeyen kesimlerin oluşturacağı dip dalgası ülkedeki bütün siyasi dengeleri değiştirecek sonuçlar üretebilir. Dolayısıyla “Nereden gelirse gelsin bütün mültecileri bağrımıza basarız” politikası, toplumun siyasi tercihlerinde radikal bir değişim yaratmaya adaydır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025