Murat BELGE
Bizim yerel seçimler şüphesiz önemliydi; işaret ettikleri ihtimaller de önemli görünüyor. Bu arada, şimdi bulunduğum Britanya’da seçim oldu ki bunlar da bir hayli ilginç ve önemli sonuçlar verdi. Türkiye’deki gibi buradaki seçim de yerel, yani “iktidar” düzeyini doğrudan doğruya etkilemiyor. Ama toplumda eğilimler üstüne gösterdikleri, ister istemez, iktidarı da etkiler mahiyette.
Sonuçların büsbütün “beklenmedik” olduğunu sanmıyorum. İktidardaki Muhafazakâr Parti Brexit konusunu absürt bir noktaya getirdi. Bizim gibi “dışarlıklı” sayılacak kişiler için belki bir “komedi” özellikleri gösteren “seyirlik” bir olay haline geldi. Ama buralı bir seçmen açısından bakıldığında “gülme”nin dozu azalıyor. Sonuçlar da herhalde net bir biçimde bu “öfke” duygusunu yansıttı.
Theresa May bu ülkenin “en sevilmeyen” başbakanı unvanını kazanmaya çok yakın. Bunu da aşan bir hezimeti Tory’ler, Thatcher-sonrasının Başbakanı Major ile yaşamıştı. May’i partisi de eni konu gözden çıkardı sanırım. Theresa May’in savunmasını yapmak elbette benim işim değil; gene de, hakketmediği bir yük altında kaldığını düşünüyorum. Yükü yaratan da gene şimdi onu suçlayan kendi partisi. O milletvekiline sövüp saydılar ama bence de koca bir ülkeyi hiçbir ciddi planları olmaksızın bu noktaya sürükleyip orada bırakan kişilerin hesap vereceği bir yer, bir merci olmalı. May, Brexit olsun istemiyordu, öyle oy kullanmamıştı, hiç değilse.
Farrage’ın partisi UKIP de yüz kadar meclis üyesini kaybetmiş durumda. Demek ki bütün bu garip serüven ona da yaramamış, tersine kaybettirmiş. Farrage bunun fazlasını da hak etmişti.
Gene Muhafazakârlar’a dönelim. Konu “hak etmek” olunca onlar da bu sonucu baştan sona hakkediyorlardı. Ama benim bunu söylerken ki gerekçem Britanya seçmeninin gerekçesine uymuyor. Britanyalı seçmen Avrupa Birliği’nden çıkmayı beceremediği için kızıyor ve Tory’leri cezalandırıyor. “Britanya” diyoruz ama bunu yapan öncelikle İngilizler. Seçim, oy dağılımı üstüne inceleme yapan herkes bunu söylüyor. Öteden beri Muhafazakâr Parti “İngiliz ruhu” ile uyum içindedir.
Ancak Muhafazakâr Parti de, onu bağrına basan “İngilizler” de yaşlanıyorlar, yaşlandılar. Brexit için oy verenler yaşlılar, gençler değil. Gençler içine kapanan bir Britanya değil, dünyaya açılan bir Britanya istiyorlar. Yaşlı kuşakları belli ki derinden etkileyen “imparatorluk”, “büyüklük” anıları ve özlemleri de gençlerin “iyi bir hayat” anlayışları içinde yer almıyor. Muhafazakâr Parti’nin üye sayısı (hele şimdiki “Labour”la kıyaslandığında) çok düşük, ama buna karşılık yaş ortalamaları çok yüksek. Diyelim 60 civarında.
Farrage ve Boris Johnson gibi ciddiye alınması caiz olmayan kişilerin partiyi burnundan tutup sürüklemesi de Muhafazakârlar için bir başka ayıp. Thatcher bence Britanya’ya çok zarar vermiş bir kişi—ama bir kişi! Muhafazakâr Parti ona “güle güle” demekle iyi bir iş yaptı şüphesiz. Öte yandan, Thatcher’ı emekliye ayırdığından beri onun yerini dolduracak bir ikinci kişi de çıkaramadı. Major, Cameron, şimdi Theresa May, “önder” diye öne çıkanlar bunlarsa, eh, Boris Johnson’lara da şaşmamak gerek.
