Neşe Düzel
“Kürt siyaseti tıkandı. Kürtlerin oyunu alan AK Parti de, BDP de tıkandı. Kürtlerin yönetme hakkını savunacak yeni bir yapıya ihtiyaç var. Nasıl Türkler kendini yönetiyorsa, Kürtler de kendini Kürdistan parlamentosuyla yönetmeli.”
“Kürtlere, kendisini yönetebileceği sınırları çizilmiş bir bölge lazım. Osmanlı’dan beri belli bu sınırlar. Maraş, Sivas, Malatya’yı içine alan Kars’a kadar giden, Doğu Karadeniz’in altında Erzurum’u kapsayan tabii sınırdır bu.”
“Erdoğan, gelmiş geçmiş en güçlü iktidar. Askeri bir düzene koydu, yargının yapısını değiştirdi. PKK ile masaya oturdu. Oslo görüşmeleri bu ülkede büyük bir devrimdi. Bu kadar güçlü iktidar isterse Kürt sorununu çözebilir ama istemiyor.”
***
NEDEN İMAM TAŞÇIER
Kuzey Irak’tan sonra Suriye’de de bir Kürt “bölgesinin” oluşacağının ortaya çıkması, Türkiye’de de Kürt sorununa yeni bir boyut kazandırdı. Bu sorunun, bugünkünden çok daha farklı bir şekilde ve çok daha eşitlikçi bir biçimde çözümlenmek zorunda olduğu daha sıkı bir şekilde vurgulanmaya başladı. Bu yeni gelişmeler Kürt siyasetini pek çok açıdan etkiliyor. Özellikle AKP’den uzaklaşan ama PKK’ya da mesafeli bakan Kürt kitlesini kapsamayı amaçlayan hareketler oluşuyor. Mesela DDKD (Devrimci Demokrat Kürt Derneği) adıyla yeni bir örgüt kuruldu. Bu yeni derneğin omurgasını, 1977’de 50’ye yakın şubesi olan ve 50 bin üyesi bulunan eski DDKD’liler oluşturuyor. Şartlar oluştuğu takdirde partileşmeyi de planlayan eski DDKD’li grubun önde gelenlerinden olan yeni DDKD’nin Başkanı İmam Taşçıer’le Kürt siyasetini, Kürt halkının ne düşündüğünü, parti kurulursa kimleri ve hangi görüşleri kapsayacağını ve Türkiye’den neler talep edeceğini konuştuk. Başkan İmam Taşçıer, “Kürt siyasetinde bizim 42 yıllık bir geçmişimiz var. Geçmişte siyasi partiler kendi isimleriyle mücadele edemedikleri için kendilerini derneklerle ifade etmeye çalıştılar. Bizde de asıl çekirdek kadro Kürdistan İşçi Partisi olan KİP’ti. Onun yasal derneği ise DDKD’ydi. Herkes DDKD’yi tanıdı. Biz de bu yüzden DDKD ismini aldık. Şimdi bu dernekte de Kürtlerin sosyal sorunlarına değineceğiz” diyor. 1990’lı yılların başında insanların sokakta enselerinden vurularak faili meçhul cinayetlere kurban gittiği dönemde İmam Taşçıer de iki arkadaşıyla birlikte aynı yöntemle vuruldu ve iki arkadaşı olay yerinde öldü. Taşçıer’i ise beş kurşun deldi geçti ve bir mermiyi hâlâ gırtlağında taşıyor.
***
NEŞE DÜZEL: Neden yeni bir Kürt hareketi kurmak istiyorsunuz?
İMAM TAŞÇIER: Kürt siyasetinde, bu dönemde bir boşluk görüyoruz. Boşluğu doldurmak amacıyla da dernekleşmeye gittik. Kürtlerin sahip olması gereken hakları, hukuku savunan bir sosyal yapı kurduk.
Derneğin adı Devrimci Demokrat Kürt Derneği. Bu hareket eğer tutarsa, ileride siyasi partiye dönüşecek. Yanılıyor muyum?
