Süleyman Seyfi Öğün
Her şeyin bir evveliyâtı vardır. Ama uzayan zaman ve üst üste yaşanan tecrübeler, pek çok defâlar “işin evveliyâtını” unutturur. Bu da, yaşanan her ne ise, onu yaşayanı, yaşadığına yabancılaştırır. Yabancılaşma o raddeye gelebilir ki; bir demde, evveliyâtı hatırlamanın da manâsı kalmaz.
ABD, Britanya ve Fransa Esad Sûriye’sini vurdu. Esad’ı bilmeyen yok. Onu en fazla destekleyen Rusya ve İran bile, Esad’ın ne menem bir katil olduğunu bilir. Bırakın uluslararasını, paldır küldür, yaradana kuvvet her nev’i müdahaleyi meşrû kılacak gerekçeleri bol keseden veren bir siyâsal ârızadır Esad… Bu vasfı sâdece kendisinden değil, babasından gelir… Yâni âile boyu bir ârızadır bu. Tıpkı Kuzey Koreli; üç nesle dayanan 3G “Kim”ler gibi. Zâten Esad’lar ile Kim’ler arasındaki fark nihâyet “1 G”lik bir farktır.
Üzerine bombaların yağacağını bilen ve bu sebeple Rus üssünde bir yerlete fâre gibi saklanan Esad’a mihmandarlık yapanlar bile herhâlde kendisine tükürür gibi bakmaktan kendilerini alıkoyamamıştır. Hatırlayalım: Putin’in Suriye’yi ziyaretinde kırmızı halıya ulaşmaya ve Putin ile aynı kareye girmeye çalışan ama bir Rus görevlinin ittirip kaktığı bir Esad’ı izlemiştik.
Esad, yâni çocukların, kadınların, yaşlıların katili Esad çok, ama çok şeyi hak ediyor. Buna diyecek bir şey olamaz. O bir savaş suçlusudur. Gönül diler ki, Kaddafi gibi ilkel bir şekilde değil, tıpkı Sırp katiller gibi âdil bir yargılanmayla yargılansın ve hak ettiği cezâya çarptırılsın.
Ama gidişât pek de bunu göstermiyor. Bir kere Kaddafi yalnızdı. Kapanın elinde kaldı ve bütün yaptıklarını unutturacak bir iğrençlikle, parça parça edilerek öldürüldü. Aslında böyle öldürülerek, belki beraat ettirilmiş olmadı ama gelecek nesiller Kaddafi’yi yaptıklarıyla değil, ona yapılanlarla hatırlayacak.
Adil yargılama eksikliği, katillere hiç hak etmedikleri, acımakla başlayan tuhaf bir îtibâr kazandırabiliyor. İnfazcılarının elinde üryan ve kanlar içindeki Kaddafî’ye, “Oh oldu” demenin veyâ karısı ile birlikte yaka paça sürüklenerek bir duvarın önünde katledilen Çavuşesku’ya bakıp “hak etmişti alçak” demenin sayısız gerekçesi vardır. Ama bilinmelidir ki, bu insanlar ileride yaptıklarıyla değil, kendilerine yapılanlarla daha çok anılacaktır. Çok haklı olarak şaha kalkmış nefret duygularıyla alelacele sağlanan ve o an için belki de muazzam bir tatmin sağlayan sözüm ona bir infâz, istikbâlde bir mesele hâline gelir ve katillerin yaptıklarını unutturur. Çavuşeskular, vahşice katledilen iki zavallı yaşlıya; Kaddafi ise linç edilmiş bir kurbâna dönüşür.
“İçeride” adâlet dağıtmak ile “dışarıya” adâlet dağıtmak arasında onanmaz bir makas var ve bu zaman içinde kapanmak bir tarafa; daha da açılıyor. Yaşanan tecrübelerin birikimine dayalı olarak, “içeride” adâlet dağıtmanın karnesi, yıldızlı on almasa bile “dışarıya” adâlet dağıtmanın boş çürüklü karnesi karşısında bir hayli iyi durumda. İkincisinin normları daha oturmamış ve sistematik bir işleyişi yok. Keyfî bir şekilde işletiliyor. Dünyânın güçlüleri onu istedikleri zaman, istediklerine karşı işletiyor. İşleyiş ise tümden sakat. Uluslararası kuruluşlar, başta BM olmak üzere, etkinliğini arttırmak bir tarafa güçten düşüyor. Hâkimler, savcılar istedikleri zaman dâvaları kabûl ediyor; istemedikleri zaman ise görmezden geliyor. Savunmaya hemen hemen hiç yer verilmiyor. Cezâların ne olacağı ve ne şekilde verileceği tam bir muamma. Uluslararası hukuk mevzuatında bâzı ölçüler koyulmaya çalışılsa da, çoğu defâ bunlara bakılmıyor. En ağırından cezâ kesiliyor ve infâza girişiliyor. Saddam ve Esad, aynı siyâsal gelenekten; BAAS’çı gelenekten zuhûr ettiler. Saddam ile Esad aynı suçla, kimyâsal silâh kullanmakla suçlandı. Daha doğru düzgün araştırılmadan Saddam devrildi; 1 milyondan fazla Iraklı savaşta hayâtını kaybetti. Irak hâlâ belini doğrultamıyor. Yakın bir gelecekte doğrultacağını da sanmıyorum. Daha sonra “pardon, yanılmışız. Saddam’ın kimyasal silâhları yokmuş” dediler. Şimdi ise Esad üzerinden aynı filmi seyrediyoruz. Cezâ kesildi ve infâza gidildi.
Esad uluslararası yargılanmayı tepeden tırnağa hak eden birisi. Ama yalnız değil. En az kendisi kadar bunu hak edenler var. Mesele çocuk öldürmek, mâsumların kanına girmekse İsrâil de bunu misliyle hak ediyor. Mesele diktatörlük etmek, en basit yurttaşlık haklarını tanımamak, seçimleri engellemek ise Arap âleminde bunu hak eden, hattâ Esad’a göre daha fazla hak eden o kadar çok “lider” ve rejim var ki… Onlara hiçbir şey olmuyor... Üç büyükler cezâyı kesti ve infâza girişti. Katil Esad bir yana, süreç usulsüz… Yarın sorgusuz sualsiz herkese uygulanabilir. Bu mu adâlet?.. Türkünün dediği gibi; Adâletin bu mu dünyâ?..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019