Talat ULUSOY
Hareketli günlerden geçiyoruz. Her gün siyasi saflar bozuluyor, yeni saflar oluşuyor. Mesela Mısır’daki darbe, Taksim’de “özgürlük” talebinde birleşen safları dağıttı. Sadece “Silivri için özgürlük” isteyenlerin mumu yatsıya varmadan söndü.
Önce şunda netleşelim: Mısır’daki darbeye “darbe” diyemeyenler, darbe dese de “ama Mursi de çok hata yaptı” diyenler olduğu sürece askerin sivil yönetimi “devirme haydutluğu” sürer gider. Sadece açık açık desteklemek değil, “ama”lı cümleler de darbelere “meşruiyet” sağlar. Darbeciler çok haklı “ama”ları bile “kurtarıcı” çağrısı olarak görür, gösterir ve yüz yıldır kavuşamadığımız demokrasiye bir yüz yıl daha kavuşamayız.
“Seçme ve seçilme hakkı” İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde açıkça belirtilmiş bir temel haktır, hiçbir hak “takıyye” götürmez ve hiçbir hak bir başka hakkın ortadan kaldırılması için kullanılamaz.Darbe “seçme ve seçilme hakkı”na açık bir tecavüzdür. Tecavüzü açıkça kınayan biri, bu kınama ardından “ama”lı cümle kuruyorsa, bilerek ya da bilmeyerek tecavüzcüye meşruiyet sağlamış olur. Kadına tecavüzde yargının bile rağbet ettiği “ama baştan çıkardı” savunmasını hatırlayın lütfen.
Aynı zihniyet, aynı oyun
1950 seçimlerinden beri aynı oyun oynanıyor. Seçim kazanamayan vesayetçi zihniyet yanlıları ya “cici demokrasi” diyerek, ya “Filipin tipi demokrasi” diyerek ya da “demokrasi bol geldi” diye açıkça söyleyerek “demokrasi deneyi”ne darbe ile “ara” veriyor. Son günlerde çok tutulan “seçim sandıktan ibaret değildir” sözü de darbelerin öngünlerinde sıkça duyulur. Bu söz, toplantı ve gösteri hakkı dâhil tüm ifade özgürlüğü alanının genişliğini belirtmek için kullanılıyor olsa bile, bu hâliyle sandığı “hafife alan” zihniyet sahiplerinin ağzına yakışıyor.
Hükümet “ağır hata”lar yapıyor, başbakan “ağır” konuşuyor. Evet, bence de öyle. E peki, böyle diyenler niye örgütlenip seçim yoluyla hükümeti değiştirmiyor? Niye ortalığı yakıp yıkmadan geniş kitlelerin demokratik tepkileriyle hükümeti istifaya zorlayamıyor? Bu millet “aptal” mı, bizi anlamaz mı? Bu sorunun esas muhatapları “Taksim”de diktatöre karşı “özgürlük” mücadelesi veriyoruz derken , “Tahrir”de “askerî darbe”ye “devrim” selamı çaktı. Demokrasiden nefret edenler özgürlük sevdalarını “darbe aşkı”na terk ediverdi!
Türkiye’de darbe tehlikesi kalmadı, CHP bile darbeye karşı, vesayet de geriletildi, artık Türkiye’de darbe olmaz! Bu da bir görüş, katılmam, ama “inşallah” derim. CHP Genel Başkanı’nın “Mısır’daki darbedir” demesini takdir ederim, ama “nedamet” getirdiğini söyleyemem. CHP içinde de “Mısır devrimi” diyenler ağırlıkta. Eğer CHP bir bütün olarak darbeye karşı tavır alır, barış için çözüm sürecine katılır ve yeni anayasada yan çizmeyi bırakırsa, o zaman eyvallah!
“İttihatçı Cumhuriyet” tarihimizde darbe aşkını “beşik kertmesi”ne benzetebiliriz.İttihatçılar’ın 1913 Babıâli Baskını’yla doğan darbe geleneği, 29 Ekim 1923’te gece vakti azınlık oylarıyla yapılan pro-modern “meclis darbesi” ile hafızalara “Cumhuriyet” olarak yüklendiğinden beri, vesayetçi cumhuriyetçiler darbeden vazgeçemez. Aşkın gözü kördür derler, zamanında darbenin acısını çeken “antiemperyalist”ler bile, ABD ve AB’nin “Mısır’da askerî darbe oldu” diyemeyişine bakıp uyanmaz. Bu “batılı” tavır Türkiye ve Ortadoğu askerî darbelerinde hep yinelenmiştir. “Geri ‘İslam’ ülkeleri ancak bu yolla ‘modern’ toplum olur!” ayağıdır bu.
Bakın şunun şurasında az bir zaman kaldı. Daha 2015 olmadan bu memlekette safların yeniden bozulup yeniden düzeldiğine bir kez daha tanık olacağız. Ama bu seferki “Taksim” gibi iletişim çağı kuşağı ile açıklanabilecek bir toplumsal “ittifak” olmayacak. Bu saflarda “Tayyip istifa” diyen darbesever ulusalcılar ve milliyetçilerin kimi muhafazakârlarla “milli cephe” oluşturduğunu göreceğiz ve kimileri buna çok şaşacak! Çünkü, yüz yılın “büyük muhasebesi”nde hesap soranlar cephesi ile hesap verenler cephesi çok net ayrışacak. 1915 Ermeni Soykırımı bütün ezberleri bozacak, kalıpları kıracak, belki de Türkiye’de taşlar ilk kez yerli yerine oturacak.
Hırsızlar ve avukatları bir yana, halk bir yana saf tutacak. Türkiye “yüzleşecek!” Kaçarı yok!
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.01.2020
20.09.2017
18.07.2017
11.01.2017
16.09.2016
10.01.2016
29.10.2015
10.09.2015
21.04.2015
14.04.2015