Mehmet TIRAŞ
Sorunları çözmek için iktidara gelen siyasal partiler ,evrensel değerleri referans alıp halkın derinleşmiş ve kök salmış sorunlarına çareler üretmek yerine, kendi siyasal çıkarına ve bireysel zenginleşmesine önem veriyorlar.
Bizde Siyasette seçilen sınıf atlıyor, Saray’a dahil olurken, halk ise yoksulluğun çilesini dokuyor.
Çürümüş siyasal sisteme entegre olmuş siyasetçi ve siyasal partileri destekleyerek kurtulacağımızı sanıyoruz ama sonuç değişmiyor, ortak dertlerimiz biteceği yerde kar topu gibi büyüyor.
Vatandaşın aldanma noktası da buradan başlıyor.
Partilerin oluşturduğu siyasal sistemin toptan çürüdüğünü görüp siyasal sistemin tümünü baştan sona inşa etmek yerine,ayrı partilere bölünüp kurtulacağımızı sanıyoruz…
Hâlbuki siyasetçi sistemden nemalandıkça sistemi kutsamaya başlıyor.
İktidara gelen her parti iktidarda daha uzun süre kalmanın antidemokratik yollarını arıyor.
Seçim barajında sürekli değişiklikler yaparak muhalefeti etkisiz kılmanın arayışına giriyor.
Yargıyı muhaliflerine kaşı sopa olarak kullanıp,beğenmediği yargı kararlarını uygulatmıyor.
Devletin önemli kurumlarından başta yargıda ve güvenlikte liyakati esas alan değil de sadakat arayan bir kadrolaşmaya gidiyor.
Bunu da mülakat sistemi ile yapıyor.
İktidarında ise başta kendini ardından eşini-dostunu,partilisini,kendi zenginini hatta kendi medyasını yaratmanın arayışına giriyor.
Canlı ve taze örnekleri gözümüzün önünde yaşanıyor.
Siyasete girdiğinde mal varlığı olarak sadece parmağındaki evlilik alyansını gösterip, eğer zengin olursam bilin ki haram yemişimdir diyenlerin, mal varlıkları göz kamaştırıyor.
Bizde siyaset eve ekmek alamayan bir kişiyi dolar milyarderi haline getiriyorsa orada yozlaşmanın şahı, hırsızlığın padişahı var demektir.
Demokratik hiçbir ülkede örneği olmayan siyasi ranttan birkaç örnek.
Türkiye’de Milletvekili olan bir kişi 2 yılda lüks emeklilik hakkı elde edip sınıf atlıyor...
Milletvekiliği,Belediye Başkanlığı yapıp ta fakirleşen bir kişiye rastlanmazken, vatandaşın ise açlıktan nefesi kokuyor.
Siyaset bizde rant olmasa…
Bugün Türkiye’de 142 siyasi parti olur mu?
AB ülkelerinde ortalama siyasi parti sayısı 3 veya bilemedin 5’i geçmiyor.
İktidarlar bizde ömrünü nasıl uzatıyor?
Devletin önemli kurumlarında başta yargıda ve güvenlikte liyakati esas alan değil de,sadakat arayan bir kadrolaşmaya gidiyor.
Demokratik yeryüzünde uygulanan siyaset bizde uygulanan arasında siyah beyaz kadar farkı var.
Anımsayalım siyasetin işlevi nedir?
”Toplumsal sorunları çözme,
Sınıflar arası denge kurma,
Kaynak yaratma,
Gelir dağılımını eşit bölüştürme,
Kayıt dışı ekonomiyi vergilendirme,
Eşit vatandaşlık hukukunu uygulama,
İnsanların refah ve özgürlüklerini ayırt etmeden yerine getirme,
Toplumu kutuplaştırmadan, huzur içinde insanları yönetmektir.”
Siyasetteki bu tanım bizde uygulanan siyasete benzer bir yanı var mı?
Siyaset sistemi değişmedikçe, halk siyaseti ve siyasetçiyi denetlemedikçe durum nafile…
Yapı yeniden inşa edilip demokratikleştirilmedikçe bir avuç siyaset esnafının elinde oyuncak olmaya devam edeceğiz…
Üstelik sanayi döneminde de değiliz…
Çünkü dünyada çok derin ve kaotik hızlı bir değişim yaşıyoruz…
*Üretim biçiminin değişmesi ile dijital teknolojinin belirleyici olduğu farklı sektörler ortaya çıktı.
*Bilgi üretimin içinde belirleyici bir güç olmanın ötesinde bir sermayeye dönüştü.
*Yapay zekâ ucu açık bir sektör olurken sürücüsüz araba kullanmadan tutunda, bazı sektörlerde insansız üretim yapılmaya başlandı.
*2024 yılında yapay zekâ sektöründe 150 milyar dolar dönerken, bu rakamın 2030 yılında 1.5 Trilyon doları bulacağı tartışılmaya başladı.
*2025 Mart ayında Fransa’nın başkenti Paris’te 80 ülkenin katılımı ile Yapay Zeka üzerine yapılan toplantıya Türkiye çağrılmadı. Bu da gösteriyor ki Ankara’nın yapay zekâdan “bihaber.”
*Platform ekonomisi diye bir sektör daha hayatımıza girdi.
Platform Ekonomisi:
”Dijital platformlar aracılığıyla akranlar arasında merkezi olmayan alışverişleri kolaylaştıran bir dizi girişim anlamına geliyor… Bu platformlar, kendi mallarını veya hizmetlerini üretmek yerine işlemleri mümkün kılarak değer yaratır ve güçlü ağ etkilerinden faydalanır. Dijital platformlar tarafından kolaylaştırılan ekonomik ve sosyal faaliyetleri kapsar.”
Örnek,bütün firmaların ürünlerini bir arada satarak aracılık görevi yapıyor.
Üretim biçiminin değişmesiyle bizde de çalışan nüfusun yüzde 69’u hizmet sektöründe çalışırken,diğer sektörlerde çalışan insan sayısı yüzde 31’lere geriledi bu sayı gittikçe de düşüyor.
Bu çağ depremindeki gelişme bizim siyasetçinin ve siyasetin umurunda değil.
Halbuki çağ dönüşümü ile “Bireyi ve azınlık haklarını öne alan”, ”çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiye” geçildiğini gözlemliyoruz.
Artık İnsan Hakları hiçbir ülkenin içişler sorunu değil, insanlığın ortak sorunu olarak kabul ediliyor.
Böyle bir sürece girilince…
Yapay zekâ ile siyasetin yeni tanımı da farklı yapılmakta:
“Siyaset veya politika ,gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti olarak ifade ediliyor.”
Yukarıda kısaca özet geçtiğimiz dünyadaki bu gelişim ve değişim karşısında biz ne yapıyoruz?
Sistemi demokratikleştiripi demokratik yeryüzü ile rekabete gireceğimiz yerde;
Devleti kutsayıp ,“Irk,din ve mezhep” üzerinden topluma format atmaya çalışan ilkel siyasete uygulamaya kalkıyoruz…
“Neslimizi bozmuşlar”,”Dindar ve kindar nesil yetiştirecekmişiz.”
Yaşadığımız tüm sorunlar mevcut sistemi demokratikleştiremediğimiz için, çağ dönüşümüne de ayak uyduramadığımızdan geliyor.
Siyasetçinin Siyasal palavralarından geçilmiyor ama hala bu çağın teknolojisi olan bilgisayarın parçası “ÇİP” üretemiyoruz.
Siyaset ise hep “camicilerle”, “kışlacılar” arasına hazineye çökme olarak uygulanırken, vatandaşa ise başka bir alternatif yokmuş gibi sunuluyor.
Ülke olarak Cumhuriyetin 102’ci yılını geride bıraktık…
Değişen yeryüzüne de ayak uyduramadık ve sistemdeki çürüme siyaseti de etkisiz hale getirdi.
Ama toplum olarak ”Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmaktan” çok uzağız…
Tam tersine, çok ağır bir baskı döneminden zor nefes alarak geçiyoruz.
Sistemi değiştirmediğimiz sürece siyasette ki,çürümenin de önünü alamıyoruz.
Böylece siyasetçi zenginleşirken vatandaşın payına düşen de hukuksuzluk ve derin yoksulluk kalıyor.
Silkelenip uyanma zamanı…
Siyasal parti kavgası yapmak yerine,siyaset kurumunu ve siyasetçiyi halkın hizmetine sokacak,ivedi olarak demokratik değişimin isyan ateşini yakma zamanıdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025