Mehmet TIRAŞ
Mısır’da askeri bir darbeyle seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanının görevden uzaklaştırılması bir iç savaş sinyallerini verirken,Mısır da ordunun toplum üzerindeki silahlı gücünü gölgede bırakan, ekonomik gücü tartışma konusu oldu.Olması kadar da doğal bir şey olamaz.
Mısır da ordunun ekonomik gücü bize ne kadar benziyor, sadece ekonomik gücü değil aynı zamanda yargı üzerindeki baskısı ve toplumu yönlendirmesi abartmış olmayalım ama neredeyse bire bir örtüşüyor dersek yanılmamış oluruz.
Bizde ilk darbe 1960 yılında oldu ve ilk defa Ordu Yardımlaşma Kurumu(OYAK) ordu destekli kuruldu ve sermayesi 1 milyon TL idi kurulduğunda..
12 mart darbesiyle OYAK’ın sermayesi 1 milyar TL’na çıktı .
12 Eylül darbesiyle OYAK Türkiye’nin üçüncü holdingi oldu ve tam 7 sektörde iş yapar oldu ve piyasaya açılan ordu pazarlarıyla da piyasadan para kazanmaya başladı.Reno otomobil fabrikasına ortaklığı,Oyak Bank,oyak siğaortası ve OPET gibi petrol istasyonları kurması,kışlalara Oyak bankın dışında başka bir bankanın ATM’lerini yasaklaması.Daha da kötüsü OYAK’a bağlı şirketlerin ve ordu ya ait tesislerin Katma değer vergisi(KDV) ödememesi dikkat çekici değil mi?Bir asgari ücretlinin KDV ödeyip de askeri bir holdingin KDV ödememesi demokratik bir hukuk devletinde yeri olur mu,bizde olursa olur.
Şuan hala ordunun her ilde bir ordu evi var, bu ordu evlerinin bazıları 5 yıldızlı otel düzeyinde, onlarca da sosyal tesis var birde Kuzey Kıbrıs Cumhuriyetinde var,bu sosyal tesislerde 120 bin er vatan görevi altında garsonluk yapıyor, subay ve astsubaylara eşine çocuklarına.
Tabi bir de askeri yargının oluşması,askeri Sayıştay ile yargıda kendisinin atadığı subayların askeri mahkemelerde karar vermesinin sonucu değil mi,askerlerin dört defa darbe yapması, demokrasiyi askıya alması, seçilmişleri asması ve sık sık siyasete müdahale ederek muhtıralar verip beğenmedikleri yasaları TBMM çıkarttırmaması ve hükümet düşürmeleri,silahlı bir güç olmalarının yanında ekonomik bir güç olmaları belirleyici olmadı mı,siyasal yaşamımızda?
1960 darbesinde bankalardaki hesaplara el koyması,12 Eylül darbesinin başı Kenen Evren istersem bütün özel malları kamulaştırırım,demedi mi?
Askeri darbeler orduların sermayesinin daha güçlenmesi açısından tam bir hasat dönemi olarak karşımıza çıkıyor.Ve askeri harcamaları ve geliri denetime tabi olmadı,hala da olmuyor.
Çift yargı sistemi devam ediyor.
AB süreci olmasaydı AKP askeri vesayeti etkisiz hale getiremez ve askerler Başbakanın ve arkadaşlarının ve tüm toplumun ensesinden boza pişirmeye devam edecekti.
Ordunun ekonomin patronu olduğu ülkelerde askerler siyasi otoriteye tabi olmadıklarını biz çok yaşadık şimdi de Mısır halkı yaşıyor.
Mısır ordusu 255 milyar dolar olan GSMH’nın iddialara göre yüzde 30 ile 40’ nı elinde bulunduruyor bu da yüzde 30 dan hesaplarsak 76 milyar dolar para ordunun elinde bulunuyor.
Hemen hemen bütün sektörlerde ekonomik gücü elinde tutuyor Mısır ordusu.
Mısır ordusu 1952 darbesiyle başlayıp,her darbe sonucu ekonomide kendini gösterirken belirleyici de olmaya başladı. Bu gücünü de anayasayla güvence altına aldı.1964 anayasasında tüm üretim araçlarının yönetiminin halk adına devlete ait olduğu;yani devleti yöneten ordunun hakimiyetine geçtiği açıkça yazıldı.Ekonominin kurumsal yapısında sarsılmaz bir yer edinen ordu,gündelik yaşamın her hücresine de olanca ağırlığıyla nüfuz etmiş vaziyette.
