Murat Sevinç
Süleyman Demirel cumhurbaşkanıyken bir tavukçuluk işletmesinin açılışını yapmıştı. Akşam haberlerinde seyrettiğimi hatırlıyorum. Önce devasa bir tavuk heykeli önündeki kırmızı kurdeleyi kesti, ardından kürsüye çıktı. Başladı tavukçuluk üzerine konuşmaya. Tavuğun yararlarını anlatıyor. Bir yerde hızını alamadı ve şöyle bir şeyler söyledi (mealen): “Tavuk petrolden bile önemlidir; çünkü petrol yenmez ama tavuk yenir!” (milli irade alkışladı!) Çaresizliktendi sanırım. Düşünsenize, tavukla ilgili nasıl uzun, etkileyici ve derli toplu bir konuşma yapabilirsiniz ki?!
O gün bugündür işittiğim en ilginç ve hoş ifadelerden birini, bu kez TBMM başkanı ve belediye başkanı adayı Binali Yıldırım dile getirdi. Bana kalırsa, yine çaresizlikten. Anayasa’nın açık hükmünü yerine getir(e)miyorsunuz ve buna gerekçe arıyorsunuz. Bir şey söylemek zorundasınız. “Onlar da istifa etsin, hep birlikte edelim,” gibi anlamlandırılması pek mümkün olmayan cümlelerin sonunda; “Seçim bir siyasi faaliyet değildir,” deyiveriyorsunuz. Dünya üzerinde ilk kez böyle bir şey söyleyen siyasetçi oluyor ve tarihe geçiyorsunuz; az buz iş değil. Ola ki yandaş üniversite personelinden birileri bu cümleyi doğrulamaya çalışan bir makale yazarsa, tüm siyaset bilimi literatürünü alt üst edeceği kesin!
Peki, iktidar mensupları bizlere bu vecizeleri armağan ederken muhalefet temsilcileri ne yapıyor?
Durumun anayasaya aykırılığını dile getirip buna mukabil ‘üzerine gitmeyeceklerini‘ ilan ediyorlar. Kılıçdaroğlu, “Seçimi bunun üzerinden götürmeyiz,” derken; İmamoğlu, “Sayın Meclis başkanının takdiridir,” buyuruyor.
Öncelikle: Anayasa’nın 94’üncü maddesinin açık hükmüne karşınbu yapılan, ‘anayasaya aykırılık’ değil, ‘anayasayı yok saymaktır.’ Aykırılık olağandır ve giderilmesi mümkündür. Yok saymak, başka bir düzey, eşik. Ortada yorumlanması gereken bir ‘ilke’ değil, son derece açık bir ‘norm’ var.
Muhalefetin, ‘idare edişinin’ muhtemel nedenleri:
İlk neden, bizleri iyice çıldırtmak için neler yapabileceklerini düşünüp sonunda bu tavırda karar kılmaları olabilir. Seçimi bunun üzerinden götürmeyiz, öyle mi? Hangi seçimi? En büyük rakibinizin anayasayı yok sayarak aday olduğu seçimi mi? Ne diyeceksiniz insanlara? “Boş verin anayasayı, biz size kanalizasyon anlatalım” mı? Peki siz o Adalet Yürüyüşü’nü neden yaptınız? Anayasayı ‘birlikte yok saymak’ için mi? ‘Hak, hukuk, adalet’ yerine, ‘kanalizasyon, kaldırım, asfalt,’ sloganı atılsaydı keşke! Ya, İmamoğlu?! Meclis başkanının takdiriymiş! Bak sen. Anayasa sizi ilgilendirmiyor öyle mi? Güzel kardeşim, anayasayı yok saymanın takdiri mi olur!
İkinci neden, belki yine hınzır bir ‘taktikle’ karşı karşıya oluşumuzdur! 2011’de tutuklu vekiller serbest bırakılmadığı sürece ‘Meclis’e girmeyeceğiz’ dedikten sonra, ‘tıpış tıpış’girmeleri gibi. Ya da anayasaya aykırı olduğunu kabul ederek dokunulmazlıkların kaldırılmasını öngören anayasa değişikliğine‘evet’ oyu vermek gibi. O dönemde, tanıdığım bir CHP’liye bu saçmalığın gerekçesini sorduğumda, “Bu sayede AKP’nin elindeki dokunulmazlık silahının alınacağı ve iktidarın‘şaşırtılarak’ boşa düşürüleceği düşünülüyor,” demişti. Vay vay vay… Nasıl taktik ama! Milletvekilleri, sayelerinde cezaevine girdi. Neden? Çünkü taktik uyguladılar. Büyük resmi gördüler!
