Namık ÇINAR
Yahu etmeyin!
Askerliğini onbaşı olarak bile yapmamış kimseler, çıkmışlar ortalığa, “meskûn mahalde savaş” taktik ve teknikleri hususunda ahkâm kesip duruyorlar.
Bir ordudan sokak muharebeleri yapmasını istemenin, önce orayı yerle bir etmesini önermek olduğunun farkında bile değiller.
Kobane’ye askerî harekât düzenlemek demek, şehrin her metrekaresini ilkin topçu ateşiyle döverek dümdüz etmek demektir.
Zira düzenli bir ordu için savaşı kent içinde kabûl etmek, “hâl tarzları”ndan en kötüsünü seçerek, paramiliter hasma avantajlar sunmak anlamına gelir.
Binalara yazık olmasın yerine, riski asker canıyla ödesin diyemeyeceğinize göre, şehre girmeden önce topçu ateşiyle rakımını birkaç metre düşüreceksiniz ki, canlı namına bir tek düşman dahi kalmasın.
E hani içeride hâlâ siviller vardı; bunu nasıl yapacaksınız? Bir.
Oysaki, o Suriye savaşına ne yapıp edecek, müdahil olmayacaksınız. Bu da iki.
İyi ama ilerleyen IŞİD tehlikesi ve Kürt yurttaşlarımızın Rojava’daki soydaşlarına yönelik katliamları ne olacak?
Oturup seyir mi edeceğiz?
Aslında önerilen hiçbir yöntem tümüyle doğru, ya da tümüyle yanlış değil.
Her seçenekte, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu var.
Her ne yapacaksak, serinkanlı olmak zorundayız.
Zaten bizi bu hâllere Erdoğan’ın o akıllara ziyan Esed’i devirme hırsı getirdi.
Bunu yaparken de, tam bir “Keşanlı Ali” pozuyla, bütün Ortadoğu’yla hattâ Batı’yla da olan dostane diplomatik ilişkilerimizi alt üst etti.
Hâlbuki şimdi, tıpkı bir slalom kayakçısı kıvraklığıyla engellere çarpmadan uluslararası esnek politikalar güdebilecek konumda olsaydı, tüm bölgeye gerçekten yararı da dokunabilirdi.
Bizi bugün içeride Türk-Kürt diye daha da gerip yıpratan Kobane meselesini de, Suriye’nin iç işlerine bir müdahale olmadığına ikna ettiği fincancı katırlarını ürkütmeden ve o savaşın bir öznesi yapmadan, pekalâ çözebilirdi.
Ama o, bayır aşağı merdivenle kayan langır lungur biri olmanın ötesine geçemedi.
Modern dünya, önce bunu, Ortadoğu’ya örnek olmasını düşündükleri laik ama aynı zamanda dinî değerlerle de barışık bir “Türkiye Modeli”nin sahibi sandılar.
Ne ki, burasını diğer İslâm ülkelerinden farklı kılan o modelin asıl sahibi, içinde barındırdığı bütün sıkıntılarıyla birlikte, yüzyıllık baskıcı bir Kemalist süreçti.
Erdoğan’dan beklenen ise, bu modeli demokratik hâle getirip geliştirmek ve yaygınlaştırmak olacakken, Araplara özenip kendisi benzemeye kalkınca; Batılılar yanlış bir projenin peşinde olduklarını anladılar ve hizaya sokulacaklar arasına onun adını da yazdılar.
O da şimdi, bu Kemalist militer devletin ne kadar kötü alışkanlığı varsa, onları İslamcı bir versiyonda geliştirerek, tiranlığını sağlamlaştırmaya çalışıyor.
İşte bu amaçla da, Kobane kadarlık değil ama tüm Suriye’yi içine alacak bir sefere iştahlı olduğunu hiç saklamıyor.
Eğer yaşananlar Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesini doğuracaksa, Erdoğan’a gaz verenler,Türkiye’yi de o parçalanmadan nasibini alıp sonradan nadim olacakları bir sonuca sürüklemesinler.
Zira askerî bir harekâtı konuşurken işin nerelere varacağını, iki milyon sığınmacı sorununu kucağında bulup nasıl yalnız kalındığını da görerek, mukayese etsinler.
Suriye, kurdelesine fiyonk atıp üstüne para bile verseler, almaya heves edilmeyecek bir yerdir.
Çağımız artık teritoryal kazanımlar değil, özgür pazarlar çağıdır.
Doğu, tarih boyunca sorun olmuştur.
Osmanlı 1402’de neredeyse Sırbistan’a ulaşmışken, henüz Ankara’nın ötesine geçmiş dahi değildi.
Osmanlı, umurunu ve ilişkilerini Batı’da aradığı oranda büyümüş, Doğu’ya yöneldiği oranda da yok olmuştur.
Hiç değilse ataların gerisine düşülmemelidir.
Feveranlarla hiç kimseyi kurtaramazsınız; tam tersine, o insancıklara daha da zarar verirsiniz.
Yüzbinler gözlerinizin önünde can vermedi mi?
Şimdiye kadar hep böyle olmadı mı?
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016