Doğrudur. Bize göre Kürt siyaseti tıkandı. Kürtlerin oyunu alan AK Parti de, BDP de tıkandılar. Kürtlerin haklarını demokratik ve meşru yollardan savunacak yeni bir yapıya acilen ihtiyaç var.
Bu partinin programı ne olacak?
Biz şu anda bir derneğiz ve biliyorsunuz derneklerin siyasi yönleri yoktur. Ama ileride siyasi partiye dönüşürsek, bu partinin programının birinci maddesi, “Kürtler kendi coğrafyalarında kendi kendilerini yönetebilmeli” olmalı. Biz bugünkü sistemi istemiyoruz.
Peki, ne istiyorsunuz?
Kürtlerin asgari talebi federasyondur. En alt talep budur. Bunun için de Kürt coğrafyasının sınırları belirlenmeli ve o sınırlarda Kürtler kendi kendilerini yönetebilmeli. Bunun adı özerklik de olabilir, federasyon da olabilir. Bağımsızlık da Kürtlerin hakkıdır, o da olabilir. Ama şart şudur.
Şart nedir?
Bu ülkede Türklerle Kürtler artık eşit şartlarda yaşamalı! Nasıl Türkler kendilerini yönetiyorlarsa, Kürtler de kendilerini yönetebilmeli. Yönetim artık Ankara’dan yapılmamalı. Bir Kürdistan parlamentosu olmalı. Kürtlerle Türkler bu ülkede birlikte bu şartlarda yaşayabilirler. Mesela bugün Kuzey Irak’taki yapı, Türkiye için de Kürtler için de şu anda en uygun yapıdır.
Kuzey Irak modeli etnik temelde bir çözüm demek. PKK-BDP çizgisi ise etnik temelde bir özerklik önermiyor. Onlar, çözüm olarak coğrafi temelde bir özerklik öneriyorlar ve Türkiye’yi etnik değil, coğrafi bölgelere ayırıyorlar. Bunun adına da demokratik özerklik diyorlar. Siz, demokratik özerkliğe karşı mısınız?
Evet. Coğrafi temelde bölgeler kurmak çözüm yolu değil. O tür özerklik Kürtlerin taleplerini karşılamaz.
Kürtler dediğiniz hangi Kürtler?
Samimi olalım. Şu anda PKK’nin tabanına, BDP’nin tabanına bakın... Hepsinde bir Kürdistan özlemi var. Kiminle konuşursan bunu söylüyor. Ayrıca, onların demokratik özerkliğinin ne olduğunu ben bile hâlâ bilmiyorum. Üç ili biraraya getiriyorlar ve yerel parlamentolar öneriyorlar. Oysa Kürtler Osmanlı döneminde bunun daha ötesinde koşullarda yaşadılar. Yarı özerk, yarı federal bir şekilde yaşadılar. Bugün artık Kürtçenin bir pazar dili hâline gelmesi gerekiyor.
Kürtçenin pazar dili olması ne demek?
İnsanlar artık Kürtçe dilinde para kazanabilmeli. O dilde siyaset yapabilmeli. O dilde okul açabilmeli. O dilde öğretmen, avukat, doktor olabilmeli ve mesleğini yapabilmeli. Bunun olabilmesi için de Kürtçe, özerk ya da federal bir bölgenin ikinci resmî dili olmak zorunda. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türkçe resmî dili olur. Kürdistan’da iki resmî dil olur ve ikinci resmî dil Kürtçe olur. BDP’nin önerdiği demokratik özerklik ise...
Evet...
PKK sorununu belki çözer ama Kürt sorununu çözmez. Böyle bir çözüm Kürt sorununu sadece erteletir. Belli bir süre sonra insanlar gene mücadeleye devam ederler. İşin gerçeği budur. O yüzden Kürt sorununu çözeceksek doğru dürüst çözelim. Hem PKK de doğduğu zaman bağımsız Kürdistan vaat ediyordu. Halk da öyle düşünüyor. Üstelik PKK, bu vaadini 1990’ların sonuna kadar sürdürdü.
