Şahin ALPAY
Hukuk devletinin yaklaşık ikiyüz yıllık, çok – partili hayatın yaklaşık yüz yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, ne temel hak ve özgürlükleri, ne de güvencesi olan hukuk devletini yerleştirebildik.
Demokrasiyi yaşayarak öğreniyoruz. 2002'den bugüne uzanan AKP iktidarı altında da çok zengin tecrübeler edindik. 1 Kasım'da yapılacak “tekrar” seçime doğru giderken, AKP iktidarının öğrettiklerini, verdiği başlıca dersleri kısaca hatırlamakta yarar var.
2002 – 2011 arasındaki ilk dönemiyle başlayalım. Bu dönemde Türkiye zenginleşti, özgürleşti, “komşularla sıfır problem” politikasıyla dış itibarı hiç olmadığı kadar arttı; askeri darbe girişimleri önlendi, askeri vesayet sona erdi, asker fiilen sivil otoriteye tabi oldu; Kürt kimliğinin inkarı sona erdi, tanınması yönünde azımsanmayacak adımlar atıldı. Ülke belki Cumhuriyet tarihinde daha önce hiç görmediği kadar huzur buldu. Peki, bu nasıl mümkün oldu? Kısaca AB'nin siyasi ve iktisadi kriterlerine uyum sağlamak için benimsenen reformlar sayesinde.
Kabaca 2011'de başlayan ikinci dönemin dersleri ise saymakla bitmez. Bunların başta geleni, yönetimde keyfiliğin ve otoriterliğin mutlaka asker destekli olması gerekmediği; halkın oylarıyla gelen bir iktidarın da aynı ölçüde keyfi ve otoriter olabileceğinin görülmesi. Kimilerinin hala iddia edebildiklerinin aksine, askeri – bürokratik vesayet, seçimle gelen iktidarın elindeki gücü kötüye kullanmasını engellemek için bir güvence, denge – denetim mekanizması değildi. Sadece ve sadece Cumhuriyet'in “fabrika ayarları”nın, yani Kemalizm'in ve bürokrasiye tanınan ayrıcalıkların tahkimine yaradı. Askerin her müdahalesi, görece kısa sürse de, sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Bugün keyfi, otoriter ve yoz iktidarını sürdürmek için bir tür İslami Kemalizm'i benimseyen AKP'nin Cumhuriyet'in fabrika ayarlarını tahkim amacıyla askerle bir tür ittifak kurmasına tanık oluyoruz.
AKP iktidarının verdiği en büyük ders şu: Asker ya da sivil dayanaklı keyfi ve otoriter yönetime karşı yegane güvence (denge – denetim mekanizmasının), iktidarın seçimle belirlenmesi anlamında demokrasiyi; yurttaşların temel hak ve özgürlükleri demek olan insan haklarını; insan haklarına dayalı hukuk devletini ve azınlıkların saygı görmesini ve korunmasını güven altına alan kurumların yerleşmesi. Bunun için mücadeleye devam etmek zorundayız.
Bu iktidarın verdiği başka bir temel ders, “milli irade” kavramının ne denli kötüye kullanılabileceği. 7 Haziran'a gelinceye kadar AKP iktidarı “milli irade”yi seçmen çoğunluğunun iradesine indirgeyen, azınlıkta kalan seçmenlerin iradesini adeta yok sayan zihniyeti temsil ediyordu. 7 Haziran'dan sonra seçmen çoğunluğunu kendi iradesine uydurma çabasına girişen AKP'nin savunduğu “milli irade” kavramının demagojik niteliği olanca çıplaklığıyla ortaya çıktı.
AKP iktidarının verdiği yine başka bir ders, devletin Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) aracılığıyla dini tekeline alması, denetlemesi ve dini özgürlüklere kısıtlamalar getirilmesi anlamında (Kemalist) laikliğin, laiklik demek olmadığının daha iyi anlaşılması. Bu rejim düne kadar, modernleşmeye engel olduğu iddiasıyla dini inançların baskı altına alınması amacına hizmet ediyordu; bugün ise AKP iktidarının kendi İslam anlayışını tüm Müslümanlara dayatmasına hizmet ediyor. Gerçekten laik bir rejim için, dinle devletin ayrılması, DİB'in özerkleştirilmesi, insan haklarıyla, hukuk devletiyle çelişmediği sürece dini inançlar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, tüm dini gruplara tüzel kişilik hakkı tanınması şart.
AKP iktidarının öğrettiklerine devam edeceğim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Fark, karizma olabilir mi?
14.06.2023 - Harikalar diyarında
21.12.2020 - Kaçık Radyo'ya uzun ömürler
6.02.2020 - Kemalizmin amaçlanmayan sonuçları
18.11.2020 - Darbecilikle boğuşurken popülizme yakalanmak
30.09.2020 - Assar Lindbeck ve liberal sosyal demokrasi
24.09.2020 - Yeni dünya görüşüm
20.07.2020 - Kadri bilinmemiş bir şah-eser
8.05.2020 - Trump'ın dünyaya verdiği dersler
29.04.2020 - Ne umduk, ne bulduk
21.04.2020
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
hamdi şahin
Sayın Yazar, Ben yere düşmüş Somalıyı polislerin gözetiminde tekmeleyen Başbakanlık elemanını unutamıyorum. Ya siz? Hatırlıyor ve o memuru da sevimli buluyor musunuz?