Metin Gürcan
2016 terörle mücadelede zor bir yıldı. Çok üzüldük, çok yorulduk.
Türkiye 2016’da aynı anda, ideolojileri, stratejileri, yöntemleri ve kullandıkları vasıtaları birbirinden farklı;
-
IŞİD’in Aşırıcı selefi,
-
PKK’nın etno-milliyetçi,
-
Silahlı sol örgütlerin radikal sol,
-
FETÖ’nün dini motivasyonlu/yalancı ütopik olarak tanımlayabileceğim dört farklı şiddet türü ile mücadele etti. Ortaköy eylemini de katarsak 1 Ocak 2016-1 Ocak 2017 arasında 350’ye yakın sivilin (ki bunların 40’a yakını yabancı) ve toplamda 500’e yakın asker, polis ve korucumuzun hayatını kaybettiği terör eylemleri ile Türkiye 2017 başında dünyada giderek adı Irak, Suriye, Afganistan, Somali ve Nijerya gibi ülkelerle anılan bir ‘terör ülkesi’ haline geldi.
Bildiğiniz gibi birbirinin peşi sıra gelen Ortaköy ve İzmir saldırıları ile 2017’ye hızlı girdik. Aslında 2016’da terör konusunda anormalin normalleşmesi olarak adlandırdığım şok sürecini kahraman polisimiz Fethi Sekin ve bir adliye çalışanın hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı İzmir saldırısından sonra resmi ağızlarından duyduğumuz ‘Çok az zayiatla atlattık!’[1] açıklamasından anlamak mümkün.
Şimdi ‘ne oluyor?’ sorusuna geri dönersek aslında ben yaklaşık iki senedir doğasını hâlâ tam olarak tanımlayamadığımız, karakteristiklerini hâlâ tam olarak anlamlandıramadığımız, daha da önemlisi, hızlı evrimini hâlâ tam çözemediğimiz yeni bir ‘terör kuşağına’ girdik diyorum. Ve korkarım ki FETÖ’nün kitleselleşmemiş ve açıktan topluma yönelik şiddet eylemlerine dönüştürmediği dini/yalancı-ütopik terörünü bir kenara koyup, radikal sol örgütlerin de terör eylemlerini PKK’nın ürettiği şiddetin içinde düşünürsek can sıkıcı olacağını bile bile şu öngörüyü yapmak zorundayım: IŞİD’in ve El Kaide’nin ürettiği aşırıcı selefi ve PKK’nın ürettiği etno-milliyetçi şiddet ile en iyimser tahminimle önümüzdeki 3-4 sene daha yoğun olarak mücadele etmek zorunda kalacağız.
Bu öngörüyü;
- PKK ile aşırıcı selefi ağların Türkiye içindeki mevcut kapasitelerini,
- Suriye ve Irak’ta ulaştıkları potansiyellerini (sadece Suriye kuzeyinde eli silahlı ve giderek askeri yetenekler kazanarak düzenli orduya geçiş sürecinde olan 30 bin-35 bin arası YPG’li ile Suriye’de sıkışmış yaklaşık 3 bine yakın Yabancı Terörist Savaşçı (YTS) mevcut),
- Her ikisinin de küresel ağlarını kullanarak Türkiye içindeki kapasitelerini destekleme yeteneklerini göz önüne alarak yapıyorum. Belki hâlâ tam farkında değiliz ama tehdit ciddi.
En az 3-4 sene sürecek bu mücadelede beni en çok korkutanın da Türkiye’de PKK’nın ürettiği etnik motivasyonlu şiddetle aşırıcı selefi ağların ürettiği dini motivasyonlu şiddetin ‘aynı andalığı’, bu nedenle birbiri ile ‘zehirli etkileşimi’ ve bu etkileşimin toplumumuzda mevcut fay hatları üzerindeki olası ‘toksik etkileri’ olduğunu bir önceki yazımda[2] işlemiştim.
