Neşe Düzel
“Başını örtsün. Başı örtülü olarak ilkokula gelsin. Mesele başı örtüp örtmemekse, ilkokulda başörtüsü serbest olsun. Yeter ki kız çocukları okusun! Hiçbir mesele kızların eğitiminden daha önemli değildir.”
“Okulda ancak din bilgisi verilebilir. Din nedir, hangi inanç sistemleri var okulda öğretilebilir. Ama ibadet eğitimi okulda olmaz. Okul ibadet yeri değildir. İsteyen aile çocuğunu okul dışındaki din kurslarına göndersin.”
“Bu getirilen 4+4 modeli, ilk dört yıldan sonra ikinci dört yıla sınavla girilmesine kapı açarsa, sistem çok sakıncalı hale gelir! Çünkü bu durumda, dershanecilik sistemi ilkokul ikinci sınıf çocuklarına kadar iner.”
***
NEDEN İBRAHİM BETİL
Zorunlu eğitim sistemini değiştiren tasarı, neredeyse Milli Eğitim Bakanı’ndan bile kaçırılırcasına bir grup AK Partili tarafından Meclis’e getirildi. Şimdi tasarı gene aynı hızla alt komisyonda konuşuldu. Çocukların geleceği, toplumla hiç konuşulmadan Meclis’in bir odasında planlandı. Bu hız, bu acele, bu dayatma niye, bunun cevabı yok. Milli Eğitim Bakanı, AK Partili grubun önerdiği taslaktaki bazı maddeleri Başbakan’ı ikna edip değiştirtmese, 28 Şubat’ın eğitimde yaptığını, adeta bugün iktidar partisindeki bir avuç insan yapıyordu. 28 Şubat’ın dayattığı sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin yerine 4+4+4 kesintili eğitim modelini önerenler, acaba eğitimde neyi değiştirmek istiyorlar? Çağın gerisinde kalan eğitimin içeriğini, öğretmenlerin kalitesini, okul ortamını, ders kitaplarını da düşünüyorlar mı? Peki, yeni modele itiraz edenler en çok neye karşı çıkıyorlar? Bu eğitim yasasının göründüğünden başka amaçlar taşıdığını mı düşünüyorlar İmam-hatiplerin orta kısımlarının açılmasına karşılar mı? Küçük çocukların din eğitimi görmesi eğitim açısından sakıncalı mı? Neden bizde eğitim tartışmaları hep küçük kızların eğitimi konusuna takılı kalıyor? Türkiye, çocuklarını yeni çağa uygun yetiştiremezse bunun sonuçları ne olur? Bu konuyu, ilkokuldan üniversiteye, zorunlu eğitimden gönüllü eğitime, on yedi yıldır eğitimin her dalında çalışan ve hep ilkleri gerçekleştiren İbrahim Betil’le konuştuk. ENKA okulları, İstanbul Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Toplum Gönüllüleri Vakfı, Öğretmen Akademisi Vakfı, İbrahim Betil’in kurucusu olarak yer aldığı girişimlerden bazıları.
***
NEŞE DÜZEL: Sizin 4+4+4 sistemine itirazlarınız vardı. Son değişiklikler sizi tatmin etti mi?
İBRAHİM BETİL: Son değişiklikler biraz daha makul. En azıdan, eğitimde sekiz yıl devamlılığa geri dönülmesi iyi. Çünkü ilk dört yılı bitirdikten sonra eğitime açık öğretimle devam edebilme imkânının getirilmesi kabul edilemezdi. Şimdi en azından öğrenci, ilk sekiz yılı bitirdikten sonra açık öğretime geçebilecek. Yani lise eğitimi, açık öğretimle yapılabilecek. Bu da iyi değil.
Niye iyi değil?
Çünkü açıktan öğretimle lise eğitimi olmaz. Acaba Milli Eğitim Bakanlığı çalışanları, bu 4+4+4 sisteminin ne şekilde olması gerektiğini biliyorlar mı? Yoksa bu sistem, 14 AK Parti milletvekilinin ve grup başkan yardımcılarının tepeden inme bir planı mı? Bu, içeride birkaç kişinin, bir azınlığın dayatması mı? 4+4+4 modelinin bilimsel temeli nedir, soruyorum. Araştırdım. Dünyada 4+4+4 diye bir model yok.
Türkiye kendi modelini geliştiriyor olamaz mı?
Olabilir. Ama Türkiye kendi eğitim modelini oluşturacaksa, bunu, eğitim dünyası içinde birikimi olan insanlarla birlikte yapacak. Önce sekiz yıllık kesintisiz eğitim sisteminin olumsuzlukları bilimsel olarak ortaya konsun. Bir çalıştay yapılsın ve eğitim işinin içinde olanlar toplansın, tartışsınlar. Türkiye’de eğitim reformunu, ilkokulla ortaokulu birbirinden ayırmak gibi, 4+4 gibi, çok dar bir kulvarın içine oturtup tartışamazsınız. Böyle bir süreçten reform değil, reformun R’si bile çıkmaz. Eğer eğitimde reform yapacaksak, gelin eğitimin içeriğini konuşalım!
Siz bu yasada en çok neye karşıydınız?
Çocukların dördüncü sınıftan sonra açık öğretime geçebilmelerine, yani dördüncü sınıftan sonra çocukların mesleki eğitime yönlendirilecek olmalarına şiddetle karşıydım ben. Düşünün... 11 yaşındaki çocuğu, “açıktan öğretim alacak” diye evin içine çekeceksiniz. Okul, sadece bilgi aktarımdan ibaret değildir ki! Okul, çocuğun gelişimi için ihtiyaç duyduğu sosyalleşmeyi verir ona. Okul, insanlarla iletişim kurmak, ekip çalışması yapmak, birlikte bir şeyler yaratmak için çocuğa bir ortam sağlar. Kendi yeteneklerini keşfedebilmesinin yolunu açar. Sen 10-11 yaşındaki çocuğu, uzaktan eğitim yapsın diye okuldan alıp evin içine koyduğun zaman, onu bütün bu imkânlardan yoksun kılarsın.
Bizdeki okul, çocuğun yaratıcılığını besleyebildiğini, yeteneğini geliştirebildiği, sosyalleşebildiği bir yer mi peki?
Onun için müfredatı konuşalım diyorum ya... Yalnız şu bir gerçek. Bugünkü haliyle bile okulda olmakla, uzaktan eğitim görmek arasında çok büyük bir fark var. Çünkü açık öğretimde 10-11 yaşındaki çocuğu eve hapsediyorsun. Müfredat hiç onaylamadığınız bir formatta olsa bile, “akran eğitimi” diye bilimsel bir olay vardır. On bir yaşındaki çocuk sınıftaki yaşıtlarından da bir şeyler öğreniyor. Çocuğu eve kapattığında artık o her şeyi yetişkinlerden ve devletten öğreniyor. Beyni iyice formatlamak ve torna tezgâhına sokmaktır bu!
Siz, bu eğitim yasasının göründüğünden başka amaçlar taşıdığını mı düşünüyorsunuz?
Bazı insanların böyle bir düşüncesi olabilir. Eğer mesele, inanç meselesiyse, özellikle kızların ergenlik yaşına gelirken başlarını kapatıp, onları, dinî kültürün parçası olmaları için yönlendirmekse... O zaman kız çocukları başlarını kapatsınlar ve okula öyle gelsinler.
Kız çocukları ilkokulda başlarını örtebilsinler mi?
Evet, başını örtsün. Başı örtülü olarak ilkokula gelsin. Yeter ki kız çocukları okula gelsinler, okusunlar. Eğer mesele başı örtüp örtmemekse, ilkokulda başörtüsünün serbest olmasının bence hiç bir sakıncası yok. Hiçbir mesele, kız çocuğunun eğitiminden ve öğretiminden daha önemli değildir! Meseleyi dolaylı yollara çekip de, açık öğretim veya 4+4+4 gibi hiç bilimsel olmayan modellere gitmenin anlamı yok. Dedim ya, dünyada böyle bir model yok.
Peki, bu tasarı, eski haliyle kız çocuğunu eve mi kapatırdı?
Evet kapatırdı. Biz daha üniversitede başörtüsünü halledemedik. İndir serbestliği ilköğretime kadar, bırak aileyi kızını okula göndersin, ailenin istediği iyi eğitimi çocuk okulda alabilsin. Çünkü dindar aileler de kızlarının iyi eğitim almasını istiyorlar. Dünya istatistiklerine bakın... Türkiye kız çocuklarının okullaşmasında dünyanın en geri ülkelerinin içinde yer alıyor. Dünyanın 17. büyük ekonomisi neden dünyada okullaşmada, eğitimde ve okuma-yazma oranında dünyanın 150. sırasında? Ciddi bir sosyal gerilik var bu ülkede. Eğer “sosyal sermaye” dediğimiz insan gücünü iyi geliştiremezsek...
Ne olur?
Bugünkü ekonomik performansı sürdürmek mümkün olmaz. Sosyal olarak bu kadar başarısız olup ekonomik olarak bu kadar başarılı olmak sürdürülebilir bir durum değildir. Bu başarı biter ve bu dönem, Türkiye’nin çok başarılı olduğu bir ekonomik dönem olarak anılır o kadar.
AK Parti’nin önerdiği ve Meclis alt komisyonunda görüşülen yeni eğitim modeline dönersek... Çocukların erken yaşta meslek okullarına gitmelerini sakıncalı mı buluyorsunuz?
Evet, çok sakıncalı buluyorum. Dünyada meslek eğitimine bu yaşta yönlendirme yok! Sen 10 yaşındaki çocuğu, meslek öğretimine neye göre yönlendiriyorsun? Almanya’da savaş sonrasında yapılan bir uygulamaydı bu. Almanya da, Avusturya da bunu terk ettiler. Gelişmiş dünyada, Avrupa’da bugün mesleki eğitime yönelme yaşı 15-16’dır.
Tasarıdaki son değişiklikle bizde de bu yaş 14’e yükseltildi. 14 yaş, meslek okuluna gitmek için erken mi?
14 yaş çok erken! 14 yaş doğru değil! Bir çocuğun hangi mesleğe yöneleceğine annesi babası karar vermemeli. Çocuk okulda yeteneklerini keşfettikten, kişisel gelişimini, insanlarla iletişimini, ekip çalışmasını ve sosyalleşmesini ilerlettikten sonra mesleğe yönelmeli. Yoksa sadece marangozluğu iyi bilen biri olur. Biz robot yetiştirmiyoruz! Robot yetiştireceksek, meslek okuluna 14 yaşında gitsin tabii çocuk.
Orta eğitim sizce kesintisiz mi olmalı?
Kesintisiz olmalı. Dünyada eğitim alanında önemli adımlar atmış ülkelere baktığınızda zorunlu eğitim süreleri Finlandiya ve İsveç’te dokuz, Almanya ve Avusturya’da 11-12 yıl, Çin’de dokuz yıldır. Çünkü insan beyni, gelişimini sekiz dokuz yaşına kadar tamamlıyor. Eğer biz de yaratıcı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, çocuğa bu döneminde, kişisel özelliklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam sağlamak zorundayız. Ama bu getirilen 4+4’le, ilk dört yıldan sonra ikinci dörde sınavla girilmesine kapı açılırsa...
Ne yaşanır?
O zaman bu sistem çok sakıncalı hale gelir. Çünkü bu durumda, dershanecilik ilkokul ikinci sınıfa kadar iner ve çocuklar geçmişte olduğu gibi gene ikinci sınıftan itibaren dershanelere, test ve ezbercilik sistemine yönlendirilirler.
İmam-hatiplerin orta kısımlarının açılmasına karşı mısınız?
10-11 yaşında bir çocuğun imam-hatipe yönlendirilmesine karşıyım. Çocuk imam-hatip dâhil meslek okulu seçimini 15-16 yaşında yapmalı. Çocuklara o özgürlük verilmeli. Çocuk açısından imam-hatiplerin orta kısımlarının açılmasına bu manada karşıyım. Din eğitimi için camilerde kurslar açılsın ve isteyen aileler din eğitimi için çocuklarını okuldan sonra bu kurslara göndersin. Askerlik dersini okulun içine sokmak ne kadar gereksizse, zorunlu din eğitimini de okulun içine sokmak o kadar gereksiz. Okulda ancak din bilgisi verilebilir. Din nedir, hangi inanç sistemleri var gibi... İbadet eğitimi okulda olmaz. Okul ibadet yeri değildir. Çocuğuna bu anlamda bir din eğitimi vermek isteyen aile bunu okulun dışında versin.
Sizce bir çocuğun nasıl eğitim görmesi gerektiğine ailesi mi yoksa devlet mi karar vermeli?
Ne aile ne de devlet karar vermeli. Aile de, devlet de çocuğun sahibi değildir. Çocuğu anne babanın mülkü olarak görmek, eğitime çok ideolojik, çok formalist bir bakış açısını getirir. “Ben çocuğumu kendi doğrularıma ve ideolojime göre yetiştiririm” anlayışını, 21. yüzyılda herkes sorgulamalıdır. Aynı şekilde devlet de çocuğun sahibi olamaz. Devlet, çocuğa ve vatandaşına hizmet etmekle yükümlüdür. Ve tabii bu devlet ideolojisiz olmalıdır. Türkiye’de ise eğitim sistemi ideolojiktir. Eğer eğitimde reformu konuşacaksak, bu ideolojik eğitimden nasıl kurtulacağız onu konuşmalıyız. Biz, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri, sadece devletin doğrularını öğreten, sorgulamayan, ezberci bir eğitim sistemiyle çocukların beyinlerini formatlıyoruz. Oysa eğitim, çocukların beynini ailenin ya da devletin doğrularına göre formatlamak değildir.
Okul nedir?
Çocuğa beyninin yaratıcı gücünü harekete geçirebilecek olanakları ve ortamları sağlamaktır. Bu yüzden okulun ve eğitimin içeriği laboratuarlarla, kütüphanelerle, müzik, tiyatro, spor salonlarıyla zenginleştirilmelidir. Bugün pek çok okulda laboratuar yok, sadece fizik, kimya, biyoloji dersleri var. Mesela çocuklara tablet dağıtılıyor.
Yanlış bir şey mi bu?
Değil tabii ki. Ama o tablet bilgisayarların içinde ne var? Hiçbir şey yok. 4+4+4 yerine, bizim o tabletlerin içine yerleştirilen derslerin muhteviyatını konuşmamız lazım. On yıl önce biz Eğitim Gönüllüleri Vakfı olarak okullarda okutulan kitapların içeriğini geliştirmek üzere bilim adamlarından oluşan bir grup kurduk. Bilim adamları bir yıldan fazla çalıştılar ve bir sürü değişiklik yaparak tarih, coğrafya gibi ders kitapları geliştirdiler. Bunları Milli Eğitim Bakanlığı’na götürdük. Dört beş ay ses çıkmadı. Müsteşar yardımcısını aradım. “Biz kitaplarınıza baktık, kabul etmedik. Fotoğrafta direğe çekilen Türk bayrağının ipi standartlardan iki milim daha kısa olmuş” dedi.
Şaka yapmış olmalı!
Hayır. Şaka gibi geliyor ama Türkiye, eğitimin ve ders kitaplarının içeriğiyle değil, işte bunlarla uğraşıyor. Ancak uzun uğraştan sonra ek ders kitabı olarak kabul ettirebildik biz kitaplarımızı. Eğer biz eğitimin içeriğini konuşmazsak, çocukların beyinlerini özgür bırakacak, onların yaratıcılıklarını geliştirecek bir sistem uygulamazsak, çocuklarımız gelişmiş dünyanın çocuklarıyla nasıl rekabet edecekler? Bugünkü ekonomik başarıda rekabet edebiliyorlar gibi geliyor bize ama edemeyecekler. Bu eğitim sistemiyle bu ekonomik başarı sürdürülebilir bir başarı değil. Eğitim sistemi sadece siyasi tercihle oluşturulamaz. Bu son yapılan tercihin de bu yüzden 28 Şubat kararlarından hiçbir farkı yok. Nasıl o zaman tercihi bir dikta yaptıysa, şimdi de tercihi, hiç tartışmadan bir grup yapıyor.
Peki, ne yapılmalı?
Eğer çocuğun özgürlüğünü, sorgulamayı, meraklanmayı, araştırmayı ön planda tutuyorsak, ders kitaplarını ve eğitim sistemini ona göre yenilemeliyiz. Herkes açıkça düşüncesini söylesin. Anayasa hazırlar gibi konuşarak, tartışarak bir eğitim sistemi hazırlayalım. Kurduğum okullardan edindiğim kişisel deneyimlerime, velilerle yaptığım bire bir görüşmelere göre, aileler, çocuklarının 21. yüzyılın taleplerine uygun bireyler olabilmesi için bazı yetenekler kazanmalarını istiyorlar. Ama bizde devlet, meslek okulları konusunda son derece başarısız oldu. Millet bu yüzden üniversite kapılarında yığılıyor. Meslek okullarının tercih edilmemesinin, sekiz yıllık kesintisiz eğitimle hiç alakası yok.
Meslek liseleri neden tercih edilmiyor?
Kimse aptal değil. Çocuk, bugünkü motor meslek lisesine gitse, orada kendisine 20 yıl öncesinin motorlarının, teknolojisinin öğretileceğini çok iyi biliyor. Marangoz atölyelerinde de, inşaat meslek liselerinde durum hep aynı. Aileler ve çocuklar, okullardaki teknolojinin çok eskimiş olduğunu ve okulların bir işe yaramadığını biliyorlar. Oysa devlet, meslek liselerine yatırım yapacağına, fabrikalara teşvik verseydi, fabrika kendi içinde okul kursaydı, o fabrikanın mühendisi ve ustası milli eğitimin denetiminde çocuklara ders verseydi, sonuç çok farklı olurdu. Devlet bina yapıp meslek lisesi açacağına, içeriği gözden geçirsin.
Peki, çok tartışılan internet, eğitim hayatında nasıl kullanılmalı?
İnternet, bilgi toplama, bilgiyi zenginleştirme açısından faydalı olabilir ama özellikle küçük yaş grubunda internetin hiçbir yararı yok. Çünkü küçük yaş grubundaki çocuklar, sosyalleşme ve katılım ortamında çok daha fazla öğreniyorlar. Çocukların kişisel gelişimleri ve eğitimleri, internetten bilgi alarak, vererek olmaz. Çocuk okula gidecek, orada kavga etmemeyi öğrenecek, iletişim becerilerini geliştirecek, pek çok deney kazanacak, akranlarından pek çok şey öğrenecek. Gayrı resmî yoldan öğrenilecek öyle çok şey var ki! Bu yüzden, evden eğitim ya da açık öğretim gibi yaklaşımlar, bilgi aktarma temelli yaklaşımlardır. Oysa öğrenmek, bilgi yüklenmek değildir. “Ne lüzum var? Teknoloji çağı bu. Çocuklar evlerinde iPad’lerden öğrenirler” diyerek okul ortamından vazgeçmek çok yanlıştır. Tekrar ediyorum. Okul da sadece bilgi aktarma yeri değildir. Okul bir sosyalleşme yeridir.
Okul kavramının değişmesi gerektiğini düşünmüyor musunuz?
Bizde yıllardır uygulanan okul kavramı kesinlikle değişmeli. Özellikle devlet okullarında baskı, devlet tarafından tayin edilen bir müdürün egemenliğinde başlıyor ve o baskı sınıflarda öğretmenlerin egemenliğinde devam ediyor. Çocuklara, “sus, benim söylediğimi ezberle, ne sorarsam ona cevap ver” yaklaşımı devam edemez. Böyle hiyerarşik ve baskıcı bir okul anlayışı olamaz. Çocukların ve öğretmenlerin okul yönetiminde söz sahibi olabileceği, biraz daha toplumun meselelerine açık bir okul anlayışına yönelmeli. Bilginin nasıl işleneceği ve öğretileceği önemlidir. Biz, çocukların yaratıcı olmasını istiyor muyuz? Yoksa biz dogmaya, bir formata hizmet edecek nesiller mi yetiştirmek istiyoruz? Önce bu sorunun cevabını vermeliyiz. Mesela Arapça seçmeli ders olarak konuldu okullara. Neden konuldu?
Neden konuldu?
Türkiye’de Arapça konuşan insan sayısı Kürtçe konuşanlardan daha mı fazla? Hayır. Ama devlet böyle bir tercih yapıyor. Okulda Kürtçe konuşan çocuk ise okuldan atılıyor! Okullarda Kürtçe konuşulması ve öğretilmesi yasak! Sen Kürtçeyi okula ders olarak koymazsan, Türkiye’nin Kürt yurttaşı da senin okuluna saygı duymaz, çocuğunu okula göndermek is-te-mez! Dolayısıyla eğitimde, yerel ihtiyaçlara ve yerel kültüre saygı göstererek tasarlanacak bir içerik anlayışı çok önemli. Oysa bugün 5 mart pazartesi. Bu hafta Kars’ta Arpaçay’da ilköğretim okulunda dördüncü sınıflara hangi dersler işlenecekse, Edirne’deki okulda da aynı dersler aynı formatta işlenecek. Eğitim böyle olmamalı işte! Eğitim yerel, kültürel ihtiyaçlara saygı göstermeli.
Öğretmenlerimizin kalitesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Son sekiz yıldır, özellikle Hüseyin Çelik döneminde çok iyi adımlar atıldı ama, biz hâlâ öğretmenlere yeteri kadar imkân tanımıyoruz. Onları iyi yetiştirmiyoruz. Oysa öğretmenler kendilerini geliştirmeye çok istekliler. Biz, Öğretmen Akademisi Vakfı olarak Türkiye genelinde hizmet içi eğitim yapıyoruz. Bizim öğretmenlerimiz üç yıldır köylere, ilçelere gidip, başvuran öğretmenlere eğitim veriyorlar. Orada öğretmenlerin kendilerini geliştirme konusunda ne kadar istekli olduklarını görüyorum.
Türkiye’de eğitimin aileler tarafından en önemi sınıf atlama aracı olarak görüldüğü iddiasına katılmıyor musunuz peki?
Katılıyorum. Genelde bir eğitim talebi var ama bu talep daha çok erkekler için. Ama devlet bu talebi yeterince karşılamıyor. Çünkü devletin de başka korkuları var. Devlet, çok iyi eğitimli bir nesil yetişmesini istemiyor. Bilgili insanı yönetmekle bilgisiz insanı yönetmek arasında bir fark vardır. Bilgili insana istediği ideolojiyi veremez ve hâkimiyeti kaybeder. Onun için, Türkiye’de eğitim sistemine bu kadar düşük yatırım yapılması bir ihmal değildir. Bu, bilinçli, stratejik bir tercihtir. Ankara’dakiler kendi çocuklarının yurtiçinde veya yurtdışında eğitimine her türlü kaynağı ayırıyor ama devlet yönetimine geçip milli eğitimde söz sahibi olduklarında eski eğitim düzenini sürdürüyorlar. Başa kim gelirse gelsin, devletin stratejisi sonuçta bu oluyor. Türkiye, çocuklarını gelişmiş ülkelerdeki çocuklar düzeyinde eğitmiyor.
Neden bizde eğitim tartışmaları hep küçük kızların eğitimi konusuna takılı kalıyor?
Çünkü Türkiye’de kızların okullaşması çok düşük. Okullaşma oranı yüzde 98’e ulaştı deniyor ama öyle değil. Okula kayıt başka, okula devam başka. Kızların okula devam ettiğini kanıtlasınlar! Gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim. Ailelerin kafalarının arkasında şöyle bir şey var. Kız çocuk 11-12 yaşında ergenliğe geldiğinde okula giderse, yanlış bir şeyler mi olur diye düşünüyorlar ve daha muhafazakâr bir ortamda okusun istiyorlar. Bu yüzden devlet kız çocukların başlarını örterek okumalarına izin vermeli.
28 Şubat’tan önce kız ortaokulları ve liseleri vardı. Bunların açılması bir çözüm olamaz mı?
Böyle bir kız-erkek ayırımı, yaşamın gerçekleriyle örtüşmüyor ama bu da tercihe bırakılabilir. Yeter ki kızlar okula gitsin! Bütün bunlar araştırılsın! Kızını ortaokula, liseye göndermeyen aile, onun başını örtemediği için mi yoksa okul kız-erkek karışık olduğu için mi okula göndermiyor, araştırılsın. Tepede dört kişi, elinde hiç bir bilimsel veri olmadan karar vermesin buna. Neden korkuyoruz ki? Bu araştırmayı yapalım. Böyle bir araştırma hiç yapılmadı. Devletin, eğitimle ilgili yaptığı bir araştırma yok! Kızların niçin okullaşmadığı konusunda bir araştırma yok!
Türkiye’de muhafazakâr ailelerin kızlarını okutmak istemediğini düşünüyor musunuz?
Kişisel gözlemlerime göre, kendi muhafazakâr kültürleri içinde okutmak istiyorlar. Bakın.. bir toplumda kızların okuması, erkeklerin okumasından çok daha önemlidir. Dünyada yapılan araştırmalar şunu gösteriyor. Kızların okuma oranı arttıkça hem çocuk ölümleri azalıyor, hem de sonraki kuşakların eğitimi yükseliyor. Daha da önemlisi, kadın üretime katılıyor ve yoksulluk azalıyor. Bunlar bilimsel araştırmalar. O zaman çıksın bu 4+4+4 taslağını hazırlayanlar, önümüze eğitimle ilgili bir araştırma koysunlar. Bireysel tercihlerimizi, ideolojilerimizi toplumun geleceğine dayatmayalım. Eğitimde ideoloji dayatmanın hasarı çok büyüktür. Gelecek kuşaklara gider bu hasar.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012