Kürt halkı ne düşünüyor?
“Bağımsızlık” demese de, “bir Türk kadar her hakka Kürt olarak ben de sahip olayım” diyor. Bu hakkın içinde kendini yönetme hakkı da var.
Özerklik ya da federasyon olmadan, Türk ve Kürt demokratik bir Türkiye’de eşit haklara sahip olamaz mı sizce? Mesela Avrupa Birliği hukukunu uygulayan bir Türkiye’de Türk ve Kürt eşit olmaz mı?
Bu eşitlik, ancak çok ileri demokrasilerde olabilir. Çünkü yasaları ne kadar değiştirirseniz değiştirin bu ülkede mantalitenin de değişmesi lazım. Yüzyıllık asimilasyon mantalitesinin değişmesi için uzun zaman gerekiyor. Yüz yıldır inkâr ve asimilasyon politikasının uygulandığı bir yerde sorun, eşit vatandaşlıkla birden bire çözülmez. Bu yüzden, Kürtlere, kendisini yönetebileceği sınırları çizilmiş bir bölge lazım. Kürtler kendi kendini yönetmek istiyor. Bu süreç, demokratik geçişlerle kansız olmalı. Çünkü dünyanın diğer ulusları gibi Kürtler de kendi kendini yönetmediği müddetçe bu sorun sürer.
Bölgesel yapıların genişlediği bir dünyada, çözümü ulusal yapıda görmek geleceğin dünyasıyla örtüşüyor mu?
Kürtlerin kendi kendilerini yönetmeyi tatmaları gerekiyor. Kürtler bunu tatmadıkça hiçbir çözüm gerçekçi olmaz. Kürtler kendi kendini yönetmeyi bir kez tattıktan sonra masaya oturulur ve gerçekçi bir çözüm bulunur. Ayrıca son on yılda Avrupa’nın merkezinde bile bir sürü ulus-devletler kuruldu. Irak’taki özerk yapıyı tanıyan Türkiye’nin Türkiye’dekini de tanıması gerekiyor. Tanımadığı sürece sorun çözülmez. Zaten Kürt coğrafyasında referandum yapılır ve insanlara ne istediği sorulur.
Bu bölgenin sınırlarını nasıl çiziyorsunuz?
Osmanlı’dan beri belli olan sınırlar bunlar. Maraş, Sivas, Malatya’yı içine alan Kars’a kadar giden, Doğu Karadeniz’in de alt kısmında Erzurum’u da içine alan bölgedir bu. Tabii sınır budur.
Sınırın böyle çizilmek istenmesi büyük bir kan ve gözyaşı demek değil mi bu ülkede?
Eğer demokratik bir anayasa hazırlanırsa kan ve gözyaşı olmaz. BDP de dâhil, bizler, Kürt örgütleri olarak hepimiz biraraya geldik ve yeni anayasayla ilgili dört madde talep ettik. Birinci madde, Kürtçenin kendi bölgesinde resmî dil olması. İkincisi, ilkokuldan üniversiteye kadar anadilde eğitim hakkının sağlanması. Üçüncüsü, siyasi parti, hareket ve oluşumların Kürt kimliğiyle kurulabilmesi. Nasıl Türk Tabipleri Birliği varsa Kürt Tabipleri Birliği de olabilmeli. Kürdistan isimli siyasi partiler açılabilmeli.
Kürt örgütlerinin dördüncü talebi ne?
Dört, Kürtler kendi kendini yönetme dediğimiz statüye sahip olmalı. Eğer yeni anayasada bu hakların önü açılırsa, süreç içinde Kürt sorunu kan dökülmeden çözülebilir. Kürdistan’ın sınırlarını bu ülkedeki iki halk da kabul eder. Türkiye’de otuz kırk yıllık bir savaş var geride. Her gün üç beş kişi ölüyor. Suriye’de böyle bir mücadele yaşanmamış olmasına rağmen, bugün Kürtler orada kendi yönetimlerini kuruyorlar. Oysa bir yıl önce Suriye’de Kürtlerin varlığından bile söz edilmiyordu. Orada bütün Kürt muhalefeti biraraya geldi ve şimdi Kürtlerin bölgelerinde özerk yapılar ortaya çıkıyor. Burada da öyle olacak.
