Mümtazer TÜRKÖNE
Bank Asya’ya kurulan tezgâhın arkasında tek isim var. Defalarca bu bankayı batırma niyetini açık etti, “bu banka batmış” diyerek itibarı ile oynadı, başaramadı.
BDDK’nın hisselere el koyarken ileri sürdüğü “ortaklık yapısı” gerekçesi ile Erdoğan’ın “batmış” iddiası arasındaki iflah olmaz çelişkinin tek açıklaması var: Devletin zirvesinde kurulmuş bir tezgâh. Nereye varır? Devletin ve kurumlarının itibarının ayaklar altına alınmasına; yozlaşmış keyfî bir devlet iktidarına.
Bankacılık sisteminin en büyük sermayesi güvendir. Devlet bu güveni kuvvetlendirmek için devreye girer ve ilave garantiler verir. Karşımızda tam tersine bu güveni yerle bir etmek için olmadık tezgâhlar peşinde koşan bir akıl var. Eline makineli tüfeği almış, devletin en yüksek tepesine oturmuş ekonomiyi yaylım ateşine tutuyor. Tahribatı görmek için sadece Bank Asya’ya değil, son zamanlarda hisse senetleri hızla eriyen büyük bankalara bakmanız yeterli. Her banka diktatörün bankası.
Erdoğan’ın fiilen oluşturduğu otokrasi, devlet iktidarını kullanarak ekonomi üzerinde kurduğu kontrol mekanizmaları ile işliyor. Her zaman sıkı devlet kontrolü altında iş gören bankacılık sektörü, “ey Merkez Bankası” türünden aba altından sopa göstermelere karşı çok dayanıksız. “Ben paralel yapı göremiyorum” diyen TÜSİAD Başkanı’nı “aslında görüyor, belki de kaseti var” düzeyinde fırçalama, elindeki kızılcık sopasını hatırlatmak için. Büyük sermayeye yönelik güç sahibinin elinde maliye müfettişlerinden başlayan çok geniş bir işkence çantası var. İşin sopa kısmı, Bank Asya’ya aylardır yapıldığı gibi bu tür baskılarla işletiliyor. Bir de havuç sepeti var. Devlet ihaleleri, ruhsatlar, lisanslar, kamu rantları, imtiyazlar diktatörlüğe secdeye kapanarak biat edenlere ve bağışları eksiksiz yapanlara dağıtılıyor. Hangisini seçersiniz?
Erdoğan’ın kafasındaki bağımsız yargıya yer vermeyen başkanlık sistemi fantezisi, fiilen bu havuç sepeti ve kızılcık sopalarıyla işleyen diktatörlük düzeninin anayasal kılıfı olarak tasarlanıyor. Meselâ, bir bankaya el koymak istediği zaman bir yıla yakın uğraşmak zorunda kalmayacak. “Kapattım” deyince kapanacak, “açtım” deyince açılacak, “ol” deyince “yoktan” yani bir kanuna dayanmadan istediği olacak.
Sadece basit bir engel var. Her şeye kadir olduğunu zanneden diktatörün, bugünün dünyasında gücünün beş paralık karşılığı yok. Tek kişinin keyfine göre işleyen bir ekonomiyi dünya ölçeğinde ayakta tutmanın imkânı yok. Bir bankanın “anahtarını masamda istiyorum” lafıyla kapatıldığı bir ekonomik düzene hiç kimse gelip adımını atmaz, içinde yer alanlar da kaçmak için fırsat kollar. Ahbap-çavuş kapitalizminin bu en hoyrat ve ilkel biçimini sürdüremezsiniz. Daha kötüsü de var.
AK Parti, 2002’de Erdoğan’ın bugün yaptıklarını yapanlara karşı iktidara geldi. Anadolu kaplanları, banka sektörü ile zulmeden devlet gücünü dengelemek ve frenlemek için Erdoğan’a destek oldu. Bugün hiçbiri Erdoğan’ın arkasında değil, çünkü Erdoğan onların tam karşısında. Bankaları etrafındaki müteahhitler oligarşisini besleyecek düzene sokunca sanayi sektörü iş yapamaz hale geldi. Bugün Ali Babacan’ın temsil ettiği sanayi sektörü ile Erdoğan otokrasisine payanda oluşturan inşaat sektörü arasındaki kavganın tek sebebi bu durum.
Erdoğan’ın etrafında işleyen ahbap-çavuş kapitalizminin çarkları artık dönmüyor. Arap sermayesi artık gelmiyor. Kamu bankalarındaki müteahhitlere akan paraların getirdiği açık, takatlerin çok üzerinde. Bugün bankacılık sektörü başta olmak üzere ekonominin bütününe yönelik en büyük tehdit doğrudan tek kişiden geliyor. Erdoğan’ın dönüşen ve dar bir oligarşiye hasredilen rakipsiz gücü, ekonomiyi kırılgan ve dengesiz hale getiriyor. Dolardaki hızlı artış, bu mekanizmanın eseri.
