Mehmet TIRAŞ
2011 yılının Şubat ayında Tunus’ta seyyar satıcılık yapan bir üniversite öğrencisinin kendini yakması ile başlayan, “Arap baharı rüzgârı arkasına alan orman yangınına döndü.”
Orta Doğu’daki diktatörlükler beklenmeyen kitlesel gösteriler le tanıştı.
Aynı Suriye’de ki gibi…
Anımsayın…
Ne zaman Arap Baharı hareketi Suriye’ye sıçradı on binlerce Esad muhalifleri ayaklandılar ve gösteriler bir iç savaşa yol açtı.
Suriye’de Esad karşıtlarına da dinci terör örgütü İŞİD öncülük etti.
Erdoğan birden ‘U’ dönüşü yaparak Esad’a sokağa kulak ver çekil çağrısında bulunmaya başladı.
Hâlbuki…
Erdoğan Suriye lideri Esad’la ailece görüşüyor birlikte dostluk görüntüleri veriyor,Esad’ın ailesi ile piknik yapıyorlar,Şam’da ortak Bakanlar Kurulu toplantısı düzenliyorlardı.
Erdoğan’da bu iç savaşı fırsat bilip Esad’a “İHVAN”ın Suriye Kolunu iktidarına ortak yap önerisini götürdü.
Esad bu öneriyi “biz Laik bir ülkeyiz“ diye reddetti.
İpler koptu.
Esad,Esed oldu.
Erdoğan Esad karşıtı silahlı muhaliflere Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) adını verdi.
Türkiye’de sayıları yüz bini bulan ÖSO elemanlarını başta silah olmak üzere her türlü maddi desteği açıktan vermeye ,Türkiye’de eğitip donatmaya başladı.
ÖSO bütçeye 11 milyon liraya mal oluyordu.
Ankara’nın iç savaştan kaçan Suriyelilere sınır kapılarını sonuna kadar açması…
Büyük mülteci göç dalgası ülke sınırlarına akın etmeye başladı.
Kontrolsüz ve plansız göç öyle büyüdü ki, sayıları 5 ile 8 milyon ile ifade edilen mülteciler ülkenin dört bir yanına dağıldı.
İçinden çıkılmaz bir mülteci sorunu oluştu, ülkenin demografik yapısı da zehirlendi.
Erdoğan mültecileri AB ülkelerine karşı koz olarak kullanmaya başladı, kapıları açarım tehdidinde bulundu.
Suriye’ye TSK’nın girmesi konusunda çok istekli olanların başında Ahmet Davutoğlu geliyordu…
Davutoğlu Esad’a altı ay iktidar ömrü biçiyordu.
Bir ara “Suriye sorunu bizim içişlerimiz” demeye kadar götürdü.
Erdoğan ise ben Büyük Ota Doğu projesi(BOP) Eş Başkanıyım sessiz kalamam, artık Türkiye Orta Doğu’da oyuna dahil olan değil, oyun kuran bir ülke bunu herkes böyle bilsin diye yüksek perdeden konuşuyordu…
Erdoğan zaman içinde,”Suriye’ye bir gece ansızın girebiliriz” şarkısını diline doladı.
AKP’nin trolleri ve savaş tamtamcıları Erdoğan’ın her toplantısında “Türk Ordusu” Suriye’ye, “Reis bizi de Afrin’e gönder” diye tempo tutar oldular.
Yandaş besleme basında bu haberleri iktidar lehine köpürtmekten geri kalmadı.
Muktedirin ve ekibinin hesaplayamadığı Türkiye Suriye’ye girerse Esad’la değil Rusya ile savaşacağını akıl edememesiydi.
Çünkü Suriye’nin bir hava gücü yoktu Suriye’nin hava gücünü Rusya oluşturuyordu.
TSK’nİn Karadan yol alması için hava desteği olmadan Suriye’de Esad ve güçlerini etkisiz hale getirmesi imkânsızdı.
Zaman içerisinde öyle de oldu.
Savaş karşıtı olanlar ve diplomatlar Suriye ile değişmeyecek 911 kilometre bir kara sınırımızın olduğunu hatırlatıyor; bu sınırın zor kontrol edileceğini, sayısı kestirilemeyecek kadar asker kaybı ve çok büyük ekonomik külfetin olacağını da sık dile getirdiler…
Suriye deki iç savaşa müdahil olmak bataklığa saplanmak demek deseler de muktedir Suriye’ye girmeyi aklına koymuştu.
Biz Suriye’ye girmek zorundayız Suriye’de “insan kanı demiyor”,”Müslüman kanı akıyor” demeye başladılar.
Savaşa karşı çıkanlar “Suriye’ye girmek kolay ama çıkmak daha zor olacak” deyip Kıbrıs’ı hatırlatıyorlardı…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine (KKTC) gireli 50 yıl oldu bir arpa boyu yol alamadık ve hiçbir ülke KKTC’yi tanımadı ve tüm dünya Türk ordusunu Kıbrıs’ta işgalci görmeye devam ediyor.
