Ümit Fırat
Babam henüz çok genç bir yaştayken, kendi ifadesiyle, 1916 senesinde Rus Ordusu’nun memleketimiz Kiğı’ya kadar ilerlemesi neticesinde, geniş bir aile topluluğuyla, katırlar ve eşekler desteğinde epeyce zor şartlarda Malatya’ya hicret etmişler. Açlık, kıtlık ve salgın hastalıklarla geçirdikleri 2 senelik muhaceretleri boyunca 1 kız, 2 erkek kardeşi de orada tifodan ölmüş.
Sonra savaş bitmiş, evlerine dönmüşler. Bu sefer de hayat şartlarının oldukça güvensizliklerle dolu olduğu bir dönem başlamış. Tek parti dönemiyle birlikte bölgedeki çeşitli ayaklanma ve askeri operasyonlar yoğunlaşmış. Bu arada II. Dünya Savaşı da patlak vermiş. Neyse ki bu sefer Türkiye savaşa girmemiş. Ama yine de, her an Türkiye’ye sıçrama potansiyeline sahip bir savaş ortamı hüküm sürmüş.
Savaşlar, sürgünler, kıtlıklar, salgın hastalıklar ve otoriter yönetim şartlarında geçen 50 yıl. Türkiye’nin biraz nefes alır ve sivilleşir gibi olduğu 1950’li yılların ortasında ve ben henüz ilkokul 5’te iken babam hayata veda etti.
Babamın kuşağındakilerin acıları ve sıkıntıları sona ermişti, ama bu sefer başka bir dönem, askeri vesayet dönemi başlamıştı. 27 Mayıs 1960’ta Selimiye Askeri Ortaokulu son sınıfı bitirme imtihanlarına hazırlanıyorduk. O gün okulumuza da getirtilen Hürriyet gazetesi, “Silahlı Kuvvetlerimiz bütün Yurtta idareyi fiilen ele aldı” manşetiyle yayınlanmıştı. Ertesi günlerde sokağa çıktığımızda da, halktan birileri bizlere “küçük asker” diyerek sevgi ve sempati gösteriyorlardı. Biz de, herkesin bizi sevdiğini sanıyor, geleceğin subay adayları olarak gururlanmamız gerektiğini düşünüyorduk.
Oysa birkaç mil ötemizdeki Yassıada’da bir hapishane ve mahkeme kurulmakta olduğunu, orada cereyan edecek mahkemelerin hala tartışılmakta olan bir yara olarak, Türkiye’nin siyasi tarihinde çok özel bir sayfa teşkil edeceğini bilemiyorduk. Zaten akıl erdirecek ve gelişmeleri bilip düşünebilecek durumda değildik.
Alaşağı edilen Reisicumhur, Başbakan, bakanlar ve mebuslardan oluşan yüzlerce şahıs orada yargılandı. Başbakan ve iki bakan idam edildi, diğerleri müebbet ve ağır hapis cezalarına mahkûm ettirildiler.
2 sene sonra, 22 Şubat 1962’de Albay Talat Aydemir bir darbeye teşebbüs etti ve Başbakan İsmet İnönü tarafından ikna edilip emekliye sevk edilerek, girişimi bastırıldı. Ama Emekli Aydemir pes etmeyip bu kez 21 Mayıs 1963’te yeniden darbeye teşebbüs etti. Yine başaramadı ve bu kez en yakın arkadaşı ile birlikte idam edildi. Çok sayıda subay cezalandırıldı ve 1400 civarındaki Kara Harp Okulu öğrencisi de okullarından ihraç edildi.
Faaliyetlerini daha sonra yargılandıkları mahkemelerden öğrendiğimize göre, Doğan Avcıoğlu ve bazı sivil “devrimcilerin” de desteğinde kurulan bir cunta ise, 9 Mart 1971’de planladıkları darbeyi gerçekleştirememişlerdi.
Bu kez, emir-komuta zinciri ve hiyerarşisi içerisinde organize olmuş bir cunta, 12 Mart 1971 günü TRT’nin 13.00 radyo haberlerinde ve aynı gün TBMM kürsüsünden de okuttukları bir muhtıra ile askeri müdahale gerçekleştirdi.
Önceki gibi TBMM’yi dağıtmadan, sıkıyönetim ilanı ve uzaktan kumanda ettikleri 2,5 yıllık bir ara rejimle yönetimlerini sürdürdüler. İdamlar, cinayetler, işkenceler, hapisler ve sürgünler döneminden sonra genel seçimler yapıldı ve darbeciler de güya asayişi sağlayıp kışlalarına döndüler.
Ne var ki, 1974 sonrasında da boş durmadıkları anlaşıldı. Artık yenisine ihtiyaç bırakmayacak kadar köklü değişimler gerçekleştirmeyi hedefledikleri yeni bir askeri darbenin hazırlıkları başlatılmış. Yönetime el koyduklarında, geldiklerinden sonra öldürdükleri insan sayısından çok daha fazlasının ölümüne yol verip destek olmuşlardı. Yine emir-komuta zinciri hiyerarşisi dâhilindeki darbelerini, 12 Eylül 1980 günü TBMM ve hükümeti feshederek gerçekleştirdiler. 650 bin civarında insan sorgulandı, yüz binlercesi hapishanede ya da gözaltında tutuldu, binlercesi sürgüne gitti, 50 insan idam edildi. Sayısız insan işkence ve kötü muamele sonucu hayatını kaybetti veya sakat bırakıldı.
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 2012 yılında haklarında açılan dava duruşmalarına katılmadılar askeri hastanede yatarak mahkemeden kaçtılar. Ama kâğıt üzerinde kalsa da ceza aldılar.
28 Şubat 1997 günkü Milli Güvenlik Kurulu’nda ise, Başbakan Necmettin Erbakan’ın hizaya sokulması amacıyla bir darbe gerçekleştirildi. Ama bu darbe emir komuta zinciri hiyerarşisi içerisinde olmamıştı. Etkileri de çok geniş bir çevrede etkili olmadı.
Yine kendi dedikleri gibi post-modern bir darbeydi ve bir tür balans ayarı yapmak istemişlerdi. Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat, Türkiye’nin birtakım uluslararası ilişkileri, AB üyeliği süreci ve ekonomisinde yaşanan krizlerle birlikte, 3-4 yıl içerisinde etkisini kaybetti. Epey geç de olsa, 15 sene sonra açılan ve dava sonunda ağır cezalara çarptırıldılar.
27 Nisan 2007’de ise gece yarısı Genelkurmay Başkanlığı internet sayfasına konulan bir e-muhtıra ile bu kez yeni bir darbe modeli uygulandı. Ne gibi kararlar alındığını bilemediğimiz için, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Başbakanı Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen Dolmabahçe görüşmesi dışında, bu darbenin de pek bir etkisi olamadı.
9 yıl geçtikten sonra, bugün ikinci sene-i devriyesini yaşadığımız 15-16 Temmuz 2016 Askeri darbe teşebbüsü sahneye konuldu. İlk kez böylesi bir darbeye şahit olduk. Levent Kırca’nın ve Metin Akpınar-Zeki Alasya ikilisinin askeri darbeleri konu edip dalga geçtikleri komedi sahnelerini hatırlarım. Onlarınki bile çok daha inandırıcı darbe sahnelerinden oluşurdu.
Bunca yıllık darbe geleneği olan, darbe yapmadığı zamanlarda da darbe planları yapan bir ordu düşünün. Bu ordunun seçkin kurmayları bir askeri darbe yapmaya karar veriyorlar ve akşamın erken bir saatinde, insanlar daha evlerine bile varmadan harekât başlatılıyor. Neye işaret ediyorsa, bir sivri zekâ ürünü olarak da Boğaz Köprüsü’nün Anadolu tarafını da trafiğe kapatıyorlar.
Acaba bunlar gerçekten bir darbeci ordunun mensubu olarak mı bu rütbelere gelmişler, yoksa çekilmekte olan bir filmin figüranları mıydılar? Gördüklerimiz, bir askeri darbe girişiminden ziyade, bir askeri darbe tatbikatı gibi bir şeydi. Bütün bir sürecin TV’lerden canlı yayın olarak verilmesi, halkın üzerine ateş açılması, sanki bir film çekimi gibiydi. Halka ateş açmalar, bombalamalar ilk kez yaşandı, ama eğer 27 Mayıs veya 12 Eylül sabahında sokağa çıkılsaydı, TBMM açık tutulmaya kalkışılsaydı, yine aynı şeyler yaşanabilirdi.
Eğer bir isyanı bastırmak istiyorsanız, bazı bedeller ödemeyi göze alırsınız ve gerekirse ödersiniz. Peki, darbe 300 can pahasına önlendi de, sonrasında ne oldu?
Özgürlükleri yok etmek isteyen darbecilerin başarısızlığa uğratılması uğruna ödenen bedel, seçilmiş sivil idarenin, demokrasi ve adaletin korunması içindi; 2 yıldır süren ve binlerce hukuksuz işleme ve mağduriyete dönüşen bir OHAL rejimi için değildi.
Babamın doğumundan bu yana 120 sene geçmiş. Onun zamanında da insanların, siyasi otoritelerin baskılarıyla, savaşlarla, salgın hastalıklarla, kıtlıklarla, yoksulluklarla ve göçlerle süren mutsuz bir hayatları olmuş. Hiçbir dönemlerinde kendilerini güvenli, eşit ve özgür bir toplumun mensubu olarak görememişler.
Bizlerin ise askeri darbelerle, işkenceler, hapishaneler, sürgünler ve hayal kırıklıklarıyla geçen umutsuz bir hayatımız oldu. Görünüşe bakılırsa, kısa vadede bizi bekleyen güzel günlerin gelmesine de pek ihtimal yok gibi.
İyi haftalar dilerim.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018