Oya BAYDAR
Bir 29 Ekim günü, Mustafa Kemal Ankara’da mütevazı bir binada göbeğini kesip adını koyduğundan bu yana 91 yıl geçmiş. Dört kuşak; altısı asker kökenli, ikisi askerî darbe lideri on iki cumhurbaşkanı; başarılarla, yenilgilerle, acılarla, sevinçlerle, çatışmalarla uzlaşmalarla, birlik özleyip, barış konuşup ayrılmalarla, bölünmelerle geçen 91 yıl...
Bir yarımız onu: 1923 Kemalist Cumhuriyet’i çok, giderek daha çok ve tutkulu sevdi, kendini onun gerçek sahibi saydı. O kadar çok sevdi ki öteki yarımızla paylaşmak, tümümüzün sahiplenmesine izin vermek bile istemedi. Öteki yarımız ise sahiplenemediği çocuğu benimseyemedi, sevemedi.
Kimilerimiz adlarının başına T.C. rumuzu koyup, Cumhuriyet’i inanç nesnesi sayıp, birliğin simgesi olan bayrağı ötekilerin kafasına tehdit silahı olarak sallarken kimilerimiz o bayrağı yakmaya, parçalamaya, resmî binaların tabelalarındaki T.C.’yi silmeye kalkıştı; kimileri de benim bayrağım seninkinden daha büyük diyerek bayrak yarıştırdı.
Neden hepimizin cumhuriyeti olamadı?
1923 Cumhuriyeti; çok milletli, çok etnili, çok dinli bir imparatorluğun parçalanma sürecinde Türk unsurlara dayalı bir ulus devlet projesinin yönetim modeliydi. Dönemin dünya ve bölge koşullarının, coğrafyanın özelliklerinin, çağın ruhunun, devletler arası güçler dengesinin bütün izlerini, imkânlarını ve kısıtlarını taşıyordu. Misak-ı millî sınırları içinde çoğunluk nüfus kümesini meydana getiren, ancak ulus bilincine tam ulaşmamış Türk unsurları uluslaştırma ve yeni rejime (cumhuriyete) sahip kılma mücadelesiydi. Cumhuriyet’in, Mustafa Kemal’in devrimci liderliği altındaki taşıyıcı kadroları: Anadolu’yu Türkleştirme yolunda “mıntıka temizliği” ne 1910’ların ortasından itibaren başlamış olan İttihat Terakki kökenli asker-sivil bürokratlar, Batıcı ve Batılı laik elitlerdi; ilk dönemlerdeki kitlesi ise okumuş yazmış orta sınıf kent aydınları, Anadolu’da yüzyılların Sünni egemenliğine karşı laikliği sığınak olarak gören Aleviler, Sahil kesimlerinin Batı’ya yönelen sermaye sınıflarıydı. Mustafa Kemal’in ideolojik-kültürel zihniyet dünyasının (muasır Batı medeniyetine özlem, laik, pozitivist, aydınlanmacı dünya görüşü, vb.) damgasını taşıyan Türkiye Cumhuriyeti bu kadroların eseri olacak, sonraki dönemlerde asker-sivil cumhuriyet oligarşisiyle birlikte Batıcı cumhuriyetçi elitler ve destekçileri, kendilerini hep memleketin ve cumhuriyetin gerçek sahipleri, cahil halkı (yani öteki yarıyı) güdecek, eğitecek misyon sahibi kurtarıcılar, ideolojik önderler olarak göreceklerdi.
1920’ler, 30’lar Anadolusu’nun henüz ne uluslaşmaya ne de cumhuriyete hazır olan, kapitalist pazara açılmamış, aşiret, töre, bey, ağa kıskacında içine kapalı yaşayan Müslüman muhafazakâr halk kesimleri, yoksul kitleler (ki nüfusun çoğunluğunu meydana getiriyorlardı) kendileri için ama çoğu zaman kendilerine rağmen ve zorlamayla uygulanan devrimci dönüşümlerin dışında kaldılar, kendilerine güdülecek sürüler olarak küçümsemeyle ya da acıyarak üstten bakan, değerlerini, inançlarını, kültürlerini küçümseyen, hizaya getirmeye çalışan cumhuriyet elitlerinden ve devrimlerinden uzaklaştılar.
Kemalist ideolojinin ışığında hayata geçen cumhuriyet projesi ve ulus inşaı süreci; cumhuriyet vatandaşı şablonuna uyum göstermeyen/gösteremeyen kesimleri asimile etmeye, tek tipleştirmeye, Türkleştirmeye, Cumhuriyet’in hizmetine sokmaya çalışırken kitlelerin ve siyasî mihrakların direnciyle karşılaştıkça baskıcı, otoriter, vesayetçi eğilimler ağır bastı. Geniş halk kesimleriyle Cumhuriyet kadroları ve değerleri arasında makas daha da açıldı.
Ne inkârcılık ne tapınma
Bugün 91 yaşındaki Cumhuriyet’i kendi siyasî- ideolojik konumlarımızdan değerlendirirken, toplumun içine itildiği çatışmacı ve cepheleştirici ortamda ne yazık ki inkârcılıkla tapınma arasında kalıyoruz. Oysa inkârcılık ve siyasî hasımlığın gerçekleri çarpıtan, karartan gözlükleriyle bakarsak dünü de bugünü de anlayamayız. Dünle hesaplaşıp bugünü soğukkanlılıkla, gerçekçilikle değerlendiremezsek bunca yıldır çözüleceğine dağ gibi büyüyen toplumsal-siyasal sorunlarımızla baş edemeyiz. En önemlisi de toplumumuzdaki yarılmayı, parçalanmayı, neredeyse cinnet haline varan karşılıklı husumeti engelleyemeyiz.
