Süleyman Seyfi Öğün
Dünyâ târihini demografik gelişmeler îtibârıyla değerlendirmenin ilginç ve aydınlatıcı neticeleri vardır. Demografik târihe has verilerin ne derecede mühim dönüşümleri doğurduğu genellikle pek üzerinde durulmaz. Hâlbuki gerçek pek de öyle değildir.
Aslında temel öğrenim süreçlerinden geçmiş olan hemen herkes, târihte “Kavimler Göçü” olarak bilinen bir demografik etkinin doğurduğu neticelere şöyle böyle âşinâdır. (Hattâ ironik olarak, târih derslerinden hâfızalarda en fazla kalan tekerleme “Ostrogotlar, Vizigotlar” tekerlemesi değil midir?). Modern Avrupa'nın teşekkülünde bu süreçler son derecede mühimdir. Asya içlerinden gelen sayısız “barbar” topluluk Avrupa kıt'asına sızmış; buradaki otokton halklarla kaynaşmış ve günümüzün Avrupa uluslarını doğurmuştur.
Bizim coğrafyamız; yâni Anadolu, Rumeli ve Mezopotamya da; bir kısmını bildiğimiz; bir kısmı da hâlâ aydınlatılmayı bekleyen demografik katmanlaşmaların heyecan ve hayranlık verici hikâyelerini barındırır.
Her demografik değişim; kültürel hazmı asırların geçmesini gerektirmektedir. Ama bu bir defâ oturmuş bir kültürel oluşuma evrildiğinde ortaya çıkan ; “yerleşik olan” ile “yeni gelenlerin” birikim ve katılımlarını içeren kültürel bileşimler göz alıcı bir zenginlik kazanır. Evet süreçler sancılıdır; ama neticeler de bir o kadar kıymetlidir.
Demografik değişimlerin başta gelen sâiklerinden birisi; gelenlerin ardında “kaybedecek bir şeylerinin” olmamasıdır. İbn-i Hâldun bunu çok açık görmüştü. Sürecin sancısı da burada ortaya çıkıyor. Gelenlerin canı burnundadır. Kaybedecek bir şeyi olmayanların baskısını durduracak bir güç yeryüzünde yoktur. Gelenlerin ilk tipik davranışının yıkım, talan vb eylemler olması anlaşılabilir bir durumdur. Ama zaman geçtikçe, kaçınılmaz bir şekilde bir uyumlulaşma süreci de açığa çıkar. Fâtihler bu defâ fethettikleri yerlerin yerleşik kültürleri tarafından fethedilir. Ortaya orijinal kültürel bileşimler çıkmaya başlar. Gelenler, yerleşik kültürel kodları berâberlerinde getirdikleri kendi kültürel dünyâlarına tercüme ederek yorumlar ve kabûl ederler. Bu harmanlanma genel kabullere dönüşümünü tamamladığı zaman kendi yerleşikliğini sağlar.
Modern dünyâda, tamamlanması uzun süreçleri gerektiren bu tarz harmanlanmalar sakıncalı bulunmuştur. Modern dünyânın keskin analitik ayırımları “geçişleri” ve “sentezlenmeleri” kabûl etmez. Çünkü “harmanlanma” ve “sentezlenme” çıkar temelli rasyosunun öngördüğü “dünyâ işbölümü” bunu kaldırmaz. Üstün ve ayrıcalıklı olduğu ilân edilmiş kültürel norm ve değerler diğer kültürel norm ve değerlerin tasfiyesini öngörür. Bunu da ideolojik aygıtlarıyla güvence altına almaya çalışır. Buna göre “ayrıcalıklı” ve “üstün değerler”in saf tutulduğu “uygar” bir dünyâ vardır. Dünyânın geri kalanı; yâni derece, derece “ilkel” olarak vasıflandırılan dünyâ; bu üstün uygarlığın norm ve değerlerine uyum sağladığı ölçüde özneleşebilecektir. Bu aslında bile bile lâdestir. Çünkü bu dönüşüm belki bâzı elitler için mümkündür. Ama büyük kütleler bunun dışında kalacak; “ev ödevlerini” yüzlerine gözlerine bulaştıracak ve modern dünyâya intibâk edemeyecektir. Adam edilemeyen bu büyük kütlelerin oluşturduğu, “eksik formasyonlu” bu proleter uluslara revâ görülen muamele ise onları yaşadıkları coğrafyaya mahkûm etmek; deyim yerindeyse mıhlamaktır. Onlara ancak eksik istihdam koşullarında başvurulacaktır. Meselâ Amerika böyle kuruldu. Milyonlarca siyâhî Afrikalı köleleştirilerek devâsa kıt'anın istihdam açığını kapamak için kullanıldı. II. Genel Savaş ise bu konuda tam bir kırılma noktasına işâret ediyor. II. Genel Savaş sonrasında çekirdek hegemonik dünyânın yeniden imârında ortaya çıkan emek açığı; ağırlıklı olarak sömürge ve eski sömürgelerden karşılandı. Bu kütlelerin sayısal olarak sınırlı tutulabileceği ve birkaç nesil sonra “sisteme uyumlulaşacağı” öngörüldü. Ama öyle olmadı. Gelenler kendi gettolarını oluşturdu. Direndiler. Diğer taraftan, gelenlerin sayısı emek açığı ile sınırlandırılamadı. Gelişlerin önü alınamadı. Bu defa zecrî tedbirlere başvuruldu. Ama bu tarz baskılamalar artık sökmüyor. Milyonlarca insan; savaşlar ve bürokratik yağmalarla vîran olan coğrafyalarından kaçıyor ve merkez coğrafyalara canını atmaya çalışıyor. Onların “kaybedecek hiçbir şeyleri yok”. İstediğiniz kadar duvar yapın; geçmiş olsun… Bunun önünü alamazsınız. Eğer hesaplarınızı gözden geçirip daha âdil bir dünyânın nasıl kurulacağı ve nasıl fonlanacağı konusunda adım atmazsanız; yapacak bir şey yok. 21. Asır, muhtemelen ileride “II. Büyük Kavimler Göçü”nün yaşandığı bir asır olarak hatırlanacak… Bir zamanlar fethedip köleleştirdiğiniz, kaynaklarını insafsızca sömürdüğünüz târihsel otantikliğinden saptırdığınız coğrafyaların insanları sizi; alanı giderek daralan steril dünyâlarınızda basacak ve teslim alacak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019