Üçüncü neden, bir yanda herhangi bir gerilime neden olmayıp diğer yandan ‘mağdur’ görünmeyi istemeleri olabilir. Malumunuz, muhalefetin temel ilkesi ‘AKP seçmenini ürkütmemek’ ve ‘yönetenlerin eline koz vermemek.’ Çok mülayim göründüklerinde, misal, Eyüp’te yaşayan ve on altı yıl boyunca AKP’yi desteklemiş esnafın “Öyle yumuşak, öyle uzlaşmacılar ki, hadi CHP adayına oy verelim,” diyeceğini düşünüyorlar!
İttifak halindeki muhalefet partilerinin her adımlarını muhafazakâr seçmeni düşünerek attıklarını ve sağcı seçmene yaranma uğruna anayasayı rahatlıkla görmezden geldiklerini, yok sayabildikleri gerçeğini kabul etmek gerekiyor. CHP (ve müttefikleri) siyasetini, Erdoğan ve AKP seçmeni belirliyor. İktidarın çizdiği sınırlar içinde, onların istedikleri ve izin verdikleri ölçüde davranıyorlar. Fark ediyorsunuzdur, muhalefet öylesine ürkek ve çaresiz görünüyor ki, ‘Cumhurbaşkanı’Erdoğan ‘başbakan’ Erdoğan döneminde yapılanlara muhalefet edip ‘kapitalizmi’ eleştirmeye başladı!
Muhalefet partileri ve muhalif yurttaş, çok partili yaşamın belli açılardan belki de en zorlu dönemini yaşarken, bir muhalefet partisi elbette diğer seçmen gruplarından oy almak ister. Ancak sorun, bu amaca kendi belirlediği siyaset ile değil, ‘taklit ederek’varmaya çalışması. Ve tabii bu yolda, kendi seçmenine, ‘nasıl olsa her durumda sandığa gidecek kelle’ muamelesi yapmaları. Siyaseti, bir şeyleri dönüştürmek için değil, ‘ilk seçimi kazanmak için’ yapıyor olmaları.
Bu yüzden her seçimden sonra gönül rahatlığıyla “Önümüzdeki seçimlere bakacağız,” cümlesini kurabiliyorlar. Baktıkları, bakıp da gördükleri başka bir şey olmadığından. 24 Haziran akşamı yaşanan skandalın ardından seçmenlerinin ne kesif bir bıkkınlık ve hayal kırıklığı yaşadığını dahi anlamak istemiyorlar.
Şu sorulabilir: “Aman canım, Yıldırım istifa etmese ve bu görmezden gelinse ne olur ki?”
Aslına bakılırsa pratikte hiçbir şey değişmez. Eşitlik filan diyoruz da, Binali Yıldırım istifa etmiş olsa da seçimin eşit koşullarda sürdürüleceğini düşünecek kadar enayi değilim, değiliz. Anayasa uzun süredir zaten ‘askıda.’
Gel gör ki, mesele bu değil. ‘Anayasayı yok sayma eşiğinin’ de aşılmış olması. Ve bunu, iktidar ile muhalefetin el ele gerçekleştirmesi. Muhalefetin, en temel en basit ilkeyi dahi görmezden gelerek anayasanın çöpe atılmasına ortak olması. Ezcümle, çok sembolik bir ‘hareketsizlikten’ söz ediyorum.
Anayasal ilkeler, en açık normlar uygulanmadığı ve artık yok sayılabildiği için;
birileri iddianamesi dahi olmadan aylarca cezaevinde tutulabiliyor, birileri sorgusuz sualsiz işinden atılabiliyor, birileri yaptığı haberden hapis cezası alabiliyor, birileri elinde silah okul koridorlarında elini kolunu sallayarak gezebiliyor, birileri paçavralarca hedef gösterilebiliyor, birileri akademisyen kanında banyo yapmak isteyebiliyor, birileri Gezi eylemlerine katılanların kafasını koparmaktan söz edebiliyor, birileri her gün hakarete uğrayıp yanıt dahi veremiyor, birileri bütün ihaleleri alabiliyor… Ve hiç kuşkunuz olmasın bu yüzdendir ki, bir haftadır oyuncu Deniz Çakır böylesine olmadık gerekçelerle linç edilebiliyor!
İktidar ve muhalefet, birlikte, bizlere yurttaş muamelesi yapmıyor. Yurttaş filan değiliz biz. Dört beş yılda bir oy veren ve yalnızca birer sayıdan ibaret ‘kelleyiz,’ hepsi bu.
Muhterem muhalif okur,
bir kez daha hatırlatmak isterim Mümtaz Soysal’ın bilgece sözlerini: “Anayasaları yaşatan, içlerindeki sözcükleri değil dışarılarındaki hayattır.”
Bir toplum anayasaya sahip çıkarsa o ülkenin anayasası vardır, çıkmazsa yoktur. Kendi düşen ağlamaz, bu kadar basit.
Yok eğer hâlâ, “Canım seçim sürecinde normaldir böyle şeyler, görmezden gelinse ne olur sanki?” diye soran bir muhalif olursa…
Affetsin, benim vereceğim yanıt, ‘elinin körü’ olur ancak!
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025