Taha Akyol
Büyük şair ve düşünür Mehmet Akif’i vefatının 92. Yıldönümünde rahmet ve saygıyla anıyorum. Bugüne kadar Mehmet Akif’i hep “milli ve manevi değerler” açısından okuduk. Eleştirenler, hele de aşağılayanlar “inkılapçılık” gözlüğüyle baktılar.
Son zamanlarda bir moda daha çıktı; Abdülhamid’i eleştirdiği için Mehmet Akif’i suçlamak!
Hatta ‘Prof’ unvanlı bir yazar, Abdülhamid’e karşı çıktığı ve Milli Mücadele’ye katılmak üzere Anadolu’ya geçtiği için Akif’i “İngilizlere hizmeti geçmiş” olmakla suçladı!
Hiçbir tarihi belgeye ve gerçeğe dayanmayan bu tür seviyesiz ve bağnaz suçlamalarda bulunanlar “İngiliz muhipleri”ni İstanbul’da arasalar gerçek bir tarihçi gibi davranırlardı.
Bu bakışlar, yeni nesilleri hür düşünceye değil, istibdatlardan istibdat seçmeye teşvik ediyor! Hürriyeti seçmek niye aklımıza gelmiyor?
SAFAHAT KRONOLOJİSİ
Akif’in eserleri sultani istibdat döneminde de inkılapçı istibdat döneminde de yayımlanamadı.
Safahat’ın yayın yıllarına bakalım, hepsi Abdülhamid’den sonra yayınlandı:
1911: Safahat, birinci kitap.
1912: Süleymaniye Kürsüsünde.
1913: Hakkın Sesleri.
1914: Fatih Kürsüsünde.
1917: Hatıralar.
1914: Âsım.
1933: Gölgeler, Kahire’de Türkçe olarak basıldı.
1943: Safahat, 1928’deki harf inkılabından sonra Safahat’ın yeni harflerle ilk baskısı.
Mehmet Akif’in Sırat-ı Müstakim dergisi de Meşrutiyet ilan edildikten sonra 27 Ağustos 1908’den itibaren yayınlanmıştı. Bu değerli eserler Abdülhamid döneminde yayımlanamamıştır.
AMA HANGİ İSTİBDAT?
Abdülhamid’in diplomatça dış politikası ve modern eğitimi yaygınlaştırmada hizmetleri inkar edilemez fakat…
Yüksek mekteplerde bile “Tarih-i Umumi” derslerini yasaklattığını, Mecelle Cemiyetini dağıtarak Mecelle’nin eksik kalmasına yol açtığını, 19. Asırdaki İslam aydınlanmasının önderlerinden Tunuslu Hayrettin Paşa’nın “Akvem’ül Mesalih” adlı eserini üstelik Paşa sadrazamken toplattırdığını unutmayalım.
Abdülhamid döneminde İslamcı düşünce de baskı altındadır, durgunluk içindedir. Meşrutiyet’te demokratik değerlerle canlanacaktır.
Cumhuriyet döneminde Ahmet Emin ve Hüseyin Cahit gibi laik yazarların da belirttiği üzere, Takrir-i Sükûn dönemi bir “dehşet dönemi”ydi. Keyfi tutuklama ve keyfi idamlar bittikten sonra da sıkı rejim devam etti.
Kemalizmin ‘Üçüncü Dünyacı’ yorumunu yapan Kadro dergisi bile susturuldu.
Bütün otoriter siyasi iktidarlar sadece siyasi gücü değil, zihinleri de tekeline almak isterler. Bunun neticesi iktidardaki fikrin de cılızlaşmasıdır.
Şevket Süreyya ve Yakup Kadri gibi samimi Atatürkçü düşünürler kitaplarında hep ‘fikir boşluğundan, sistemsizlikten’ yakınırlar.
Fakat özgürlük deyince sizden bizden ayırımı olamaz. Meşrutiyet devrinde Akif’in kitapları yayınlanınca Tevfik Fikret’in kitabı da yayınlandı.
Cumhuriyet devrinde, doğal evrim süreci demokrasi olduğu için Safahat yayınlanmaya başlayınca artık Kazım Karabekir’in yakılan kitabı da yayınlanacaktı…
Özgürlüğün hâlâ tamamlayamadığımız uzun yolu…
HANGİ İNSAN TİPİ?
Abdülhamid’i de Atatürk’ü de siyaseten savunmak mümkündür: Abdülhamid dağılan bir imparatorluğu tutmaya çalışıyordu… Atatürk inkılapları yerleştirmeye çalışıyordu…
Doğru ama netice fikirlerin canlığını kaybetmesi, edilgen davranışların yaygınlaşması oldu.
Uzun istibdat asırlarının nasıl uydu bir insan tipi ortaya çıktığını büyük Âkif’in şu mısralarında da görebiliriz:
Zulme tapmak, adli tepmek, hakka hiç aldırmamak,
Kendi âsudeyse, dünya yansa baş kaldırmamak
Ahdi nakzetmek, yalan sözden tehaşi etmemek
Kuvvetin meddahı olmak, aczi hiç söyletmemek
***
Enseden aslan kesilmek, cepheden yaltak kedi
Müslümanlık bizden evvel böyle zillet görmedi
Evet, “kuvvetin meddahı” olmak! Bendelerin şark ahlakı!
Tarihin o devirleri kendi şartlarıyla birlikte geride kaldı. Bugün Türkiye’nin uydu insan tipine değil, ‘özgür insan’ tipine ihtiyacı var. Bunun yolu ülkede ufuk acıcı diri bir fikir hayatının gelişmesidir.
O zaman hem daha adil ve hür, hem daha güçlü oluruz. Büyük Akif’in dediği gibi:
Adam mısın, ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni kimsecik sürükleyemez.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
6.08.2025
5.08.2025
1.08.2025
30.07.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025