Uğur Gürses
Çin’den başlayıp Türkiye’de de mart ayı başında etkili olmaya başlayan Covid-19 salgını ekonomide de sert bir dalga yarattı. Bu dalgaya Türkiye, son 2 yıldır taşıdığı ve “halının altına saklanmış” sorunlarla yakalandı.
Pandemi krizi ile başta turizm olmak üzere hizmetler kesiminde kaybedilen iç ve dış talebin yeniden yerine konması mümkün olamayacak. İhracat siparişlerinde de kayıplarla.
Ankara ise bu krize zaten “eriyen oylar sendromu” ile girmişti. Pandemi krizi öncesinde de 2019’daki yerel seçim hezimetinin toparlanması için maceracı bir ekonomi politikasına baş koyulmuştu.
Pandemi ile bu maceracı ekonomi politikasına yeni bir kılıf da bulunmuş oldu.
Ancak şu var ki; son 2 yıldır siyasette olduğu gibi ekonomide de dozu giderek artan “sıra dışı” baskıcı, örtüleyen, açık ekonomiye zarar veren politika adımları, pandemi sonrasında atılan diğer adımlarla ister istemez şu düşünceyi uyandırıyor: Yarını yokmuş gibi atılan bu adımlar ileride hepimize büyük bir enkaz miras bırakacak.
Rezerv eritici politikalar
Bunlardan birincisi, Merkez Bankası’nın rezervlerinin büyük bir politikasız çılgınlıkla eritilmesi. Buradan hedeflenen amacın da yine Merkez Bankası ve bankacılık sistemine kurulan ağır baskı ile düşürtülen faiz oranlarının getirdiği döviz kuru baskısının rezervleri eritmek pahasına sınırlamak olduğu çok açık.
Öyle ki bir önceki yazıda not düşmüştüm; Merkez Bankası’nın yaklaşık 40 milyar dolarlık altın rezervleri hariç bilançoda görülen döviz rezervleri mayıs sonunda 54 milyar dolar iken, döviz kuru baskısını dizginlemek için satılan dövizler belli olmasın diye “vitrin düzenlemesi” için yapılan swap işlemlerinden oluşan borç dövizlerin miktarı 51.8 milyar dolardı. Yani döviz rezervleri eritilmişti.
Sadece bununla kalınsa iyi; kamu bankaları, Merkez Bankası’nın “arka kapısından” kendilerine verilen dövizleri sattıkları gibi, kendi bilançolarında da açık pozisyon yaratmaya başlamışlardı. Son 10 yılda neredeyse kur riski taşımaktan kaçınan, 1 milyar doları bile geçmeyen döviz eksiği ya da fazlası taşıyan kamu bankalarının, bu yılın başından itibaren giderek artan biçimde açık pozisyon taşımaya başladıkları gözleniyor. Açık pozisyon, döviz yükümlülüklerini karşılayacak döviz varlıklarını azaltmak demek. Kamu bankalarının açık döviz pozisyon toplamı 10 Temmuz haftası 9.7 milyar dolara çıktı.
Merkez Bankası’nın da altın dahil rezervleri de dikkate alınarak bakılan açık pozisyonun da kabaca 35 milyar dolara eriştiği hesaba katılırsa; Ankara’da ekonomi politikasını yönetenler kamu bankaları ve Merkez Bankası eliyle 45 milyar dolar açık pozisyon yaratmış durumdalar. Kurlardaki yüzde 10’luk bir artışın yaratacağı kamu zararının, bugünkü kurlarla 30 milyar TL gibi yüksek bir bedel olması yeterince endişe verici bir tablo sunuyor.
Bu yılın sadece kalan 6 ayında turizm gelirlerinde 20 milyar dolarlık bir girişten yoksun kalacağımız hesaba katılırsa hem bu döviz rezervini eritmek hem de toplumun vergileriyle ödeyeceği devasa bir kur zararı yaratmak akıl alır gibi değil.
