Nuray MERT
Bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından duyduk, OHAL uzatılacakmış, tersi olsa çok şaşardım. Zaten OHAL öncesinde de normal bir hal yoktu. Başkanlık sistemi arzusu da aşağı yukarı OHAL rejimi tesis etmek demekti. 15 Temmuz’dan sonra, belki ülkenin içinde bulunduğu halin vahameti anlaşılır dedik, öyle olmadı. Belli ki şimdi başkanlık sistemi tesis edilmeden OHAL bitmeyecek. Neden bitsin? Cumhurbaşkanlığı önderliğinde iktidar partisi ve çevresinin siyasete bakışı pek değişmiş görünmüyor. Geçici uzlaşma siyaseti, “peşimize takılın” siyasetine dönmüş vaziyette, fazladan “FETÖ temizliği” adı altında hakkın hukukun askıya alınması meşrulaşmış oldu, Kürt cephesinde daha da kötüleşme dışında değişen bir şey yok. 15 Temmuz “demokrasi direnişi” çoktan OHAL rejiminin resmi ideolojisi haline geldi.
Bu yıl eğitim yılı 15 Temmuz etkinlikleri ile açıldı, ama bu açılışın teması “demokrasi”den ziyade “şehitlik” oldu. Hem başka ne olacak, 15 Temmuz’da tam olarak ne oldu, suçlusu kim sorusunun cevabını biz bile bilmiyoruz; okul çocuklarına ne anlatıldı, anlatılabildi merak ediyorum. Mesela, bir darbe girişiminden bile haberdar olmayan, rehin düşen bir Genelkurmay Başkanı, haberi alan ama Cumhurbaşkanı’na bile söylemeyen İstihbaratın başı neden sorumlu ve hatta suçlu değil, hiçbir şey olmamış gibi işine devam ediyor sorusuna verilen cevabın “dere geçilirken at değiştirilmez” olabildiği bir ülkede okul çocuklarına nasıl “zihin açıklığı” temenni edebiliriz?
Sonra, FETÖ meselesini çoluk çocuğa nasıl izah edeceğiz! Amerika’da yaşayan tuhaf bir vaizin ülkeyi, siyaseti, kurumları teslim aldığı, durumun yeni fark edildiği, şimdi ülkeyi bu tehlikeden temizleme mücadelesi verdiğimiz izahını küçük çocuk anlamaz, büyük olan inanmaz, inanırsa memleketine güveni, saygısı azalmaz mı? Öteden beri bu ülkenin tarihinin, talihinin, “ak-kara ve her yer düşman” çerçevesinde anlaşılması, algılanması, algılatılmasından şikâyet etmiyor muyduk? Bu yeni hikâye bu sorunumuza tüy dikmiş olmuyor mu? Eğitim yılını bu çerçevede açan bir ülkede nasıl nesiller yetişir, onlardan kime ne hayır gelir?
Cumhuriyet kurulalı neredeyse yüz yıl olacak, hâlâ çoluğa çocuğa anlatacağımız doğru dürüst bir hikâyemizin olmaması, olamaması garip değil mi? “Atatürk’ündayısının çiftliğinde nasıl karga kovaladığı” bahsinin, ders konusu olduğu bir ülkenin az gidip uz gidip varacağı yer bu mudur? Darbeye karşı canından olanlara Allah rahmet eylesin, demokrasi adına hafızamızdan çıkmasın, ama ayakkabıları, güneş gözlükleri gibi eşyalarının sergilendiği bir köşe tesisi nasıl bir iştir? Yeni rejim tesisleri, yeni fetişler üzerinden olur da, bu kadar mı olur? Hem devrimler/karşıdevrimler kendi çocuklarını yer de, bir öncesi Başbakan’ın ensesinde bile “darbeci” bozası pişirilebilen bir kuşku/itham/güvensizlik ortamının ne kadar marazi olduğunu kavramak çok mu zor?
Tabii ki sadece iktidar çevresinin kendi çocukları değil, kimse olur olmaz zan altında kalmasın, suç isnat edilmesin ama mevcut iktidar çevresinden pek çoklarının onun paltosu altından çıktığı Ali Bulaç da hapishanelerde süründürülür mü? Hadi liberaller ile gidilecek yol bitti, “at çöpe” dönemi başladı ama Mehmet Altan’ın evinde, kanıt olarak F serisinden 1 dolar bulmak nasıl bir akıl? İlk başörtülü milletvekiline Meclis’e girişinde eşlik eden Nazlı Ilıcak’ı hapse atmak yetmiyormuş gibi, başörtülü bir kadın yazarın “28 Şubat komplosu” isnat etmesi, kolejli kız diye üzerinde tepinmekten hiç rahatsızlık duymaması nasıl bir iş? Sahi burası nasıl bir ülke? Nasıl insanlar bunlar?
Peki, bu FETÖ’cüler de başkalarına haksızlık, hukuksuzluk yaptı, beter olsunlar diyen iktidar karşıtı ama cadı avcısı çevrelere ne demeli? Nasıl bir yer ki burası, “kime yapılırsa yapılsın ben hakkı, hukuku savunurum, işte o kadar” demek kimsenin içine sinmiyor. Sadece iktidardan korkulduğu için değil, kin, nefret, geçmiş hesaplar, hatta sıradan şu veya bu adamı sevmemek duygusu ağır bastığı için, “Elinizi tutan yok, darbecileri bulun yakalayın, yargılayın, cezalandırın, gerisi haksızlık hukuksuzluk!” demekten imtina ediliyor. Birisi Ahmet Altan’ı sevmiyor, diğeri bir başkası ile zamanında kavgalıymış vs. diye haksızlık, bir tür kan davası hükmü sürüyor.
Tabii en önemlisi, zamanında solcunun, Kürt’ün başına gelenleri, “vardır devletin bir bildiği, anarşist, terörist diyorlarsa, boşuna demiyorlardır, o vatan haini, bu memleket düşmanı” diye diye bugüne gelmiş bir toplumda aynı alışkanlık, duyarsızlık ve otorite bağımlılığının farklı şekillerde devam ediyor olması. O halde, neden kalksın OHAL, OHAL zihniyetinin bu kadar benimsendiği bir ülkede?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024