Metin Gürcan
"Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine and içerim."
Askerlik Yemini (İç Hizmet Kanunu Madde 37)
Aslında günün sonunda askerler ‘resmi’ bir radikalleşme sürecinden geçirilmiş kişilerdir. Türk Ordusu’nun Askerlik Yemini’nde de görüldüğü gibi asker; Weberian anlamda ‘egemenlik hakkı olarak şiddet kullanma tekelini elinde tutan en üst siyasi yapı’ olan devletin ‘öldürmek (ya da gerekirse ölmek)’ için yetiştirdiği ‘eli silahlı’ kişi. 15 Temmuz gecesi Türkiye ilk defa; TSK’ya sızmış değil, TSK’nın içinde yetişmiş, gizli ve dini karakterli bir yapının lokomotif rolünü üstlendiği bir askeri kalkışmaya sahne oldu. Serinin önceki iki yazısında bu kalkışmanın hem planlama hem de icra aşamasında lokomotifi olan FETÖ’cü subayları radikalleşme tünelinin derinliklerine doğru ÇEKEN iki faktör olan FETÖ ideolojisi ve propagandasını irdeledim. Bu yazıda ise bu sefer bu FETÖ’cü subayları radikalleşme tünelinin derinliklerine inmesine imkan veren, bir anlamda onları tünelin içine doğru İTEN faktörlere değineceğim.
İten faktörleri; radikalleşmenin içinde gerçekleştiği kültürel, sosyo-ekonomik ve politik çevreden kaynaklanan faktörler olarak tanımlamak mümkün. Mesele basit aslında. TSK’da görev yapan FETÖ’cü bir subayın temelde hayatını geçirdiği, fikirlerini şekillendiren, 4 ana çevre var:
a. Yatılı okuduğu Askeri Lise ve Harp Okulu yıllarında hem ailesi (anne ve babası) hem TSK,
b. Göreve başladığında TSK,
c. Evli ise kendi ailesi (Eşi ve çocukları),
d. FETÖ.
Ne yazık ki bu subayların FETÖ radikalleşmesini ne anne-babası, ne kendi aileleri (FETÖ tarafından bir görev olarak evlendirilenler hariç) - en önemlisi, ne de TSK engelleyebilmiş. Düşünün: dört sene askeri lise, dört sene harp okulu ve bir sene sınıf okulundan oluşan dokuz (9) yıllık askeri eğitim süresi, bu süre içinde verilen Atatürkçü (veya Kemalist) indoktrinasyon, alınan onlarca ders, gidilen yüzlerce konferans, tonlarca vatan ve Millet sevgisi yüklemesi, askerlik yemininde ‘askerliğin namusu’ olarak özetlenen tüm askeri etik ve profesyonel değerler, kültürel kodlar ve normlar FETÖ radikalleşmesini bir noktada etkisizleştirip subayı radikallikten arındıramamış. Sonrasında TSK’da teğmenlikle başlayan profesyonel meslek hayatı da FETÖ’cü subayı örgütten koparmayı başaramamış. Bir kısmımız suçun tamamını FETÖ’ye (subayın kalbini ve beynini çalan hırsıza), bir kısmımız FETÖ’cü subayın kendisine (profesyonel hainliğe alıştırılan kişiye) yükleyebilir. Ama suçları dağıtırken TSK’yı, yani FETÖ’cü subay radikalleşmesini etkisizleştiremeyen, subayını örgütten koparamayan kuruma da bir pay biçmek gerekmez mi? ‘FETÖ’nün polis, yargı, milli eğitim, sağlık, özel sektör dahil sızmadığı yer mi var, orduya da sızabilmiş işte!’ şeklinde bir kolaylığa kaçarak TSK’yı savunabilirsiniz. Ama TSK’yı koruma refleksi FETÖ’nün Türkiye’nin en hiyerarşik, en disiplinli, kendi düşünüş ve iş tutuş tarzlarını geliştirme imkanı açısından en otonom ve en imtiyazlı, en önemlisi ‘kurumsal özgüveni’ en yüksek kurumunun içinde ‘eleman yetiştirebilmesi’ ve ‘elemanın’ kurum içinde de radikalleşme sürecini sürdürebilmesi eleştirilmemeli mi? Bu durum bir yandan FETÖnün (hırsızın) başarısını gösterirken, diğer yandan kapıları sonuna kadar açık bırakan TSK’nın (ev sahibinin) de başarısızlığını göstermez mi?
TSK’nın içinde ‘eleman yetiştirebilecek’ FETÖ benzeri ‘kalp ve beyin hırsızlarına’ karşı personelinin kalplerini ve beyinlerini ağyara (yabancıya) kaptırmamak için sürekli kapıları kilitli tutup, kilitlerini de zaman zaman güncellemesi gerekmez miydi? TSK ya mevcut subaylarının ‘beynini’ tutan ‘zihinsel’ ve kalplerini tutan ‘duygusal’ kilitlerine çok güvendi, ya da belki de kilitlediğini sandığı subay kalp ve beyinlerini aslında hiç kilitleyemedi? Umarım Ankara’da bu soruya kafa yoranlar vardır.
Öncelikle bir tespit:‘Asker Kişi Radikalleşmesi’: Dünyada giderek yükselen bir tehdit
Asker kişi radikalleşmesi
Yeni yeni oluşmaya başlayan Türkçe radikalleşme literatürüne yeni bir kavram kazandırayım: ‘Asker Kişi Radikalleşmesi.’ Gerek dini gerekse ideolojik (aşırı sol, aşırı sağ) asker kişi radikalleşmesi dünyada giderek önem kazanıyor. Geçen yıl Malezya’da 70 asker aşırıcı Selefi radikalleşmesi nedeniyle ordudan ihraç edildi. Yine geçen yıl, radikalleşme şüphesi ile Alman Askeri İstihbarata Karşı Koyma (İKK) birimi rakamlarına göre Suriye ve Irak’a IŞİD ile mücadeleye gönderilen 29 Alman askeri haklarında soruşturma başlatıldı. Son dönemde, İngiliz ve ABD ordusunda ‘aşırı sağ radikalleşmenin’ yükselişte olduğuna yönelik çok sayıda rapor var. İsrail ordusunun Sayeret Matkal gibi özel operasyon birimlerinde ‘ultra-ortodoks Yahudi radikalleşmesinin’ yükselişte olduğu ve ordudaki dindarlaşmanın da bu eğilimi beslediği yazılıp çiziliyor. Nijerya ordusu Boko Haram’ın kadroları içine sızmasını önlemek için dünyada ilk kez askerlere özel radikallikten koruma ve arındırma programı başlattı. 2011 yılında Pakistan ordusundan Tuğgeneral Ali Han’ın El Kaide bağlantılı çıkması ve personel sınıfından olan general Ali Han’ın El Kaide unsurlarını Pakistan ordusuna sızdırma çabası içinde olduğuna dair haberler dikkatimi çekmişti. ‘Asker kişi radikalleşmesi’ konusunda Pakistan ordusu hakkında iyi bir literatür var. Göz atmak lazım. Ürdün ordusunda da askeri personelini radikalleşmeden korumak için ciddi çalışmalar var. Peki, TSK ‘asker kişi radikalleşmesi’ olgusu konusunda bilinçlenmeye ne kadar hazır? TSK içinde radikalleşme sadece ve sadece bir istihbarat ve istihbarata karşı koyma (İKK) sorunu mu? İlk kez duyduğunuzu düşündüğüm bu sorular bile aslında Türkiye’nin asker kişi radikalleşmesi konusuna ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
Acaba ‘asker kişi radikalleşmesinde’ çeken faktörler mi iten faktörler mi daha çok öne çıkıyor? Literatür bu konuda çok zayıf ama aşağıda sıraladığım iten faktörler bence TSK içindeki FETÖ’cü subay radikalleşmesinde FETÖ ideolojisi ve propagandası kadar önemli.
