Umut ÖZKIRIMLI

Umut ÖZKIRIMLI
Umut ÖZKIRIMLI
Tüm Yazıları
‘Hitler’in Erdoğan’dan farkı sadece bıyığının biraz kısa olmasıydı’
27.09.2014
3145

 Üç basit soru:

1. Kürt siyasi hareketini desteklemek ya da eleştirmek için Kürt olmak mı gerekir?

2. Kürt siyasi hareketini temsil eden aktörlerden birinin, diyelim Öcalan’ın, Demirtaş’ın, Bayık’ın, herhangi bir sözünü, davranışını eleştirmek, ‘barışa karşı olmak’ mıdır?

3. Kürt siyasi hareketi ile AKP arasındaki ilişkiyi sorgulamak‘siyasetten kaçmak’ mıdır?

Yanıtlayalım.

Demokratik kültür eksikliğinden öte ahlaki bir sorun

Fotoğraf: Reuters

Fotoğraf: Reuters

Kürt siyasi hareketini desteklemek, Kürt halkının haklarını savunmak için elbette Kürt olmak gerekmez. Kadın haklarını savunmak için kadın, işçi sınıfının haklarını savunmak için işçi olmak gerekmediği gibi.

Desteklediğiniz bir siyasi hareket ya da lidere körü körüne bir inançla bağlı değilseniz, o hareketin/liderin yanlış bulduğunuz bir davranışını da – elbette yapıcı olmaya dikkat ederek – eleştirebilirsiniz. Yanılıyor bile olsanız, bu tür tartışmalar,hareketin demokratikleşmesine, birlikte yaşama kültürünün gelişmesine katkı sağlar.

Kürt siyasi hareketini desteklediğinizde Kürt olup olmamanız mesele edilmiyor, sadece eleştirdiğinizde sorgulanıyorsa, ortada demokratik kültür eksikliğinden öte ahlaki bir sorun var demektir. ‘Bizi destekleyeceksen destekle; ama eleştirirsen kibirli Beyaz Türksün’ tarzı bir yaklaşım, lafı dolandırmayalım, düpedüz ikiyüzlülüktür.

Kaldı ki HDP Türkiyelileşme amacını güden, sadece Kürtlerin değil, ezilen tüm grupların, özgürlük, demokrasi idealine inanan solcu-sağcı, dindar-seküler tüm toplum kesimlerinin desteğini almaya soyunmuş bir hareket. Böyle bir hareketin, kimden gelirse gelsin, yapıcı eleştiriye tahammül göstermeme lüksü olamaz.

Demirtaş’ın alkışını eleştirmek barışa karşı olmak anlamına gelmez

demirtas alkis

Fotoğraf: DHA

 

Öte yandan Kürt siyasi hareketini temsil eden aktörlerden birinin herhangi bir sözünü, davranışını – örneğin Demirtaş’ın Erdoğan’ı alkışlamasını – eleştirmek barışa karşı olmak anlamına gelmez, eleştiren kişi Demirtaş’a ‘masadan kalk’ demediği sürece (ki buna ancak Kürt halkı karar verebilir).

Müzakerelerin kapalı kapılar ardında yürütüldüğü, çözümün iki kişinin (Erdoğan ve Öcalan) dudakları arasında olduğu bir süreçte basit jestlere sembolik anlamlar yüklenmesinden, her sözün, her davranışın altında bir şeyler aranmasından doğal bir şey de olamaz. Kötü niyetli olanları bir kenara bırakalım, bu jestlere sizin yüklediğiniz anlamları yüklemeyen herkesi çözüm karşıtı ilan edemez, siyasetten kaçmakla suçlayamazsınız.

Özellikle de bu jestlere toplumun belirli kesimlerinin yüklediği anlamları dert ediniyorsanız. Erdoğan’a oy verenlerin bir jeste“Sizin Erdoğan’ı seçme iradenize itibar etmiyorum” mesajını yüklediğini düşünüyor, bunu dert ediniyorsanız, Erdoğan’a oy vermeyenlerin aynı jeste hangi mesajı yüklediğini de dert edinmeniz gerekir. Toplum, halk, sayıları ne olursa olsun Erdoğan’a oy verenlerden ibaret değil çünkü.

Derdiniz,  ‘Erdoğan’ı yedirmeyiz’ sloganına gönül verenlerse, işiniz zor

fotoğraf: Reuters

Fotoğraf: Reuters

Ha derdiniz sadece ‘Menderes’i astınız, Özal’ı zehirlediniz, Erdoğan’ı yedirmeyiz’ sloganına gönül verenlerse, işiniz zor. Çünkü anlık jestini savunmak için binbir dereden su getirdiğiniz Demirtaş Diyarbakırlı destekçileriyle yaptığı bir toplantıda “1940’larda Hitler’in bıyığı Erdoğan’dan biraz kısaydı sadece farkları buydu herhalde bugünkü zihniyetle … O da tek dil ve tek millet diyordu. Fakat biz 2014 yılında yaşıyoruz ve bunu söyleyen kişi ileri demokrasinin mucidi olduğunu söylüyor. Aynı paragraf aynı cümle içerisinde hem ‘Tek millet’ olacaksınız diyor hem de ‘ileri demokrasiyi biz getirdik’ diyor … Bu kadar yalanı yüzü kızarmadan pişkince söyleyebilmek elbette ustalık gerektiriyor(http://www.selahattindemirtas.net/haberler/view/99) da demişti örneğin.

Erdoğan’ı yedirmeye niyeti olmayan kitleler (‘ki sayıları az değil malum’) bir alkışla bu sözleri de unutur mu dersiniz?

NotBir önceki yazımda BasNews sitesinde yayımlanan bir yazısını eleştirdiğim Mesut Yeğen’le polemiğe girme niyetim olmadığını belirtmiş, ‘yakın dostum’ Yeğen’in ‘akademik çalışmalarından her zaman yararlandığım’ biri olduğunu da vurgulayarak tartışmayı fikir düzeyinde tutmaya özen göstermiştim. Değmezmiş. Anlaşılan Yeğen ‘Yeni Türkiyeci’lerin sadece (bazı) argümanlarını değil, seviyesiz, kaba, kibirli üslubunu da ödünç almış. Yolu açık olsun.

Zamanımı kendisine demokrasi-meşruiyet ilişkisini ya da AKP’nin formel hukuğu nasıl ayaklar altına aldığını anlatarak harcamayı düşünmüyorum (Nasıl olsa ne kendisini, ne de destekçisi tribünleri ikna edebilirim). Yazısında dile getirdiği sorunlu görüşleri ve bu görüşlerin arkasında yatan, nedense açıkça ifade edilmeyen siyasi tercihleri tartışmaya ise devam edeceğim.

http://www.diken.com.tr/hitlerin-erdogandan-farki-sadece-biyiginin-biraz-kisa-olmasiydi/

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar