Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Değişim ve nasıl bir demokrasi meselesine "kamuoyu" gibi farklı bir pencereden bakmayı deniyorum. Alışılmış yaklaşımlar "toplum ve demokrasi" gibi daha total, bütünlükçü yaklaşımlardır. Eğer çoğulcu ve katılımcı bir demokrasi tercihimizi en başta yapmışsak böyle bir demokrasi için reel sorunlarımız üstüne düşünürken bakışımızın, metodumuzun da çoğulcu olması gerekir. Başka deyişle siyasetin gözünden kamuoyuna değil, kamuoyunun gözünden siyasete bakmak...
Bu gözlükle AK Parti'ye bakmıştım geçen yazımda. Gördüğümü "Çoğulculaşamayan çoğulluk" tanımıyla ifade etmiştim. AK Parti örneğin CHP'ye göre monolitik olmayan çoğul bir kamuoyuna sahip. Fakat AK Parti siyaseti çoğulcu değil. Son örneği İsrail ile ucu savaşa bile gidebilecek olan ipleri koparma siyasetidir. Bu siyasetin yanlış olduğunu söylemiyorum. Doğru veya yanlış yargısından önce bu ülkenin geleceğini ilgilendiren böylesine köklü bir dış politika kararı öncelikle TBMM'de tartışılması gereken bir karar değil midir?
Ne var ki, bu eleştiriyi yapmayı bile akıl edemeyen bir muhalefet veya muhalefetsizlik olgusu geçen yazımda belirttiğim gibi AK Parti'nin çoğulcu siyaset üretemeyişinin önemli nedenlerinden biridir aynı zamanda.
Kürt siyasi hareketine gelelim
Niye oraya geliyoruz? Çünkü Türkiye'nin çoğulcu demokrasi ihtiyacını kuvveden fiile çıkaran değişim dinamiklerinden en önemli biri de Kürt hareketidir. Vesayet rejiminin çöküşünde Kürt hareketi nesnel bakımdan belirleyici rol oynadı. Niye öznel değil de nesnel diyorum, zira Kürt hareketi izlediği reel siyasetlerde vesayet rejiminin çöküşünde oynadığı pozitif rolün hakkını veren bir siyaset geliştiremedi. Hatta Ergenekon tutuklamaları ve davaları sırasında "yesinler birbirlerini" diyen Kürt siyasetçilerini dahi gördük. Bu durum kendileri için olduğu gibi Türkiye için de bir kayıptı maalesef. Çok eminim ki Kürt siyasi hareketi bir gün bu tarihî yanlışının özeleştirisini yapacaktır.
BDP'nin "Türkiye partisi olma" perspektifi başlangıçta heyecan ve umut yaratmıştı. Bugün de bu hedefi demokrasimiz için önemli görenlerdenim. Kısmi anayasa değişikliği ve 12 Eylül halk oylaması bu açıdan büyük bir fırsattı. Rakamlar ortada. Hiç değilse referandum sonrasında BDP'den bir siyaset değişikliği beklenirdi. Olmadı.
Neden olamadı?
"Çoğulculaşamayan çoğulluk" nedeniyle. Kürt siyasi hareketinin de, beklentileri farklılaşmış çoğulcu kamuoyları var. Bunu zaman zaman açıklamalarını gördüğümüz sivil toplum örgütlerinin tavrından anlıyoruz. KCK, DTK örgüt biçimleriyle bu çoğulluk kısmen karşılanmış olsa da yetmez. Zira sonuçta tek tip bir siyaset bu çoğulluğu kucaklamada yetersiz kalır, kalıyor da. Fakat bu farklılıklar, geleneksel sol siyasetlere hâkim olan "yığınsallık" adına görmezden geliniyor. Böyle olunca da aslında çok önemli bir imkân olan Kürt halkının direngen yığınsal mücadelesi yeni siyasetler yaratma yolunda değerlendirilemiyor, aksine tepkisel siyaset, yeni siyaset ihtiyaç ve arayışlarının üstünü örtüyor. Son seçimlerde baraja rağmen BDP azımsanmayacak bir sonuç aldığı halde, TBMM'yi boykot etmesiyle bu dediğimi somut olarak yaşayıp gördük.
Çok açık ki, askerî vesayete karşı olan ve Kürt sorununun daha fazla demokrasiyle çözümünü isteyen bu geniş kamuoyu yalnızca sol, sosyalist unsurlardan oluşmuyordu. TBMM'yi boykot ya da Meclis'e gitmeme siyasetinin ise bu genişliği kucaklayamayacağı, aksine dar bir siyaset olarak Kürt özgürlük hareketinin imkânlarını daraltacağı çok açıktı.
Tek yanlı demokratik özerklik ilanı da çoğulcu kamuoyu hassasiyetini gözardı eden önemli bir başka yanlış oldu. Oysa farklılıkları olsa da yerel özerklik yalnız Güneydoğu için değil batı için, bütün Türkiye için gerekliydi ve yerel yönetimlere özerklik isteyen geniş bir kamuoyu da vardı. "Özerklik batı için de gerekli" argümanını tek yanlı özerklik ilanını haklı göstermek için bir gerekçe olarak kullanmakla, bunu isteyen kamuoyunu kazanmak arasında dağlar kadar fark var. Haklı taleplere dayanmış olsa bile çoğulcu olamayan dar siyasetlerle çoğulcu siyaset arasındaki fark bu örnekte çok açık.
PKK'nin ve devletin açık veya örtük stratejileri üstüne oturtulan türlü çeşitli analiz ve hesapları bilerek bu tablonun dışında tutuyor, görmezden geliyorum. Zira eğer Kürt meselemizin çözümü bir uçta devrim öbür uçta tasfiye gibi niyetlerle ertelenmeyecek, dört parçası için de çözüm daha fazla demokrasi çerçevesine oturtulacaksa demokratik kamuoylarını dikkate almayı her türlü hesabın önüne çıkaran yeni bir yaklaşım şarttır.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012