Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
İç barışın şartı
8.02.2016
2046

 Başbakan Yıldırım, barış mesajlarını sürdürüyor. AK Partililerle bayramlaşmasında “Dost artırıp düşman azaltmayı ana prensip olarak hayata geçiriyoruz” iddiasına “buna muhalefet partileri de dahil” diye ilavede bulunuyor. İki gündür, siyasetin gerçek güç aritmetiği üzerinden iç barışın, iktidarın çıkarlarına neden uymadığını yazıyorum. İktidarın meşruiyet daralmasını telafi etmek için kutuplaştırma ve çatıştırma siyaseti devam edecek, daha henüz dip noktayı görmedik. İç barış, ancak bu güç aritmetiği altüst olduktan sonra, demokratik-hukuk devletinin restorasyonunda ihtiyaç duyulacağı için gündeme gelecek. Ne zaman? Cevap kurulan ve işletilen dengelerin yapaylığı yüzünden çok belirsiz: Yarın veya çok ama çok uzun bir zaman sonra.

Yıllar yıllar önce, Ecevit Güneş Motel hükümetini kurarken, Adalet Partisi’nden transfer ettiği her milletvekiline birer bakanlık koltuğu vermişti. Bu bakanlardan biri olan Tuncay Mataracı, daha sonra yolsuzluktan yargılanmış ve mahkûm olmuştu. Ecevit’in kurduğu hükümetin bir meşruiyeti yoktu, CHP’liler dahil herkes bu hükümetin ahlâksız pazarlıklarla kurulduğunu biliyordu. Demirel tam dört ay, Ecevit için “başbakan” sıfatını kullanmayı reddetti, onun yerine “hükümetin başı” demeyi sürdürdü. Mart ayında Ecevit Monteaux’de hafif sıyrıklarla atlattığı bir trafik kazası geçirince, toplumdan yükselen şefkatle uyumlu olarak ilk defa “başbakan”ı telaffuz etti. Ancak bu gayrimeşru hükümetin yönetiminde toplum tesbih taneleri gibi dağıldı ve terör korkunç bir tırmanışa geçti, cinayet sayısı birden beşe, ona katlandı. Sadece toplum değil, ekonomi, devlet idaresi ve yargı düzeni bu gayrimeşru düzende anarşiye teslim olmuştu. Bugün Başbakan Yıldırım’ın barış taarruzu, o yıllarda Cumhurbaşkanı Korutürk’ün önerisine çok benziyor. Korutürk, Ecevit ile Demirel’in el ele tutuşup Meclis’te gazetecilerin karşısına çıkmaları halinde terörün sona ereceğini, barışın geleceğini öne sürmüş ve bunu ciddi bir öneri olarak iki lidere söylemişti.

Türkiye’de toplumsal barışa yönelik tehdit, Saray’ın ulaşabildiği bütün araçları kullanarak hukuku ve demokrasiyi iptal eden fiilî bir otokrasi oluşturan tasarruflarından geliyor. Türkiye’de bir hükümet darbesi oldu ve sandıktan çıkan başbakan alaşağı edildi; toplumsal barışı içine çekip yok eden meşruiyet boşluğu için bu darbe yeterli değil mi? Kayyım düzeni, yargının sıfırlanması, sıradan vatandaşın adaletle karşılaşma ihtimalinin azalması, mülkiyet hakkının iptal edilmesi, basın ve ifade özgürlüğünün kalmaması toplumsal barışın neden imkânsız olduğunu göstermiyor mu? Kendisini hukuk güvencesinde ve objektif bir devlet otoritesinin himayesinde hissetmeyen vatandaşlar, barış laflarının bile endişe ve korku içinde “altından ne çıkacak acaba” diye karşılamaz mı? Benim yazdığım gazeteye keyfi bir şekilde konan internete erişim yasağı, yani basbayağı sansür devam ederken hangi masanın köşesinde barıştan söz edenlere güvenebilirim?

2013 yılının sonundan beri hukuk ve demokraside daralma artarak devam ediyor. Yakın zamanda durmasını, özgürlüklerin tekrar genişleyip dal budak salmasını bekliyor musunuz? Siyasetin, yani iktidarın hükmetme alanı alabildiğine genişledi. Hayatımız düne göre her geçen gün daha fazla iktidar katında alınan kararlara bağlı. Ekonomi, özel sektörü içine alacak şekilde meşruiyeti daralan iktidarın baskısı altında kıvranıyor. Temel haklar düzeninin hukuk devleti marifetiyle güvence altına alınamadığı bir ülkede ekonomik refah ihtimali kalır mı?

Türkiye ile anlaşmanın verdiği rahatlıkla Hamas mevzilerine saldıran, işgal altındaki topraklarda yeni yerleşim yerleri açan İsrail ile İslâmcı iktidarın dost olmasına kimsenin itirazı yok. Rusya ile uçağını düşürdüğümüz için mi, yoksa Suriye politikası yüzünden mi düşman olmuştuk? Mısır’a gidecek AK Parti heyetini fırsat bilip Sisi’nin zulmünü artırmasını da, İktidar’ın başarısı olarak görmeye hazırlanırken gerçeklerin faturası mutlaka bizim önümüze konacak. Medya bizi ikna etmek için boşluk bırakmadan iktidar tekeline alınacak.
Gün batıyor, gölgeler ondan bu kadar büyük. Güç aritmetiği değişmeden, iktidarı hesaba çeker hale gelmeden barış laflarına siz siz olun inanmayın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar