Neşe Düzel
“PKK için Kürdistan kapanıyor. Esad’ın gitmesi ve Baas’ın sarsılmasıyla, PKK’nın Suriye desteği de bitiyor. PKK’nın bütün o eski Bekaa kontakları yıkılacak, o insanlar belki Suriye’den kaçacaklar.”
“Her yıl 45 bin kamyon Suriye’den geçip Ortadoğu ülkelerine gidiyor. Kamyonların Suriye’den gitmesi artık çok zor. Peki, nereden geçecekler? Irak’tan. Irak ise parçalanıyor! Irak’ta savaş çıkarsa ne olacak?”
“İran-Türkiye ilişkileri artık parlak olmayacak. İran, nükleer silaha sahip bir ülke. Biz ise NATO üyesiyiz, İran’dan tehdit algılıyoruz. Algılamasaydık, Kürecik’e füze savunma radarları kurdurmazdık.”
***
NEDEN MENSUR AKGÜN
2012, Türkiye için kolay bir yıl olmayacak gibi gözüküyor. 2011’de, Batı’da yaşanan krizlere muhteşem bir ekonomik performans göstererek teğet geçen Türkiye, bakalım 2012’de Güney’de yaşanan krizleri yara almadan atlatabilecek mi? Çünkü Ortadoğu’daki karışıklıklar geldi sınırlarımıza dayandı. Sadece Suriye değil Irak da hızla bir iç savaşa sürükleniyor. Irak’ta Şii-Sünni savaşı mı çıkacak? Bundan Kürdistan nasıl etkilenecek? Irak’taki karışıklık Türkiye’ye nasıl yansır? Suriye’de de Esad karşıtları hızla silahlanıyor. Suriye bir iç savaşa mı gidiyor? Suriye’de çatışmalar derinleşirse, Türkiye bundan nasıl etkilenir? Türkiye de bu çatışmaların bir parçası haline gelir mi? Türkiye Suriye ile savaşa girer mi? Esad’la sıkı bağları olan PKK bu gelişmelerden nasıl etkilenecek? Esad ne kadar dayanır? Esad’ın gitmesi Suriye’yi yatıştırır mı? Türkiye, Irak’ta ve Suriye’de ne tür çözümler arzuluyor? İsrail bütün bu gelişmelerde nasıl bir tavır alıyor? İsrail-İran çatışması yaşanır mı? İran’ın nükleer bomba yapması dengeleri nasıl etkiler? Türkiye İran’la çatışır mı? Bütün bu soruları, Türk dış politikasını ve bölgeyi yakından izleyen Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi Direktörü, uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Mensur Akgün’le konuştuk.
***
NEŞE DÜZEL: Ortadoğu’daki karışıklıklar sınırlarımıza dayandı. Suriye bir iç savaşa gidiyor gibi gözüküyor. Ama ben konuşmaya önce Irak’tan başlamak istiyorum izninizle. Irak’ta Başbakan Maliki, Cumhurbaşkanı yardımcısı Haşimi’yi tutuklatmak için harekete geçti. Ne oluyor Irak’ta?
MENSUR AKGÜN: Irak parçalanmaya gidiyor. Amerikalıların ülkeden gitmesini ancak bir gün bekleyebildiler ve bu kriz patlak verdi. Sorunun, Irak’ın toprak bütünlüğü içerisinde çözülmesi mümkün gözükmüyor artık. Oysa Irak’ın parçalanması demek, çok büyük bir istikrarsızlığın ortaya çıkması demektir.
Irak nasıl parçalanır?
Ortada bir Sünni Irak, kuzeyde bir Kürt devleti, güneyde de bir Şii devletin ortaya çıkması olasılığı çok büyük. Bu bölünme çok sarsıntılı olacak. Şiilerle Sünniler büyük olasılıkla savaşacaklar.
Kürtler ne olacak? Kürtler nasıl bir pozisyon alacak?
Herhalde bu işin dışında kalmayı becerebilecekler. Çünkü sorun Kürtlerden kaynaklanmıyor. Sorun, Sünnilerle Şiiler arasında yaşanıyor. Gerçi Irak’ta bir iç savaş çıktığında, savaş, Kürt bölgesine sıçramayacak anlamına gelmiyor bu. Kürt bölgesi de bir istikrar vahası değil ama... Şu anda Irak’ta Araplar arasında bir mezhep çatışması yaşanıyor. Üstelik bu çatışmanın bölgesel bir boyutu da var. Çünkü bu mezhep çatışmasını destekleyecek bir İran var Irak’ın yanı başında.
Irak’ın bölünmesi İran’ın çıkarına mı?
İran, nükleer silahlanma ve bölgede hegemonya iddiası yüzünden ABD, İsrail ve hatta Türkiye tarafından sıkıştırılıyor. Irak’ın istikrarsızlaşması ve bölünmesi İran’ın çıkarına oluyor. Çünkü İran böylece Irak’ın Şii nüfusu üzerindeki ağırlığını daha da arttırabiliyor. Bu durumda bölgede Şii-Sünni aksında ciddi bir bölünme yaşanabilir.
Kürtler ne olacak?
Irak’ta şu anda hiç kimsenin elinde Kürtlerinki gibi bir askerî güç yok. Bu yüzden kimse kalkıp da Kürtlerle çatışmaz. Zaten Sünniler de şu anda darmadağınlar. Mevcut güçleriyle kendilerini Şiilerden ancak korurlar ya da koruyamazlar.
Kürtlerin askerî gücü Şiilerden ve Sünnilerden daha mı büyük bugün? Kürtlerin güvenlik açısından Türkiye’ye ihtiyacı yok mu bu durumda?
Güvenlik açısından yok ama ekonomik açıdan ihtiyaçları var. Kürtler, kendilerini koruyabilme yeteneğine sahipler. Bir tür düzenli ordu gibi çalışan caydırıcı bir milis güçleri var. Bugün Kürtlere, Saddam’ın ordusu gibi saldıracak bir ordu yok Irak’ta. Ama şu gerçek de var. Kürdistan’ın Türkiye dışında ittifak kurabileceği bir ülke yok bölgede. Aynı şey Türkiye için de geçerli. K. Irak’ı sadece PKK olarak görmemeliyiz biz. K. Irak bizim için hem Ortadoğu’ya açılan kapı olacak hem de bizimle bölgedeki istikrarsızlık arasında bir tampon bölge görevi görecek. Ortadoğu’daki sorunların bize taşınmasını K. Irak engelleyecek. Dolayısıyla K. Irak’ın istikrarı, bizim istikrarımız demektir.
El Kaide, Irak’ta bombalamalara başladı. El Kaide ne istiyor?
Bunlar karanlık konular. Yazılanlara ne kadar güvenilebilir bilmiyoruz. Birkaç yıl sonra bunlar tamamen yalanlanabilir de. Burada önemli olan şu. Irak’taki çatışma derinleşecek ve Irak’ı parçalanmaya götürecek. Türkiye de bundan zarar görecek.
Türkiye nasıl zarar görecek?
En başta ekonomik zarar görecek. Her yıl 45 bin kamyon Suriye üzerinden Arap dünyasına ve Ortadoğu’nun çeşitli yerlerine gidiyor. Bu konuda tıkandık! Kamyonların Suriye’den gitmesi şimdi çok zor. Peki, nereden geçip bölgeye gidecekler? Irak’tan geçecekler. Peki, Irak’ta savaş çıkarsa ne olacak ? Zaten güvenlik riski yüksek bir yerdi Irak. Şimdi bu risk daha da artacak. Irak’ın bir iç savaşa sürüklendiğini düşünürseniz... İran, Suriye, Irak derken, Türkiye’nin güneye açılan kapılarının tümü karadan kapanacak demektir bu. Bu durumda Türkiye bölgeyle ticaretinde başka yollar ve yöntemler bulmak zorunda! Nitekim Ortadoğu pazarına gemi taşımacılığıyla Mısır üzerinden ulaşılmaya çalışılıyor.
Irak’ta Sünniler, özerk bölge istediklerini söylüyorlar. Bu istek bir iç savaşa yol açar mı peki?
Hayır açmaz. Çünkü Irak’ın toprak bütünlüğü, herkes açısından artık giderek daha az anlam ifade etmeye başladı. Irak’ta iç savaşa yol açacak olan şey, Haşimi’yi tutuklama tezkeresidir. Irak’ın üçe bölünmesi ihtimali artık yüksek.
Kürt lideri Barzani, bu son çatışmayı yatıştırma görevini üstlenebilir mi?
Arabuluculuk yapmaya çalışıyor ama yatıştırabileceğini sanmıyorum. Aslında hiç beklenmedik bir durum çıktı ortaya. Batı, Irak’taki siyaseti hep Türkiye üzerinden okudu. Kürtlerle Türkiye’nin asla barışmayacağı varsayımı üzerinden senaryolar üretti. Sünnilerle Şiilerin barışamayacağı üzerinde ise kimse durmadı. Irak’ın toprak bütünlüğü söz konusu olduğunda, Batı da, Türkiye de hep ayrılıkçı olarak Kürtleri gördü. Oysa Türkiye ile Kürdistan barıştı. Siyasi ilişkiler, ticaret mükemmel gidiyor. K. Irak, PKK’yla mücadelede siyasi destek veriyor. Ama şimdi Irak’ta beklenmedik bir durum yaşandı. Batılıların görmek istemediği bir İran ve Şii faktörü ortaya çıktı. Bu faktör Irak’ta büyük istikrarsızlık yaratacak.
Kürtler niye Irak’ın parçalanmaması için çaba sarf ediyorlar?
Parçalanması için çaba sarf ederlerse bütün yük üzerlerine yıkılır. Irak’taki Araplar ânında birleşip Kürtlere karşı cephe alabilirler. Eğer bundan sonra Irak, Kürtlerin dışında bir nedenle parçalanırsa, Türkiye, Kürt devletini tanımak zorunda kalır. Ama Kürtler kendileri bağımsızlık ilan edecek olurlarsa, Türkiye ile başları derde girer. Aslında Kürtler Suriye’deki istikrarsızlıktan büyük endişe duyuyorlar.
Niye?
Arap dünyasında esen rüzgârın tsunamiye dönüştüğünü ve bu tsunaminin kendilerini de etkileyeceğinden korkuyorlar. Çünkü Esad gitse de, Suriye’de büyük bir istikrarsızlık çıkacağını düşünüyorlar. Türkiye’nin örgütlemeye çalıştığı muhalefet grubunun Esad sonrasında Suriye’ye ne kadar hâkim olabileceği, bu muhalefet halkasının kendi içinde sorun çıkıp çıkmayacağı belli değil. Aslında Arap Baharı’yla Ortadoğu’da rejimler yıkılıyor ama o ülkelere demokrasi kolay gelmiyor. Çünkü bu ülkelerin Türkiye gibi bir demokrasi çıpaları yok.
Demokrasi çıpaları mı yok?
Evet. Arap ülkeleri, Türkiye’yle kıyaslanırken, Türkiye’nin uluslararası bağlantıları unutuluyor. Biz Avrupa Konseyi ve NATO üyesiyiz. AB’ye üye olmak için reform çalışmaları yaptık. Bunların olduğu bir ülkeyle, hiç uluslararası demokratik bağlantısı olmayan ülkeleri karşılaştırıyorlar. Nitekim Kaddafi gitti ama şimdi Libya’da etnik kabileler çekişiyor. Her an bir iç savaş çıkabilir. Mısır’da Libya’daki gibi bir iktidar boşluğu yok ama orada da insanlar demokrasi istediler ama demokrasi gelmedi. Mübarek gitti, asker geldi. Hiçbir şey değişmedi ve uzunca bir süre de değişmeyecek. Sadece göstermelik şeyler olacak.
Peki, Irak’taki çatışmalar Barzani’yi güçlendiriyor mu?
Güçlendiriyor ama Barzani’nin konumu çok güçlü değil. Çünkü K. Irak tam demokratik değil. Barzani, otoritesini ve siyasi gücünü etnik kimliğinden ve Kürt sorununun varlığından alıyor. Bu yüzden onun da iktidarı uzun dönemde sarsıntıda. O da demokratikleşmek zorunda. Zaten K. Irak’ta da halk demokratikleşme talebiyle sokağa çıktı. Arap baharı bir süre sonra Kürdistan’a da gelir. Şu anda Kürtleri birarada tutan bir milli mesele var. O da Kürt devletini birarada tutmak. Eğer kendi dışlarındaki bir nedenle bağımsız Kürt devleti kurulacak olursa, güvenlik gerekçesi ortadan kalkacak ve insanlar “hadi bakalım şimdi demokratikleşme sırası” diyecekler.
Türkiye’nin pozisyonu ne Irak’ta?
Bütün etnik ve dinî gruplarla eşit mesafede durmaya çalışıyor. Herkesle görüşüyor. Irak’ın toprak bütünlüğünü ve istikrarını sağlamaya çalışıyor.
Suriye’de Esad karşıtları hızla silahlanıyor ve silahlı mücadeleye girişiyor. İç savaşa mı gidiyor Suriye?
Evet, iç savaşa doğru gidiyor. Suriye’de iki muhalefet var. Bir silahsız olanlar, bunlar sokaklarda gösteri yapıyorlar. İki, Suriye ordusundan kaçanlar. Türkiye’nin kolladığı Özgür Suriye Ordusu denen bu grubun 20 taburdan oluştuğu belirtiliyor. Türkiye bu desteği ne reddediyor ne de kabul ediyor. Tabii şaka değil, 911 kilometrelik sınırımız var Suriye’yle. Yılda 45 bin kamyon geçiyor Suriye’den. Bu ülkenin geleceğiyle ilgili ciddi çıkarların var. Eğer ileride iktidara gelirlerse bunlarla çalışacaksın. Sonradan tanışmaktansa, bunlarla şimdiden tanışıp birlikte hareket etmek çok daha akıllıca. Bu arada Esad’ın muhaliflerine Katar’ın da silah verdiği söyleniyor.
Esad’ın destekçileri kimler?
Arkasında sağlam bir Baas rejimi temeli var. Türkiye’deki Kemalizm gibi bir şey. Yıllardır tek parti iktidarı sürüyor. Ordu, yargı, kliantalist burjuvazi, devlet tarafından kontrol edilen basın, her şey o rejimin bekası için çalışıyor. Anlayacağınız bir konsensüs yönetimi bu. Başında da göstermelik, güçsüz bir lider olan oğul Esad var. Geçen gün İsrail gazetesi yazdı, Ruslar Esad’a ailesiyle Rusya’ya gelmesini teklif etmiş.
Niye Rusya böyle bir teklifte bulundu?
Baas rejiminin bekasını sağlamak için bir manevra, bir teklif bu. Mısır’da iktidarın transferini Amerika gerçekleştirdi. İktidarı Mübarek’ten askerlere devretti ve çok fazla şey değişmedi. Suriye’de de Rusya aynı şeyi yapacak. Esad gidecek, Rusya’ya yakın olan Baas rejimi kalacak. Esad buna razı olabilir. Bin Ali gibi kaçanların kurtulduğunu, Kaddafi gibi kalanların ise katledildiğini gördü. Biliyorsunuz, Yemen devlet başkanı da tedavi gerekçesiyle Amerika’ya gidiyor.
Türkiye Suriye ile savaşa girer mi?
Baas’ın PKK’ya Türkiye’nin canını acıtacak kadar destek vereceğini ve Türkiye’nin bütün hiddetini üzerine çekeceğini sanmıyorum. Zaten şu anda Suriye, Türkiye ile ilişkilerini, ticaretini koparmıyor. Türkiye ona ambargo uygularken, o sadece ithalata yüzde 30 vergi uyguluyor. Türkiye açısından Suriye ile ilgili asıl tehlike, Suriye’deki iktidar transferinin uzun sürmesidir. Çünkü oradaki insanların güvenli bölge talebi var. Eğer bu iş uzarsa, Türkiye sorunun içine çekilebilir. Hatırlayın, 1991’de Saddam’ın bombalarından bir milyon insan Irak’tan Türkiye’ye kaçmıştı. Eğer Suriye’den böyle bir göç olursa, Türkiye bu göçü Suriye sınırlarının içinde durdurmak için Suriye’ye askerî olarak müdahale edecek. Bunu açıkladı zaten.
Türkiye savaşa mı girer bu durumda Suriye ile?
Bu anlamda girer. Güvenli bölge ilan ettiği yere Suriye ordusu girdiği takdirde hava gücüyle müdahale eder. Bu da bizim açımızdan epey bir askerî harcamaya yol açar.
PKK bu gelişmelerden nasıl etkilenir?
Olumsuz etkilenir. PKK için K. Irak kapanıyor. Esad’ın gitmesi ve Baas’ın sarsılmasıyla Suriye desteği de bitiyor. PKK’nın bütün o eski Bekaa kontakları yıkılacak, o insanlar belki Suriye’den kaçacaklar.
Esad bu çatışmalara ragmen iktidarını koruyamaz mı?
Bütün şartlar onun Suriye’den gitmesine yönelik. Rejimin bekası için onun feda edilmesi gerekiyor. Bence kendisi de gitmek istiyor. Esad uzun süre dayanamaz. Onun gidişiyle Baas rejimi çökmeyecek ama sarsılacak tabii. Aslında Arap Birliği’nin planı da Esad’ı Suriye’den kaçırmak. Çünkü kimse Suriye’ye müdahale edilmesini istemiyor. Esad denklemden barışçı yoldan çıkarılacak. Suriye’de büyük bir istikrarsızlık ve iç savaş yaşanmaktansa kademeli bir geçişin sağlanması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye’deki istikrarsızlığın bölgeye sıçramaması Türkiye açısından da çok iyi bir yöntem.
Esad’dan sonra Suriye’de neler olur?
Bir geçiş dönemi yaşanacak. Güvendikleri birini getirecekler. Yeni anayasa yazılacak, partiler arasında eşitlik sağlanacak. Esad bunların sözünü vermişti ama yerine getiremedi. Sonuçta Baas rejimi sarsılacak. Artık Ortadoğu’da hiç kimse için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bütün Ortadoğu değişecek. Körfez ülkeleri, S. Arabistan, Katar da değişecek.
İran’ın bütün bunlara cevabı ne olacak peki?
İran’ın bölgede Şiiler üzerinden bir cevabı olacak. Suriye, İran açısından artık devreden çıkıyor. Aradaki farkı İran, Şii ideolojik gücüyle kapatacak, bölgede etkisini, ağırlığını yine hissettirecek İran. Nükleer silah sahibi olursa dokunulmazlık da kazanacak. İran faktörünü gözardı ederek bu bölgede siyaset yapmak mümkün değil.
Peki, İsrail bütün bu gelişmelerde nasıl bir tavır alıyor?
İsrail açısından Arap baharı tümüyle rahatsız edici. Çünkü bilinen düşmanlar da, eski dostlar da ortadan kalkıyor. Mısır’la 1978’de temelleri atılmış olan bir Camp David barış düzeni vardı. Ama şimdi bölgede, halka hesap vermek zorunda kalan yeni bir düzen ortaya çıkıyor. Mısır ya da Ürdün, eskiden olduğu gibi artık Gazze’ye saldırdığında İsrail’e tepkisiz kalamıyor. Bundan böyle İsrail eski müttefiklerine fazla güvenemez. 2008-2009’da Gazze’ye saldırıp bin 500 kişiyi öldürdüğünde, Mısır Hamas’ı sorumlu tutmuştu. Sebebi de, Hamas’ı Müslüman Kardeşler’in devamı olarak görmesiydi. Ama şimdi Müslüman Kardeşler zaten Mısır’da iktidarda olacak ve bu ekip bölgede kendine yakın gördüklerini savunacak.
İsrail -İran çatışması yaşanır mı?
İsrail tehdit etmeye devam edecek ama saldıracağını sanmıyorum. Çünkü sonuçlarına katlanmak istemez. Saldırırsa, Müslüman dünyanın İsrail karşısında birleşmesine neden olur. Ayrıca İran’ın nükleer tesislerini yok edebilmesi de kolay değil. Çünkü İran da buna mutlaka cevap verir. Hatta Hürmüz Boğazı’nı kapatır. Bu durumda petrol fiyatları 300-500 dolara fırlar ki, bundan İsrail ve bütün dünya zarar görür.
Peki, Türkiye-İran arasındaki ilişkilerin geldiği nokta nedir bugün?
İran-Türkiye ilişkileri de artık parlak olmayacak. İran, nükleer silaha sahip bir ülke. Biz ise NATO üyesiyiz ve İran’dan tehdit algılıyoruz. Zaten algılamasaydık, Kürecik’e füze savunma sistemlerini, radarları kurdurmazdık. İran yarın nükleer silaha sahip olunca, ki olacağa benziyor, o zaman Türkiye açısından ciddi bir tehdit oluşturacak. Ve Türkiye bir süre sonra İran’dan gelebilecek tehdide karşı tedbir almak zorunda kalacak. Bunun için askerî güç konuşlandıracak, İran’dan gelebilecek saldırıya karşı füze sistemleri kuracak.
Bu söyledikleriniz, Türkiye silaha daha çok para harcayacak anlamına gelmiyor mu? Türkiye uzun yıllar Yunanistan’la yaşadığı silahlanma yarışının daha da büyüğünü şimdi İran’la mı yaşayacak?
Kaçınılmaz olarak bu yarış başlayacak. Çünkü İran nükleer silah üretmekten vazgeçmeyecek. Dolayısıyla Türkiye daha çok silahlanmak zorunda kalacak. NATO’yla yetinmeyecek ve kendi füze savunma sistemini kurma ihtiyacını da duyacak. Hastane, okul yapacağına, askerî tesis yapmak zorunda kalacak. Kaynaklar lüzumsuz yere silaha aktarılacak. Çünkü İran füzeyi İsrail’e de atsa, sana da atsa, fark etmiyor. Nereye düşecek hesabı yapamazsın. Balistik füzeyi kalktığı anda vurmak zorundasın. Biliyorsunuz... Türkiye’de şu anda 30’a yakın nükleer başlık olduğu söyleniyor.
Türkiye’de ne zamandan beri nükleer silah var?
Soğuk Savaş’tan beri var. Ama şu önemli. Türkiye’nin kendisine ait bir nükleer silahı yok. NATO çerçevesinde bu nükleer silahı kullanma imkânına sahip Türkiye. Sovyetler Birliği’nin işgaline karşı caydırıcı olmak amacıyla Soğuk Savaş’ta Türkiye’ye yerleştirilmiş olan uçaklarla atılabilecek taktik nükleer silahlar bunlar. Bazı Türk filoları da bu nükleer silahları kullanabilme yeteneğine sahip.
2012’de Ortadoğu’da ne tür gelişmeler beklemeliyiz?
Arap Baharı dediğimiz demokratikleşme süreci başka ülkeleri de içine alarak sürecek. Hem Suriye, hem de Irak’ın parçalanması ihtimali Türkiye’yi çok ciddi etkileyecek. Bir de bunlara İran’ın nükleerleşme sevdası eklenecek. Bu şartların Türkiye’ye ekonomik bedeli, daha az para kazanmak olacak. Hem bölgede talep düşecek, pazar daralacak hem de o pazara gidiş yolları kesilecek. Türk dış politikası, eski politikasını geri dönmeli.
Türkiye’nin eski dış politikası neydi, yeni politikası ne sizce?
Türkiye eskiden yumuşak gücünü, bölgedeki karizmasını kullanan bir ülkeydi. Şimdi giderek askerî gücüne dayanıyor. Türkiye eskiden olduğu gibi gene sorunların tepesinde durmaya, arabuluculuk rolü üstlenmeye çalışmalı. Türkiye sorunların içinde yer almamalı. Türkiye’de başbakan, dışişleri bakanı ve hükümet aynı ama Türkiye dış politikada çok sertleşti. Eskiden sorun çözüyordu, şimdi kendisi sorunların parçası olmaya başladı. Mesela biz Kıbrıs’ta da sert konuşmaya, askerî güçten bahsetmeye başladık. Akdeniz’in güvenliği bizden sorulur gibi açıklamalar yapar olduk. Arkasından Fransa’yla soykırım meselesiyle ortaya çıkan ve bir jeopolitik rekabete dönüşen retoriksel kavga yaşandı. Bütün bunlar, Türkiye’nin dış politikada sıfır sorun idealinden epey uzaklaştığını gösteriyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012