Başarısız entegrasyon ve bölünmüş subay kimliği
Bütün dünyada profesyonel bir meslek olarak subaylık tarihi bütünlüğünü de dikkat alırsak ‘özü ve sözü bir’ ‘fedakar’ ve ‘mert’ kişilerin yaptığı bir şövalye mesleğidir. Subay kumpas kurmaz, pusu atmaz, karanlıkta-gölgede dolaşmaz, gerekirse mertçe düello yapar, centilmence savaşır. TSK’da subayın bu evrensel özellikleri üzerine moral ve motivasyonu sağlamak için Türkiye ve Türkiye gerçeklerine has bir ‘milli ve manevi’ değer yüklemesi yapılır. Ancak görüyoruz ki söz konusu FETÖ’cü subay adayı/subay olunca TSK onu sisteme entegrasyonda başarısız. Bana göre bu başarısızlığın temel nedeni de ‘bölünmüş subay kimliği.’ Bu noktada son günlerde sıkça duyduğunuz popüler ‘üniformalı terörist’ veya ‘asker kılığındaki hain’ söylemlerinin meseleyi açıklamaktan uzak olduğunu düşünüyorum. ‘Bölünmüş subay kimliği’ FETÖ’cü bir subayın onlarca yıl TSK’nın kariyer basamaklarını tırmanmasında, yavaş yavaş karar alma süreçlerinde söz sahibi olmasında en büyük paya sahip. Ben TSK’daki FETÖ’cü subayların sistemin kendilerine dayattığı ‘şövalye subay’ kimliğini külliyen reddetmek yerine büyük çoğunlukla kabullendiğini, bu nedenle ‘askeri kariyerini’ önemsediğini, ancak ‘FETÖ’cü’ kimliğini de hiç bir zaman unutmadığını/unutamadığını gösteriyor. TSK içindeki bir FETÖ’cü subayın ‘bölünmüş subay kimliği’ onun onlarca yıl sistem içinde hayatta kalabilmesinin de nedeni. TSK’daki FETÖ’cü subay bu kimlikle TSK içinde sıkıntı duymadan hayatta kalıp üzerine parlak bir mesleki kariyer inşa edebiliyor.
Görünür dindarlığın subay kadrolarında tabu oluşu ve FETÖ’cü subay refleksi
28 Şubat sürecinin ne demek olduğunu 1990-1994 arası Maltepe Askeri Lisesi’nde okurken muhafazakar kimlikli komutanlarımızın/öğretmenlerimizin bir bir okuldan uzaklaşmasına anlam veremediğimizde az çok anlamıştım. 1994-1998 arasındaki Harp Okulu yıllarımda ise şu an TSK içindeki FETÖ’cülere yönelik ‘cadı avının’ bir benzerinin dindarlığını namaz, eş başörtüsü, oruç vb. pratiklerle görünür kılmak isteyen subaylara yönelmesi ile yaşadım. Tezim şu: TSK içindeki ‘aristokrat’ sınıf olan subay kadrolarındaki görünür dindarlığa yönelik 1990’ların başlarında ‘üstü kapalı’ başlayan ancak 1990’ların sonlarında bir ‘cadı avına’ dönüşen süreç TSK içindeki görünür dindarlığı konusunda mert ve taviz vermeyen (aslında bakın burada bir özü ve sözü bir, şövalye subay davranışı var) subayların sistemden uzaklaştırılması veya sisteme küsmesi ile sonuçlandı. Bunu güren FETÖ’cü subaylar ‘dindar (veya FETÖ’cü) kimliklerini’ yer altına indirdi ama bölünmüş subay kimliğinin diğer parçası olan ‘profesyonel subay kimliğine’ de sıkı sıkıya yapıştı. Yine 1999’da Gülen’in Türkiye’yi terki, 2009 Oslo süreci, 2013’deki 17-25 Aralık süreci gibi her devlet-Gülen cemaati tokuşması TSK içindeki FETÖ’cü subayların bir yandan korunabilmek için ‘dindar (FETÖ’cü) kimliklerini’ daha da yer altına iterken diğer yandan ‘profesyonel subay kimliğini’ ön plana çıkardı. Günün sonunda ‘bölünmüş subay kimliğine’ sahip FETÖ’cü subay ‘dindar (FETÖ’cü) kimliği ile örgütün ‘yeraltı’ teşkilatının bir parçası, ‘profesyonel subay kimliği’ ile de askeri kariyeri parlak bir subay haline geldi. 15 Temmuz gecesi de bir ‘zombi’ misali FETÖ’cü kimlikleri kendini açığa çıkardı.