Kemalist Cumhuriyetin çok önemli kazanımlarını, Cumhuriyet Türkiyesi’nin bütün olumlu değerlerini benimsemek, derinleştirmek, güncellemek gerekiyor. Ama asıl mesele bu kazanımları, bu değerleri toplumun bütününe yaygınlaştırabilmek, toplumun bir bölümünün kazanımları olmaktan çıkarıp “benim cumhuriyetim”i “bizim cumhuriyetimiz” kılmak. Başarılamayan buydu: çünkü geniş halk kesimlerinin kültürleri, değerleri, inançları, kimlikleri, varlıkları otoriterlikle, vesayetçilikle, asimilasyonist baskılarla, tekleştirme/Türkleştirme zorlamalarıyla, toplumsal yapıyı hesaba katmayan pozitivist ve baskıcı bir laiklik anlayışıyla bastırılıp yok edilmeye; mozaik değil mermer bir toplum yaratılmaya çalışıldı. Ve tabii geri tepti.
1920’lerin, 30’ların koşullarında, ulus devletin kuruluş sürecinde, o çağın dünyasında başka türlüsü mümkün müydü? Düşünmek, tartışmak gereken önemli bir soru; ama en azından II. Dünya Savaşı sonrasında, 1950’ler dünyasının ve Türkiye’sinin koşullarında pekâlâ mümkündü. Bir ayağı Kemalist toplum projesine sıkı sıkıya basan tekçi devlet ideolojisi; asker-sivil bürokratik oligarşinin darbeci vesayetçi tutuculuğu, kendilerini halkın üstünde, ülkenin tek sahibi sayan/sanan Cumhuriyet seçkinlerinin ideolojik egemenliği 23 Cumhuriyeti’nin demokratik cumhuriyete dönüşmesini, başka bir deyişle devletin demokratikleşmesini engelledi.
Demokratik cumhuriyet umudu yok mu?
Yıllar geçiyor, çağın ruhu, dünya ve dünya ile birlikte Türkiye de değişiyordu. 1950’lere doğru toplum kabuklarını kırmaya, dipten gelen dalgalar 23 Cumhuriyeti’nin imtiyazlı siyasal sınıfını sarsmaya başlamıştı. Çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte ilk seçimlerde Demokrat Parti’nin iktidara gelişi, asker-sivil oligarşi ve destekçileri açısından “karşı devrim”di. Nitekim 27 Mayıs 1960’ta “Yeter! Söz milletindir” diye iktidara gelen Demokrat Parti Hükümeti geleneksel iktidar sahipleri tarafından darbe ile alaşağı edildi.
Sonrasını biliyoruz; her on yılda bir modern- postmodern darbeler, müdahaleler. Buna karşılık on yıllardır memleketin sahipliğinden ve siyaset sahnesinden dışlanmış geniş toplum kesimlerinin: Müslüman muhafazakâr, dindar halk kitlelerinin, kimlikleri inkâr edilen Kürtlerin, Alevilerin, diğer farklı inanç gruplarının, kültürel azınlıkların, etnilerin, asimilasyona, tehcire uğrayan Rumların, Ermenilerin, diğerlerinin biriken, kabaran tepkileri...Bu topraklar üzerinde kendi kimlikleri, kendi inançları, kültürleri ve siyasî tercihleriyle eşit yurttaşlar olarak yaşama haklarını çeşitli şekilde ve yoğunlukta talep etmeleri...
Bu talepler Kürtlerin silahlı isyanına; nüfus çoğunluğuna da sahip Sünnî Müslüman kesimlerin siyasî İslama, İhvan’a ve onun Türkiye’deki temsilcisi AKP’ye teslim olmaları aşamasına varmadan, gerçekten çoğulcu ve demokratik bir cumhuriyet çerçevesinde karşılanabilirdi ancak. Olmadı, oldurulmadı.
Şimdi, başta Atatürkçü laik cumhuriyetçiler olmak üzere hepimiz, 91 yıl sonra yaşanan bugünkü vahim gelişmelerde kendi payımızı sorgulamak, geniş halk kitlelerinin neden AKP’nin arkasında saf tuttuğunun muhasebesini yapmak zorundayız. Günümüzde cumhuriyetin kazanımlarını korumak; “ötekiler”e düşmanlıktan kan alan, 1923’lerde, 30’larda kalmış ezberlerin tekrarıyla, sembollerin tabulaştırılmasıyla, yitirilen iktidarın öfkesiyle kitleleri suçlayarak değil, o kazanımları demokratik yöntemlerle yaygınlaştırmakla, benimsetmekle mümkün. Sözün kısası: 1923 Cumhuriyeti’nin demokratikleştirilmesiyle, demokratik cumhuriyetle mümkün. 1920’lere, 30’lara, elli yıl öncesine saplanıp kalmadan bugünün ihtiyaçlarını, bugünün Türkiye’sini kavramakla mümkün. Yeni Türkiye’yi ve yeni cumhuriyeti AKP inkârcılığının ve yıkıcılığının elinden almakla, AKP’yi aşmakla mümkün
Bunu başarabilecek miyiz? 23’lere takılıp kalırsak HAYIR, cesaret edebilirsek, EVET.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024