Terör saldırıları aslında toplumları birbirine kenetler, birleştirir. Ama 2016’da gördük ki biz de dünyadaki diğer ülkelerin aksine terör saldırıları toplumu birleştirmek yerine daha da bölüyor. Her saldırıdan sonra toplum birbirini suçluyor. Şimdi soru şu: ‘Nasıl oldu da her terör saldırısından sonra da bu kadar çabuk bölünüveren bir toplum haline geldik?’ 2017’de siyasi ve entelektüel aklımız otomatik bir refleksle her saldırıdan sonra güvenlik ve istihbarat zafiyetlerini tartışmak yerine bu soruya daha çok kafa yormalı.
Konu terör olunca kafamız çok karışık
Şimdi bir il valiliğimizin 21 Aralık 2016 tarihinde resmi internet sitesinden yaptığı bir basın açıklamasını noktasına virgülüne dokunmadan aynen aşağıda sunuyorum.
‘PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan YDG-H içerisinde faaliyet gösteren ve sözde DEAŞ terör örgütü üyesi olan ismi bilinmeyen bir şahsa yönelik suikast hazırlığındaki (4) örgüt mensubu eylemlerini gerçekleştirmeden yakalanmıştır.
Yakalanan örgüt mensuplarının eylem hazırlığında oldukları ve uyuşturucu madde kullandıkları değerlendirilmektedir.
Yapılan aramalarda (3) adet Ruhsatsız Av Tüfeği, çeşitli elektronik malzeme, (3) adet paket halinde 120 gr. uyuşturucu madde ile FETÖ/PDY terör örgütü içerikli (1) adet kitap elde edilmiştir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 21.12.2016’[3]
Bu açıklamadan önce PKK’nın gençlik yapılanması yani bir ‘terör örgütü’ olan YDG-H içine ismi bilinmeyen ‘sözde’ bir DAEŞ üyesinin sızdığını anlıyoruz. Demek ki YDG-H içine sızan bu kişi DAEŞ üyesi değil. DEAŞ üyesi görünümlü bir ‘kripto.’ Açıklamada o zaman bu şahsı o zaman YDG-H içine kim tarafından ve niçin sızdırıldığı sorusunun cevabı meçhul. Ama bu şahsa suikast hazırlığında olan ‘örgüt mensubu’ (Sanırım açıklamada kuvvetle muhtemel YDG-H mensupları kast ediliyor) eylemlerini yani YDG-H içine sızmış ‘sözde’ DAEŞ terör örgütü mensubuna yönelik suikastı gerçekleştiremeden yakalanmış. Bu 4 örgüt mensubu aynı zamanda uyuşturucu bağımlısı imiş. Bunların kaldıkları yerde yapılan aramada da ‘FETÖ/PDY terör örgütü içerikli (1) adet kitap’ ele geçirilmiş. Buradan bu 4 YDG-H’linin FETÖ kitaplarını okuduğunu, yani FETÖ ile de irtibatlı olduklarını anlıyoruz. Yani bu açıklamada aslında bizi şoke eden en temel mesaj PKK, YDG-H, DAEŞ ve FETÖ/PDY’nin iç içe geçmişliği ve uyuşturucu ile olan da yakın ilişkileri. Ama bu topu topu 4 cümlelik açıklama benim kafamda toplam 6 soru oluşturdu. Aslında kamuoyunu bilgilendirmek için yapılan bir açıklama tam tersine kafamı daha da karıştırdı. Ama en önemlisi bu açıklama bana şu soruyu sordurdu: Hadi bilgi bombardımanı altındaki biz vatandaşların kafa karışıklığı normal, ama devletliğinin gereği olarak bize etkin ve tam güvenlik hizmeti sağlamadan sorumlu devletimizin de mi kafası karışık?
Neyse, devletimizin terörle mücadelede en önde gelen illerinden birinin valiliğinin yaptığı bu resmi açıklamayı devletine güvenen vatandaşlar olarak doğru kabul etmek zorundayız diyelim.
