Murat Sevinç
Yine başladı gemi metaforu! Hepimiz aynı gemideyiz… Birlik ve beraberlik zamanı… Hep birlikte… El birliğiyle…
Teşbihte hata olmazmış: O gemi, ezilenlerin afyonudur!
Evde kalalım… Evde kalalım… Sakın çıkmayalım… Evlerimizde oturalım… Herkes laf dinlesin… Herkes…
Koç ailesi, lütfen evde oturun… Sabancılar, söz dinleyin… Esenler’deki amele Mehmet, sen de otur, bak Ali Ağaoğlu oturuyor… Yine dışarı çıkmışsın simitçi Hasan, görmüyor musun Hisarcıklıoğlu adımını atmıyor, laf anlamıyorsun, cahil seni… Sahi, Hisarcıklıoğlu’nun keyfi de yerinde, bak moral olsun sana da… Sen de sıkma canını tek başına yaşayan Ayşe Hanım… Kot taşlamada çalışan Ömer, aman dikkat et kendine, neden evinde değilsin ya… Birey olun biraz birey…
Kargo şirketinde çalışan Ayhan, sizin yüzünüzden elektrikli semaverim iki gün geç kaldı, yahu bir ev keyfi yapacağız, yaptırmadınız be… Hem öyle yaklaşma yüzüme yüzüme, pos cihazını uzak tut biraz uzak… Fırıncı Temel, işin zaten, çalışacaksın tabii…
Doktor Ayten, bakın dayak yemiyorsunuz, iki ayaklı organizmalar saldırmıyor şimdilik; gerçi şiddete karşı eylemler yaptığınızda destek olmadık ama şu sıralar işimiz düştü, her akşam alkışlıyoruz sizi, hadi yine iyisiniz…
‘Herkes evde otursun’ deyip bir ‘ikinci cümle kurmayanlar’ ne demiş oluyor?
Ben evde oturuyorum, peki. Yakınlarımın bir kısmı da oturma şansına sahip. Neden asıl gerekli olanı söylemiyoruz? Neden anayasal görevleri olan devlete ve keyfi yerinde olduğu rivayet edilen büyük sermayeye değil de, sürekli sokaktaki insana sesleniyoruz?
Çalışmasa üçüncü günde aç kalacak olan insanlar ne yapsın? Öneriniz? Neden yoğun bir biçimde ‘ücretli’ izin talep edilmiyor? Neden kamunun kaynakları, insanların hiç olmazsa bir süre çalışmadan yaşamasını sağlamaya yöneltilmiyor? Onlar bizim vergilerimiz değil mi?
Milyonlarca insanın evde oturabilmesi, ‘kamunun’ görevini hakkıyla yerine getirmesiyle mümkün. Kamusal kaynakların adil bölüşümüyle mümkün. Geçtik sosyalizmi, doğru dürüst sosyal devlet önlemleriyle mümkün. Yurttaş olduğunun farkına varmış kitlelerin hak talepleriyle mümkün.
Büyük bir kısmı ekonomi bakımından ‘üretken’ niteliğini kaybetmiş ve neo-liberalizmin şımarık ‘bireyi’ tarafından ‘baş belası’ sıfatıyla tanımlanan ‘yaşlı’ yurttaşları eve kapatmak, ‘evde oturmaktan’ beklenen (haklı) yararı sağlayabilir mi? O evlere girip çıkanlar, girip çıkmak zorunda olanlar?
Bir de ‘toplumsal dayanışma’yla mümkün tabii, evde kalabilmek. Dayanışma, ‘birlik ve beraberlik’ söyleminin antitezidir. Birlik ve beraberlik çağrıları ‘görmeyin,’ ‘duymayın,’ ‘eleştirmeyin’ ve büyük sermayeyi el birliğiyle kurtarın, köprüleri yapan şirketler bir kuruş zarar etmesin anlamına gelir. Her zaman böyleydi.
‘Dayanışma,’ kapitalizmin tüm bileşenleriyle reddedilmesiyle mümkün. Kapitalizm rafları tıka basa doldurur ve o raflara saldıracak insanı yaratır. O insana ihtiyaç duyar. O insanın nasıl da matah biri olduğunu, mutluluğun yolunun o insana benzemekten geçtiğini belletir tüm propaganda araçlarıyla. Rafta ekmek bulamayan yaşlı insan? Eh o zaten ekonomik ömrünü tamamlamıştır ve toplumun omuzlarında yüktür.
‘Birlik ve beraberlik,’ pizza dağıtan çocukların o motorlar üzerinde, biz biraz daha çabuk tıkınabilelim diye yaşamlarını tehlikeye atışını allayıp pullar. Dayanışma, evinde pişirdiğin yemeği, o yemeği bulma şansı olmayanla paylaşmak ve o motorcu çocuğun sağlığı, güvenliği için kaygılanıp emek harcamak demektir. Dayanışma insanı yaşatır, insan olduğunu hatırlatır. Kapitalizmin oksijen çadırı olan ‘birlik ve beraberlik’ ideolojisi ise sömürür, sömürür ki birilerinin kârı bir lira düşmesin.
