Sezin ÖNEY
Brüksel’de Zaventem Havaalanı saldırıya uğrayalı 40 günü geçti. Geçtiğimiz haftalarda, saldırıya uğramış kısmın yakınına kurulan barakalardan geçerek, bu havaalanından seyahat etmiştim. Zaventem’e uçuştan saatler önce gidip, didik didik aranmak, “afet sonrası” kurulmuşa benzeyen çadırlardan geçmek gerekiyordu. Şimdi, havaalanının bombalarla yıkılan kısmı uçuşa açıldı. Ancak, Zaventem’den seyahat için havaalanına girmek dahi saatler alıyor.
Saldırıların hedefi olan Maalbeek Metro İstasyonu ise hala kapalı. Maalbeek durağının kapısı, çiçekler ve saldırılara yönelik yas, anma için bırakılan objeler, yazılarla dolu.
Şehrin merkezindeki tarihi borsa merkezi, Bourse de Bruxelles’in önü de, bir anı mekanı. 22 Mart’ta gerçekleşen ve 32 kişinin ölümüne neden olan saldırıların kurbanlarını anmak için binanın merdivenlerine, hala buketler, oyuncaklar, yazılar bırakılıyor. Benim dikkatimi çeken yazılardan biri, “Allah adına yapılan buysa, şeytan adına yapılabilecekleri düşünmek bile istemiyorum” idi.
Brüksel’de “anma” ve “yas” hala ağır basan duygular; bu durumu hem bahsettiğim mekanlarda, hem de Brüksellilerle konuşunca yoğun biçimde hissediyorsunuz. Türkiye’deyse, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da gerçekleşen bombalamaların yası ve anılarına dair izlere artık ne gerçekleştikleri mekanlarda, ne de toplumsal hafızada rastlamak mümkün.
Brüksel’in ağırlıklı olarak göçmenlerin yaşadığı Molenbeek ve Schaerbeek mahalleleri ise, saldırılardan sonra, dünya gündeminin başlıca odak noktaları haline dönüşmüştü. İkisi de saldırganların yaşadıkları, bağlarının bulunduğu yerler olarak günlerce polis-asker operasyonlarına sahne oldu.
Toplamda, Brüksel’in yüzde 25’i Müslümanlardan oluşuyor; Müslüman nüfusun, yüzde 70’i Fas, yüzde 20’si ise Türkiye kökenli. Şehir genelinde de, göçmen nüfus, yüzde 37 civarında.
BATI’NIN BAŞKENTİ
Bir yandan, Avrupa Parlamentosu gibi AB kurumlarına ev sahipliği yapıyor Brüksel; öte yandan da, NATO gibi Batı İttifakı’nın uluslararası kurumlarına…Bu açıdan, Batı dünyasının, kurumsal ve bürokratik açıdan “sembolik başkenti” diyebiliriz Brüksel’e…
Buna karşılık, Avrupa’nın bir türlü bir “fırsata” çeviremediği, tersine giderek daha büyük bir mesele haline getirdiği “göçmen sorunu”, kent sokaklarında kendini dışa vuruyor. Bir yanda, Avrupa Birliği’nin modern mimari örneği binaları ve “EU Bubble” (AB Balonu) olarak adlandırılan, Avrupa’nın her yanından gelmiş insanların kendi içine kapalı dünyası, öte yanda sadece birkaç sokak ötede, göçmenlerin gettolaşmış halde yaşadığı, örneğin Afrikalıların dükkanları, kuaförleri, bakkallarının bulunduğu ve onların içe kapalı yaşadığı mahalleler.
Şimdi şehirde ortak olarak dile getirilen “Nasıl olup da birbirimizden bu kadar habersiz yaşamışız?” sorusu. Saldırılar sonrası, Avrupa Birliği kurumlarında da, “Daha yanı başımızdaki mahalleleri tanımıyoruz” düşüncesinin sıklıkla dile getirildiğine tanık oldum.
Belçika’nın “göçmen entegrasyon modeli”, göçmenleri kent dışındaki kenar mahallelere iten Fransa örneğiyle, kent içinde “Çin Mahallesi”, “İtalyan Mahallesi” tarzı sıkıştıran İngiltere-Amerika örnekleri arasında bir yerde kalıyor. Aslında, “göçün” insanlık tarihinin bir gerçeği olduğunu kabul etmek yerine, bu olayı “sorun” kabul etmek mesele.
Başka bir “zıt kutup” olarak Türkiye’de ise, devlet olarak “göçmen ve mültecileri çok seviyormuş”, onları “topluma entegre ediyormuş” gibi gözüküp de, gerçekte bir başlarına bırakmak ve bu nedenle toplumda birikmeye başlayan sorunlara eğilmemek de başka bir hatalı yaklaşım.
AB de, Türkiye de; iki tarafın devletleri, kurumları da, “farklılıklarla beraber yaşama” konusunu zihinsel olarak çözebilmiş değil. İşte, asıl mesele bu.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024