Mehmet TIRAŞ
10 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sandıktan çıkan sonuçları YSK saat 18.15 den itibaren verilmesine müsaade edince ,sandıkların yüzde 30’u açılınca Erdoğan Türkiye’nin 12.Cumhurbaşkanı olacağı kesinleşmiş gibi ortay çıktı ama tüm araştırma şirketleri de yanılmış oldu fakat algı operasyonu da tutmadı diyemeyiz.İstisnasız araştırma şirketleri Erdoğan’ı yüzde 57,58 ve hatta 60 ile seçimi önde bitireceğini iddia ediyorlardı,seçilmeden cumhurbaşkanı ilan etmişlerdi ama Erdoğan yüzde 51.8 ile zar zor kazanmış oldu..
Bu seçimlerin en büyük galibi kuşkusuz Selahattin Demirtaş’tı HDP’nin oylarını hatta baraj korkusunu ortadan kaldırmış bir Türkiye partisi olma yolunda gibi gözüküyor, yüzde 9.8 oy alarak seçime katılan 45 milyon seçmenin 4 milyonunun oyunu almış oldu.
Bu seçimde tartışmasız seçimin mağlubu çatı adayını gösteren partilerden CHP ve MHP’dir ama en büyük yenilgiyi MHP almıştır ,30 martta belediye başkanlığını aldığı illerde Erdoğan’ın birinci olması bunun açık göstergesidir.
Tabi bu seçime katılımın çok düşük ve yüzde 73’lerde olması ve yurt dışı seçmen kitlesini hesaba katınca 14 milyon seçmenin sandığa gitmemiş ve Erdoğan da seçmenin yüzde 38’nin oyunu alarak cumhurbaşkanı olmuştur.
Bu seçimin galibi Erdoğan’dır ama seçim yarışmasının ne kadar adaletsiz geçtiği, eşit şartlarda sürmediğini de iç ve dış kamuoyunun malumudur.
Burada şunu söyleyelim Erdoğan 30 martta aldığı oydan sadece 500 bin fazla oy alarak 7 puan farkını yakalayarak seçimi önde bitirmiştir, bu da şunu gösteriyor,CHP ve MHP 30 martta aldıkları toplam yüzde 43 oylarının ancak yüzde 38.4’ni almıştır.
Ben seçim sonuçlarının sonuna geldikçe yandaş,yalaka ve yalancılardan oluşan,havuz medyasından beslenen, malum medyanın kanallarında yorum yapan tetikçileri, dinlemek için kanal kanal zapting yapmaya başladım,yandaş kanallardan birinde ve Erdoğan’ın yalakası eski Gülen’ci ile ırkından dolayı Erdoğan tarafından aşağılanan Ermeni kökenli yazar, Erdoğan’ın dilinden yakınıyorlardı ;Erdoğan’ın meydanlarda kullandığı dilin Çankaya’da toplumu kucaklamayacağını ve değiştirmesi gerektiğini; kucaklayıcı, birleştirici bir dile dönmesi şart gibi sözleri duyunca afalladım dersem abartmış olmam,bu konuda tetikçiler mutabık oluyorlardı.
Muhalefet ve muhalif olan yazarlar,gazeteciler Erdoğan’ın bu dili toplumu kamplaştırıyor ve ayrıştırıyor ,bölüyor dedikçe…
Yandaş yazarlar “bu dil milletin dili,Erdoğan bu dille her seçimden oyunu artırarak çıkıyor ve millet bu dil ile Erdoğan’ı destekliyor ve seviyor diyorlardı.”
Peki Çankaya da Erdoğan dilini değiştirmese bile anasına avratına küfür edilenler,tokat yiyenler, meydan dayağı atılanlar,aşağılanan ,hakarete uğrayanlar,iftiraya maruz kalanlar,Aleviler,Emeniler ve Kürtler ve kısacası muhalif olan her bireyin ve farklı kesimden olanların hain,provokatör,casus, haşhaşi,alim müsveddesi,sahte peygamber,dış güçlerin uşağı,darbe provası yapanlar diye hakaret edilip yaftalanması unutulacak mı bir balkon konuşmasıyla?
Ya Erdoğan’ın 17/25 Aralık’ta suçüstü yakalanan ve hırsızları yakalayan hakim ve savcıları değiştirerek tahliye ettirmesini nereye koyacağız, hukuk devletinde?
Gezi direnişinde ölen 11 gencin ailesine bir baş sağlığı bile dilemeyen hatta Gezinin sembolü çocuk yaşında polis kurşunuyla hayattan kopartılan Bervin Elvan’ın annesini seçim meydanlarında yuhalatması, hatırlanmayacak mı?
Erdoğan AKP’nin başına geçecek ve Başbakan olacak kişiyi Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının sona ermesine bir gün kala AKP’nin olağanüstü genel kurultayını 27 Ağustos tarihinde yapılmasını açıklaması çok manidar ve cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları kadar önem kazanmıştır.
Çünkü Erdoğan kendisi Çankaya’ya çıkınca meydanlarda kullandığı hakaret ve iftira dilini Abdullah Gül’e uygulatamayacağını bildiği için, seçim kazandıran oyunu artıran gerilim politikasının değişmezi argümanı olan “dinci,ırkçı v e mezhepçi” dilini kullanacak kendine sormadan da adım atmayan,parti genel başkanını ve Başbakanı kafasında belirlemiş olmalı ki; partinin başına gelecek kişinin adını açıklamasa da açıkladığı takvim,AKP’nin Genel Başkanı ve Başbakanı Abdullah Gül olmayacağını kesinleşmiş gibi
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu Erdoğan Çankaya da bu topluma ve yargıya nasıl unutturacak?
Yargıya yaptığı darbeyle hukuku katledilen bir ülkeyi nasıl yönetecek ve yargı kararlarını tanımayan bir kişi,toplumun her kesiminin nasıl Cumhurbaşkanı olacak, bu hassas ve sorun olan bir konu olarak Erdoğan’ın önünde duruyor?
Yönetenleri savcının mahkemeye çağırması yönetenlere darbe oluyorsa Erdoğan’ın anlayışına göre , peki yönetilenlerin yani vatandaşın yargının karşısına çıkması ne oluyor?
Anayasada herkes kanun önünde sıfatına bakılmaksızın eşittir ilkesini nereye koyacağız?
Kanunlar sadece yönetilenler için değil, yönetenler içinde geçerli ilkesini anayasa da yer almasının bir anlamı var mı,17/25 aralık operasyonundan sonra?
Türkiye yeryüzünün demokratik bir ülkesi olacaksa; evrensel hukukla devleti yönetilen, yargısı yansız ve bağımsız olan,temel hak ve özgürlükleri yaşam biçim kabul eden,çoğunluğa bakılmaksızın bireyin ve azınlıkların haklarını koruyan bir Türkiye olması için; AB standartlarında acil demokratik bir anayasaya ihtiyaç var, yoksa yerimizde tepinir dururuz,seçimlerde kimin seçildiği değil yönetenlerin vatandaşı nasıl yöneteceği önemli..
Demokrasiyi,hukuku, temel hak ve özgürlükleri içselleştirenlerin dili ortama, şartlara ve seçimlere göre değişmez
Hani bu dil milletin diliydi, peki Çankaya’da niye gitmez diyorsunuz, ey yandaşlar,yalancılar ve yalakalar, bunun tatmin edici bir açıklamasını yapar mısınız?
Kusura bakmasınlar ama Erdoğan’ın balkon konuşmasının bir inandırıcılığı yok artık,biz bu şarkıyı önceden de çok dinledik,balkon konuşmaları kabak tadı vermeye başladı.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025