Bu nedenle kapitalistler eşitlikten yana olanları ezmek, ezemiyorsa değersizleştirmek, gülünç göstermek üzerine inşa ettiler sistemlerini. Bu yolda kullanmadıkları tek bir araç, tek bir silah, sömürmedikleri tek bir duygu kalmadı tarihleri boyunca.
Benim ekmeğimi bir insanla ‘paylaşmam’ için onun benimle aynı partiye oy vermesi, bir yaşlının evine öteberi götürmem için düşüncelerimi onaylaması gerekmiyor. Onunla her daim ‘bir’ ve ‘beraber’ olmak zorunda değilim. O beni eleştirsin, ben onu eleştireyim, aptal olmayalım; ama onunla o rezil geminin aynı filikasında olduğumuzu unutmayalım, mesele bu. Bu nedenle ‘dayanışma’ insani ve eşitlikçi bir kavramdır.
Bakın şimdi sermaye ve işbirlikçisi yazarçizer ile kemiksiz akademisyenleri, memur maaşlarından dahi kesinti yapılmasından söz eder oldu. Eh tabii, hepimiz aynı gemideyiz ya, birlik ve beraberlik zamanı! Bu ‘kullanışlı’ tiplerin biri çıkıp o fedakârlığı, iliğimizi kemiğimizi tüketen milyonerlere öneremiyor. Sahi, o milyonerler evde mi oturuyor? E tabii, nasıl da bilinçli yurttaşlar, bizi düşünüyorlar!
‘Gemiciler,’ beni mütemadiyen; bana ekmek verdiklerini iddia ettikleri, benim sırtımdan büyük servetler kazanan ve elbette teşhisin, elbette tedavinin, elbette bakımın en iyisine ulaşmak açısından hiçbir kaygı taşımayan birileriyle ‘aynı konumda’ olduğuma inandırmaya çalışıyor. Bıkıp usanmadan.
Görünmeyen bir virüs, tüm sınırları bir kez daha anlamsız hale getirdi. Yaşasın. Benim müttefikimin kim olduğunu, bana bir kez daha, mutlak kesinlikle gösterdi.
Ben, kendi toprağımda, ABD’de, Fransa’da, İngiltere’de, Rusya’da, Mısır’da, Çin’de ‘sömürülen’ her kimse, onunla aynı gemideyim. Dini, dili, cinsiyeti, etnik kökeni beni ilgilendirmiyor. Türkiye’nin sömürgeniyle ‘aynı gemide’ olduğum masallarını anlatanların gemisinin canı cehenneme.
Balo salonundan aşağıya inmeyip geminin en büyük ve konforlu odasında kalacak ve sabah akşam tıkınacaksın; gemi su almaya başladığı anda, kazan dairesinde yüzü gözü pas içinde kalmış çalışanlara, sen tıkınabilesin diye tabanları şişmiş garsonlara ‘aynı gemideyiz’ deyip ellerindeki filikaları da kapmayı deneyeceksin. Ve o insanlarla gerçek bir ‘dayanışmadan’ söz edenleri, küçük görmeye kalkacaksın. Oh ne güzel dünya.
Evde kalalım…
Belki de yüz yıldır bu denli anlamlı bir talep olmamıştı! Buna mukabil, evde kalma lüksü olmayanların ‘yaşam hakları’ güçlü bir biçimde gündeme getirilmediği, işten çıkarılmalar ve küçük işletmelerin iflası engellenmediği sürece, boş laf. Bunun için bir zahmet idareye, yönetenlere, sermaye sahiplerine seslenmek gerekiyor.
Yalnızca ‘gelir’ değil, her konuda. Örneğin yaşlı umrecilere kızmak yerine, önlem almadan o insanların gitmesine izin verenleri, ya da asker uğurlayanları aptallıkla suçlamaktansa şu koşullardaki asker alımlarını sürdürenleri ve ‘hamaset sevdasından’ olmalı, gerekli yasakları koymayanları eleştirmeyi deneyebiliriz. İnsanlar canının derdine düşmüşken, doğal SİT alanlarını imara açmayı düşünebilenleri, misal.
Muhterem birey, eşsiz birey, her şeyin en güzeline ve en iyisine layık birey, kendi bacağından asılacağına inandırılmış benzersiz birey… Piknik yapmadan yaşayamayan birey, boğaz havası almadığında ölecekmiş gibi hisseden birey… Pizzası beş dakika geç geldiğinde küplere binen, marketteki bütün makarnaları almaya çalışan, tek bir kolonya bırakmayan, şu hayattaki en derinlikli çözümlemesi ”Yaaa parasıyla değil mi?” olan, yüceler yücesi birey…
Hepimizin bir kez daha hatırlamasında yarar olabilir: Evde oturabiliyor oluşumuzun tek nedeni, evde oturma şansı olmayanların emeği ve kendi yaşamlarını tehlikeye atmak zorunda kalmaları. Türkiye’de ve dünyada…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025