Bugün, AK Parti’nin aslî rakibi olan MHP ile bu karanlık tablo arasındaki ilişkiyi irdeleyecektim. Bank Asya hadisesi, ipin inceldiği yeri herkesin gözüne soktu. Siyaset büyük ölçüde çıkarların uzlaştırılmasıdır. Bugün geçmişteki büyük uzlaşının mimarı olan AK Parti artık yok, sadece müteahhitler oligarşisine para aktaran ve otokrasisini çılgınca oluşturmaya çalışan bir Erdoğan var. Ekonomi, helal para peşinde koşan bütün aktörleriyle birlikte sahipsiz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Çözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü?
30.12.2025 - Sürecin sahipleri, kiracıları
28.12.2025 - Sürecin saplanacağı bataklık
24.12.2025 - Siyasetin cinselliği
23.12.2025 - 299
21.12.2025 - Levent Gültekin vs yargı
21.12.2025 - İslâmî renkler: Fırsat mı, tuzak mı?
16.12.2025 - ABD, Suriye için neye karar verdi?
13.12.2025 - Suriye: Hem çok yakın, hem çok uzak
11.12.2025 - Yeni aşama başladı mı?
7.12.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































mundis kundi gisunan
çıplak rumuzuna ben gekçap gekçap sin momçi olarak meci meci demekle size seslenmiştim şimdi de mundis kundi gisunan adı koyarak yazmaktayım ne tezcanından bahsetmektesin yazarı benim istersen adresimi de yazabilirim ama adilerle işim olmadığı için gerek görmemekteyim. Adilikle yazarı suçlamanızı kınamaktayım. Yazar salaklığa mı soyunacakda buraya yorum yazacak. O kadar çok merak ediyorsan savcılık kanalıyla İP veya bacari numarasını öğrenmen mümkündür ve teğet olarak söyleyim küfür değildir
Ad Soyad Giriniz...
Bak oğlum git.Sen Düzceli değilsin
Ad Soyad Giriniz...
rektör hocaya çok haksızlık yapıyosun bu kadarda olmaz,tezcan sözlerin yazıların çok yanlış
a
tezcan senin derdin ne bu kadar üniversiteyle kuzum önceden orda çlalışıyodun hiç sorun yoktu herşey güllük gülistanlıktı e şimdi ne oldu sana kadro verilmeyince bam teline basılmış gibi herkese saldırıyosun basın özgürlüğün var diye bu kadarda yüklenilmez bi kuruma bak sen düzceli değilsin ammada düzceyi düşünür oldun birden.sağol ya ben düzceliyim ama seni kıskandım dediklerinin bazılarına katılıyorum ama kalem sende diye bu kadarda özgür olma ya
Ad Soyad Giriniz...
tezcan birinci yorumun "KATILMIYORUM"unu biraz daha tıkla. belki kendi kendini aklarsın
çıplak
MECİ rumuzlu yorumcu muhabir TEZCAN SOLMAZ o nedenle mi burada yazdığın 3 yazıdan biri üniversiteyle ilgili. hem kendin yazını yorumlucan hem okuyucuna KÜFREDECEKSİN. senin muhabirliğin bu kadar işte. o isimsiz (gerçi çoğu kişi isimsiz yorum yazar ya )yorum yazan arkadaşa katılıyorum.
Ad Soyad Giriniz...
türkiyedeki bütün üniversite öğrencilerinden bulunduğu şehirler ekonomik zenginlik sağlıyor. bizimkiler para harcamak için düzceye bile gelemiyor. büyüklerimizde seyrediyor. çok yazık
Ad Soyad Giriniz...
Bu adamın üniversiteden kendi isteği ile ayrıldığını, hatta arkasından günlerce telefonla aranarak geri çağrıldığını, rektörün her ortamda böyle bir adamı nasıl kaybettik dediğini, çeşitli ortamlarda bir tezcanın yaptığı işi 3 adam yapamıyorsunuz dendiğini herkes bilir.
meci meci mundi meci
bre birinci yorumun sahibi o...ç u madem öyle gel böyle ismini yaz ki millet doğruyu öğrene şerefsiz dengesiz herif kovulan kim arkadaş kendi isteği ile ayrılmıştı şimdi oradan ayrıldı diye orayı sevmek mecburiyetinde mi anzaval herif be ggggsinin maçasızı
Ad Soyad Giriniz...
niye yorumu bekletiyorsunuz. doğruyu herkes öğrensin. gösterin tarafsızlığınızı. nerde basın etiği. eleştiriye de açık olun.
Ad Soyad Giriniz...
yazıyı yazan MUHABİR, üniversitedeki işinden kovulduktan sonra İbrahim KORKMAZın satın aldığı gazeteye yazı işleri müdürü olunca aynı KORKMAZ gibi rektöre ve üniversiteye saldırmaya başladı. basın etiği bu galiba.