Ordu halen gayrimenkul satın alma ve kiralama,temizlik hizmetleri,kafeteryalar,benzin istasyonları,tarım ve hayvancılık,gıda ürünleri,oteller,yazlık evler,turistik tesisler hatta domates konservesi,plastik masa üretimi ve düğün sahipliği salonuna kadar her alanda faaliyetini kesintisiz devam ediyor.
Daha ilginç gelecek olan Mısır ordusu,çoğu şirketin web sitesinde ordunun payı bulunduğu veya doğrudan sahip olduğu açıkça yazılı.En karlı faaliyet ise inşaat.
Ulusal savunma gerekçesiyle arazileri kamulaştırma yetkisi veren yasa sayesinde ülke topraklarının yüzde 80’ine yakınını ordu tarafından kontrol edildiği ifade ediliyor.
Mısır ordusu,sadece merkezi olarak değil aynı zamanda emekli generalleri sayesinde yerel ekonomileri de kontrol ediyor.Bazı şeker fabrikaları ve turizm yerleri asker kökenli valilerin elinde bulunuyor.
Bir diğer temel gıda et ise ülkenin orta kesimlerinde yer alan doğrudan orduya ait dev teknolojik kesimhanelerden sağlanıyor.
Ne kadar benziyor değil mi,bizim ordu ile Mısır ordusunun siyasete müdahale etmesi ve ekonomik gücü ve devlet üzerinden toplumdaki ağırlığı.
Bu satırların yazarı kamu fabrikasında işçi olarak çalıştığım yıllarda bundan 25 yıl önce ilk özelleştirmeyi savunmuş ve özelleştirme karşıtları ve işçi sendikaları tarafından, sınıfına ihanet eden işçi olarak suçlanmıştım.
Özelleştirmeyi savunma gerekçelerimin başında şu tezi savunuyordum:”eğer bir ülkede devlet ekonomini patronu ise devletin silahlı gücü de ayrı bir ekonomik güç olara bir işveren konumunda ise öyledir OYAK’ı gösteriyordum;o ülkede devlet hukukun evrensel ilkeleriyle yönetilmez,toplumun farklı katmanlarına eşit mesafe durmaz,demokrasi bir yaşam biçimine dönüşmez ve askeri darbelerden de kurtulamayız,diye gerekçelendirip;kamu iş yerlerinde işçinin sendikasının olmadığı devletin sendikasının olduğunu savunuyor;bu yapı içinde bireyin özgürleşemeyeceğini, sivil itiatsılığın ise çıkmayacağını savunmuştum.”
Özelleştirmeye bizde askerlerde karşı çıktı,gerekçeleri ise vatan-millet edebiyatıyla yabancıların hatta kendi ülkesindeki şirketlerin bile almasına razı olmadılar, hatta bazı fabrikaları da aldı, Ereğli demir çelik fabrikasını OYAK’a verdiler,piyasa değerinin çok düşük altında bir fiyatla, milli gelirimiz, milli ordumuza gidiyor,diye peşkeş çektiler.
Darbelerin önünün kesilmesinin yolu, devletin ekonominin patronu olmasını sonlandırmak,devlet içinde ayrı bir ekonomik güç olan ordunun ekonomik gücünü sıfırlamadan,bir ülkede demokrasiye kök saldırmak ve özgürlüklere boy attırmak imkansız gibi bir şey.
Dışa açılmayan,içe kapanan ve kapalı bir ekonominin uygulandığı,din ve mezhep üzerinden özgürlüklerin tanımlandığı,çoğunluk sayısıyla çoğulcu yapının yok sayıldığı,bireysel özgürlüklerin yok edildiği bir ülkede seçim olsa da ;özgürlükler ne kök salıyor ne de boy atıyor,her an askerler ensenizde boza pişirmeye hazır vaziyette bekliyor.
Silahlı organize bir güç olan ordu birde ekonomik bir güç ise o ülkenin sahibi gibi davranıyor,demokratik hiçbir değere ve kurallara uymuyor!.
İşte biz bunun için AB, diye diye dilimizde tüf bitti.
Bir ülkede yarım asırlık darbe geleneği varsa o ülkelerde her an bu depreşebilir.
İşte Mısır da ve bizim yaşadıklarımız bunun sonucu değil mi?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
22.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025