Münir AKTOLGA
Evet „şeytan“, yani kurbanlık olması gereken o hayvan kendi içimizdedir, kendi içimizdeki "nefsimiz" dediğimiz o „hayvan“ yanımızdır!...
"Kurban olmak" ise, "kendini-nefsini bilerek Rabbini bilmek“; yani, kendi içimizdeki o hayvan yanımızı, nefsimizi, onun nasıl bir „varlık“ olduğunu bilişsel anlamda bilerek, onun, „varlığı kendinden menkul“ "objektif mutlak bir gerçeklik" olmadığını, „dış dünyadaki“ her obje ile-nesne ile-olan etkileşme esnasında yeniden yaratılan-ve beyindeki nöronal ağlarda elektriksel bir etkinlikle temsil edilen-izafi bir gerçeklik olduğunu anlayabilmektir. Daha başka bir deyişle, insanın bilişsel yanıyla tıpkı atın üstündeki o jokey gibi kendi içindeki hayvanın dizginlerini ele alabilmesidir!... (bu konuda daha geniş açıklamalar için: http://www.aktolga.de/t2.pdf
Ama "kurban" edilmek istenilen içimizdeki o "hayvan"-yani nefsimiz- tıpkı kesilmek, yok olmak korkusuyla kaçan hayvanlar gibi reaksiyon veriyor!!... Bir an önce "şeytan taşlayarak"- güya "şeytanı kovarak" (halbuki o şeytan onun kendi nefsidir!!)- "Hak’ka" ulaşıp kendini kutsallaştırarak, kendine mutlak bir varoluş garantisi sağlayıp kendini yok olmaktan kurtarmaya çalışıyor!!...
Görüldüğü gibi, bu durumda ulaşılmak istenilen amaç („nefsini bilerek onu yok etmek ve Rabbini bilmek“, ona ulaşmak amacı) „şeytan taşlayarak“ şeytanı yok etme inancı ile tam tersine hizmet eder hale gelmektedir!!... „Şeytan taşlayarak“ şeytanı yok edebileceğine inandığın an bu, Allah’ın nezdinde Şeytan’ın zaferi olmuş oluyor!! Bir tür Allah’ı kandırdığını sanmış oluyorsun! O an için nefs kurban olmaktan kurtulduğu gibi, Allah’ı kandırarak kendine Tanrı nezdinde meşruiyet de kazandırmış oluyor!!...
Bu nedenle, şeytan taşlarken olan „kazaları“ Tanrı’nın kendini aldatmak isteyen "kullarını" cezalandırması olarak da görmek lazım!!...
Ne kadar ilginç değil mi: Kurban olayının özü gerçeği bu iken, tarih boyunca sınıflı toplumun Sultanları bu gerçeği hep gözlerden saklamaya çalışmışlar, onu dile getiren tasavvuf bilgini atalarımızı da hep "zındık" diyerek ölüme mahkum etmişlerdir!... Bütün bir Osmanlı tarihi hep bu türden mücadelelerle doludur...
Bu nedenle, bugün öyle "ecdadımız", „töremiz“, onlardan bize kalması gereken miras falan diyerek karşımızda nutuk atanları dinlerken dikkat etmemiz gereken nokta şu olmalıdır:
Atalarımızdan bize kalması gereken miras- bilgi temeli derken ne demek istiyoruz, bununla neyi kastediyoruz?
Ama bu soruya cevap verirken de dikkat etmemiz gereken en önemli nokta, "hangi ecdadımızdan" bahsedildiği olacaktır? Sınıflı toplumda yaşadığımıza göre „ecdadımız“ dediğimiz atalarımız tasavvuf bilgini o „Erenler“ midir, yoksa Sultanlar mı?? Bize bugün lazım olan miras-bilgi temeli- bunlardan hangisinin sahip olduğu bilgi temelidir?...
Eğer bu soruya doğru cevap verebiliyorsak o zaman bu „bilgi temelinin“ ne olduğu da kendiliğinden ortaya çıkacaktır!...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023