Mümtazer TÜRKÖNE
Siyasetin yakıcı gündemlerini bir pinpon topuna benzetebilirsiniz. Top, şeffaf-ince ve uzun bir sicimle iki rakete bağlı. Raketlerden biri MHP liderinin, diğeri Cumhurbaşkanı’nın elinde. Seyrettiğimiz manzara, topun iki raket arasında gidip gelmesine benziyor. Özgür Özel gibi dışarıdan topa müdahale etmeye çalışanların hiç şansı yok. Top masanın dışına düşse bile, rakete bağlı ipi çekerek oyuna devam etmek her zaman mümkün.
Ancak bir sorun var:
Erdoğan’ın elindeki raketin ipi kopmak üzere.
MHP liderinin ismine telmihte bulunmadan söyleyelim: Siyasetin pinpon topu gibi sağa-sola savrulduğu bu maç, Hükümet ile Devlet arasında geçiyor.
Hükümet, pratik olarak yürütme erkini elinde bulunduran gücün adıdır. Diğer iki erkin, yani yasama ve yargının dahil olmasıyla ortaya devlet gücü çıkar. Mevcut sistemde, bu diğer iki erkin de seçimle iş başına gelen yürütme erkinin elinde bulunması sizi yanıltmasın. Bu durum, anayasal düzende bir yetki gaspıdır, yürütmenin diğer erkler üzerinde tahakkümünü yansıtır. Bu tahakküm, yürütmenin kendi tasarruflarına yasama ve yargıyı alet etmesinden ibarettir. Böyle durumlarda, hükümetin, siyasî çıkarları istikametinde bütün devlet erklerini seferber etmesine karşı duran daha esaslı ve kalıcı kuruma da devlet aklı veya refleksi denir. Her zaman köklü devlet tecrübesinin mirasını devralanlar ve devletin âlî çıkarlarını korumayı görev edinenler güvenlik bürokrasisinin içinden veya aydınların, ama en çok da siyasetçiler arasından çıkar, işler yoluna sokulur. Sokulamaz ise, millet olarak büyük kayıplar yaşanır.
Tek bir örnekle geçelim: III. Selim’in Nizam-ı Cedit’inin, menfaat kaygusu ile Yeniçeriler marifetiyle yok edilmesi gibi. Kabakçı Mustafa diye bir adam zuhur etmeseydi, tarihimiz çok farklı olurdu.
Konumuza dönelim:
Erdoğan ile Bahçeli arasındaki pinpon maçını, hükümet ile devlet arasında nefes kesen bir karşılaşma olarak takip etmelisiniz.
Esenyurt ve Kayyım gündemi ile Erdoğan’ın vurduğu topa, bugün (5 Kasım Salı günü) Bahçeli, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve tasarlanmış, yumuşak bir plase vuruşla şık bir karşılık verdi.
Top yine Erdoğan’ın önüne gelecek, ama gündemleri kendisine bağlayan ip incelmiş vaziyette, her an kopabilir.
Niyeti konusunda farklı senaryolar üretebilirsiniz, ancak Erdoğan mutadı üzre elindeki araçları kullanarak yürüyeceği siyasî patikayı tesviye edecek manevralar yapıyor. Her seferinde başarılı olmasının sebebi, amacı için her yolu mübah görmesi; Türkiye’nin en yakıcı gündemlerini bile araçsallaştırması. Hükümet ediyor ve bütün araçlara hükmediyor. En kötüsü, tarihin tekerrür edebileceğini, toplumun balık hafızalı olduğunu düşünüyor.
Ve büyük bir hata yapıyor.
Kendisini var eden, iktidarına meşruiyet sağlayan en kutsal aracı, seçim sandığını, yani demokrasiyi sistematik bir şekilde karşısına alıyor. Bindiği dalı kesiyor. Sandıktan çıkan yerel yönetimleri, hükmetme araçlarını kullanarak görevden alıyor ve demokrasinin iffeti konusunda kendi iktidarını da tüketecek bir tartışmaya kapı açıyor. “Önce de oldu, ne farkı var?” demeyin. Bu sefer farklı.
Bu tartışma: “Sandıkla gelen sandıkla gider” düsturuna karşı, “seçimle gitmezlerse” endişesine çanak tutan tasarruflar değil. Bu nokta önemli. Kayyım siyaseti muhalefeti güçlendirecek ve iktidarın arkasındaki halk iradesinden kaynaklanan meşruiyeti zedeleyecek, zayıflatacak tasarruflar. Ekonomik krizi de dikkate alarak sonucu açık-seçik görebilirsiniz: Kayyım siyaseti diktatörlüğün değil erken seçimin kapısını açar. Sokak şimdiden muhalefetin eline geçmiş vaziyette.
Bahçeli zarif bir plase ile, pinpon topunu Erdoğan’ın kolunun ulaşamayacağı bir yere bıraktı. Aradaki iltifatlara, Erdoğan’a vadedilen tekrar seçilme şansına, kayyım siyasetine sahip çıkmasına takılmayın. Çok derin bir karşıtlığın bilek güreşini seyrediyoruz. Türkiye bölgesinde, hepimizin malumu olan ateş çemberinden geçiyor. Devlet tarafı meseleye yüz yıl sonrasının vizyonu ile bakıyor, hükümet tarafı ise bir-iki yıl sonra yapılacak seçime göre oyun planı kuruyor.
Mantığın çöküşü, kimin galip geleceğini haber veriyor Cumhurbaşkanlığı hukuk işlerinden sorumlu sözcüsünün tam olarak muhalefetin kullanacağı bir cümleyi, Esenyurt vakası için kullanması size bir fikir verebilir. Şöyle diyor: “Terör soruşturmalarını kendi siyasi ajandaları için istismar edenlerin mühendislik planları toplumda bir karşılık bulmaz” ve ekliyor: “Bu gerçeği göz ardı edenler, toplum karşısında er ya da geç hesap verecekler.” Sizce sözcü muhalefet adına mı konuşuyor, yoksa mantık mı çöküyor.
Evet, devlet ile hükümet karşı karşıya.
Bugün top hükümet tarafının önünde.
Ya sonuç?
Şahsen ben maçın sonucundan eminim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025