Yalnız bu “Brexit” sorunu değil, daha epey bir süre, Britanya’da Tory’lerin önü kapalı olacak gibi görünüyor bana.
Tory’ler kendi tarihlerinin belli başlı hezimetlerinden birini yaşıyorlarsa, normal olarak, tahtırevallinin öbür ucunda oturan İşçi Partisi’nin (Labour) önemli kazançlar elde etmesi beklenir. Oysa bu da böyle olmadı. İşçi Partisi de kayıpta! Muhafazakârlar kadar ağır bir kayıp olmasa da pek yenilir yutulur olmayan bir gerileme de onlarda var. Ve gene aynı şeyi söyleyeceğim: İşçi Partisi de bunu hak etmişti.
Avrupa Birliği’nden çıkma kararı yanlıştı. “Çıkalım” diyenlerin böyle deme gerekçeleri daha da yanlıştı. Bu koşullarda İşçi Partisi’nin ve Corbyn’in güçlü bir sesle “kalalım” diyebilmesi gerekirdi. “AB’den şikâyetleriniz varsa, haklısınız. Bu aksaklıkları da düzeltmek üzere kalalım!” Ve toplumun önüne bir değişim planı koymalıydılar. Britanya’nın, Britanya içinde özellikle İngiltere’nin değişmeye ihtiyacı var. “Biz vaktiyle şöyleydik, böyleydik” türünden övünme-hayıflanma karışımı söylemlerle gidecek yer yok. Çok yaşlanmış, onun için hayata ayak uyduramayan, aksi ve komik bir amca ya da teyze gibi davranmaktan vazgeçmeleri gerek.
Corbyn ise fazlasıyla “eski” İngiltere’nin ve “eski” solun ürünü. Avrupa Birliği’ne bakışı da ”Brexit” diye oy veren sıradan bir “Briton”un bakışından farklı değil. Corbyn bu gidişi durdurmak değil, May ile birlikte “yumuşak Brexit” planı hazırlamak istiyordu. Plan işi sarpa sarınca Tory’leri iktidardan düşürüp yeni seçime gitmeye karar verdi. Avrupa Birliği bunların hiçbirinin içinde yoktu.
“Çıkalım” diyen işçi kökenlilerin yoğun olduğu yerlerde kaybettiği söyleniyor. Demek ki İşçi Partisi’ne kesilen cezada da bu kesimin payı olmuş.
Peki, kazanan yok mu? Bu mantığa aykırı. Birileri kaybediyorsa birileri de kazanıyor olmalı. Nitekim, evet, kazanan da var. Örneğin, “Lib-dem” diye anılan Liberal-Demokratlar. Bu parti işin başından beri net bir biçimde Avrupa Birliği içinde kalmayı savundu. Dolayısıyla bu işi yarım ağız, gönülsüzce yapan İşçi Partisi’ne kızanların oylarını aldı.
Bir başka “kazanan” ise şimdiye kadar Britanya siyasetinde fazla bir varlık gösteremeyen Yeşiller oldu. Yeşiller de referandum sürecinde net ve tutarlı bir şekilde kalmaktan yana tavır almışlardı. Bu arada birçok yerde de seçime bağımsız girenler kazandılar. Bu ülkede bu da sık görülür bir şey değil.
Ne olacak? May, giderayak, Corbyn’le bir araya gelip Parlamento’nun onaylayacağı bir “Brexit” planı yapmayı başaracak mı? Başarırsa, İskoçya “Birleşik Krallık” içinde bulunmaya devam edecek mi? İrlanda ne olacak?
Şu konjonktüre girince belki referandumun yenilenmesi bir olasılık haline gelebilir diye düşünüyorum. “Olası” ama “olur” mu? Olursa ne olur? Bu sefer “kalalım” oyu üstün gelir mi?
İnsan, “böylesi ne iyi olur” diye düşünüyor ama Britanya’nın ihtiyacı olduğunu düşündüğüm ve söylediğim esaslı değişim için belki de “kıyamet senaryosu” daha uygun bir başlangıçtır.
Sonuç olarak bu toplumun da işi zor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025