Ama naçizane gözlemim hani 90’ların sonundan beri terörle mücadelenin aktif içinde yer almış bir asker eskisi olarak gözlemim ben terör örgütlerinin iç içe geçmişliğini en son o da çok az 2000’lerin başında PKK ile Hizbullah arasında o da Diyarbakır, Mardin ve Batman üçgeninde hatırlıyorum. Yani hani bir eylem olduğunda bu eylemin ilk başta PKK tarafından mı yoksa Hizbullah tarafından mı yapıldığı konusundaki kafa karışıklığı ve her iki terör örgütünün de birbiri içine eleman sokma çabası. Şimdi ilk kez yukarıdaki valilik açıklamasından anlıyoruz ki bir il içindeki basit bir terör hücresinde bile Türkiye’nin aynı anda mücadele ettiği PKK, IŞİD ve FETÖ/PDY terörü bu kadar iç içe geçebiliyor.
Ama yukarıdaki açıklamada aynı zamanda bu aşırı iç içe geçme halinin yarattığı bir ‘kafa karışıklığı’ da seziliyor. Aslında bu kafa karışıklığı tam da hani Pierre Baudelaire der ya ‘Bir şeyi nasıl tanımladığın aslında seni tanımlar.’ İşte tam da böyle bir durum.
Terör söz konusu olunca neden kafalar karışıyor?
Aslında 2016’da daha önce Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadele tarihinde olmayan iki kavram ürettik. Biri ‘kokteyl terör’ diğeri ise ‘Üst Akıl.’
Kokteyl terör kavramı Temmuz 2015 sonrası terör eylemlerinde PKK-IŞİD-FETÖ bağlantısına, aslında Türkiye’deki her terör eyleminin günün sonunda bu üç örgütün ‘ortak organizesi/eylem birlikteliği’ ile gerçekleştiğine vurgu yapıyor. Aynen yukarıdaki valilik açıklamamızın vurgulamak istediği gibi. Kısaca biz kokteyl terör ile artık zihnimizde tek bir monolitik (tekçi) terör bloğu yaratıyoruz.
Aslında zaman zaman ‘PKK’ya ABD desteği’ tezleri ile gündeme gelse de 2016’da konsantre şekilde hissettiğimiz ‘Üst Akıl’ kavramı ile de bu PKK-FETÖ-IŞİD bloğunun aslında bir beyni, kendine ait özneliği, kendi ideolojileri ve stratejileri olmadığını varsayarak onların tam tanımlayamasak da ‘dış güçlerin’ (burada ABD ve Avrupa ülkeleri ön olana çıkıyor) birer maşası olduğunu peşinen kabul ediyoruz. Belki yukarıdaki valilik açıklamasını doğru kabul ettiğimize göre bu kabullerimizde haklılık payı da var. Ama bu iki kavramın zihinlerimizde yarattığı uyuşturucu etki nedeniyle belki de bizi şu anda PKK’nın, FETÖ’nün ve IŞİD’in aslında ayrı;
-
İdeolojileri,
-
Propaganda teknikleri,
-
Stratejik amaçları,
-
Taktik ve teknikleri,
- Yöntem ve Vasıtaları yani kısaca ayrı ayrı düşünüş ve iş tutuş tarzları olan farklı birer terör örgütü oldukları UNUTMA kolaycılığına ittiğini de görmemiz gerekiyor. Ama bir de onlara ipleri dışarıya bağlı birer aparat rolü biçince ben ‘O zaman böyle bir terör tehdidi ile nasıl mücadele edilir?’ sorusunu sormaktan kendimi alamıyorum. Şimdi bu tezin doğruluğunu ve yanlışlığı tartışmasına girmeden tek bir basit soru sormak istiyorum: Ya kokteyl terör ve üst akıl diye Türkiye’deki bütün terör eylemlerinin faillerini bulmada kullandığım bu iki kavram gerçekte yoksa? Veya varsa bile bu iki kavram karşı karşıya olduğumuz ‘terör tehdidinin’ tamamını değil de bir kısmını açıklayabiliyorsa? Ya zihinlerimizde inşa ettiğimiz ve terör tehdidinin %100’nü açıkladığına sorgulamadan İMAN ETTİĞİMİZ bu iki kavram bizim terörle mücadele konusundaki toplumsal farkındalığımızı zehirliyorsa? Ya daha da kötüsü bu iki kavram devletimizin bürokrasisi içinde PKK, IŞİD ve FETÖ ile mücadeleyi farklı paketler halinde ayrı ayrı ele almak yerine onları bir paket içine atıp bir de onlara ‘beyinsiz-ipleri dışarıda’ muamelesi yaparak bürokrasimizi zihinsel/entelektüel bir tembelliğe sokuyorsa?