Sadece döviz-rezerv politikasına bakarak bile yarınını düşünmeyen bu politika adımlarının, ancak kendisine dair yarın iktidarda kalmayacağı tahayyülü olan bir politika iradesiyle atıldığını düşündürüyor.
Kaldı ki devasa bir kredi büyümesi ile sisteme pompalanan Türk Liraları, döviz açığı derinleşen Türkiye’nin parasını da ileriye dönük olarak hala potansiyel değer kaybı işe yüz yüze bırakıyor.
Kredi balonu
Bir başka tablo da Ankara’dan tüm ekonomi politikası otoritelerince pompalanan kredi çılgınlığında var.
Sadece pandemi döneminde (6 Mart-10 Temmuz) bankacılık sisteminde Türk Lirası kredilerin miktarı 400 milyar TL’ye yakın arttı. Bu üç ayda yüzde 23, basit yıllıklandırılmış olarak da yüzde 93’lük artış demek. Bu kredi büyümesinin de yüzde 65’ini kamu bankaları sağladı.
Kredi baskısı öyle bir hal aldı ki; ekonomi yönetimi, Merkez Bankası, BDDK başta tüm kurumlar bankaları daha fazla kredi vermeleri için düzenlemeler ve yan yollarla baskı altına aldılar. Merkez Bankası bankaların verdikleri kredileri baz alan zorunlu karşılık uygulamasından, BDDK da “aktif rasyosu” adı altında bankaları kredi vermeye zorlayan uygulamayı devreye sokmuştu.
Hemen pandemi öncesinde de ocak ayında, Rekabet Kurumu bankalara baskın yapıp bazı belgelere el koymuş, sonra da 20’den fazla banka hakkında mevduat, kredi, döviz ve aracılık hizmetlerinde yasayı ihlal edip etmediklerine dair ön araştırma başlattığını açıklamıştı.
Bankaları kredi vermeye zorlayan kararların hiçbirinde potansiyel risk unsurları uygulamanın mihenk taşı yapılmamıştı; “Krediyi verin kalan sağlar bizimdir” zihniyeti kendini belli ediyordu. Oysa 2018 krizinden sonra ekonomideki yavaşlama ve durgunluğun mevcut kredi portföylerine getirdiği bozulan risk tablosunun bir kısmı “yeniden yapılandırmalar” ile halı altına süpürülmüş durumdaydı zaten.
Bir de pandeminin ekonomiye getirdiği şok ile potansiyel hasarlar daha da büyürken, devasa bir kredi genişlemesi ile bunun üstüne giderek çözülmesi mümkün değildi. Ankara, olağanüstü kredi büyümesi ile sadece mevcut hasarların bir süre su yüzüne çıkmamasını sağlamış olunacağı gibi, gelecekte de potansiyel yeni hasarlara yeni bir kapı açılmış oldu.
Son 2 yılda bankacılık kesiminde kredi büyümesinde kamu bankalarının payının hızla arttığı, özel ve yabancı bankaların ise kredi büyümesinde isteksiz oldukları dikkate alınırsa kamu bankalarının, ekonomik durgunluğun derinleşmesi halinde kredi batıklarının artacağı, bunun da vergi mükelleflerince yani tüm toplumca ödeneceği biliniyor. Siyasi direktifle açılan kredi musluklarının getireceği kredi batıklarının, özel kesimce verilen kredilerde ortaya çıkacak batıklardan yüksek olması sürpriz değil.
Son 3 aydaki kredi artışının yaklaşık yüzde 10’u konut kredilerinden oluşuyor (37 milyar TL). Bunun da düşük faizle birlikte konut satışlarını arttırdığı görüldü. Ankara’nın beklentisi, inşaat kesimine ekonomik canlanma için bir ivme sağlaması idi. Oysa Konut satış verileri gösteriyor ki; konut kredileri ikinci el satışları yükseltti. Nisan-Haziran dönemindeki birinci el satışlar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 aşağıda iken, ikinci el satışlar yüzde 28 üzerinde.
