Mümtazer TÜRKÖNE
Sosyoloji, yani toplumun en gerçek ihtiyaçları ve talepleri; entrika yani günü kurtarmak için takkeleri değiştirme oyunu. Toplum arıyor, buluyor; kovalıyor, yakalıyor; ihtiyacını karşılıyor, ötekini tasfiye ediyor; öbürü tuzaklar kuruyor, korkutuyor, oyalıyor ve engelliyor. Entrika ve kumpasla koskoca toplumum sırtını yere getirmek mümkün mü? Küçük ama iyi organize olmuş bir azınlığın, hatta bir diktatörün uzun yıllar bu yolla saltanat sürdüğüne dair tarihte çok örnek var. “Su akar, yolunu bulur.” sözü galiba pek doğru değil, barajlar ve kanallar ne güne duruyor. Peki bedeli? Entrika ile saltanat sürenlere teslim olan toplumlar, sonrasında mutlaka çok ağır bedeller ödüyor.
Liderlik tartışmaları ile öne çıkan gündem MHP’nin sosyolojik dinamiklerinin, hatta doğrudan ülkenin derin ihtiyaçlarının ve taleplerinin eseri. Arayış halindeki bu ihtiyaç ve talepler önüne çıkan fırsatı değerlendirip ya MHP’de hayat bulup temsil edilecek ya da ülke Saray entrikalarına teslim olacak.
Önceki akşam haber kanallarında hemen hepsi MHP’ye hasredilmiş tartışma programlarında gezinirken ister istemez 2002-2003 yıllarını hatırladım. AK Parti sözcüleri ‘3Y’nin (yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar) sörf tahtası gibi üzerine binip toplumun her köşe bucağına ulaşıyordu. Hâlâ 28 Şubat’ın kibrini taşıyan laik-Kemalist kanaat önderleri ise onları çok yüksek perdeden, nasihat çekerek hizaya getiriyordu. Aynı ses tonu ve vurgularla, üstelik aynı gerekçelerle bugünkü iktidar sözcüleri MHP’ye nasihat verip ayar çekiyor, ‘meselenin ülke güvenliğini ilgilendirdiğini, Bahçeli’ye sahip çıktıklarını’ özellikle vurguluyorlar. Asıl niyetim iktidar seçkinlerine özgü bu zaptedilemeyen kibir halini göstermek değil, daha başka bir çarpıklık var. Bugün iktidar sözcülüğü yapanların istisnasız hiçbiri, o ilk iktidar yıllarında zor şartlarda AK Parti’yi savunan isimler değil. Kuru ve yavan bir Erdoğan tabasbusu dışında hiçbirinde bir fikir kırıntısı, politik aklın esamesi yok. AK Parti’nin sosyolojisi tamamen boşalmış, abartılı bir tapınma ritüeli eşliğinde lider kültüne indirgenmiş.
Diğer ekranlarda genç MHP sözcüleri ayaklarına gelen topu çeviriyor, kendilerini gösterme fırsatı buluyorlar. Fark dağlar kadar büyük. MHP’de belli ki yeni bir kuşak yetişmiş, halkın sosyolojisi ile senkronize politik bir akıl gelişmiş. Vıcık vıcık yağ kokan ve kibir dolu iktidar seçkinlerinin dedikodularına karşılık MHP tarafında ülkeyi ve dünyayı hasbî ve derde deva olacak ferasette analiz etme çabası görülüyor. Başlangıçtaki AK Parti elitleri tasfiye oldu, yandaş elitler daracık bir dikta mahpesine sıkıştı. İktidara alternatif yeni elitler MHP’nin içinde çıkıyor ve sahne almaya başlıyor. Bir tarafta zengin ve sahici bir sosyoloji, diğer tarafta ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’ ‘liderimiz’ ile sınırlı bir politik referans sistemi. Toplum ve Saray, sosyoloji ile entrika karşı karşıya.
Unutmayalım AK Parti’nin sırtını yasladığı Millî Görüş geleneği ile MHP’nin Milliyetçi-Ülkücü mirası benzer ideolojik disipline ve kadro yetiştirme kalıplarına sahipti. 2002’de AK Parti’nin 28 Şubat’tan aldığı rövanşı, bugün MHP iki buçuk yıldır Türkiye’nin sıkışıp kaldığı hukuksuzluk ve keyfilikten alabilir ve toplumu rahatlatabilir. Dışlayıcılık riski taşıyan milliyetçiliğin panzehiri de o çok önemsenen devletin hukukun sağlam kalıpları içine sokulmasından ibaret. Milliyetçilik, ülkeyi ayağa kaldıracak bir enerji kaynağına dönüşürken, hukuk bu milliyetçiliğin kuşatamadığı toplum kesimlerine barış ve güven garantileri verecek. MHP’nin işini kolaylaştıracak asıl imkân, Saray iktidarının temsil ettiği içi boşaltılmış milliyetçiliğin kendisi. 2013’ten beri toplumu kutuplaştırma, temel iktidar stratejisine dönüşünce, ayrıştırıcı milliyetçilik de Saray’ın tekeline geçti. MHP’nin toplumsal mutabakatı geliştirmek için yeni sentezler üretme imkânı ve fırsatı var.
MHP’nin sosyolojisi, Saray’ın entrikasını yine de alt edemez. Bu entrikayı ancak bu zengin sosyolojiden güç alan MHP’nin müstakbel yönetiminin politik aklı yenebilir. Entrika, yolu kapatıp onları yeni bir parti kurmaya zorluyor. Oyuna gelmek veya gelmemek, şimdilik asıl mesele işte bu.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025