Mehmet TIRAŞ
Saygı değer kadim dostum!..
Sana bu mektubu yazmaya karar verdiğimde gözaltı süresiyle tutukluluğun bir yıla girmiş bulunmakta.
İçimden geldiği gibi bir asker mektubu babında yazdım.
Seni çok özledim bir gün olsun hiç aklımdan çıkmadın.
İnsanın aklının yetip de gücünün yetmemesi o kadar kötü bir duygu ki asansörde kalmış gibi oluyor insan .
Başta sen olmak üzere demokrasi, hukuk ve basın özgürlüğü için mücadelesi veren,bedel ödemekten çekinmeyen, tüm tutuklu ve tutuksuz yargılanan aydın, yürekli insanların gönüllü suç ortağıyım ben.
Bir de senin gibi ömrü askeri darbelere ve askeri vesayete karşı mücadeleyle geçmiş birisi olup ta, darbecilikle suçlanman kabul edilir bir durum değil.
Gerçi sen hukuki bir dayanağı olmayan iddianame hazırlayan savcının ve mahkeme heyetinin yüzüne de söyledin, savunmanda da belirtiyorsun; ben AKP’yi eleştirdiğim için, demokrasi ve hukuka sahip çıktığım için tutuklandım ama; demokrasi ve hukuk nöbetini tutmaya devam edeceğim diye haykırman,bu yürekli ve cesur çıkışınla seninle bir daha gurur duydum dostum.
Doksanlı yıllardaki OHAL’in uygulandığı dönemde yazılarından rahatsız olan darbeci askerler tarafından az tehdit edilmedin.
Bugün seni,demokrasi ve hukuka sahip çıkanları hedef gösterenler,darbecilikle suçlayanlar o günlerde senin yazılarını referans göstererek konuşmaya başlıyordu.
Doksanlı yıllarda Güney Doğu da beyaz torosların cirit attığı,faili meçhullerin, yargısız infazların,gözaltı kayıplarının,köy yakmaların ve boşaltmaların olağan sayıldığı;OHAL’li yıllarda, Kürtlerin uğradığı hak mahrumiyetleri karşısında umut veren ,nefes aldıran yazıların ve televizyon konuşmaların daha dün yazılmış ve söylenmiş gibi canlılığını koruyor.
Batı da yaşayanlar bunu ancak 20 Temmuz da ilan edilen OHAL ile fark etti.
İkinci Cumhuriyet tezinde öne sürdüğün eğer biz ‘Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıramazsak’ bu ülkede darbelerin önünü alamayız diyorsun.
Bugün aynen bunu yaşıyoruz..
OHAL‘i partili cumhurbaşkanı o kadar çok sevdi ki bize OHAL bir yıl uzatılsa yetmez diyor.
Artık OHAL ülkenin yeni sisteminin adı oldu.
Şimdi partili Cumhurbaşkanı OHAL ile grev,direniş,gösteri ve yürüyüş gibi ıvır-zıvırlar yok oldu diyor.
OHAL’den sonra demokrasi ve hukuka sahip çıkan gazetecileri ve düşünenleri içeri atmaları sıradan olağan bir duruma geldi.
Kısacası AKP’ye muhalif olan toplumun her kesimi ve ferdi artık rejim karşıtı ilan ediliyor.
Toplum olarak 780 bin kilo metre karede bir açık cezaevinde yaşıyoruz,yalnız siz yatmıyorsunuz dersem abartmamış olurum, tabi bunu demokrasi ve hukuk derdi olanlar için söylüyorum.
Saygı değer dostum seni ziyarete gelen gazeteciler cemiyetine yazarlar ve hukukçular bizleri yalnız bırakmasınlar ama; bir şeyler üretsinler diye bir açıklamanı okudum medyada.
Türkiye artık yazılı olan ve yürürlükteki yasalarla yönetilmiyor 20 Temmuz 2016 ‘da OHAL ilanı ile başlayıp, 16 Nisan referandum sonucu ile ülke Tiranlık bir sisteme geçti.
Artık bu topraklarda düşünce,ifade özgürlüğü gibi bir şeyden bahsetmenin bir anlamı kalmadı gibi.
İnsanların iş güvenliği bir tarafa can güvenliği yok sen bunları çok gündeme getirirdin.
Sen içeri girmeden günde 4 işçi iş cinayetinden ölüyor 6 işçi sakat kalarak iş göremez duruma düşüyordu; şimdi her gün cinayet ekonomisi sonucu 5 işçi ölüyor, 8 işçi sakat kalarak iş göremez duruma düşüyor. İşçi sendikaları DİSK’in dışında bu konuda bir basın açıklaması zahmetinde bile bulunmuyorlar.
OHAL’den sonra kimse malım mülküm var diye övünmesin bir KHK ile insanlar mal varlıklarını kaybediyorlar.
Gerçi sen bunları sık yazıp ve söylemiş birisin ben bunları niye anlatıyorum sana,benim ki biraz değil fazlasıyla tereciye tere satmak gibi oluyor ama ben kimle dertleşeceğim senden başka sevgili dostum.
Tanışıklığımızın dostluğa uzanması azda olmamış tam 24 yılı devirmişiz.
İzmit’te bir kış mevsiminde panel de tanışmıştık.
24 yıl gözümün önünden bir film şeridi gibi akıp geçti.
İlk buluşmamız yanılmıyorsam Fenerbahçe de bir et lokantasında buluşmuştuk;bana birbirimizi karşı dürüst olalım,dürüstlük yoksa hiç görüşmeye gerek yok demiştin..
Ben de doğru söylüyorsun ama bunu da zaman gösterir ben şimdi ne diyebilirim dediğimi hatırlıyorum, sen de doğru söylüyorsun diye sohbetimize devam etmiştik.
Bir yazıma konu etmiştim Bukowski demiş ki; bir söyleşisinde‘dostunu tanıyacaksan cezaevine düşeceksin.’
Gerçekten hayatta kimlerin dost olduğunu zor günler belirliyor bunu test eden başka bir alette yok.
Sevgili dostum çok şanslısın sen içeri düştüğünden beri saygı değer Eşin Ümit hanımdan sağlıklı haberlerini ve selamını alıyorum.
Burada eşin Ümit hanımefendiye ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Değerli dostum çok çok şanslısın Ümit hanım gibi mazeret göstermeyen,ağlayıp sızlamayan ve her türlü zorluğa göğüs geren,dik bir duruş sergileyen, soğuk kanlılığını koruyan bir gün olsun bile değer miydi demeyen arkanda duvar gibi duran her erkeğe nasip olmayan zarif bir eşin var.
Ümit hanım bana Mehmet bey, biz bunlara alışığız bunların üstesinden geliriz zor olacak ama üstesinden geleceğiz dedi.
Sevgili dostum,ben bu mektubu sana yazmaya karar verdiğim de eşin Ümit hanıma sordum ve kendisinden de bahsetmek istediğimi söylediğimde, bu konuda pek istekli olmadı ama sonunda sen bilirsin Mehmet bey dedi.
Dostum bugünler geçecek kolayda geçmiyor bunun farkındayım, etrafında pervane olanların ortadan kaybolması sana özgü de bir şey değil,her dönemde her zaman oportünistler herkesin etrafında olmuştur.
Okuyorsundur bir dönemin kahramanları şimdi etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı oldular ve kimileri de gazetecilik adına muhbirlik yapıyorlar.
Mahpusluk kolay değil önemli olan içeri de yatmak değil düşmana teslim olmamak demiş Nazım.
Bu duygularla seni hasretle kucaklıyorum kendine iyi bak sağlığına dikkat et saygı değer dostum.
En kısa zamanda özgürlüğüne kavuşup dışarıda buluşmak dileğiyle.
Bir hatırlatma yapayım sana dostum, sen her Eylül ayında mutlaka bir yazı yazardın pastırma yazından bahseder, hazan mevsimine dikkat çekerdin,işin tezadı ben de Eylül ayında sana cezaevine bir hasret mektubu yazdım.
Hoşça kal..
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025