Mustafa Karaalioğlu
Bugün itibariyle bütün ülkelerle ilişkiler seviyesine bir çizgi çekilip özet alınacak olsa listenin başında Rusya bulunmaktadır. Demokrasi, hukuk ve kalite standartları gibi alanlarda değilse bile askeri, diplomatik alanlarda ve özellikle enerji sektöründe ileri düzeyde ilişkiler tesis edilmiştir ve gelişmektedir. Özellikle, Akkuyu’da Nükleer santral inşaatının başlamasıyla birlikte, doğalgazdaki bağımlılığa ilaveten Rusya, Türkiye’nin enerji geleceğinde de ikame edilmesi imkansız bir ağırlığa kavuşmuş bulunuyor. Sadece bu yönüyle bakıldığında bile Rusya, çevresindeki eski Sovyet coğrafyası ülkelerinde sahip olduğu boyutta olmasa da bizim tarafımızdan bakıldığında tek taraflı sayılabilecek bir enerji üstünlüğünü modelini kurmuş bulunmaktadır.
İki ülke arasındaki ileri düzeyde orantısız ve tabii ki Türkiye aleyhine oluşmuş bulunan dış ticaret dengesizliğini de bu tabloya eklemek gerekir. Rusya, Türkiye’ye başta enerji olmak üzere S-400 gibi ileri teknolojik düzeyde ürünler dahil satabileceği her şeyi satmakta ama buna mukabil ithalatta, bazen adı konulmuş ama çoğu kez de adlandırılmamış bir blokaja devem etmektedir. Ruslar’ın ticari ilişkileri domates düzeyine indirgemekten çekinmemesi de işin bir başka yönüdür.
***
Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşması ve bunun zaman zaman orantısız bir noktaya varmasında elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada çeşitlilik arayışının payı vardır ama büyük ölçüde Avrupa ve ABD’nin Ankara’ya karşı şaşkın ve dağınık tavırlarıyla yakından ilgilidir. Bunu da ekleyelim… Önceki gün, Astana sürecinin devam zirvesinde Ankara’dan dünyaya verilen üçlü fotoğraf da Türkiye-Rusya ve Türkiye-İran ilişkilenin artık pazarlığı kızıştırma boyutunu aştığını göstermektedir. Yani artık iki ülke arasındaki ilişki “aktüel ittifak” boyutunu geçmiş ve kalıcı, stratejik ittifak evresine geçmiştir. Özellikle Suriye’de yol yürümekte Ankara için en çok imkan barındıran denklem bu üçlü fotoğraftır. Nitekim son Afrin harekatında Rusya hava sahasını açarak ve diplomatik pozisyonunu en azından stabil tutarak bazı kolaylaştırıcı imkanlar da sunmuştur.
Elbette, Suriye’de Rusya’nın istediği şeyle Türkiye’nin tatmin olacağı sonuç aynı değildir. Sadece Esad’ın iş başında kalması konusundaki derin görüş ayrılığı değil, YPG’nin bu ülkedeki konumu ve rolü konusunda da ciddi fikir ayrılığı devam etmektedir. Ankara direncini biraz azaltacak olsa Rusya bir çırpıda, PYD/YPG’nin Suriye’nin geleceğinde rol sahibi olmasının yolunu açacaktır. Hatta bu direnç güçlü bir şekilde devam ederken de bunu yapma ihtimali yüksektir. Halen PKK’yı terör örgütü olarak görmeyen tek müttefikimiz olma özelliğini sürdürüyor ve Moskova’da da bir PKK bürosu faaliyetlerine devam ediyor.
***
Türkiye’nin en iyi ilişkiye sahip olduğu ülke Rusya’dır ama Rusya’nın en iyi ilişkiye sahip olduğu ülke Türkiye değildir. Buna rağmen Putin yönetiminin Türkiye’den gördüğü sempati ve dostluğu giderek artırması kesinlikle takdir edilmesi gereken bir başarıdır.
Uzun lafın kısası, Moskova yönetimi güçlü ve soğukkanlı siyasetini Türkiye’yi kazanma mesaisinde ustalıkla kullanmaktadır.
Peki bu ilişki Türkiye için hem bugün hem de gelecekte güvenli ve kazançlı bir işbirliği vaat ediyor mu? Ya da ilişkiler geliştikçe Türkiye’nin dış politika seçeneklerin artacak mı yoksa aksine daralacak mı? Bu yüksek bağımlılık Ankara’nın portföyündeki bütün diğer ilişkileri etkileyeceğine göre kayıp-kazanç dengesi nasıl oluşacaktır?
Cevapları tahmin ederken yine de iyimser olmaya çalışalım…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025