Belirgin biçimde ikinci ele kayış gözleniyor. Bunun da mevcut yeni bitmiş inşaat stokuna pek de yararı olmadığı gibi, inşaat kesimine de potansiyel ilave talep yaratması da pek olası görünmüyor.
Ankara şunun farkında; 2018’den bu yana gelen ekonomideki yokuş aşağı düşüş pandemi ile daha da hız kazanacak, seçmen nezdinde oy erimesi de.
İktidar partisinin bu erimeyi yavaşlatmak (belki de geri kazanmak) için “son kurşunları” kullanma çabası, ekonomide geleceğe taşınan çok büyük hasarlar anlamına geliyor; partiyi kurtarmak için ekonominin geleceğini ve toplumun ödeyeceği faturayı büyütmek.
İktidar partisi, oylarındaki erimenin arttığını ve muhtemel bir seçimde iktidarı kaybetme olasılığının güçlü olduğunu görüyorsa, ekonomide kendisi için “siyasi beka için tüm mühimmatı sonuna kadar kullanma” anlamına gelen, ama ülkenin yurttaşları için de “devasa bir enkaz” miras bırakılması anlamına gelen bir süreci hızlandırdığı çok açık.
Bütçe açığı vakumu
Üçüncü bir unsur da bütçe açığı. Pandemiden önce de giderek hızlanan bir bütçe açığı sorunu vardı. Türkiye’de son 10 yılında 50 milyar TL’yi geçmeyen yıllık bütçe açığı, 2018’de “başkanlık sistemine” geçişle birlikte, Haziran 2020’de henüz pandemi etkisini de pek içermeyen haliyle 154 milyara ulaştı.
Geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi söyleminde övünerek çokça dillendirdiği düşük faiz giderleri de son 10 yılında 50 milyar TL’lik sabit çizgisinden “başkanlık sistemi” ile saptı ve Haziran 2020’de 120 milyar TL’ye ulaştı.
Bütçe açığında henüz bir şey görmedik; zira gelecek dönemde daha büyük açıklara gebe. Pandemi nedeniyle hem gelir kayıpları hem de artan harcamalar açığa yeni rekorlar kaydedecek. Ayrıca, döviz kuruna endeksli altyapı ve şehir hastaneleri için kamu bütçesi adına taahhüt ve verilen garantiler nedeniyle artan bir “koşullu yükümlülükler” harcamaları yükü göreceğiz.
Yarın yok mu?
Tüm bunlara bakınca, Ankara’nın kendi siyasi geleceği konusunda oldukça umutsuz olduğu bir tablo ortaya çıkıyor. Zira hiçbir iktidar, gelecekte kendisinin baş etmekte zorlanacağı, hatta daha fazlası “baş edemeyeceği” bir ekonomi tablosunu ortaya çıkaracak ekonomi politikası izlemez.
“Oy erimesi yaşıyorsam, bunu ortadan kaldırmak için gelecekte ekonomik olarak devasa sorunlar (enkaz) yaratacak bile olsa bu politikaları izlemekten kaçınmam” anlamına gelecek bir tablo var önümüzde.
“Parti yararı-ülke yararı” terazisine konulduğunda, hiçbir biçimde kefelerin birinin yararına olacak politikalar değil bunlar. Ehil bir ekonomi politika yapıcısı olsaydı; bunun her iki kefeye de yararının olmadığını tersine ülkenin geleceğine yük yarattığının farkında olurdu.
Görünen o ki Türkiye’de ekonominin normalleşmesi için siyasetin normalleşmesini beklerken, bu normalleşmeyi potansiyel bir uzlaşma ile kuracak olan siyasi partileri daha fazlası bekliyor; zor temizlenecek bir ekonomik enkaz.
Uğur Gürses
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022