Burada özerklik nasıl gerçekleşecek?
Demokratik yoldan olmalı bu. Karnımızdan konuşmayalım. Samimi olalım. Irak’ta ve Suriye’de bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de BDP’nin ve PKK’nin önerdiği “demokratik cumhuriyet”le sorunun çözülmesi mümkün değil. Irak’taki gibi bir Kürdistan kurulmadan bu mesele kökten çözülmez. Biz Irak’taki gibi ulus temelinde bir özerklik, bir federal yapı öneriyoruz.
Peki, kimlerin bu harekete, bu partiye katılmasını bekliyorsunuz?
İleride partiye dönüşürsek, Kürt aydınlarının, işadamlarının, demokratlarının, Kürt sorununun çözümünde taraf olacak herkesin katılmasını bekliyoruz. Zaten şu anda bize destek verenler de var. Çünkü iş dünyasında demokratik bir Kürt partisi talebi var. Başta da dediğim gibi bugün artık Kürt siyaseti tıkandı. Kürdistan’da oylar BDP ve AK Parti arasında dağılıyor. Bölgede en sevilen adam bile bu iki partinin arasından sıyrılıp oy alamıyor. Dolayısıyla Kürt muhalefeti ortaya çıkamıyor.
Bugün Kürtler, PKK’yla aynı tabanı paylaşan BDP ile AKP etrafında toplanmış görünüyor. Siz bu iki partinin destekçilerine ne vaat edeceksiniz?
Biz demokrasi vaat ediyoruz. Herkesin düşüncelerini özgürce söylemesini vaat ediyoruz. Bakın... Her yönetimde bir iktidar vardır ama muhalefet yoktur. Ancak muhalefet olduğu zaman, o yönetim biçiminin adı demokrasi olur. Kürdistan’da bugün insanların yapısına aykırı bir durum yaşanıyor. Tek bir iktidar var, o da BDP. Bütün yerel yönetimler onlarda. Yüz tane belediye onlarda. Bir iktidarın muhalefeti olmadığı takdirde, o iktidar yanlışlıklar yapar. Biz Kürt siyasetinde örgütlü muhalefeti yaratmak istiyoruz.
Örgütlü muhalefet olarak ne yapacaksınız?
Örgütlü bir muhalefet en azından kamuoyunun önünde onların yanlışlarını söyler. Zaten muhalefetin görevi de iktidarı denetlemek ve dizginlemektir. Nasıl Türkiye’de AK Parti’nin karşısında muhalefet partileri varsa, Kürtlerin de bir muhalefete ihtiyacı var. Biz, Kürtlerin birliğini savunuyoruz ama BDP iktidarına karşı da bir muhalefet oluşturmayı düşünüyoruz. Çünkü muhalefetsiz bir iktidar diktatörlüğe doğru gider. Ayrıca illegal bir yapı demokratik bir yapı olamaz. Demokratik olmayan yapılar da bir ülkeyi yönetemez. O ülkeye diktatörlük, kan ve gözyaşı getirir. Biz onun için de bir muhalefet oluşturmaya çalışıyoruz.
Leyla Zana, Kürt meselesini Başbakan Erdoğan’ın çözebileceğini söylemişti. Bu yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz?
Erdoğan, Türkiye’de gelmiş geçmiş en güçlü iktidarlardan biri. Yüzde 50’nin üzerinde oy aldı, askeri bir düzene koydu, yargının yapısında değişiklikler yaptı, PKK ile masaya oturdu, Oslo görüşmelerini yaptı. Bu Türkiye tarihinde büyük bir devrimdi. Bu kadar güçlü iktidar isterse Kürt sorununu çözebilir ama istemiyor.