Erdoğan ve ekibi muhalefete ve savaş politikasına karşı çıkanlara “aklınızı kendinize saklayın” diyor,bu monşörler değil mi, bu ülkeyi küçümseyenler diye her zaman olduğu gibi liyakat sahibi insanları aşağılıyordu.
Esad’a altı aylık siyasi ömür biçme, emevi camisinde namaz kılıp Esad’ı devirip döneceklerini anlatıyorlardı.
2011 yılının Mart ayında TSK’leri karadan Suriye ye girdi.
Başta İslam Ülkeleri ve savaş karşıtı ülkeler TSK’ni Suriye’de işgalci olarak açıkladılar.
O gün bugündür 13 yıldır binlerce asker Suriye topraklarında konuşlandırılıyor.
Türk ordusu Suriye topraklarında 1000’den fazla yerleşim alanını işgal edip yönetirken, bu yerleşim alanlarının toplamı 8335 kilometreden oluşuyor.
Savaş hızlandıkça Suriye’de Türkiye’nin karşısına Esad değil de Putin çıkmaya başladı.
Türk savaş uçaklarının bir Rus uçağını düşürmesi ve pilotunu da öldürülmesi, Rusya ile sıcak çatışmaya ramak kaldı.
Türkiye’nin Suriye’de hava hareketlerini Rusya’nın iznine bağlı kaldığı için TSK Suriye’de karadan yol alamaz oldu.
Bu süreçte Rus uçakları 33 Türk askerini de şehit etti.
İktidarın TSK’nın Suriye topraklarına askeri operasyon için meclisten tezkereye destek istemesini HDP’nin dışında ,tüm partiler destek verdi.
Muhalefetin de “milliyetçilik“ propagandası dışında bir Suriye politikasının olmadığını da gördük.
Bu süreçte İktidar girdiği seçimlerde milliyetçilik propagandasının desteğiyle ciddi oy kaybetmedi.
Savaşa karşı ülkede kitlesel hiçbir ciddi tepki gösterilmedi.
Savaş sürecinde bir gün olsun ne muhalefet ne de Medya Suriye operasyonlarının maliyeti ve Savunma bütçesini çok yüksek sesle konu etmedi.”
Bütün ekonomik göstergeler tepetakla olunca, bu da toplumun alım gücüne zam,işsizlik ve yoksulluk olarak çökünce,konu daha da ciddi bir şekilde gündeme geldi.
Türkiye süreç sonunda başta Suriye politikası olmak üzere dış politikada duvara tosladı ve Uluslararası alanda izole edilerek yalnızlaştı.
Başarısızlığın ve beceriksizliğin adını da iktidar “değerli yalnızlık” koydu.
Ezik psikolojisi her daim övülmeyi,öven yok ise kendi kendini övmeyi emredermiş.
Bugün yolun sonuna gelindi.
Gelinen noktada burnundan kıl aldırmayan Erdoğan Esad’a teslim oluyor; ”biz Esad’la yine ailece görüşürüz devletler arasında küslük olmaz” demeye başladı.
Devletler arasında Küslük olmaz,terbiyesizlik olmaz,sövgü olmaz da… Kendi iktidarının ikbali için kişisel tutarsızlıklar ise hiç olmaz.
Dışişleri bakanı Hakan Fidan’ın ikinci adresi şimdilerde Şam...
Ancak Esad Ankara ile görüşmek için,“Suriye topraklarında bir Türk askeri bile kalmayacak” şartını öne sürüyor.
Hakan Fidan ise “görüşmenin şartı olmaz diyor,bizim Suriye’de Esad muhaliflerine karşı tavrımızda bir değişiklik yok” açıklaması yapıyor.
“Esad’ın terörist gördüklerini siz destekliyorsunuz bu nasıl olacak?”
İktidarın küçük Ortağı MHP’de Erdoğan’ın Esad ile yakınlaşmasına tümden karşı…
Sözde ÖSO komutanları üzerinden “Ortağına” mesaj veriyor.
Amaç ülke normalleşmesin ki, rant devam etsin.
Dikkatinizden kaçmamıştır ÖSO’nun iki lideri ilk önce Maya lideri Alaattin Çakıcı ile yemek yedi. Masaya da bir kama koyarak çektirilen ortak fotoğrafı Mafya lideri sosyal medya hesabından paylaştı.
Peşinden aynı kişiler MHP lideri Bahçeli’yi MHP Genel Merkezinde ziyaret ettiler.
Çektirilen fotoğraflar MHP resmi sitesi üzerinden kamuoyu ile paylaşıldı.
Böylece muhtemelen Suriye ile başlayan yumuşama adımına karşı, siyasal iktidarın küçük ortağı Esad’ın muhaliflerine destek vererek engel olmak istediğini açıklamış oldu.
Ankara’nın Esad ile nasıl anlaşacağı konusu belirsizliğini koruyor.
Ayrıca…
TSK Suriye’ye girmeden önce “Esad Suriyeli Kürtlere nüfus cüzdanı bile vermiyordu.”
Şuan “Suriyeli Kürtler evrensel bir statü kazanmış” görünüyor.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma buna denilir.
“Girme Suriye’ye çıkamazsın” demişlerdi.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025