Aslında bu soruların cevabını 20 Ocak’tan sonra öğreneceğiz. Çünkü kokteyl terör varsa yani PKK, IŞİD ve FETÖ bir ‘ortak çaba’ ve ‘eylem birlikteliğine’ sahipse ve bunların ipleri ABD’ye yani ‘üst akla’ bağlı ise 20 Ocak’tan sonra iyi ilişkiler içinde olacağımız konusunda yüksek toplumsal beklentimizin olduğu Bay Donald Trump ve ekibi bu işi çözer. Zaten dün Bay Trump’ın has adamı, müstakbel Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ‘Erdoğan ve Türkiye ile daha yakın işbirliği yapmalıyız’ demedi mi? O zaman iyi diplomasi yürütürsek ve ‘Hayır’ diyemeyeceği tekliflerde bulunursak (ki bu tekliflerin de nelere olacağını merak etmiyor değilim) eminim Başkan Trump ve ekibi bir günde ‘üst aklı’ dağıtır ve Türkiye’deki üst akıl aparatı kokteyl teröre son verir. İnşallah Türkiye’nin terör sorunu ABD’deki üst akla bağlı kokteyl terör sorunudur ve Trump’ı bu sorunu çözmeye ikna edebiliriz. 20 Ocak’tan sonrasına bakalım görelim. Ama sorum baki: Ya bu zihinlerimizde inşa ettiğimiz ve üzerinde terörle mücadele stratejisi inşa ettiğimiz bu ‘kokteyl terör’ ve ‘üst akıl’ kavramları iddia ettiğimiz gibi ülkedeki mevcut terör tehdidinin %100’ünü tanımlamıyor, aksine BİZİM mevcut terör tehdidini analiz etmedeki becerimizi/beceriksizliğimizi tanımlıyorsa? Umarım dostumuz Trump bu farkı çakmaz. Çünkü çakarsa bu entelektüel ‘zafiyeti’ çıkarları doğrultusunda kesin kullanır. Aynen bu entelektüel zafiyeti çakmış görünen ‘konjonktürel hamimiz’ Putin gibi...
‘Hami’ dedim de aklıma geldi. Himaye eden, koruyan ve gözeten ‘Hami’ kelimesini sıkça kullandığımız için biliriz. ‘Hamile’nin ‘himaye eden/taşıyan dişi’ anlamına geldiğini de. Peki ya haminin zıttı, yani himaye edilen, korunan, gözetilen anlamına gelen kelime ne? Umarım 2017’de mevcut terör tehditlerini okumadaki ve analizdeki entelektüel zafiyetlerimiz bizi istemediğimiz yerlerde/konularda diğer ülkelerle ‘hami/mahmi’ ilişkisine sokmaz.
[1] Lütfen bakınız: https://tr.sputniknews.com/turkiye/201701051026643051-izmir-patlama/
(erişim: Ocak 10, 2017)
[2] Lütfen bakınız: http://t24.com.tr/yazarlar/metin-gurcan/turkiyenin-kiyameti-terorize-edilmis-bir-laik-muhafazakar-catismasi,16303 (erişim: Ocak 10, 2017)
[3] Lütfen Basın Açıklaması için bakınız: http://www.gaziantep.gov.tr/basin-aciklamasi-2016-223 (erişim: Ocak 10, 2017)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017