İstemediğini neye dayanarak söylüyorsunuz?
AK Parti on yıldır iktidarda. Kürtlerin Erdoğan’dan beklentisi sadece TRT Şeş ve Kürtçe seçmeli ders değil! AK Parti sorunu çözmek isteseydi süreci yasalaştırırdı. Ama yapmıyor. Kürt meselesini çözmek için attığı olumlu adımların altını yasalarla doldurmuyor. O doldurmazsa, bunu bu ülkede kimse dolduramaz. O zaman da kan ve gözyaşı devam eder. Nitekim AK Parti’nin oyu düşerse yerine koalisyon hükümetleri gelecek. Biz bu ülkenin Bosna gibi olmasını istemiyoruz.
Silahlı mücadeleye karşı mısınız?
Silahlı mücadeleye karşı olmak demek bunu tümüyle reddetmek demektir. Oysa silahlı mücadele bir yöntemdir ama tarihin her döneminde geçerli değildir. Bugün silahlı mücadele dünyada da marjinalleşti. Demokratik ortam varsa, demokratik mücadele zorlanmalıdır. Bugün Türkiye’de silahlı mücadele yapmanın şartları ortadan kalkmıştır. Çağımızda artık insanlar facebook üzerinden örgütlenirken, silahlı mücadele gereksizdir. PKK’nin yerel kadroları dahi söylüyor bunu. Biz, bugünün Türkiye’sinde silahlı mücadeleyi savunmuyoruz. Zaten savunsaydık o cenahta olurduk.
Bugüne kadar PKK’yla aynı tabanı paylaşmayan hiçbir Kürt partisi kitle partisine dönüşemedi. Eğer partiye dönüşürseniz, siz bunu başarabileceğinize inanıyor musunuz?
İnanıyoruz. Çünkü onların bazı söylemleri Kürtler için doyurucu değil. Onların talepleriyle Kürt insanının talepleri bir değil. Öcalan, cezaevinden çıkan bütün mektuplarında hep Atatürk dedi on yıldır. Atatürkçü olduğunu söyledi. Ama halk buna hiç itibar etmedi. Kürt halkı Atatürkçü olmadı. Öcalan lider olmasına rağmen o insanlar, “ne yapsın cezaevi koşulları insanı böyle yapıyor. Mektubu dışarı çıkmaz yoksa” diyordu. Aynı şekilde demokratik özerklik de böyle.
Kürtler demokratik özerklik için ne düşünüyorlar?
Öcalan ve BDP demokratik özerliği öneriyor ve övüyor ama halk öyle düşünmüyor. İnsanlarla birebir konuşun, hiçbiri bununla yetinmiyor. Öcalan için de, “Şimdi bunu istiyor ama yarın biz öbürünü isteyeceğiz” diyorlar. PKK’nin tabanı da şu anki talepleri ilk aşama talepler olarak görüyor. Önderler halka yol gösterir ama halkın da bir istemi var. Halk istemediği bir şeyi kabul etmez. Artık bazı şeyleri direkt konuşmak lazım. Biz karnımızdan konuşmayacağız. Direkt konuşacağız ve talep göreceğiz. Gerçekte ne düşünüyorsak, ne öneriyorsak onu söyleyeceğiz. Kürt halkı kendi kendisini demokrasi içinde yönetmek istiyor.
Bir kitle hareketine dönüşmeyi nasıl başaracaksınız?
İlk hedefimiz yıllarını Kürt hareketine veren insanlarla kadro hareketi olmak. Kadro hareketleri sonra kitle hareketine dönüşürler. AK Parti de bir kadro hareketi olarak ortaya çıktı. DDKD, bütün Kürtlerin beyninde yerleşmiş bir harekettir. 42 yıllık bir mazimiz var bizim. Biz sosyalist gelenek üzerinden politika yürüttük hep. Bu hareketin adı, 1970’lerin başında Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ydi, sonra Kürdistan İşçi Partisi oldu. 1980 öncesinde de Kürdistan İşçi Partisi’nin gençlik derneği olarak DDKD kuruldu. Yasadışı siyasetimiz 2000’lere kadar devam etti.
Barzani, Irak’ta bir Kürdistan kurdu. Suriye’de de PKK’nın ağırlıkta olduğu ikinci bir Kürdistan daha oluşabileceği söyleniyor. İki bağımsız Kürdistan olursa, bu, Türkiye’deki Kürtleri nasıl etkiler?
Ona uygun bir yönetim biçiminin Türkiye’ye de gelmesini, Türkiye’deki Kürtler de isterler, talep ederler. Çünkü burada vali gelecek Kürt olduğun için seni aşağılayacak, emniyet müdürü gelecek seni aşağılayacak, orada ise Kürtler valisiyle, emniyet müdürüyle kendi kendilerini yönetecek. Bu, Türkiye’deki Kürtler için kabul edilemez bir durumdur. Zaten şu anda Türkiye’nin sınır bölgelerinde Kürt ulusal muhalefeti çok daha yüksek. Şırnak, Cizre, Silopi gibi sınır bölgelerinde kendi kendini yönetme talebi, yani Kürdistan bölgesi anlamında özerklik talebi, Malatya’dakinden çok daha fazla.
Başbakan Erdoğan, Suriye’de özerk bir Kürt bölgesi kurulursa müdahale edileceğini söyledi. Kürtler bu müdahaleyi nasıl karşılar?
Müdahale edilirse Kürtler savaşırlar. Türkiye, Suriye’deki Kürtleri ve Kürt muhalefetini hâlâ kabul etmiyor. Suriye Kürdistanı’nın tümü PKK’nin etkisinde değil. Kürtler, Özgür Suriye ordusunun Kürtlere hücum etmesinden endişeliler. Böyle bir şey olursa bunu Türkiye organize etmiş demektir.
Peki, iki bağımsız Kürdistan birleşir mi?
Çok zor. 12 Eylül öncesinde bizim partimizin programında dört parçadaki Kürtleri birleştirmek vardı. Şimdi böyle düşünmüyoruz çünkü gerçekçi değil.
Türkiye’deki Kürtlerin de bağımsızlık isteyebileceğini düşünüyor musunuz?
Bağımsızlık Kürtlerin hakkıdır ama bu aşamada bağımsızlık erken bir talep. Bizim tercihimiz Kürtlerle Türklerin demokratik yoldan sınır çizilerek özerk bölgelerde eşit hak temelinde yaşamaları. İleri demokrasiye sahip bir Türkiye’den ayrılmak Kürtlerin işine gelmez. Biz eskiden bağımsızlığı savunuyorduk. Şimdi ise bağımsızlık Türkiye’deki Kürtlerin işine yaramaz. Federal veya gelişmiş bir özerk yapı Kürtler için yeterlidir.
Bağımsızlık niye Kürtlerin işine gelmez?
Çünkü Kürdistan’daki bütün iller geri. Diyarbakır’ın nüfusu bir buçuk milyon ama bir tek fabrika yok. Van’da, Bitlis’te bir tek fabrika yok. Sadece ufak çırçır falan fabrikaları var. Diğer tarafta ise üretim yapan, dünyaya mal satan, fabrika yapan fabrikalar var. Kürtler Türkiye’den ayrılarak niye sıfırdan başlasınlar ki? Fabrika yapan fabrika yapıncaya kadar 50 sene daha geçecek. Bugüne dek birlikte yaşamışsın, bütün bunlar senin verginle, suyunla, barajınla ve yeraltı zenginliklerinle de olmuş. GAP’ta fabrikayı kurmuşsa Kürtler olarak sen de ondan yararlan. Türkiye’den ayrılmak ekonomik olarak Kürtlerin işine gelmez. Ayrıca Türkiye’nin devlet ve hukuku işlevselleştirme tecrübeleri var. Siyasi tecrübeleri var. Bunlar da Kürtlerin işine yarar.
