Mümtazer TÜRKÖNE
Görünenle görünmeyen arasında derin farklar var. Erdoğan’ın sürekli polemikler üreterek gündemde kalmaya çalışması, doğrudan bir zaaf işareti.
Gücü fiilen elinde tutan biri neden sağda solda yağıp gürleme ihtiyacı hissetsin? Erdoğan devleti yönetmiyor, yönetemiyor; Davutoğlu’nun yönetmesine de engel oluyor. Cumhurbaşkanlığı makamı, devlet düzeni içinde sahip olduğu yetkilerle sadece fren ve denge işlevi görüyor. Direksiyon ve gaz başbakanın kontrolünde. Dengeyi bozan, frene sonuna kadar basan ve devlet cihazını işlemez hale getiren Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in 2007’ye kadar yaptığı türden, iki zıt kutbun birbirini dengelemesi söz konusu değil; Erdoğan, doğrudan kendisine bağlı isimlerle hükümetin iç dengesini de bozuyor, bu yüzden sistemi bütünüyle kilitliyor.
Meseleye kimse kişisel bir mesele olarak bakmamalı. Memleketi Erdoğan mı, yoksa Davutoğlu mu yönetmeli? Doğru cevap kişilerde değil, makamlarda aranmalı: Ülkeyi Başbakan yönetmeli. Aksi halde ağır ve kasvetli devlet cihazı işlemiyor, çok basit işler bile yürümüyor. Ekonomi, Erdoğan’ın müteahhitlerine sahip çıkması yüzünden çöküyor. AB süreci, Erdoğan’ın kişisel Şanghay fantezisi yüzünden tersine dönmüş durumda. Yolsuzluklar konusu, AK Parti içinde Erdoğan’a muhalefetin bayrağına dönüştü. En can yakıcı sorun olan Barış Süreci, Başbakan’ın kontrolü dışında ve bu yüzden yeni sorunlara gebe.
Cizre’deki PKK/HÜDA-PAR çatışması, Başbakan’ın, müzakerelerde “kamu düzeni” ısrarının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Geldiğimiz noktada Kürt sorununun çözümü önündeki en büyük engel PKK’nın kendisi. PKK Kürtler arasında ideolojik bir temizlik yapıyor. Meseleyi örgütsel pazarlıklara indirgeyen MİT-Öcalan süreci, kurduğu istihbarat örgütü-terör örgütü dengesiyle bölgenin sosyolojisini dikkate almıyor. Kobanî’ye saldıran IŞİD militanlarının büyük kısmının, PKK’nın mülklerine el koyduğu ve göçe zorladığı Kürtler olduğu söyleniyor. Bugün Cizre’de olan da aynı şey. PKK, ideolojisine ve örgütsel disiplinine boyun eğmeyen Kürtlere yaşama hakkı tanımıyor. Sonrasında ne PKK’nın ne de Devlet’in üstesinden gelemeyeceği çok daha ciddi bir sorun giderek büyüyor. PKK’lı olmayan Kürtlerin en temel hakları belli ki, müzakereyi yürütenlerin umurunda değil.
TÜSİAD başkanının devlet iktidarına yönelttiği eleştirilerin en ağırı “muhatabımız Başbakan” ifadesinde saklı. Cumhurbaşkanı tarafından zıvanadan çıkartılmış devlet iktidarı iş göremez durumda.
Bülent Arınç ve Cemil Çiçek gibi ağır isimlerin bir tarafta, Binali Yıldırım’ın diğer tarafta temsil ettiği Davutoğlu-Erdoğan çekişmesine, kişisel bir çekişme olarak yaklaşmak doğru değil. Çatışmanın odaklandığı 5 Ocak Bakanlar Kurulu toplantısının kendisi, devlet cihazının kilitlenmesini ifade ediyor. Yerlerinde başka kim olursa olsun Başbakan’ın emireri gibi itaat edeceği cumhurbaşkanı eliyle devlet düzenini işletmek mümkün değil. Tekrarlayalım: Barış Süreci bu yüzden mayın tarlasında, ekonomi bu sebeple durdu, dış politikada kendi ayağımıza habire kurşun sıkıyoruz. Devlet ile toplum arasındaki mutabakat, yolsuzlukların soruşturulmasına engel olan güç sahipleri yüzünden paramparça.
Çatışma yapısal olduğu için çözümü Erdoğan veya Davutoğlu’nun kişisel tercihlerinde bulamayız. Politikacı, şartlara uyum sağlayabildiği ölçüde başarıyı yakalar. Seçim, politikacının mahşer günüdür. Kişisel hesaplar da, hevesler de sandığın ağırlığı altında ezilir. Davutoğlu, yönetemediği devletin başında, Erdoğan’ın uzantısı olarak gireceği seçimde hezimete uğrayacağını biliyor. Aslında partisinin kendisi yüzünden zayıf düştüğünü Erdoğan da görüyor. Bu yüzden parti genel başkanlığı ve başbakanlık yetkilerine sahip çıkan ve kullanan Davutoğlu önündeki alanı kolayca temizleyecektir. En yukardan aşağıya kadar safını belli etmek için kimin daha güçlü olduğunu anlamaya çalışanlar cevabı ocak ayı içinde alacaklar. Bu cevabı, kişilerin ağırlığı değil, devlet cihazının ihtiyaçları belirleyecek. Konu bir siyasi partinin değil, devletin yönetilmesi sorunu. Bu yüzden kimin kazanacağı belli.
Ülkemize, devletimize ve milletimize hayırlı bir yeni yıl diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025