TSK’nın FETÖ konusunda bir türlü üstünden atamadığı ‘sorma, karışma çekingenliği’
ABD ordusundaki Binbaşı Nidal Malik Hasan’ın 2009 Fort Hood saldırısında 13 ABD askeri hayatını kaybetmişti. Nidal Hasan’ın 6 yıldır görev yaptığı birlikte ‘aşırı dinci bir fanatik’ olarak bilinmesine rağmen sistem ona bir şey yapamamıştı. Neden? Bu konuda hazırlanıp ABD Senatosuna sunulan ‘Tıklayan Bir Saatli Bomba (A Ticking Time Bomb)’ başlıklı FBI raporunda[1] Malik Hassan’ın kişisel psikolojisi ve Selefi/Cihadçı ideoloji kadar bu eyleme neden olan ABD Ordusu’nun kurumsal zafiyetleri de irdelenmiştir. 15 Temmuz üzerinden bir yıl geçti. Böyle bir rapor henüz Türkiye’de basılmadı. Bundan sonra da basılacağını pek de düşünmüyorum. TSK’nın FETÖ konusundaki farkındalığının 1990’ların başından itibaren başladığını biliyoruz. Özellikle 2006’da başlayan ve kamuoyunun ‘Atabeyler Davası’ olarak soruşturma sürecinden başlayarak 2014’e kadar TSK içinde ‘örgütlü ve organize’ bir FETÖ’cü aklı olduğu ve bu aklın polis, yargı, siyaset ve medya içindeki ‘temsilcileri’ ile istediklerine kumpas düzenleyebildikleri algısı TSK subay kadrolarında giderek belirginleşti. İddianamelerden ve sanık ifadelerinden anlıyoruz ki 2014 sonrası (özellikle 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri sonrası) subay kadrolarındaki ‘FETÖ’cüler organize iş tutuyor’ algısı çok güçlenmiş ve konu hakkında bir şeyler yapmak isteyen pek çok general ve subay günün sonunda ‘Sorma, Karışma Çekingenliğine’ düşmüştür. 2010-2016 arası TSK’da FETÖ’cü subayların ‘organize iş tutuşları’ hakkında konuşmak neden tabudur? Bu sorunun cevabı üzerine iyi düşünülmeli kanaatindeyim.
Askerdeki ‘Takım (spirit de corps) Ruhu’
Marc Sageman’ın radikalleşme teorisinde de bahsettiği gibi ‘kişisel dostluk, vefa’ ilişkileri özellikle asker kişi radikalleşmesinde çeken faktörler olan örgüt ideolojisi ve propagandası kadar etkili oluyor. Sanık ifadeleri ve iddianamelerden 15 Temmuz Kalkışmasına aylar, haftalar ve günler kala pek çok FETÖ’cü subay ‘FETÖ’cü kimliğini’ birlikte mesai yaptığı diğer FETÖ’cü subaylara deşifre ettiğini, pek çok subayın kalkışmanın planlanması maksadıyla onlarca toplantı yaptıklarını görüyoruz. Ben bu deşifrelerle 15 Temmuz’a haftalar kala birbirlerini tanıyan ve TSK’yı zehirli sarmaşık misali saran örgütlerinin ne kadar büyük olduğunu gören FETÖ’cü subaylar arasında hızla resmi olana paralel bir ‘takım ruhu’ oluştuğunu düşünüyorum. Bu ‘paralel’ takım ruhunun da FETÖ’cü subayların 15 Temmuz gecesi fikirde radikalleşmeden, eylemde radikalleşmeye zıplayıvermesinde çok önemli bir dinamik olduğunu düşünüyorum.
