Mehmet TIRAŞ

MHP’NİN AKP’YE SURİYE MESAJI…
29.07.2024
270

2011 yılının Şubat ayında Tunus’ta seyyar satıcılık yapan bir üniversite öğrencisinin kendini yakması ile başlayan, “Arap baharı rüzgârı arkasına alan orman yangınına döndü.

Orta Doğu’daki diktatörlükler beklenmeyen kitlesel gösteriler le tanıştı.

Aynı Suriye’de ki gibi…

Anımsayın…

Ne zaman Arap Baharı hareketi Suriye’ye sıçradı on binlerce Esad muhalifleri ayaklandılar ve gösteriler bir iç savaşa yol açtı.

Suriye’de  Esad karşıtlarına da dinci terör örgütü İŞİD öncülük etti.

Erdoğan birden ‘U’ dönüşü yaparak Esad’a sokağa kulak ver çekil çağrısında bulunmaya başladı.

Hâlbuki…

Erdoğan Suriye lideri Esad’la ailece görüşüyor birlikte dostluk görüntüleri veriyor,Esad’ın ailesi ile piknik yapıyorlar,Şam’da ortak Bakanlar Kurulu toplantısı düzenliyorlardı.

Erdoğan’da bu iç savaşı fırsat bilip  Esad’a “İHVAN”ın Suriye Kolunu iktidarına ortak yap önerisini götürdü.

Esad bu öneriyi “biz Laik bir ülkeyiz“ diye  reddetti.

İpler koptu.

Esad,Esed oldu.

Erdoğan Esad karşıtı silahlı muhaliflere Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) adını verdi.

Türkiye’de sayıları yüz bini bulan ÖSO elemanlarını  başta silah olmak üzere her türlü maddi desteği açıktan vermeye ,Türkiye’de eğitip donatmaya başladı.

ÖSO  bütçeye 11 milyon liraya mal oluyordu.

 Ankara’nın iç savaştan kaçan Suriyelilere sınır kapılarını sonuna kadar açması…

Büyük mülteci göç dalgası ülke sınırlarına akın etmeye başladı.

 Kontrolsüz ve plansız  göç öyle büyüdü ki, sayıları 5 ile 8 milyon ile ifade edilen mülteciler ülkenin dört bir yanına dağıldı.

 İçinden çıkılmaz bir mülteci sorunu oluştu, ülkenin demografik yapısı da zehirlendi.

Erdoğan  mültecileri AB ülkelerine karşı  koz olarak kullanmaya başladı, kapıları açarım tehdidinde bulundu.

Suriye’ye TSK’nın  girmesi konusunda çok istekli olanların başında Ahmet Davutoğlu geliyordu…

Davutoğlu Esad’a altı ay iktidar ömrü biçiyordu.

Bir ara “Suriye sorunu bizim içişlerimiz” demeye kadar götürdü.

Erdoğan ise ben Büyük Ota Doğu projesi(BOP) Eş Başkanıyım sessiz kalamam, artık Türkiye Orta Doğu’da oyuna dahil olan değil, oyun kuran bir ülke bunu herkes böyle bilsin diye yüksek perdeden konuşuyordu…

 Erdoğan zaman içinde,”Suriye’ye bir gece ansızın girebiliriz” şarkısını diline doladı.

AKP’nin trolleri ve  savaş tamtamcıları Erdoğan’ın her toplantısında   “Türk Ordusu” Suriye’ye, “Reis bizi de Afrin’e gönder” diye tempo tutar oldular.

Yandaş besleme basında bu haberleri iktidar lehine köpürtmekten geri kalmadı.

Muktedirin ve ekibinin hesaplayamadığı Türkiye Suriye’ye girerse Esad’la değil Rusya ile savaşacağını akıl edememesiydi.

Çünkü Suriye’nin bir hava gücü yoktu Suriye’nin hava gücünü Rusya oluşturuyordu.

TSK’nİn Karadan yol alması için hava desteği olmadan Suriye’de Esad ve güçlerini etkisiz hale getirmesi imkânsızdı.

Zaman içerisinde öyle de oldu.

Savaş karşıtı olanlar ve diplomatlar Suriye ile değişmeyecek  911 kilometre bir kara sınırımızın olduğunu hatırlatıyor; bu sınırın zor  kontrol edileceğini, sayısı kestirilemeyecek kadar asker kaybı ve çok büyük ekonomik külfetin  olacağını da  sık dile getirdiler…

Suriye deki iç savaşa müdahil olmak bataklığa saplanmak demek deseler de muktedir Suriye’ye girmeyi aklına koymuştu.

Biz Suriye’ye girmek zorundayız Suriye’de “insan kanı demiyor”,”Müslüman kanı akıyor” demeye başladılar.

Savaşa karşı çıkanlar “Suriye’ye girmek kolay ama çıkmak daha zor olacak” deyip Kıbrıs’ı hatırlatıyorlardı…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine (KKTC) gireli  50 yıl oldu   bir arpa boyu yol alamadık ve  hiçbir ülke KKTC’yi tanımadı ve tüm dünya Türk ordusunu Kıbrıs’ta işgalci görmeye devam ediyor.

Erdoğan ve ekibi  muhalefete ve savaş politikasına karşı çıkanlara “aklınızı kendinize saklayın” diyor,bu monşörler değil mi, bu ülkeyi küçümseyenler diye her zaman olduğu gibi liyakat sahibi  insanları aşağılıyordu.

Esad’a altı aylık siyasi ömür biçme, emevi camisinde namaz kılıp Esad’ı devirip  döneceklerini anlatıyorlardı.

2011 yılının Mart ayında TSK’leri karadan Suriye ye girdi.

Başta İslam Ülkeleri ve savaş karşıtı ülkeler TSK’ni Suriye’de  işgalci olarak açıkladılar.

O gün bugündür 13 yıldır binlerce asker Suriye topraklarında konuşlandırılıyor.

Türk ordusu Suriye topraklarında 1000’den fazla yerleşim alanını işgal edip yönetirken, bu yerleşim alanlarının toplamı 8335 kilometreden oluşuyor.

Savaş hızlandıkça Suriye’de Türkiye’nin karşısına Esad değil de Putin çıkmaya başladı.

Türk savaş uçaklarının bir Rus uçağını düşürmesi ve pilotunu da öldürülmesi, Rusya ile sıcak çatışmaya ramak kaldı.

Türkiye’nin Suriye’de hava hareketlerini Rusya’nın iznine bağlı kaldığı için TSK Suriye’de karadan yol alamaz oldu.

Bu süreçte Rus uçakları 33 Türk askerini de şehit etti.

İktidarın TSK’nın Suriye topraklarına askeri operasyon için meclisten tezkereye destek istemesini HDP’nin dışında ,tüm partiler   destek verdi.

Muhalefetin de  “milliyetçilik“ propagandası dışında bir  Suriye politikasının olmadığını da gördük.

Bu süreçte İktidar girdiği seçimlerde milliyetçilik propagandasının desteğiyle ciddi oy kaybetmedi.

Savaşa karşı ülkede kitlesel hiçbir ciddi tepki gösterilmedi.

 Savaş sürecinde bir gün olsun ne muhalefet ne de Medya Suriye operasyonlarının maliyeti ve  Savunma bütçesini çok yüksek sesle konu  etmedi.”

Bütün ekonomik göstergeler tepetakla olunca, bu da toplumun alım gücüne zam,işsizlik ve yoksulluk olarak çökünce,konu daha da ciddi bir şekilde gündeme geldi.

Türkiye süreç sonunda başta Suriye politikası olmak üzere dış politikada duvara tosladı ve Uluslararası alanda izole edilerek yalnızlaştı.

Başarısızlığın ve beceriksizliğin adını da iktidar  değerli yalnızlık” koydu.

Ezik psikolojisi her daim övülmeyi,öven yok ise kendi kendini övmeyi emredermiş.

Bugün yolun sonuna gelindi.

Gelinen noktada burnundan kıl aldırmayan Erdoğan  Esad’a teslim oluyor; ”biz Esad’la yine ailece görüşürüz devletler arasında küslük olmaz” demeye başladı.

Devletler arasında Küslük olmaz,terbiyesizlik olmaz,sövgü olmaz da… Kendi iktidarının ikbali için kişisel tutarsızlıklar ise  hiç olmaz.

Dışişleri bakanı Hakan Fidan’ın ikinci adresi şimdilerde  Şam...

Ancak Esad Ankara ile  görüşmek için,“Suriye topraklarında bir Türk askeri bile kalmayacak” şartını öne  sürüyor.

Hakan Fidan ise “görüşmenin şartı olmaz diyor,bizim Suriye’de Esad muhaliflerine karşı tavrımızda bir değişiklik yok” açıklaması yapıyor.

“Esad’ın terörist gördüklerini siz destekliyorsunuz bu nasıl olacak?”

İktidarın küçük Ortağı MHP’de  Erdoğan’ın Esad ile yakınlaşmasına tümden karşı

Sözde ÖSO komutanları üzerinden “Ortağına” mesaj veriyor.

Amaç ülke normalleşmesin ki, rant devam etsin.

Dikkatinizden kaçmamıştır ÖSO’nun iki lideri ilk önce Maya lideri Alaattin Çakıcı ile yemek yedi. Masaya da bir kama koyarak çektirilen ortak fotoğrafı Mafya lideri sosyal medya hesabından paylaştı.

Peşinden aynı kişiler MHP lideri Bahçeli’yi MHP Genel Merkezinde  ziyaret ettiler.

Çektirilen fotoğraflar MHP resmi sitesi üzerinden kamuoyu ile paylaşıldı.

Böylece muhtemelen Suriye ile başlayan yumuşama adımına karşı, siyasal iktidarın küçük ortağı Esad’ın muhaliflerine destek vererek engel olmak istediğini açıklamış oldu.

Ankara’nın  Esad ile nasıl anlaşacağı konusu belirsizliğini koruyor.

Ayrıca…

TSK  Suriye’ye girmeden önce “Esad Suriyeli Kürtlere  nüfus cüzdanı bile vermiyordu.

Şuan  Suriyeli Kürtler  evrensel bir statü kazanmış”  görünüyor.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma buna denilir.

Girme Suriye’ye çıkamazsın” demişlerdi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar