Mehmet TIRAŞ
Egemenliği dillerinden düşürmeyenler Merkez Bankasının 128 Milyar doları nerede sorusu karşısında, sağır ve dilsiz rolünü oynuyorlar.
Hesap vermedikleri gibi, 128 Milyar doların peşine düşen ve afişe eden muhaliflerine karşı eş zamanlı operasyon çekip, yasaklar getiriyorlar.
Bir devlet hukuktan kopmuş siyasal iktidar da hukukun denetiminin dışına çıkmışsa,halkın vergilerinin nereye harcandığı da denetlenemiyorsa...Ört ki ölem...Orası ne toplum,ne de devlet sayılır...
Orada ne “Adalet”,ne de ”Adil bir gelir dağılımı” olur.
Böyle olunca:
“Yolsuzluğu,yoksulluğu ve yasakları” da yok edemezsiniz.
AKP’nin siyaseten ortaya çıkışı ve Cumhuriyet tarihinin en uzun süre iktidarda kalmasının nedeni de; üç “Y” diye kısalttıkları “yolsuzluk,yoksulluk ve yasaklar”la savaşma sözü vermesiydi...
Hatta önce gönüllü teslim,ardından da halvet oldular...Yolsuzluğu,yasağı çok sevdiler...Bu da daha fazla yoksul yarattı.
Atanmışların seçilmişleri yönetmediği bir ülke yaratacağız diyorlardı.
Atanmışları değiştirdiler ama atadıkları bürokratlarda liyakat değil , biat edenlerin sefilliğini tercih ettiler.
İktidarlar değişse de..
“Bir avuç siyaset yapanın siyasetten nemalandığı;silahlı ve sivil bürokrasinin kaymağını yediği ve saltanatını sürdüğü sistem hep yerinde sayıyor.”
Bu azınlık ve hukuk tanımaz vatanperverler zenginleşirken, vatandaşın kısmetine ise her zaman olduğu gibi yoksulluk ve sefalet düşüyor.
Sahi siz hiç Milletvekili, Bakan ve Belediye Başkanlığı yapmış...Vali, Kaymakam ,Hakim, Savcı, General ve Emniyet müdürü olup ta, yoksulluk içerisinde yaşayana rastladınız mı?
Kadim dostum Mehmet Altan’ın beğendiğim bir tespiti var: bizim siyasetçiler “vatanı çok severler” ama “vatandaşını sevmezler” der. Bu tez silahlı ve sivil bürokratlar içinde geçerli.
AKP iktidara gelmeden önce sadece kamuda Generallerin maaşı gizleniyordu...AKP Valilerin, Hakim ve Savcıların maaşlarını da gizledi.
Böylesi bir avuç mutlu azınlığın cenneti olan vatan da...
Toplumun çok büyük bir kesiminin açlıktan nefesi kokuyor, milyonlar da yoksullukla boğuşuyor.
Toplumu refaha kovuşturacağız diyenler ülkeyi ne hale getirdiler?
Somutlaştıralım...
Yoksullukla Başlayalım:
*AKP iktidara geldiğinde açlık sınırında yaşayan insan sayısı 13 milyon iken bu sayı şimdi 22 milyona çıktı,,50 milyon insan da yoksulluk içinde yaşıyor.
*2002 yılında toplumun en varlıklı kesimi Milli Gelirin yüzde 39’nu alırken,2019 yılı itibarı ile aynı varlıklı kesim Milli Gelirin yüzde 54’nü alıyor. Zengin ile yoksul arasındaki makas ta gittikçe açılıyor.
*Milli Gelirin yüzde 54’nü alan insan sayısının 12-13 milyon olduğu tahmin ediliyor.
*Türkiye dünya da gelir dağılımı bozuk beş ülke arasında üçüncü sırada.
*14 Milyon küsur emeklinin ilk yüzde 20’lik dilimi- ki bunlar yaklaşık 2 milyon 634 bin kişi, ortalama 762.8 Lira emekli aylığı alıyor. İkinci yüzde 20’lik dilimde yer alan 2 milyon 634 bin emekli ve hak sahibinin aylık geliri ise 1.252 TL’dir.
*8 milyon 850 bin emekli asgari ücretten düşük ve açlık sınırının altında 2.284 Lira para ile geçiniyorlar.
*Büyük ortak muhalefette iken asgari ücreti baz alıp, çay simit üzerinde toplumun alım gücünün hesabını yapıyor...Kendisinin mal varlığı olarak parmağındaki alyansı gösteriyor;eğer bir gün zengin olursam bilin ki haram yemişim diyordu...Şimdi kendisi dolar milyarderi oldu... Toplum ise sefalet içerisinde yaşıyor ve değişen bir şey yok.
*Komşusu açken tok yatan bizden değil diye yeri gögü inletenler; kendileri Saraylarda biri eli yağ da biri eli balda yaşarken; garip gurabaya devlet töreni ile Vali ve Kaymakamlar aracılığıyla, patates soğan dağıtıyorlar.
*Küçük ortağın “Askıda ekmek projesi” bu verileri teyit ediyor.
*Döviz ve altın tüm zamanların rekorunu kırarken... TL sadece 2020 yılında dolar karşısında yüzde 25 değer kaybetti.
*İşsizlik geniş tabanlı olarak 10 milyonu bulmuş durumda. İlk defa pandemi sürecinde işsiz sayısı çalışan sayısını da geçti. Üniversiteli genç nüfusta işsizlik yüzde 30’a ulaştı. Tek kelimeyle ağır vahamet...
Yolsuzluk paçalarından akıyor,İhaleye Fesat Karıştırma ve Adam Kayırma, Liyakatsizlik Ayyuka Çıkmış Durumda:
* Ülke ekonomisinin lokomotifi olarak bilinen kamuya ait inşat sektörünün neredeyse tamamı;iktidar eliyle zenginleştirilen, iktidara destek veren kamuoyu tarafından “beşli beton çetesi” olarak bilinen beş şirkete veriliyor...Kamu İhale Kanunun(KİK) 191 defa değiştirilmesi; iktidarın kendi zenginini kamu ihaleleri üzerinden yarattığını sağır Sultan bile duyduğu bir talan...
*Kamu kurumlarının yönetim kadrolarına birden fazla maaş alanlar atanıp duruyor...Atananlar da liyakat önemli değil,tek kriter salya sümük sadakat ve biat edenlerden seçilmesi,gelinen noktayı fazlasıyla göstermiyor mu?
*Mülakat sistemi halk arasında “torpil komisyonu” olarak adlandırılıyor. Mülakata girecek olanların artık yetenekleri önemli değil,torpil önemli..
* “Merkez Bankasının 128 milyar doları nerede?” sorusu bir yolsuzluk sorusu olarak nal gibi ortada duruyor. Duvardan ses çıkıyor da Partili Cumhurbaşkanından ve küçük ortağından ses çıkmıyor.
Yasakları Yasak Haline Getireceklerdi, Yasaklar Askeri Darbeler Dönemini Aratır Oldu:
*Bir kişi özgür değilse o toplum özgür değil diyorlardı..
*Şimdi kendilerine muhalif olan toplumun her kesimini terörist ilan ediyorlar.
*AKP iktidara geldiğinde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin iken;şimdi ceza evlerinden tutuklu ve hükümlü sayısı 295 bine çıkmış durumda.
* 334 ceza evinin 187’si AKP döneminde devreye sokulması ,özgürlüklerin nasıl güdükleştiğini göstermiyor mu?
*Türkiye şuanda dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülke...Uluslararası Basın özgürlüğü sırlamasında Türkiye 180 ülke arasında 153’cü sırada...
*Türkiye uluslararası Hukuk endeksinde 126 ülke arasında 109’cu sırada...
*Sandık demokrasinin namusu diyenler,artık sandıktan çıkan sonucu tanımıyorlar.Seçilmiş Muhalif belediye başkanlarını hukuksuz olarak görevden alıp yerlerine Kayyımlar atıyorlar..Muhalif milletvekillerini de talimatla karar veren yargı yoluyla, fezlekeler düzenleyerek vekilliklerini düşürüyorlar.
*Demokrasi hukuk çeşmesinden beslenir diyenler,siyasallaşmış yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak kullanıyorlar.
*Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü olacak diyorlardı..
*AYM’nin ve AİHM’in kararlarını uygulamaz oldular.
*AHİM’in kararları Türkiye’de ki yasaların üstünde diye haykıranlar,şimdi AİHM’in kararlarını tanımaz oldular.
*AB’liği üyeliği bizim olmazsa olmazımız diyorlardı..
*AB bizi bölmeye çalışıyor demeye başladılar.
Son üç Cumhurbaşkanın açtığ davaları hatırlatalım.
10’cu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer görev süresi içinde 50 kişi hakkında dava açarken.
11’ci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise görev süresince 706 vatandaş hakkında dava açmış.
12’ci Cumhurbaşkanı Erdoğan ise tüm zamanların rekorunu elinde bulunduruyor...Son altı yılda 128 bin 872 kişi hakkında savcılık tarafından soruşturma açılmış, TCK’nun 299’maddesinden.Sonuçlanan dava sayısı itibariyle 9 bin 556 kişiye mahkumiyet kararı verilmiş. Bunun dünyada emsali yok.
Ortaya çıkan tabloya bakınca Türkiye hızla hukuktan uzaklaşıyor olması...
Cumhur ittifakı vergilerin hesabını vermediği gibi,kendini topluma mutlak iktidar olarak dayatıyor.
İktidarın bu gidişatı bize 1932 yılında Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in sözlerini çağrıştırıyor:
”İktidarı bir kez ele geçirdiğimizde, bürolarımızdan cesetlerimiz çıkmadıkça onu asla teslim etmeyeceğiz.”
Temennimiz yanılmak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025