TSK içindeki kurmaylık sistemi, yurt dışı görev/kurs gibi imtiyaz alanları
TSK içinde kurmaylık sistemi, astsubaylıktan subaylığa geçiş, yurt dışı kurs/görev seçimi, yüksek lisans/doktora programlarına seçim gibi subayın askeri kariyerine artık katkı sağlayan maddi (Yurt dışı daimi görevde bir subay 2-3 senelik görevi sonrasında cebinde yaklaşık 100 bin $ ile döner) ve manevi imtiyaz/prestij alanları için seçim süreçleri tamamen bireysel çaba ve başarı ile şekillenen, çalışanın hak ettiği şeffaf süreçlerdir. En azından bir emekli subay olarak ben öyle sanıyordum. Ama 15 Temmuz’dan sonra anladık ki değilmiş. FETÖ’nün TSK içinde bu tarz prestij/imtiyaz alanlarında ‘organize iş tutabildiği’ istediği subaya soruları verdiğini, istediği subayı istediği prestij/imtiyaz alanına seçtirebildiğini anladık. FETÖ’nün TSK’nın içindeki prestij/imtiyaz alanları ile ilgili seçim/sınav sistemine müdahale edebilme kapasitesinin ‘statü ve kariyer’ peşinde koşan FETÖ’cü subayın radikalleşmesini hızlandıran en önemli iten faktörlerden olduğu kanaatindeyim.
Aileden uzaklık (yatılı okul hayatı)
1976 doğumluyum. 1990 yılında ve 13 yaşımda askeri üniformamı giydim ve yatılı okul hayatım başladı. Bir yılda azami 70-80 güne yakın zamanı ailemle geçirebildim. Askeri okullarda geçen askerlik hayatımın ilk dokuz yılında ailemin hayatımdaki yeri ve önemi her geçen sene azaldı. Askeri lise öğrencilerinin okulun ilk yıllarında en önemli sorunsalı sert-askeri ortamda karşı karşıya kaldığı ‘gurbet hissi’dir. İşte FETÖ’nün FETÖ’cü askeri öğrencilere sunduğu ‘aile ortamı’ ayda en az iki defa sunabildiği ‘sıcak ev yemeği’ ve rol model ‘abilerle’ vakit geçirebilme imkanı FETÖ’nün örgüt olarak zamanla FETÖ’cü subayın ailesinin yerini almasına neden olduğu düşüncesindeyim. Bu boşluğun oluşmasında askeri öğrenci ailesi ile TSK arasında bir ‘iletişim ve güven’ zincirinin tesis edilememesinin payı büyük.
Yazımı şu sorular ile bitirmem gerekecek:
Acaba ‘asker kişi radikalleşmesi’ konusunda ne kadar farkındalığımız var ve literatürdeki tartışmalara ne kadar aşinayız? Türkiye’de bir daha FETÖ benzeri örgütlerin TSK’da eleman yetiştirmesine izin vermeyecek şekilde askeri eğitim sisteminde, terfi ve tayin sisteminde, TSK’nın personel politikalarında, istihbarata karşı koyma fonksiyonunda ne tür güncellemeler yapılmalı? TSK’da görev yapan askerlerimizin ‘asker kişi radikalleşmesi’ konusundaki farkındalıklarını nasıl arttırabiliriz? İleride hüküm giyecek ve FETÖ’cü radikalleşmesi kesin olan subayların şahsi radikalleşme süreçlerinden ne tür dersler çıkarabiliriz ve TSK personeline bu dersleri nasıl anlatabiliriz?
Yeni bir 15 Temmuz yaşamamak için bu sorulara kafa yormamız gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2021
9.09.2021
11.08.2021
5.04.2021
2.01.2021
16.03.2020
23.11.2019
31.08.2017
12.08.2017