Mehmet TIRAŞ
İki tanıdık karşılaşınca,gel şöyle biraz oturalım da iki lafını belini kıralım.
Senden önce bir tanıdıkla karşılaştım lafının ne tadı var ne de tuzu.
Lafın tadını ve tuzunu belirleyen ne?
Bu kişinin eğitim ve sosyalliğine göre değişir.
En çokta insanlar yaptıkları işi üzerinden konuşur.
Sohbetin tadını bozan gevezeliktir.
Geveze usandırır;gevezeyi ateşe atmışlar odun yaş,diye bağırmış.
Gevezeye osuruklu göt gibi ötüyor,derler.
Biliyorsan konuş alim sansınlar,bilmiyorsan dinle adam yerine koysunlar.
Adam konuşmaya başlayınca ağzından bal akıyor,sonunu dinleyince de zehir saçıyor.
Her şeyi bilen değil,öğrenmek için dinleyen biri olmalısın.
Ben her şeyi bilmem ama bir şeyi iyi bilirim o da haddimi bilmektir,dilerim başkası da öğrenir.
Söz gümüş ise sükut altındır.
Dinlemesini bilen davetli misafir gibi ilgi görür.
Her zaman sofraya davet bekleme, bazen de söze davet bekle.
Dinlemesini bilmeyen insan davetsiz misafir gibi ev sahibini sofraya davet edermiş.
Görgü kuralları yazılı değildir,gelenekseldir, yaşadığı coğrafyanın gelenekleri bilmeyen kişi o toplumun kültürüne yabancıdır.
İnsanlar görüntüleriyle karşılanır,sözleriyle de uğurlanır.
Kılık kıyafetine baktım da bir adam sandım,dinledikten sonra da; ne topluyorsun hemşerim dedim.
Edebiyat yurallı ne insanlar gördüm insanlıktan nasibini almamış, hayvanın konuşan evcilleşmiş türleri gibi..
Sonunda konuşacağını başında konuşan bir çuval inciri berbat edermiş.
Güzel söz her zaman her yere yakışmaz,bunun zemini ve zamanı önemlidir.
Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp.
İnsan ne kadar az bildiğini ancak öğrendikçe fark eder.
Az bildiğinizin farkına vardıran ise;okumak,araştırmak,dinlemek,tartışmak,gezip dolaşmak,yazdığınızı,düşüncenizi başka düşüncelerle karşılaştırınca farkedersiniz!.
Bildiğin üzerine tartış,bilmediklerin için de dinle,araştır.
Bir toplantıda söyleyecek sözünüz yoksa o toplantı sizi boğar.
Güzel söz beşeri ilişkilerde belirleyici olur.
Güzel söz doğru değildir doğru sözde tatlı değildir.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
Güzel söz doğal olanın dilinde güzelleşir,yalancıda ise çirkinleşir.
Sözleriniz beden dilinizle örtüşmüyorsa vücut diliniz sizi ele verir.
Yerine göre söz söylemek kişiye ayrıcalık kazandırır, bulundu toplumda.
İnsana güven veren sözleri ve tavırlarıdır.
Yalanla söze başlayan yalanla bitirmek zorunda olurmuş, doğru söz yalanla birleşmez, zeytin yağ ile su gibi birbirinden ayrı dururmuş.
Yalancı için adam it osurdukça yalan söylüyor,derler.
Adam söylediğine kendisi de inanmıyor ki,ben inanayım.
Söylediklerinin arkasında duramıyorsan ya yalan söylüyorsun ya da korkuyorsun.
Yalan-çıkar ve korku bir araya gelince doğru kaybolurmuş.
Yalandan kim ölmüş ki!.
Çok laf yalansız çok mal haramsız,olmaz diye bir deyim vardır..
Yalan en çok doğal olmayanların yanında rahat edermiş.
Yalana,şiddete,uyuşturucuya,kumara, hırsızlığa,uyuşturuya ve istismara baş vurduysan ona sınır koyamazsın!
İnsanın yalandan rahatsız olmadıkları yok mudur?
Aşk için söylenen yalan ise insanı rahatsız etmez imiş.
Aşkın yalanını yürek onayladığından olsa gerek!..
Aşk yalandan mı beslenir yoksa imkansız olandan mı?
Bir Temel fıkrasıyla erkeklerin kabusuna el atalım;
Temel bir Nataşa ayartmış ve otele götürmüş erkeklik gururunun incinmemesi için bir de viagra içmiş tedbir olarak; ne kadar Nataşa seksi hünerlerini yapsa da temelin cinsel organı ayaklanmamış;temel dayanamayıp erkeklik organına bağırmış : ”uyan ve başını kaldır da bir bak, eğer Fadime benziyorsa geri yatarsın” demiş.
Hayat fıkralarla,deyimlerle,klişe sözlerle ve hikayelerle,eğlenceyle kısaca tezatlarıyla yaşanır ama;aşk bütün tezatları da devre dışı bırakan ter-yüz eden bir duygu olarak farklılığını korur.
Karısını en samimi arkadaşıyla yakalayan adam,cinayet işlemesini bir fıkralık sözle elini kana bulamadan kurtarmış..Adam eve gelmiş kapıyı açıp içeri girince yatak odasından sesler geliyor, kapıyı açmış ki en samimi arkadaşı karısıyla aşna fişne yapıyor: “ulan Rahmi ben de seni zevk sahibi biri sanıyordum,oğlum ben kerhen yapıyorum sen niye bunu yapıyorsun anlamış değilim” diye çıkışır.
İşte hayat, böylesi yaşamın beklenmeyen toplamıyla devam edip sürmüyor mu,ne kadar fıkra da olsa bir gerçek payı yok mudur?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025