Mehmet TIRAŞ

SİYASET NASIL DEMOKRATİKLEŞİR?
18.08.2025
125

İrade hırsızlığı, yolsuzluk,rüşvet,adam kayırma, gelir dağılımındaki adaletsizlik, ihaleye fesat karıştırma…

İş cinayetleri, kadın katliamları, Ülkenin değişmez gündemi olmaktan bir türlü çıkmıyor.

Şimdi bunlara sahte diploma, sahte sürücü belgesi, sınav sorularının çalınması, e-devlet üzerinden elektronik imza hırsızlığı eklendi.

Sahte profesör ve doçentlik unvanı verilmesi ise bir başka rezaleti ortaya koyuyor.

2021 Yılında 4 bin kişiyi profesör yapmışlar.

Bunlar ülkenin çivisinin çıktığını gösteriyor.

Siyasal iktidar demokrasi ve hukuk dışı yöntemlerle iktidar da kalmanın yollarını arıyor.

Muhalefeti de baskı altına alıyor.

Siyasal iktidar algı operasyonu yapmak için, Belediye Başkanları ve Milletvekili borsası kurdu.

Bu utanç verici ve iğrenç durum doğal karşılanır oldu.

Hırsızlıkla suçladığı seçilmişler kendi partisine geçerse zemzem suyu ile yıkanmış oluyor.

Geçmezse o siyasetçi, her türlü iftiraya ve yaftalamaya maruz kalıyor.

“Yargı üzerinden hukuku boğuyor.”

Bu olumsuzluklar devlet kurumlarına olan “Güveni sarsıyor”, yargıya olan güven ise %15’lerde seyrediyor.

Mahkemeler iktidara muhalif olan kesimlere karşı ”adalet dağıtmıyor”, “Tutuklama” yapıyor.

Siyasal iktidarın yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak kullanmasından artık iktidarın ortağı, Devlet Bahçeli’de rahatsız olmaya başladı.

Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı da bunu gösteriyor.

2025 Temmuz ayı itibarı cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 405 bin kişiye çıkmış.

AKP iktidara geldiğinde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin kişiydi.

Cezaevlerinde yer olmadığı için 125 bin kişi nöbetleşerek uyuyorlar.

Türkiye,28 AB üyesi ülkeleri arasında en fazla tutuklu ve hükümlü bulunduran ülke durumunda.

Siyaset kurumu toplumsal sorunları çözemeyince, çürümesinin de önüne geçilemiyor.

Ülke, çoklu organ yetmezliğine yakalanmış hasta konumunda.

Toplumsal sorunlarımız krizden çıkamıyor.

“Ekonomik tabloyu,TÜİK’in inandırıcı olmayan enflasyon rakamlarını ve RTÜK’ün muhalif medyaya ceza verme kuruluna dönüşmesini, bilmeyen mi var?

Artık siyasete güven getirilmesi kaçınılmaz.

Siyasi partiler kanununda ve Batı standartlında Radikal demokratik reformlara ihtiyaç var.

“Siyasetin finansmanını saydamlaştırmadan…”

“Milletvekilleri ve Belediye Başkanları görevlerine ön seçimle gelmeden…”

Rüşvetin, yolsuzluğun, ihaleye fesat karıştırmanın, adrese teslim ihale vermenin; “milletvekili ve Belediye Başkanı Transferlerinin” önünü alamayız.

Bu iki konu mutlaka bir biçimde demokratik siyaset ve “hukuk devleti denetiminde olmak zorunda…”

Müteahhitlerin siyaseti finansa etme dönemi kapanmalı.

Son bir yıldır yaşadıklarımız kamu ihalelerinde dönen rüşvet ve yolsuzluklar değil mi?

Milletvekilleri ve Belediye Başkanları kesin ön seçimle gelmeli.

Partisinden istifa eden Milletvekili,Belediye Başkanı, Belediye ve İl genel meclis üyeleri,başka bir partiye geçtiklerinde seçilmiş haklarını kaybetmiş olmalı.

Seçilmiş kişilerin parti değiştirmeleri ”Oportünizmle, riyakarlıkla” açıklanacak bir konu değil, “düpedüz seçmene ihanettir.”

Niye geçtiğin partiden aday olmadın?

Bu hukuka ve millî iradeye aykırı ve ahlaki olarak kabul edilmeyen gelişmeleri…

İktidar yanlısı besleme basın haber bile yapmazken.

Muhalif medya da muhalif siyasetçiler de toplumsal sorunların, sistemden kaynaklandığını kabul etmiyor.

Sanki sistem düzgün, kişiler ve iktidara gelenler yanlış yapıyorlar repliğini tekrarlıyorlar.

Hukukun üstünlüğü olmadığı sürece sorunlar çözüleceği yerde daha da derinleşecek…

İki de bir, Adalet Bakanı çıkıp “Türkiye hukuk devleti” demiyor mu?

Örneğin “Kürt sorununu” çözmek için TBMM’de kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” komisyonu başarılı olur mu?

Bugüne kadar komisyona havale edilip te çözülmüş bir sorunu anımsayan var mı?

ANAP iktidarının Adalet Bakanı Oltan Sungurlu;

“Ülkede bir sorun komisyona havale edildiyse, o sorun çözülmeyecektir” derdi.

Yakın tarihimizde ne komisyonlar kuruldu; Susurluk komisyonu, faili meçhul cinayetler komisyonu,15 Temmuz darbe kalkınma komisyonu gibi v.s.”

Hiçbir komisyonun raporu genel kurula indirilmedi.

Hiçbirinden de sonuç alınamadı, gerçekler de ortaya çıkartılamadı.

Hatta 15 Temmuz komisyonunun raporu kaybedildi.

Dileriz, “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” komisyonunun akıbeti bu komisyonlara benzemez.

Kısaca ve özetle çözüm: “Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılmasında.”

Siyasetin finansmanın saydam olmasında.

Milletvekili ve Belediye Başkanlarının ön seçimle belirlenmesinde.

Siyaset kurumu bunu yapar mı, yapmaz mı?

Siyasal iktidarın yapmayacağı kesin…

Sorulara cevap için de ilk adım erken seçime gitmektir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar