Neşe Düzel
“AKP, ahlak ve tarih uyduruyor. Bunların anlattığı Osmanlı ile hakiki Osmanlı aynı değil. Endülüs’ten Çin’e uzanan İslam’da ve Osmanlı’da her dine, eğlenceye, farklı cinsel tercihlere, alkole hep yer oldu ve bunlar uyumlu yaşandı.”
“AKP değişmeyi göze alamadı. Türkiye’yi değiştirdiler ama kendilerini değiştirmeyi göze alamadılar. Böyle anlarda insan eski yerine geri döner. AKP de fikir olarak eskiye geri dönüyor. Halkın değişim isteğini karşılayamıyor.”
“Muhafazakârlardan ne Menderes, ne Özal, ne de Demirel böyle sert oldular. Yumuşak insanlardı, espri yaparlardı. AKP yönetiminde ise bir sertlik, hoşgörüsüzlük, herkese babalanma var. Asabiler. Asabilikleri bütün toplumu geriyor.”
***
NEDEN ZÜLFÜ DİCLELİ
AKP, daha doğrusu Başbakan Erdoğan, toplum içindeki farklılıkları uzlaştıracağına, bu farklılıkları “çatışma noktalarına” çeviriyor. Çeşitli inançlar, mezhepler, ırklar, farklı yaşam biçimleri bu zamanda bu ülkede birbirleriyle kaynaşacaklarına, giderek düşmanlaşarak birbirlerinden ayrışıyorlar. Erdoğan bunu neden yapıyor? Neden toplumun içindeki çeşitli kesimleri birbirinden koparıyor? Amacı ne? AKP, bu ülkede çok büyük işler başardı. Sessiz kitlelere ses verdi. Şimdi niye Erdoğan demokrasiye ve barışa doğru gitmekten vazgeçti? Peki, ya muhalefet? Neden böyle bir zamanda özellikle sol partiler yeni bir siyaset yaratamıyorlar? Ülkeyi neden muhalefetsiz bırakıyorlar? Neden muhalefet, toplumun tümüne sözcülük edemiyor? Sol ne yapmalı? Kendini nasıl tarif etmeli ve kitlelerle nasıl ilişki kurmalı, onlara ne söylemeli? Bütün bunları “gerçek” Türkiye Komünist Partisi’nin önde gelen isimlerinden, solun ideologlarından ve 1990’lardaki Yeni Demokrasi Hareketi’nin kurucularından Zülfü Dicleli ile konuştuk. Eşiyle birlikte Optimist ve BZD Yayıncılığı yürüten Zülfü Dicleli, kendi içinde bütünlüğü olan son 20 yılda yazdığı yazıları ve yaptığı konuşmaları bir kitapta topladı. Dünyayı anlamak ve değiştirmek üzerine “Yeniden Düşünürken” isimli kitap, önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak.
***
-2-
Zülfü Dicleli ile yaptığımız konuşmanın dün ilk bölümünü yayımladık. Konuşmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Başbakan Erdoğan ve AKP, aslında demokrasi alanında büyük boşluk yaratıyor ve muhalefete büyük bir fırsat veriyor. Ama bu fırsat yeterince kullanılmıyor. Sizce neden muhalefet böyle bir zamanda atağa geçemiyor?
Geçemiyor çünkü Türkiye’de kendine solcu diyenlerin iki kaynağı vardı. Sosyalizm ve Kemalizm. Şimdi ikisi de fiilen iflas etmiş ve ölmüş durumda. Bir daha da dirilemezler. Kemalist hegemonya, demokrasi güçleri ve AK Parti tarafından yıkıldı. Daha evvel de zaten komünizm yıkılmıştı. Toplumu tekçi kalıba sokmaya çalışan ideolojiler bunlar. Tıpkı şimdi AK Parti’nin yapmak istediği gibi. Tarihsel olarak ömürlerini doldurdular. Bu yüzden de Türkiye’de sol anlatısız kaldı.
Sol, insanlara ne söylemeli?
Solun önce, yeni bir anlatıya ihtiyacı var. Sol ne yapmak istiyor kendisi de bilmiyor bugün. Bu nedenle de Halk Partililer ellerine bayrak alıp her gün heykellere koşuyorlar. Ötekiler de, “sosyalizm iyidir, kapitalizm kötüdür”den öte bir laf etmiyorlar, yeni bir şey yapmıyorlar. Oysa dünya değişti.
İşte değişen dünyada sol ne söylemeli, ne yapmalı?
Solun yeni anlatılara ihtiyacı var. Sol, cesur olup herkes için, “kayıtsız, şartsız, sınırsız bir özgürlük ve demokrasi” istemeli, yeni dünya vatandaşlığını savunmalı. Çünkü dünya giderek tek bir insan ailesinin, kabilesinin yaşadığı tek bir ülke haline gelecek.
Son Anayasa referandumu demokrasi ekseninde yüzde 58’lik bir oy potansiyelinin biraraya gelebileceğini gösterdi. O oyların şimdi bir kısmı Erdoğan’dan ve AKP’den ayrılmış gözüküyor. Sizce o oyları kim alacak?
Biz referandumu yanlış yorumladık. Referandum, ikili iktidar konusunda bir tercihti. Referandumla ikili iktidar dönemi bitti Türkiye’de. Ama ikili iktidarın bitmesi, yeni kurulan iktidarın kendiliğinden demokratik olmasını getirmedi. Bakın şimdi AK Parti modern aydınlarla köprüleri attı. Giderek İslami aydınlarla da araları bozulacak. Bu kesin.
Niye bu kadar kesin?
Çünkü aydına ihtiyaçları yok. Erdoğan, her şeyi ben biliyorum diyor. Kılıçdaroğlu, Kürt meselesi için âkil adamlar heyeti kuralım demiş. Tayyip Bey, “Parlamentoda zaten biz âkiliz. Ne gerek var ayrıca heyet kurmaya?” diye cevap veriyor. Mesela Tayyip Bey, “Biz anayasada Türkiye vatandaşlığı yazsın istiyoruz” diyor. Çok güzel bir yaklaşım bu ama...
AKP bunu gerçekleştiremez mi?
AKP girdiği yolda bunun arkasını getiremez. Çünkü anayasal vatandaşlık, çeşitlilik demektir. Din ve kültür meselelerinin devletin dışına çıkarılması, devletin ideolojisizleşmesi, tarih derslerini Türklerin tarihi olarak değil, herkesin kendi tarihi olarak okuması demektir. Anayasal vatandaşlık, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kaldırılması demektir. Diyanet’in devlet dışına çıkarılması, Türkler, Kürtler, Aleviler, Hıristiyanlar kendi okullarını açsın demektir. Her Sünni cemaat kendi okulunu kursun demektir. Bunlardan korkuyorlar onlar.
Sol partilerin bir kısmı bu konularda doğru analizler yapsalar da kitlelerle kuvvetli bağlar kuracak bir enerji gösteremiyorlar. Sizce neden böyle bir durgunluk var solda?
Anlatılar çöktü. Halka söyleyecek yeni sözleri yok. Oysa kitlelerle bağ kuracak olan örgütü motive etmek lazım. Bu, yeni bir anlatıyla olur.
Yeni anlatı dediğiniz nedir?
Mesela yeni bir solun en büyük rüyası işsizlik sorununu çözmek olmalı. Dünyada ve Türkiye’de işsizlik sorunu giderek olumsuzlaşıyor. Çünkü sadece vasıfsız insanların değil vasıflı insanların da işsiz kaldığı, otomasyonun hızla ilerlediği, az sayıda insanla daha çok üretim yapılabildiği bir ekonomiye gidiliyor. Dünyada işsiz sayısı sürekli artıyor. Zaten 2008 krizinden beri de dünyada yeni bir kapitalizm tartışması var. Eski kapitalizm ömrünü doldurdu.
Eski kapitalizmin yerini ne aldı?
Eski kapitalizmin “ aşırı kâr- hep kâr” anlayışının yerini “çok hizmet ve çok hizmetle kâr” anlayışı aldı. Ama solun gündeminde bunlar yok. Mesela Meclis’te konuşulan yeni Çevre Koruma Kanunu... Kanunda yapılan değişiklikle bütün SİT’leri ve milli parkları inşaata açık hâle getirecekler. Çünkü inşaatta rant var. Rant olunca da siyasi destek var. AK Parti yönetimi, inşaat sektörü odaklı bir ekonomik büyüme uyguluyor ve çevreyi büyük bir hızla tahrip ediyor. Ekonomik büyüme tabii ki gerekli. Sol, akıllı bir büyümenin politikasını geliştirebilir. Ayrıca bu ülke iş kazalarında ölümlerde dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi. Her yıl bin 400 işçi, iş kazalarında ölüyor. Sol, 24 saat bu konunun peşinde olmalı!
Değil ama... Türkiye’de muhalefetin başka neler yapması lazım?
Bir kere soldaki partiler çok oy alma hedefinden vazgeçmeliler. Doğru hedef, çok hizmet vermek olmalı. Doğru hizmet verilirse, zamanla zaten çok oy alınır. Ayrıca sol, seçimden seçime çalışan bir şey değildir. Her gün faaliyet gösteren bir yapı lazım. Solda böyle bir yapı yok. Ama AKP’de var. Onlar her gün çalışıyorlar. Bir de karizmatik lidere karşı çözüm yeni bir karizmatik lider bulmak değildir.
Çözüm nedir?
Zaten karizmatik lider bulmak çok zor. Ama iyi bir karizmatik lider ekibi oluşturulabilir. Ayrıca sol partinin, toplumun nabzının attığı her yerde bulunan bir örgütü olmalı. CHP’nin ise seçimden seçime yapılan bir örgütlenmesi var. Camiye gidersek, çarşı pazarda görünürsek oy alırız sanıyorlar. Hâlbuki sözünün ve iletişimin olması lazım oralarda. Solun, Türkçeyi bile daha değişik konuşması lazım. Halkın anlayacağı bir Türkçe konuşması lazım. Bugünkü Türkçeyle halkla diyalog kurulmaz.
Bugün sol dediğimizde nasıl bir parti düşünmeliyiz?
Yeni bir örgütlenmesi olmalı. Sol partiler şu anda kitlelerle ilişki kuramıyorlar. İlişki kurabilmek için işverenlerle, işçilerle, köylüyle, aydınlarla her gün beraber olmak lazım. Sürekli Ankara’daki genel merkezde oturmakla siyaset olmaz. İl il gezmek demek, liderin il il gezmesi değildir. İllerde örgüt olmalı ve sol parti her gün toplumun değişmesine fiilen katkıda bulunmalı. Bakın, bugünlerde Türkiye tarihinin en etkili olacak direnişi örgütleniyor. Solun bu kadın hareketini desteklemesi lazım.
Solun yeni bir tarifi gerekiyor mu?
Solun bu çağa uygun yeni bir tarifi gerekiyor. Çünkü sol, sosyalizm döneminin bittiğini ve solun yeni bir döneme başlaması gerektiğini yeni kavramaya başladı.
Bugün solu nasıl tarif etmeliyiz?
Solun tarifi her zaman aynıdır. Çünkü sol, insanların hayatlarını kolaylaştırmaya, iyileştirmeye, güzelleştirmeye ve bunu da doğayı bozmadan yapmaya çalışır. Eskiden sol bunu, sadece işçiler, çalışanlar için isterdi. Şimdi sol bunu herkes için istemeli! Barışa, işbirliğine demokrasiye ve özgürlüğe bütün insanların ihtiyacı var. Ayrıca bugün dünyada alışılmış kapitalizm bitiyor. 2008’den beri kapitalist ütopya çöküyor. Sadece kârını arttırmaya ve rekabete kilitlenmiş olan, kâr için her şey mubahtır diyen ahlak dışı kapitalist anlayış sona eriyor.
Yerine ne geliyor?
Daha sosyal, daha yaratıcı ve yapıcı, daha insanlık için faaliyet gösteren yeni bir kapitalizme doğru gidiliyor. Kontrolsüzlük bitiyor. Devlet ve sivil toplum regülatör olarak ortaya çıkıyor. Kısacası sağın tarifi değişiyor.
Sol gene sağın gerisinde kalma tehlikesi mi yaşıyor?
Aynen öyle... Şimdiye dek AKP hükümeti işçilerin ve memurların reel ücretlerini fazla arttırmasa bile geriletmedi. Ama şimdi yeni dönemde bunları da fiilen geriletmeye başlıyor. Son zam görüşmelerinde ilk defa memurları karşısına aldı hükümet. Memurlar bir iki puan fazla zam isteyince, ekonomiden sorumlu bakan Ali Babacan, “Bu istekleri karşılamak için 70 milyonun vergisini arttırmak zorundayız” dedi. Niye 70 milyonun vergisini arttırıyorsun? Sadece zenginlerin vergisini arttır. Dünyada gidiş böyle. Bütün dünyada zenginlerin vergi oranları artacak, bu kesin. İşte solun, kendini böyle bir dünya için yeniden tarif etmesi gerekiyor.
Sol, vergi konusunu tartışıyor mu?
Hayır, hiç vergi tartışması yapmıyor sol. Oysa Amerika’da dünyanın en zenginlerinden Warren Buffet, “bizim vergileri arttırın” diyor. İskandinav ekonomileri muazzam vergi oranlarıyla muazzam gelişme gösteriyor. “Vergi oranları artarsa gelişemeyiz” diyenlere tam tersi bir gerçeği gösteriyorlar. Sol, sadece vergi değil, bütçe tartışması da yapmıyor. Hâlbuki demokrasinin en önemli ayaklarından biridir bütçe. Herkes kendine daha çok hizmet verilmesi için mücadele eder. Demokrasinin en önemli işlevi de bu değil midir zaten? Ama bizimkileri bütçe konusu hiç ilgilendirmiyor. Mesela silahlanma meselesi. Sol, askerî bütçeyi, silah alımlarını da tartışmıyor.
1 Mayıs’la ilgili son tartışmalar solun geçmişinde epeyce konuşulmamış konu olduğunu gösterdi. Ama sol bunları da tartışmak istemiyor. Neden sol kendini tartışamıyor?
Bazıları tartışmak istemiyor. Gene de sol bu hâliyle bile iyi bir sınav verdi bence. Biz, eski varlığımızda şiddetin yerini konuştuk. Ama bunu MHP ve AKP hiç tartışmıyorlar. Niye? Ülkü Ocakları kendi tarihinde şiddete nasıl bulaştı, onlar da tartışmalılar bunu. Kanlı Pazar’da İslamcıların, şimdiki yöneticilerimizin de üyesi olduğu Milli Türk Talebe Birliği’nin rolü neydi? Bunlar da konuşulmalı. Çünkü sorun, sadece solun kendi içindeki şiddeti tartışması değil. Türkiye’nin tümünde yaşanan şiddeti tartışmalıyız biz. Türkiye niye şiddete bu kadar bulaştı? Osmanlı tarihinde şiddetin rolü neydi? Türkiye bunu tartışmalı.
Solun önemli isimlerinden olduğunuz için soldaki tartışmayı size soruyorum. Taraf gazetesi bu tartışma için iyi ve açık bir platformdu ama sol bu platformu geçmişi ve yeni politikaları tartışmak için yeterince kullanamadı. Solun söyleyecek lafı bitti mi?
Bitti tabii. Yeni bir anlatı geliştirmeden, eski dogmatik yaklaşımları terk etmeden bir tartışma yapılamaz. Bu yüzden sol haklı olarak eleştiriliyor. Ama çok temel bir şey de karıştırılıyor. Solun uygulamalarına, yanlışlarına, zihniyetine yönelik haklı eleştiriler yapılırken, geçmişte solcu olmuş olmak da ayıp, ilkellik gibisinden bir eleştiri hâline geliyor. Oysa solun zihniyetini eleştirmek başka şeydir, solcu olmayı eleştirmek başka şeydir. Solcu olmayı eleştirmeye kimsenin hakkı yok. İnsanlık tarihi boyunca hep solcular oldu ve olacak. Aslında Türkiye’de solun hep ikili bir karakteri oldu.
Nedir solun iki karakteri?
Birincisi sol, ideolojik kabullerle hareket etti. İktidar amaçlı ve iktidar odaklı faaliyet gösterdi. İktidar için her şey mubahtır anlayışını savundu. Solun karakterinin bu yanlışlığı herkesçe görülüyor artık. Ama solun ikinci karakteri olarak da şu vardır, her solcunun kendisini var eden değerleri vardır. Bu değerler, topluma hizmet etmek, insanlardan yana olmak, ezilenin yanında olmak, mağduru desteklemek ve insanlığın iyiliği için bir şeyler yapmaktır. İşte bu karakteri korumak lazım. Yeni sol hareket ancak bu karakterin üzerinde yükselebilir. Nitekim bu karakteri sayesinde Türkiye’ye özgürlük fikirlerini taşıyan hep soldur.
Bu değerlere sahip olmak demek, bir anlamda değişim ve gelişim istemek değil mi? Bugün Türkiye’de gelişim ve değişim isteyen kesimleri kim temsil ediyor?
Kimse temsil edemediği için zaten AKP o kadar çok oy alıyor ve siyasette boşluğu dolduruyor. Solun güçlenmesi için, solun İslam’la hemhal olması gerekir gibi tezler de var. Solun, güçlenmesi için dindar olması gerekmiyor. Dini normal bir olgu olarak kabul etmesi gerekiyor, o kadar.
AKP’nin son uygulamalarından ciddi rahatsızlık duyan bir kitle var. Demokratlar, Kürtler, değişimin sürmesini isteyen muhafazakârlar, Aleviler, kadınların önemli bir kısmı, işçiler, modernler, bütün bu insanlar niye biraraya gelemiyor?
Bunları biraraya getirecek bir siyaset lazım. Ancak siyaset bunları biraraya getirebilir. Bu siyaset de yapıcı, herkesle ilişki kuran, herkese empati gösteren bir siyaset anlayışı olmalı. Ama böyle bir anlayış yok.
CHP, bu kitleyi biraraya toplayamaz mı?
Çok cesur olması lazım. Bunu yapmak için kendi geçmişiyle ve tabanıyla tartışabilmesi lazım. Ayrıca CHP’nin yönetim kadrosu da karışık. Çok zıt fikirlerde insanlar yönetimdeler. Demokrat insanların yanı sıra hâlâ Ergenekon zihniyetindeki insanlar da var CHP yönetiminde. CHP bu yapısıyla kitleyi biraraya toplayamaz. Bu çok açık.
Peki, bu insanları biraraya toplayacak bir siyasi hareket olamaz mı?
Olabilir ama şu anda yok işte. Böyle bir şey CHP’den ve soldan gelebilir ama bizde sol hâlâ sosyalizmin yıkılmasının şokunu atlatabilmiş değil. Sol hâlâ 1960’lı yıllarda yaşıyor. CHP de sol gibi. O da Kemalizmin yıkıldığının hâlâ farkında değil. CHP, zihniyet olarak hâlâ Kemalizm’den ve tekçi yaklaşımdan arınmadı. Zaten Kemalizm de, bizim komünist ideoloji de diyalog ideolojileri değildir.
Anlamadım...
İkisi de tekçi yaklaşımlara sahipler. Yani bunların ikisi de kendi hakikatlerini tebliğ etme, dayatma hareketleridir. Şimdi AKP de kendi hakikatini, kendi inandığını ve fikrini tebliğ etme hareketi hâline geliyor. Mesela din eğitimi... Ailelerin çocuklarına din eğitimi aldırmasından güzel ve anlaşılır bir şey olamaz.
O zaman sizce sorun nerede?
Aileler çocuklarına din eğitimi aldırma imkânlarına sahip olmalı ama, bu devletin din eğitimi vermesiyle olmaz. Çünkü devlet dogmatik bir din eğitimi verir. Şimdi okullarda din eğitimi diyerek, belli bir din yorumunu belli bir ahlak anlayışını ve belli değerleri çocuklara anlatacaklar. Bunu da imam-hatipliler ve ilahiyatçılar yapacak. Oysa din eğitimi sivil topluma bırakılmalı. Aile, çocuğuna din eğitimi verecek olan kurumu kendi anlayışına göre seçebilmeli. Ama AK Parti’nin projesi böyle değil. Kendi anladıkları İslam’ı ve ahlakı çocuklara verecekler. Bu, dogmatizm eğitimidir. Dünyanın ihtiyaç duyduğu eğitim ise eleştirel, bilimsel, empatik ve yaratıcı düşünceyi geliştiren eğitimdir. Devletin din adına dogmatizm dayatmasına karşı çıkmak lazım.
Peki, BDP’ye gelirsek... Bütün Türkiye’yi temsil eden demokrat bir partiye dönüşebilir mi BDP?
Şu anda öyle bir niyetleri yok. Daha çok Kürdistan bölgesiyle ilgileniyorlar ve oralarda politika geliştirmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin geneline göstermelik bir ilgileri var. Küçük sol gruplarla birleşip Türkiye partisi görüntüsü vermek istiyor olabilirler ama olmuyor işte.
Türkiye değişim istiyor mu?
İstiyor. Ama AK Parti bu değişim isteğini artık karşılayamıyor. Kırılmanın sebebi de bu zaten. AK Parti kendi iktidarını korumak için, bir zamanlar koşuya kaldırdığı Türkiye’yi şimdi kendisi çelmeliyor. Oysa AK Parti, halkın değişim istediğini on yıldır çok doğru okudu ve çok olumlu işler yaptı. Ama Türkiye’deki değişim ve dünyadaki durum öyle bir hâl aldı ki, bu değişime ayak uydurması için AKP’nin kendisinin değişmesi gerekiyordu. Daha yapıcı, kucaklayıcı, özgürlükçü, ideolojilerden arınmış bir siyaset uygulaması gerekiyordu. AK Parti değişmeyi göze alamadı. Oy tabanını kaybedeceğini düşündü belki de. Anlayacağınız Türkiye’yi değiştirdiler ama kendilerini değiştirmeyi göze alamadılar. Böyle anlarda insan, eski yerine geri döner. Onlar da işte şimdi fikir olarak eski yerlerine geri dönüyorlar.
Nereye geri dönüyorlar?
Mesela tarih ve ahlak uyduruyorlar. Bunların anlattığı Osmanlı’yla hakiki Osmanlı arasında dağlar kadar fark var. Hem Osmanlı’da hem de Endülüs’ten Çin’e kadar olan İslam uygarlıklarında, İslam dininin yanı sıra her türlü başka dine, eğlenceye, zevke, farklı cinsel tercihlere, alkole her zaman yer olmuştur ve bunlar uyum içinde götürülmüştür. Zaman zaman bazı padişahlar bunlara karşı seslerini yükseltmiş olsalar da genel karakter bu çeşitliliğin devamıdır. Şimdi bunlar, sanki geçmişte böyle bir hayat yaşanmamış gibi herkesi kuşatan saf ahlakçı ve içine kapanmacı bir yola giriyorlar. Bunların ahlak dedikleri ve getirmeye çalıştıkları şey İslam ahlakı değil. Kendi kafalarından uydurdukları bir ahlak bu. Aslında bu taşra İslam’ı!
Taşra İslam’ı nedir?
Taşradan şehirlere gelip de şehirlerin uygarlığını tam algılayamamış olanların İslam’ıdır bu. İslam uygarlığı ise bir şehir uygarlığıdır. Taşra ise şehre geldiğinde şehrin çeşitliliği karşısında korunmak istiyor. Oysa kendisinin taşrada yaşadığı İslam bu değil. Taşra çok ferah ama... Bir de şu var. Bizde muhafazakârlar, ne Menderes, ne Özal, ne de Demirel böyle sert oldular. Yumuşak insanlardı, espri yaparlardı. Fakat bunlarda bir sertlik, hoşgörüsüzlük, herkese babalanma var. Çok ciddi yüzlüler ve asabiler. Bu asabi tavır da bütün toplumu geriyor.
Bütün bu şartlara ve fırsatlara rağmen sol ve demokrat bir partinin kitleselleşememesi, soldan artık ümidi kesmemiz gerektiğini mi gösteriyor?
Hayır. Sol dünyada da arayış içinde. Mutlaka yeni bir şey çıkacak. Yeni bir sol çıkacak ortaya. Bence sol, dünya tarihinde üçüncü aşamasını başlatacak. Birinci aşama Fransız devrimi çevresinde oldu. İkinci aşama, Rus devrimi çevresinde yaşandı. Birincisi kardeşlik, eşitlik, özgürlük dedi. İkincisi, solu sosyal amaçlara bağladı. Fakat ikincisinin kadroları birinciden gelmedi. Şimdi üçüncü aşama da ikincinin içinden çıkmayacak. Yani bizim devamımız olmayacak. Yeni insanlar ortaya çıkacak ve yeni bir sol olacak. Şimdi bu başlıyor işte! Mısır’daki Tahrir deneyi, Wall Street’teki kuşatma hareketi bu yüzden çok önemli.
Türkiye’de sizce hangi kesim yeni solun işaretini veriyor?
Önce kadın hareketi, sonra çevre hareketi yeni solun işaretini veriyorlar. Bu ikisi de Türkiye’de çok dallanıp budaklanacak.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Aynı yağmurlarda kirleniyorlar
6.12.2013 - Hata ve devlet gazetecileri
15.09.2013 - Selahattin Demirtaş: Demokrasi olmadan PKK dağdan inmez
23.04.2013 - Selahattin Demirtaş: PKK’nin çekilmesi barış değildir
22.04.2013 - Demokrasi olmadan barış olmaz
15.04.2013 - Öcalan özerklikten vazgeçmedi
25.03.2013 - Başkanlığın Kürtlere yararı yok
18.03.2013 - Sansür sürerse çözüm olmaz
11.03.2013 - Temel İskit: Türkiye’yi Sünniliğe sıkıştırdılar
10.12.2012 - Gültan Kışanak: Kürtlerin büyük teklifi
4.12.2012
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Hrac Madooglu
Laik aydinlar depresyon geciriyor Mahcupyana gore. Olabilir, boyle bir hukumetin oldugu bir ulkede sadece laik aydinlar degil, akli basinda olan herkesin depresyon gecirmesi tuhaf sayilmamali. AK Partini havuz medyasi aydinlarinin ruh hali nasil acaba? Asil onemli soru bu bence. Mahcupyanin psokolojisi nasil bugunlerde mesela. Basbakan Mahcupyani basdanisman secmis ama kac ay gecti, Mahcupyana danistigi yok. Oyle goruluyor ki gostermelik bir basdanisman olarak bir sure daha sukse yapacak ama gun gelir sorarlar adama: sen ne zaman baslayacaksin bu goreve?