Mehmet TIRAŞ
Osman can’ı kamuoyu anayasa raportörü olduğu dönemden tanıdı,o dönem hukuk ve anayasa üzerine evrensel düzeyde demokrasi,temel hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı hakkında konuşmalarından,medyaya yansıyan yazılarından ve kitabından tanıdı..
Ne olduysa Osman can AKP’ye üye olup partinin Merkez Yürütme Kararı (MYK) Üyesi seçildikten sonra yüz seksen derece bir dönüş yaptı ve üyesi ve iktidarda olan partisini ve Başbakanın çıkarları ve beğeneceği şekilde hukuku eğip bükmeye başladı,demokratik dünyada da böyle işli yor hukuk ve yargı demeye başladı..
Partisinin yandaş medyasında yazan Osman Can’ın 12 Ocak 2014 tarihli “Demokrasi Yoksa Yargı yoktur” başlıklı yazıyı okuyunca, açıkça ifade edeyim tepemden kaynar bir sular döküldü sanki,bu kadar siyasi geleceğini mesleğine heba eden,unvanı doçent olan hem de hukukçu olan bir insan bu yazısını başta öğrencileri olmak üzere, hukuk çevresine nasıl anlatacak,diye düşünmeye başladım.
Yazısının içerisinde bir cümle olsun 17 aralık “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” hakkında hiçbir şey söylememesi ise başka bir sıkıntı..Sıkıntı diyorum, çünkü ortada mahkeme kararını uygulamayan savcıların emrini yerine getirmeyen bir polis teşkilatı var Başbakanın talimatıyla ikinci operasyonu durdurdu,gözaltına alınması gereken 41 kişi var, bu kişilerden birisi Osman Can’ın partisinin genel başkanı ve başbakan Erdoğan’ın oğlu da var..
Bu durum hukuk devletinde olur mu Osman Bey?
12 Eylül 2010 referandumunu niçin yaptık,HSYK’nın yapısı bu referandumdan sonra yeniden yapılandırılmadı mı,Erdoğan’da bunu onaylamadı mı?
Ne oldu da Başbakan ve dört bakan ve onun yakınlarına, Erdoğan’ın çocuğuna uzanan “yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla” yargı ve emniyet içinde bir paralel devlet ortaya çıktı,bu operasyon olmasaydı,yargının mevcut yapısından siz ve başbakanınız, partiniz ve medyanız rahatsız olur muydu?
Kesinlikle olmazdı ve olmadı da bu zamana kadar..
Can,”demokrasi ortak paydasında buluşan,çoğulcu,denge ve denetim mekanizmaları iyi kurulmuş,kumpaslara imkan tanımayan ve Avrupa Birliği standartlarında yakalamış bir yargının kurulması yönünde çağrılar çok önemli,dinlenmeli” diyor..
Peki AB’liği Erdoğan’ın yeni HSYK yapılanmasından ve yargı kararlarını uygulatmamasından rahatsız olduğunu açıkladı,buna ne diyeceksiniz?
Yargıda çoğulculuğu savunuyorsunuz ama temsil ettiğiniz partiniz ve Başbakan çoğulculuğu değil,çoğunluğu önemsiyor, demokratik bir hukuk devletinde bu kabul görürü mü?
Can,batıdan örnek veriyor yazısında, Erdoğan’ın yargıdaki düzenlemesi taleplerini batıdan örnek vererek meşruluk kazandırmaya çalışıyor ve şöyle diyor:”Evet Batı da yargı bağımsızlığının güvencesi Adalet Bakanları,Cumhurbaşkanları,parlamentolar,kısacası demokratik siyasettir” diyor ama yargının erkler ayrılığından biri olduğundan hiç söz etmiyor..
Peki soralım Can’a, hangi Batı ülkesinde bir başbakanın oğluna yargı ayrıcalık tanıyor ve yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan göz altına alamadığı bir ülke gösterebilir misiniz?
Gösteremez siniz..Yargı kararlarının uygulanmadığı her hangi bir Batı ülkesinde kıyamet kopar ve yer yerinden oynar, o ülke de hükümet düşmez mi?
Düşer..Bunu çok iyi biliyorsunuz siz batı eğitimi almış birisiniz bunu neden yazmıyorsunuz, buna neden bir açıklık getirmiyorsunuz, bir hukukçu kimliğiniz var?
Can,bir başka yerde yazısında kendini ve hukuku kariyerini yerle bir eden tezi varki, tam bir komedi: ”HSYK’nın varlığı yargı bağımsızlığı için evrensel bir kural değil.Hele iradesi gayrimeşru bir şekilde işgal edilmiş bu HSYK hiç değil.Tam aksine bir tehdit” diyor, inanabiliyor musunuz?
HSYK’nın yapısını ve iradesini evrensel hukukla ilgisi yok diyorsunuz,daha da ileri gidip gayrimeşru sayıyorsunuz,Başbakan HSYK’nın yapısından şikayetçi olmasaydı,bu yazıyı böylesi çelişkiler dolu mesleğinizde sizi sıkıntıya sokacak bir yorum yapabilir miydiniz?
Asla..Çünkü siz hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını değil ,Başbakanın siyasi emellerine ve kendi siyasi geleceğinize göre evrensel hukuku alet ediyorsunuz,meslek etiği açısından bu şık bir şey değil..
Osman Can,HSYk üyelerine bir çağrıda bulunuyor:”Bu ülkeye hiç olmazsa bir iyilik yapın ve istifa edin.Yargıyı şaibe altında bırakmayın,demokrasiye ve millete zarar vermeyin” diyor.
HSYK,yetkisini nereden alıyor sayın Can,anayasadan almıyor mu,bu anayasal düzenlemeyi, üyesi olduğunuz partinin önerileriyle yasallaşmadı mı?Başbakan istemedi mi HSYK’nın üyesini 7 den 22 ‘ye kim çıkarttı?
HSYK üyelerini istifaya çağırıyorsunuz da,Başbakanı niye istifaya çağırmıyorsunuz,yargı kararlarını uygulattırmıyor,oğlunu ifade vermeye göndermiyor bu yargıya bir darbe değil mi?
Sayın Can, siz Başbakanın demokratik bir hukuk devletine inandığını AB standartlarında bir yargı bağımsızlığını içselleştiren, bir siyasetçi olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?
Uludere katliamını aydınlatmayan,devletin harcamalarını denetlettirmeyen ve Sayıştay’ı baypas eden,medya özgürlüğünü yok sayan,muhalif gazetecileri kovduran,ifade düşünce özgürlüğünü tanımayan bir hükümetin yaptıklarını içinize sindirebiliyor musunuz,AKP üst düzey bir yöneticisi olarak?
Son sorumuz biraz uzun ama yanıtlanması ivedi,17 Aralık “yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna” inanıyor musunuz, yoksa Başbakanın saz ekibinin söyledikleri gibi, bu operasyonu, hükümete karşı bir yargı darbesi olarak mı görüyorsunuz?
Bunu niçin sordum,yazınızda 17 Aralık operasyonuna hiç değinmemişsiniz,operasyonlarda erle geçirilen milyon dolarları,çelik kasaları,para sayma makinesini yoksa dış güçler mi koydu o evlere?
Peki bir soru daha soralım Can’a Başbakanın siyasi danışmanın aynı gazetede de,düşünce arkadaşınız Yalçın Erdoğan’ın ”Milli Ordumuza Kumpas kurdular” sözünden sonra Ergenekon ve Balyoz davasından hükümlü olanların tekrar yargılanması konusunda görüşünüz nedir,bir hukukçu olarak?
Ergenekon ve balyoz davalarını bir darbe davası olarak görüyor musunuz,yoksa sizde mi Erdoğan gibi yeni bir müttefik aramanın, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu kamuoyunun gündeminden düşürmenin, stratejisini mi,takip ediyorsunuz?
Sahi “demokrasi yoksa yargı yoktur” diyorsunuz,yargısız demokrasi nasıl oluyor çok merak ediyoruz, bizi bu tartışmalardan kurtar Osman bey.?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025