AKP’nin bugünkü Kürt politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kürt sorununu çözmek için riski göze almak lazım. AK Parti şu anda riski göze almayan bir politika güdüyor. Milliyetçi söylemlere ve tekçi yaklaşıma büyük ödün veriyor.
Peki, Kürt sorununda PKK’sız bir çözüm olabilir mi?
İmkânsız. PKK artık halkla bütünleşmiş bir hareket. Binlerce insan öldü. Bunların aileleri var. Onbinlerce insan cezaevinde yattı ve yatıyor. Bunların aileleri var. Binlerce köy yakıldı. Bunların ailesi var. Binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Bunların aileleri var. Bu insanların hepsi kendilerini PKK’de buluyor. Çünkü mücadele eden o görünüyor. Devlet de, halk da onu öne çıkarıyor.
Sizce PKK silahı bırakıp siyasileşir mi?
Siyasileşir tabii. Olması gereken de bu. Zaten bugün PKK siyaset yapıyor. Bütün kadroları siyaset yapıyor. BDP, PKK’nin dışında siyaset yapmıyor ki. Onun yönlendirmesiyle siyaset yapıyor.
Devlet, PKK’nın silahsız siyaset yapmasını tercih eder mi?
Devlet, PKK’nin silahsız siyaset yapmasını bugüne kadar tercih etmedi. Etmiş olsaydı bu sorunu çözmek için devlet adım atardı. Silvan olayından Dağlıca’ya ve Reşadiye’ye, bu baskınların masum olmadığını, bunların içinde derin güçlerin bulunduğunu, bunların derin operasyonlar olabileceğini görüyoruz. PKK, bir sürü uluslararası yapının yönlendirmeye çalıştığı bir örgüt. PKK’nin bazı birimlerini etkileyebilirler. Demokratik Kürt siyasetinin gelişmesi derin devletin işine yaramıyor.
Otuz yıldır süren savaş nasıl durur sizce?
Bu iş bir günde kesilmez. Demokratik yasaların çıkmasıyla ve demokratik ortamın sağlanmasıyla olur ancak bu. Çünkü bu ülkede dört bin köy boşaltıldı, binlerce insan göç etti. O insanlar işsiz güçsüz Batı’ya geldiler, eroinden kadın ticaretine bütün kirli işlere bulaştılar. Ayrıca binlerce insan faili meçhule kurban gitti. Sadece 1991-97 arasında Diyarbakır’ın bir ilçesi olan Silvan’da 950 kişi öldürüldü.
950 faili meçhul!
50 bin nüfuslu bir yer Silvan. Her elli kişiden biri öldürülmüş! Durum bu işte! Bu yaralar zamanla ve demokrasinin kökleşmesiyle sarılır ancak. Ama tam aksi yapılıyor. O zaman öldürüyorlardı, şimdi KCK operasyonlarıyla içeri atıyorlar. Bugün herkeste içeri girme korkusu var. Kürt sorunuyla ilgili bir etkinlik yaparsam, çözüm önerirsem beni de atarlar diye düşünüyor insanlar. Oysa demokratik Kürt siyasetini bastırmak demek, silahı sürdürmek demektir. Gene aynı şey yapılıyor!..
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Aynı yağmurlarda kirleniyorlar
6.12.2013 - Hata ve devlet gazetecileri
15.09.2013 - Selahattin Demirtaş: Demokrasi olmadan PKK dağdan inmez
23.04.2013 - Selahattin Demirtaş: PKK’nin çekilmesi barış değildir
22.04.2013 - Demokrasi olmadan barış olmaz
15.04.2013 - Öcalan özerklikten vazgeçmedi
25.03.2013 - Başkanlığın Kürtlere yararı yok
18.03.2013 - Sansür sürerse çözüm olmaz
11.03.2013 - Temel İskit: Türkiye’yi Sünniliğe sıkıştırdılar
10.12.2012 - Gültan Kışanak: Kürtlerin büyük teklifi
4.12.2012
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
hepsi uydurma